Avustralya'nin gobek deligi: Alice Springs



Yeni Zelanda'da karsilastigim bir Avustralya'li “eger gercek Avustralya'yi gormek istiyorsan. Alice Springs'e gitmelisin” dedi. Bu tavsiyeden sonra Alice Springs'e ugramak farz olmustu. Soyle ki simdiye kadarki tecrubelerime gore bir ulkenin “gercek” kisimlari akli basinda kimsenin yasamayacagi ve ugramayacagi yerler. Demek ki gormek lazim deyip sabah altida havaalaninda kahve kuyrugundaki yerimi aldim. Sydney- Alice Springs ucusu uc bucuk saat kadar suruyor. Colun uzerinde hava acik ve gunesli. Arada rehber kitabimi okuyarak arada asagiyi seyrediyorum. Ucagin penceresinden gordugum kadariyla ay yuzeyinde devamli yasamak icin bir us kurulacaksa uzun sure astronot secip egitmeye gerek yok, uctugumuz bolgedeki herhangi bir aile egitime gerekmeden bugun bile gidebilir: kuru, susuz, tozlu, fazla yuksek olmayan yeryuzu sekilleri ve bu yukseklikten hayat izinin kesinlikle gorulmedigi yerler. Benden soylemesi, gerisi sana kalmis NASA'cigim.


Avustralya'da nufusun yuzde altmistan fazlasi kitanin kiyisindaki bes buyuk sehirde: Sydney, Melbourne, Perth, Brisbane ve Adelaida.Nufusun geri kalaninin cogu deni kenarindaki yerlesim merkezlerinde. Sadece 600 bin Avustralyali su kaynaklarinin az oldugu, sicakligin insani deli edecek kadar yuksek, sineklerin israrli ve sayica asiri fazla, zehirli boceklerin ve yilanlarin gereksizcesine fazla oldugu, issiz ve Turkiye'nin on kati buyuklugundeki bir alana dagilmis yerlesim birimlerinde yasiyorlar. Bolgeye “Outback” yani “disarida arkada” denmesi bosuna degil. Bolgede mesafeler uzun, yerlesim birimleri kucuk ve yalniz. Bugun indigim Alice Springs'i merkeze koyup yaklasik 2000 kilometre yaricapinda bir daire cizersek dairenin icindeki en buyuk yerlesim merkezi ve tek hatiri sayilir su kaynagi Alice Springs olur. Bolgenin en buyuk sehri Alice Springs'in nufusu , siki durun, tam tamina 26000. Nufusun bu kadar delicesine (!) yukselmesine sebep son on senede artan turizm olmus. Bugun Alice Springs duzenli ve sikici caddeleri, uluslararasi markalarin satildigi alisveris merkezleri ile modern bir yer. Tabi bu kentin outback'te oldugunu degistirmiyor.


Alice Springs'te Aborjinler beyazlar gelmeden once uzun sure yasamislar, kimilerine gore yaklasik kirk bin yil kadar. Beyazlar Avustralya'ya gelince ulke kuzey-guney gecis yolu uzerindeki bu su kaynaginda ufak bir yerlesim birimi kurmuslar ama uzun bir sure cok ufak bir yer olarak kalmis.


Melbourne ve Sydney onemli ticaret merkezleri haline gelip Ingiltere'ye ozellikle koyun yunu ve eti gondermeye baslamislar. Londra'daki fiyat degisimleri Melbourne ve Sydney'i yakindan ilgilendirmeye baslamis. Ingiltere'ye gonderilen bir mektubun cevabinin gelmesi en az alti ay suruyormus: deniz yoluyla uc ay gidis, uc ay gelis. Ticaret icin cok uzun bir sure. Bundan dolayi Avustralya-Ingiltere telgraf hatti dosenmesine baslanmis. O zamanin telgraf teknolojisi gonderilen mesajin belli aralarla tekrarlanmasini gerektiriyormus. Belli aralarla outback'te telgraf tekrarlama istasyonlari kurulmus. Alice Springs bu yol uzerindeki istasyonlardan biriymis, o zamanki ismi baska. Adelaida'da gorevli telgraf mudurunun buraya tayini cikmis, ancak mudurun esi Alice Springs'e yerlesmeyi reddetmis. “Bu Istanbul'dan Hakkari'nin kucuk bir mezrasina tasinmaya benziyor” diye, tabi mudurun esi tam bu kelimeleri kulllanmamis olabilir ama fikir ayni. Mudur esini kandirmak icin telgraf istasyonunun ismini esinin adi olan Alice olarak degistirmis. Gel zaman git zaman isim tutulmus ve Alice Springs olarak kalmis, ama esi sehre adimini atmamis. Yani sehrin adi kenti hic gormemis ustelik gormeyi reddetmis birine ithaf.


Sehir haritasina bakarsaniz Todd nehrinin mahallelerin ortasindan gectigini goreceksiniz. Ama nehrin yanina bir hevesle giderseniz ( hevessiz gitsenizde bir sey degismiyor) benim gibi sizde su goremeyeceksiniz. Nehir yatagi haritadaki yerinde ama su yok. Sadece yagmur yagdiginda ,ki nadir bir olay, nehir birkac saatligine akiyor sonra kesiliyor. Her sene Temmuz ayinda burada “ Todd nehri yat yarislari” yapiliyor. Kuru nehirde yat kullanmak zor oldugundan dolayi olsa gerek katilimcilar kendi yaptiklari yat, bot ve kayiklarin altini delip Tas devrindeki Cakmastaslarda oldugu gibi araclarini ayaklariyla suruyorlar. Gecen sene yagmur yagdigi icin Todd nehri yat yarisi iptal edilmis. Su oldugu icin iptal edilen tek yat yarisi olarak kayitlarimiza alalim lutfen.


Ogleden sonra Todd nehrinin kuru yataginda ,“burada icki icmek hapisle cezalandirilabilecek ciddi bir suctur” tabelasinin altinda biralari kafaya diken yirmi kadar Aborjin disinda, hayat belirtisi yok. Aborjinler Avustralya'lilarin uzun sure yok saydiklari karin agrilari. Avustralya'lilara bugun Aborjinleri sorarsaniz cogunlukla kacamak cevaplar aliyorsunuz. Hani politik olarak ters bir sey soylemek istemiyorlar ama cogunun Aborjinleri pek sevdikleri soylenemez.


Aborjinler kimi kaynaga gore kirkbin, kimi ne gore altmisbin seneden beri Avustralya'da yasiyorlar. Dunyanin en uzun kesintisiz kulturu Aborjinlerin. Beyazlar geldiginde nufuslari ( degisik kaynaklara gore) ucyuz bin ile bir milyon arasinda imis. 20.yy baslarinda ellibinlere kadar dusmus. Nufuslarinin dusmesinde beyazlar tarafindan oldurulmeleri yaninda yeni gelen bulasici Avrupa hastaliklarina dayanikli olmamalari da etkili olmus. Aborjinler 1967 yilina kadar “ Bitki ve Hayvanlari Koruma” kanunu ile idare edilmisler. Avustralya vatandasi sayilmamislar. Hatta 1967'ye kadar arabanizla bir Aborjine carptiginizda acisina son vermek icin silahla vurma hakkiniz varmis ve bu hak kullanilmis. Bu 19. yy.la karsilastirilinca hafif kaliyor, o zamanlar avlanmaya cikan beyazlar sikilinca Aborjinleri de avlarlarmis. Ulkenin bir cok bolgesi Aborjin katliamlariyla unlu. 1908'den 1970'lere kadar devlet beyaz babadan olan, ya da oldugu dusunulen herhangi bir Aborjin cocugun ana babasina sormaksizin alip yetimhanede buyutme hakkina sahipmis. Simdi yetiskin yasta olan Aborjinlerin cogu bu sekilde yetistirildigi icin kendi degerlerine yabanci, beyaz degerlerine de oyle. Bu nesle “calinmis kusak” deniyor. Bosuna degil. Alkol, aile isi siddet ve issizlik en buyuk Aborjin sorunlari. Alice Springs'te gordugum hemen her Aborjin sarhostu. Aborjinler sehir disinda kendilerine ait mahallelerde beyazlardan ayri olarak yasiyorlar. Kendi baslarina colde dolasarak gocebe yasayan Aborjinler en son on sene once devlet tarafindan yerlesim birimlerine yerlestirilmis, eskisi gibi yasayan hicbir Aborjin kalmamis. Aborjin yerlesim birimlerinde icki satisi ve tuketimi yasak. Icmek isteyenler sehir merkezine gitmek zorunda, dolayisiyla sehir merkezinde ayik Aborjin bulmak kolay degil.


Son on senede Avustralya'nin kendine Ingiliz kimligi disinda kendilerine ozgun, farkli, milli bir kimlik arayisina girmesi sonucu Aborjinlere daha bir iyi davranilmaya baslanmis. Alice Springs, Kraliyet Ucan Doktorlarinin bolgesel merkezi. Bolgedeki yerlesim merkezlerinin cogu bir doktorun yerlesmesi icin yeterli nufusa sahip degil. Doktor ihtiyaci olanlar telsiz ya da telefonla Kraliyet Ucan Doktorlarini ariyor, uzaktan teshis konabilirse ne ala. Teshis konamazsa ya da ilac gerekirse doktor ucagina atlayip hastanin yanina gidiyor.

Avustralya devlet memurlarina gercekten iyi maas oduyor, bir ogretmenin ise baslama maasi 65,000 Avustralya dolari. Alice Springs gibi issiz bir bolgede ogretmenlik yapmayi kabul ederseniz, ikramiye olarak 50,000 Avustralya dolari daha maas odeniyor. Darisi bizim ogretmenlerin basina.

Uzun bir giristen sonra sira geldi yola cikmaya. Kings Canyon, Uluru, Coober Pedy, Parachilna, Wilpena Pound, Port Augusta uzerinden Guney Avustralya'nin baskenti (hani su Alice'in terketmedigi) Adelaida'ya gececegiz. 6 gun, 3500 kilometre yol ve toplam 3 trafik isigi. Hadi simdi gezelim.





Sydney'de farkli bir "hosgeldin" ( Avustralya )

Auckland'dan Avustralya'nin gobek deligi Alice Springs'e gitmek icin sabahin korunde ucaga biniyorum. Gozlerim hafif aralik , uyanik taklidi yaparak, arada Avustralya gezi rehberine goz gezdiriyorum, bir yandan da kahve servis arabasinin yolunu gozluyorum. Bakalim Avustralya'nin neleri unluymus: dunyanin en zehirli yirmi yilan cinsinin onu burada yasiyor, en cok kobekbaligi olumleri, en zehirli baliklar, en zehirli orumcekler burada, zehirli bitkilerde onder, bilinen en buyuk aciyi veren deniz analari bu sularda bol. Himm ilginc olacak bu ulke. Colde acik havada kamp yapacagim, acaba gezi rehberini okumadan ayarlamasamiydim? Nedense kahveye gerek kalmadan uyku acilmaya basladi. Devam edelim goz gezdirmeye: Nick Cave, Mel Gibson, Nicole Kidman, Eye of the tiger ( Survivor), Kylie, Komsular dizisi, sinirli bay Russel Crowe Avustralya'nin dunya medyasina hediyeleri. Bizimle tanisikliklari 1914 Canakkale bogazina kadar geliyor. Turkiye'nin tam on kati buyuklugunde, nufus 20 milyon.Eee biraz bos bir yer. Evet farkli olacak burasi. Iyice gezmeli.

Auckland'dan Alice Springs'e dogrudan ucus yok, Sydney'de aktarma yapmak gerekiyor. Alice Springs ucaklari sabah erken kalktigi icin bugunu Sydney'de gecirecegim. Sydney havaalanindan sehir merkezine trenle on dakikada geliyorum. Hostel tren istasyonunun yaninda buyuk bir bina, 8 katli, 700 yatakli dev bir sey. Avustralya sirt cantali turizm altyapisinda iddiali bir ulke, bu aralar Avrupa'da yaz tatili oldugu icin Avustralya'nin bircok kenti ve ozellikle dogu kiyilari Avrupali turist dolu. Resepsiyona vardigimda yer olmadigi icin geri donen diger sirtcantalilarla karsilasiyorum, neyseki onceden yer ayirmistim. Cok fazla turistin oldugu yerlerde dolasmamak icin dogu kiyilarini pas gecip issiz ic kesimi dolasmayi tercih etmistim, hosteldeki kalabaligi gorunce dogru karari verdigimi anliyorum. Esyalarimi yatakhaneye birakip sokaga firliyorum. On dakika kadar kalabalik caddelerde yurudukten sonra yaya bolgelerinden birine cikmak icin haritaya bakip kestirme kucuk bir sokaga daliyorum.

50-60 sumo hizla uzerime geliyor. Avustralya? Ne sumosu yaaa? Sumo'nun burada ne isi var? Sokakta ne yapiyor? Herseyi birak niye uzerime yuruyorlar? Ustelik 50'si birden. Saskinlik. Merak. Panik.Beni ayaklarinin altinda almaya iki metre kalmisken birden duruyorlar. Sonra donup gidiyorlar.

Hani bu ulkenin farkli olmasini beklemistim ama sumolar tarafindan ezilmek planlarim arasinda yoktu. Yaa bi daa sorayim Sumo- Avustralya ikilisinde hata yokmu yaaa?

Ben icimden bunlari derken megafonlu biri bagirmaya basliyor“Martin neredesin? sokaktan gelenleri durdursana. Martin, neredesin?” . Sozkonusu Martin kaldirima yerlestirilmis portatif tuvaletten aceleyle cikiyor, “pardon, gitmem lazimdi”. Megafonlu devam ediyor “ sokagi temizleyin, bastan aliyoruz”. Film cekimi.

Sydney'de dolasmak guzel, Avustalya'yi ogrenmek harika, askeri nizamda yuruyen 50 sumonun ortasinda kalmak ise, paha bicilemez.

Bugunluk daha fazla heyecan istemez, tipik turistligimizi yapalim. Ilk once Opera binasi ve civarini tavaf ediyorum, arkasindan yakindaki sakin sahil mahellesi Manly'e gecmek icin vapura binip elimde cay geminin acik kismina cikiyorum. Sydney'in opera binasi ve Liman koprusu arkamda ufalirken karsi kiyidaki yesillikler buyuyor. Manly, Sydney'e cok yakin ve iyi korunmus bir sayfiye kasabasi. Hem okyanusa hem korfeze kiyisi var, sorfculer tarafindan tutulan bir yer. Denize uzanan iskele uzerindeki lokantada bir seyler atistirirken gunesin son isiklarini ve korfezde zarif bir sekilde limana donen yelkenlilleri seyrediyorum. Sumolar, opera binasi, gunbatimi, yelkenliler, korfez, dunyanin en zehirli yaratiklari, bos alanlar, uzun yolculuklar: bu ulke farkli, gezmek ilginc olacak.... Alice Spring's geliyorsunuz degil mi?


Karayipler, Orta Amerika ve Guney Amerika: en Iyiler / kotuler / pahalilar / ucuzlar / ortalama masraflar

Son alti ayda gezdigim yerlerle ilgili "en iyi" leri soruyorsunuz, kisa ve hizli bir ozet yapayim.

Karayipler


En iyisi: St.Vincent ve Grenadinler

Hayal Kirikligi: Jamaika

Ek kotusu: Trinidad

En Amerikalisi: Bahamalar ( Miami'den pek farki yok).

En pahali: Bahamalar

En ucuz: Trinidad

En iyi yemek: Concha kizartmasi ( bir cesit deniz kabuklusu)

Ortalama gunluk harcama: $50-70. Karayipler tek basina dolasan sirt cantalilar icin pahali bir bolge.


Orta Amerika


En iyi sehir: Antigua ( Guatemala)

En iyi ulke: Guatemala

En kotu sehir: Managua ( Nikaragua), buna karsilik Granada (Nikaragua) en iyilerden.

En tehlikelisi: Managua ( Gringo gordun mu, soyacaksin) , San Jose ( Geceleri turistlere yonelik soygun cok fazla, Kosta Rika) ve Guatemala sehri ( Ceteler, uyusturucu).

En konuskan insanlar: El Salvador.

En turistik: Kosta Rika

En iyi yemek: Pirinc ve hercesit fasulye.

Ortalama gunluk harcama: $15-25. En ucuzu Guatemala, en pahalisi Kosta Rika.


Guney Amerika


En iyiler: Patagonya ( Arjantin), Uyuni tuzlasi ( Bolivya), Titikaka golu ve adalar ( Peru), Galapagos (Ekvador), Angel selalesi ( Venezuela).

En buyuk surpriz: Bogota ne kadar guvenli olmus , abiiiiii.

En tehlikeli: Venezuela.

En guvenli: Sili.

En ucuz: Bolivya ( 1 YTL'ye doymak mumkun).

En pahali: Sili, Venezuela.

En pahali sey: Ucak biletleri, Guney Amerika icin gercekten pahali.

En iyi yemek: Dulce de leche ( sut tatlisi, harika bir sey. Arjantin, Brezilya, Sili'de cok yaygin), et ( Arjantin), ceviche ( sirke ile yapilan pisirilmemis deniz urunleri yemegi, Peru).

Ortalama gunluk harcama: $15-40. En ucuzu Bolivya ve Peru, en pahalisi Sili.

Yeni Zelanda'ya Nasil Gidilir ve Nasil Gezilir?

Yeni Zelanda'nin hepsini gezmek Istanbul'da pazar gunu karsiya gecmekten daha kolay ve zahmetsiz yeter ki planlamanizi bastan iyi yapin. Nasil mi yapacaksiniz?

Yeni Zelanda Vizesi Nasil Alinir?

Vize almak icin detayli bilgi burada

http://www.simdigezelim.com/2008/07/yeni-zelanda-vizesi-nasil-alinir.html


Bilet


Daha once yazdigim sirketleri bir bakiverin. Turkiyede http://www.ekobilet.com/, yabanci olarak http://www.kayak.com/ , http://www.edreams.com/ , http://www.expedia.com/ ucuza bilet temin etmenize yarayacak siteler.


Nereden baslamali?


Yeni Zelanda'da sirtcantasi turizmi ( backpacking) altyapisi cok iyi. Ucuz konaklama ve gezme imkani sunan bir cok sirket var ve kaliteleri son derece iyi. Firmalarin cogunun merkezi ya Auckland'da ya da Christchurch'de. Genelde Wellington'da subeleri var, ama her zaman degil. En iyisi gezmeye Auckland'da baslamak. Auckland Queen caddesi yakinindaki YHA International hostelinde indirimli bilet satan sirtcantasina yonelik turizm burosu var. Yer detayi icin http://www.yha.co.nz/ . YHA uyesi oldugunuzda ( $40 Yeni Zelanda Dolari), ulkedeki YHA hostellerinde indirim aldiginiz gibi diger bircok tur sirketi de size indirim yapiyor. YHA'nin acilimi Youth Hostelling Association ( Genclik Hostel Birligi), isim sizi kandirmasin her yastan yolcu kaliyor.


Hangi otobus sirketi?


Ulkede “ Yolcu Agi” denen buyuk dort sirket bizdeki mavi paso benzeri bir hizmet veriyorlar: aldiginiz paso ile belli kurallar cercevesinde Yeni Zelanda icinde bir yila kadar ek ucret odemeden gezebilirsiniz. Genis bir tasima agi olan sirketler http://www.magicbus.co.nz/ , http://www.straytravel.com/ ve http://www.kiwiexperience.com/ . Irili ufakli bir cok firma daha var, secim size kalmis.


Yoksa araba mi kiralamali?


Neden olmasin? Kucuk bir arabanin kirasi gunluk $15 ten basliyor http://www.jucy.co.nz/ . Benzin parasi eklendiginde ancak otobus parasi kadar ediyor. Biraz daha fazla verip 30-40 Yeni Zelanda dolarina iki uc kisilik karavan kiralamak mumkun. Trafik Ingiltere'de oldugu gibi bie gore ters yonde ona gore.

Sonra?

Bu otobus firmalarindan birini sectikten sonra ilk duraktan otobuse biniyorsunuz, size hemen gece nerede kalmak istediginizi soruyorlar. Istediginiz sehirde istediginiz hostelde sizin icin ek ucret almadan yer ayarliyorlar ve sizi kapiya birakiyorlar. Tekrar yola cikmak istediginizde firmayi ariyorsunuz ya da internetten irtibata geciyorsunuz, onlar sizi ne zaman alabileceklerini soyluyorlar. Genelde 24 saat icinde yine hostelin kapisindan sizi aliyorlar.

Aktiviteler?

Yeni Zelanda'da hiperaktifler icin yapilacak cok sey var. Otobus firmasi sizin icin bunlari -ek ucret almadan- ayarliyor.

Kolay degil mi?

Iyi yolculuklar.



Yeni Zelanda Vizesi Nasil Alinir?

Ankara'daki Yeni Zelanda Buyukelciligi postayla vize basvurusu kabul ediyor, vizeniz hazir oluncada size geri postaliyor. Detayli bilgiler ise soyle.

YENI ZELANDA Ziyaretçi Vizesi Başvuruları İçin Gerekli Belgeler

Vize Bölümüne sunulan belgelerin orijinalleri veya noter tasdikli kopyalari getirilmelidir.

Başvuru yapan tüm şahıslar aşağıdakileri temin etmek durumundadır:

1. Eksiksiz olarak doldurulmuş ve imzalanmış vize başvuru formu (NZIS 1017 Application for Visiting New Zealand) Formu buradan indirebilirsiniz (Dış Bağlantı).

2. Yeni Zelanda’yı ziyaret tarihinin bitişinden itibaren en az 3 ay geçerli pasaport.

3. 1 adet vesikalık resim (son 3 ay içinde çekilmiş)

4. Yeni Zelanda’da kalınacak her ay için en az 1000 Yeni Zelanda Doları tutarında para. Bunlar (en az son 6 aylık işlemlerinizi gösteren ve güncelleşmiş) banka hesap cüzdanlarınız, kredi kartları (kredi limitinizi ve mevcut birikiminizi gösteren bir banka mektubu ile birlikte veya hesap dökümleriniz ile birlikte ibraz edilmelidir).
VEYA
Halen Yeni Zelanda’da bulunan bir Yeni Zelanda vatandaşı veya oturma izni bulunan yakınınız tarafından sponsor edilecekseniz, bu formun (Sponsorship Form NZIS 1025) ilgili tüm dökümanları ile birlikte Yeni Zelanda’da bulunan yakınınınız tarafından eksiksiz olarak doldurulması gerekmektedir. Formu buradan indirebilirsiniz (Dış Bağlantı).

5. Gidiş-Dönüş Bilet Rezervasyonu. (Vize Bölümü vize alacağınızı taahüt ettikten sonra biletin aslını görmek isteyebilir ancak önceden biletinizi almanızı tavsiye etmiyoruz)

6. Kalınacak yer detayları örneğin: Otel rezervasyonları veya kalacağınız arkadaş veya akrabaların adres bilgileri.

7. Türkiye’deki durumunuzu gösteren diğer belgeler, örneğin: Sahip olduğunuz mülklerin tapusu, askerlik durumunuzu gösteren belgeler, üniversite diploması, emeklilik cüzdanı, v.s.
Onemli Not: Sponsor ediliyor olsanız dahi (yukarıya bakınız) kendi durumunuzu gösteren belgeleri sunmak durumundasınız. Bunlar (en az son 6 aylık işlemlerinizi gösteren ve güncelleşmiş) Banka hesap cüzdanlarınız, kredi kartları (kredi limitinizi ve mevcut birikiminizi gösteren bir banka mektubu ile birlikte veya hesap dökümleriniz ile birlikte ibraz edilmelidir)

İlave Belgeler-
A. Eğer bir işyerinde çalışıyorsanız (Memurlar dahil)
1. Maaş bordronuz.
2. İşveren tarafından şirketin antetli kağıdına bu şirketteki göreviniz, ne kadar süredir burada çaliştığınız, kullanacağınız onaylanmış izin günü ve seyahat sonrası aynı işyerinde tekrar çalışacağınızı belirtilen resmi bir yazı.
3. SSK işe giriş bildirgeniz.

B. Serbest calışıyorsanız veya ortağınız varsa:
1. Şirketin Ticari ve Sanayi odasına kayıt belgesi
2. Şirketin vergi levhası
3. Şirketin resmi imza sirküleri
4. Şirketin Resmi Gazete duyurusu

C. Yeni Zelanda’ya iş görüşmeleri için gidiyorsaniz:
1. Yeni Zelanda’da toplantı yapacağınız firma veya firmalardan antetli kağıda, beklenen ziyaretçilerin detayları ve davet ediliş nedenlerini belirten resmi bir davet mektubu.
2. Kendi firmanızın veya çalıştığınız işyerinin antetli kağıdına; firmadan kimlerin gideceği, görevleri ve ne amaçla gidileceğini belirten resmi bir yazı. Bu yazı seyahat ve sağlik sigortası dahil seyahat edecek tüm şahısların masraflarının karşılanacağına dair garanti vermek durumundadır.
3. Yukarıda B. bölümünde bahsedilen tüm şirket evraklari.
4. Maaş bordrosu ile birlikte SSK işe giriş bildirgeniz.

D. Yeni Zelanda’ya konferansa katılmak için gidecek olanlar:
1. Konferans kayıt belgeleriniz. (Vize Bölümü vize verileceğini belirttikten sonra konferansın kayıt parasının yatırıldığına dair belge görmek isteyebilir)
2. Konferansa davet ediliyorsanız, resmi davet mektubu.
3. Konferans masrafları çalıştıgınız işyeri veya başka bir kurum tarafından karşılanıyorsa bununla ilgili tüm resmi belgeler.

E. Yeni Zelanda’da 6 aydan daha uzun süreyle kalacak olanlardan bazı detaylı sağlık koşullarını yerine getirmeleri istenecektir. Bununla ilgili detaylı bilgi için lütfen, Sağlık Prosedürleri sayfamıza bakınız.

ÖNEMLİ

Yeni Zelanda Büyükelçiliği Vize Bölümü yukarıdaki belgelerle birlikte ilave belgeler temin etmenizi isteyebilir.

Sunduğunuz tüm belgeler incelenmeye tabi tutulabilir.

Ziyaretçi vizesi başvurunuzun kabul edilmesini sağlamak için istenilen tüm evrakları tam ve eksiksiz sunmak zorundludur. Bunu yapmadığınız takdirde, başvurunuz kabul edilmeden size geri gönderilecektir.

Vize başvurularının incelenmesi, tüm belgeler eksiksiz ve tam sunulduğu takdirde genellikle 1 hafta sürmektedir.



Dunyanin En Yasanabilir Besinci Sehri: Auckland ( Yeni Zelanda )


Auckland, Yeni Zelanda'nin ticari merkezi. 4.2 milyonluk ulkenin 1.2 milyonu burada oturuyor. 2006'den beri dunyanin en yasanilir besinci sehriler (
http://www.citymayors.com/features/quality_survey.html ).

Sehir etkileyici bir cografyaya sahip. Volkanik yapisindan dolayi sehir tepelik, bir iniyor, bir cikiyor. Adanin dar bir yerinde kuruldugu icin hem bati hem dogu kismindaki denize kiyisi var, her iki kiyida da buyuk limani var. Yelkenle dolasmak Aucklandlilarin sevdigi ugraslardan. Amerika kupasinin etaplarindan biri buradan hareket ediyor, marinada kupaya katilan ulkeler icin daimi yer hazirlanmis. Auckland'in takma adi “yelkenler sehri”, denizcilikleri hakkinda daha fazla bir sey soylemeye gerek var mi?

Sehrin kalbi vapur terminalinden baslayan Queen caddesi civarinda atiyor. Ana alisveris caddesi burasi, yan caddelerde de kucuk butikler var. Queen caddesinin basindan sola donup iki dakika yurursek Viaduct limanina geliriz, burasi geceleri son derece hareketli. Bircok bar, lokanta ve eglence yeri deniz kenarina siralanmis. Ancak burasi biraz tuzlu. Cebimin tansiyonu var, az tuzlu bir yer isterim derseniz o da var: Viaduct Quay'den karaya dogru onbes dakika kadar yuruyerek Ponsonby bolgesine geliyoruz, yine bir cok lokanta, bar var. Fiyatlar daha makul. Ponsonby caddesinden devam ederek Queen Street'i kesiyoruz, arada irili ufakli Turk restoranlari gorunuyor. Ilginc bir sekilde Araplar bircok Turk restorani acmislar. Arap yemegi dendiginde satis yapmiyor herhalde. Otoyol uzerinden gecip yurumeye devam ettigimizde artik yoruldum demeye hakkiniz var, kac saatten beri yuruyoruz. Sehrin en buyuk parki Dominion'da biraz soluklanalim. Kapali, tropik yaz bahcesi ve Auckland muzesi gorulmeye deger. Muzenin kafesinde birseyler ictikten sonra ( Yeni Zelandalilar iyi kahve yapiyor, aferin) Parnell caddesine giriyoruz. Parnell'de ufak butikler, antika saticilari, sanat galerileri, bircok lokanta ve kafe var. Madem ki Ingiliz gecmisi olan bir yerdeyiz, balik ve patates mecbur yenecek. Yendi. Yuruyuse devam. Parnell'de devam ediyoruz deniz kenarina Gumruk caddesine geliyoruz, burasi Queen'le ileride birlesiyor. Auckland'da tam bir daire cizdik, bes alti saat taban teptik, dinlenmek hakkimiz. Yoldaki insanlari seyretmek icin skycity sinemasi onundeki kafe tam bicilmis kaftan. Auckland film festivali yeni baslamis, kuyruk var. Sokaga cikinca sehrin en yuksek binasi Sky kulesi karsimizda. Adrenalin pesindeyseniz bu kuleden asagi atlayabilir ya da yaklasik 200 metre yukarida acik havada korkuluk olmadan yuruyebilirsiniz ( guvenlik ipi bagli, yoksa kac kisinin son yuruyusu olurdu acaba?).

Queen caddesi vapur iskelesinden korfezin karsisina ya da korfezdeki adalara sik sik vapur var. Bizde vapur keyfi yapalim mi? Devonport'a varmak sadece 15 dakika suruyor. Aucklandlilar haftasonlari Devonport'ta gelip dolasmayi seviyor. Iskele civarindaki magazalar ve yeme-icme yerleri keyifli yerler. Ilk Mairo yerlesimleri bu mahallenin yerinde imis, daha sonra Ingiliz yonetimi sirasinda Devonport'taki iki volkanik tepe sehrin savunulmasi icin kullanilmis. Her iki tepede sehrin tam karsidan guzel manzarasini gormek icin ideal yerler. Hava kararmaya basladi, geri donme zamanidir. Bugun bayagi bir dolastik, yarin dinlenmeli, ertesi gun Avustralya'nin gobegine iniyoruz. Alice Springs'te gorusmek uzere.

Doga ve Heyecan Tutkunlarinin Cenneti: Yeni Zelanda




Yeni Zelanda iki ana adadan olusuyor. Bu yazida Guney adasinda Christchurch'te baslayip genis bir daire cizerek yine Christchurch'te sonlanan gezimi anlatacagim. Once biraz bilgiyle baslayalim.

Yeni Zelanda hangi kitada? Okyanusya ya da Avusturalya? Ikisi de hayir. Antartika ? O da hayir. E geriye Kuzey ve Guney Amerika ile Avrupa ve Asya kaliyor ki onlar da mumkun degil. Yeni Zelanda tamamen suya gomulu Zelandiya kitasinin su ustundeki tek bolumu, onun icin kita siniflandirmalarinda istisna olarak adlarindan soz ediliyor.



Ulke topraklarinin buyuk kismi iki adada, isimleri pek hayalgucune yer birakmiyor: Kuzey ve Guney adalari. Ulke topraklarinin buyuklugu hemen hemen Turkiye'nin ucte biri. 4.2 milyon insan yasiyor. Buna karsilik 45 milyon koyun var.



Son bes senede 400 bin gocmen almislar, nufusun %10 artmasi lazim degil mi? Degil. 400 bin kisi gelmis, 350 bin kisi baska ulkelere ( basta Avusturalya ve Ingiltere'ye) gocmus.




Ada sakinlerinin atalarinin cogu Ingiliz. Ulkede hemen goze carpan bir Ingiliz etkisi sozkonusu: Trafik isaretleri, insanlarin yuzleri, adetler, yerel yemeklerin yavanligi hep ayni. Ingilizlerden sonra yerel etnik grup Maori'ler nufusun yaklasik %15'ini olusturuyor. Ingilizlerin yuzlerce kolonisi arasinda onlara en cok cektirenler Maoriler olmus, senelerce yenememisler. Bugun kendi partileri var ve dilleri ikinci resmi dil olarak kullaniliyor. Nufusun %5 kadari Dogu Asya'lilar. Parali Cinli ve Korelilere gocmen izni verilmis. Onlarda buyuk sehirlere yerlesip hemen bakkal, temizlikci, etnik lokanta sektorunu ele gecirmisler.





Tamam mi? Aldik mi gerekli bilgileri. Aldik, simdi yola cikabiliriz. Ilk durak Christchurch.


Christchurch, cok tipik bir Ingiliz kenti. Bahceli evler, bakimli sokaklar, genis parklar ve tabi Ingiltere'den sokak isimleri. 360 binin bulan nufusun icinde kimler yok ki, ana caddelerden Manchester ve Gloucester uzerinde yururken Cin, Vietnam, Hint, Turk, Banglades, Fransiz , Ingiliz, Yeni Zelanda lokantalari goze carpiyor. Sehrin ucte biri yesil alan, feraaaaah. ..Ta, hava kapali. Kis icin normal olan gri bulut, yagmur, ruzgar uclemesi “her mevsimi yasiyoruz” oveunmesi icindeki yereller icin iyi guzel de, iki hafta vakti olan bendeniz kis turisti icin iyi degil. Christchurch, Guney adasinin en buyuk sehri ve dogu kiyisindaki turizm merkezi. Buradan her turlu tur ve aktivite icin ucuza organizasyon yapmak mumkun. 2 saatlik mesafede bir daire icinde kayak, balina seyretme, ucaktan tandem atlama, magara gezileri, yunuslarla yuzme, balon seferleri yapmak mumkun. Hava kotu olursa da benim gibi takmayin, iyi film gosteren kucuk sinemalar var, dalin birine.




Christchurch'ten bindigim tren Alp daglarini asarak ( evet Ingiliz isimlerin yaninda Avrupali yuzey sekillerinin isimleri de ithal edilmis) Guney Adasinin bati kiyisindaki Greymouth'a varacak. Geceleyin don oldugu icin yerlerde buz var. Tren hareket ederken gunes yuzunu gostermeye basliyor. Genis ekili ovadan beyaz sisler yukselmeye basliyor. Alp daglarina tirmanmaya basladigimida cevremiz ilk once agaclaniyor sonra yukseldikce cirilciplak kaliyor. Vadilerden, tunellerden ve koprulerden gecerek giderek daha cok yukseliyoruz. Arthur gecidi civarinda durup trene iki lokomotif daha ekleniyor, daha dik olan bolume girmeden once gerekli bir ekleme. Arada cok kucuk yerlesim birimlerinde duruyoruz, makinist anons ediyor: “ Buranin nufusu yaklasik 30, ana gecim kaynaklari odunculuk. Simdi gececegimiz istasyonda eskiden 5 kisi yasardi, simdi yasli bir adamla kopeginden baska kimse yok”. Cok guzel manzaralar esliginde keyifli bir 4 saatten sonra Greymouth'a variyoruz.




Greymouth, eskinin madenci sehri. Halen ic kesimden gelen komurun ana transit noktasi. Hostel'e yerlesip biraz oyalaniyorum. Saat 5 gibi sehrin ana caddesine indigimde sasiriyorum, her yer kapali. Dukkanlar saat 4 gibi kapanmaya basliyor, saat bes gibi acik yer neredeyse kalmiyor lokantalar haric. Lokantalarda saat 9 gibi kepenlerini kapatiyorlar. Sehrin civarinda yuruyus rotalari ve magaralar disinda pek gorulecek/yapilacak bir sey yok. Yakindaki Franz Josef buzuluna gecmeye karar veriyorum.






Sabah deli gibi yagan bir yagmur beni uyandiriyor, “iyi ki Greymouth'ta kalmamisim iceride ne yapilir ki? “ derken Franz Josef'te beni daha cok yagmurun bekledigini bilmiyorum tabi. Yolda Hokitika, Ross gibi eskinin altina hucum gunlerinde kurulmus kasabalarda duruyorum. Cok sakin, denizden devamli esen ruzgarin erittigi kumsallara sahip, bakimli kasabalar. Ogleye Franz Josef “kasabacigi” (Yeni Zelandalilar township diyor bizde kasabacik diyelim) 'na variyorum. Nufusu 100 kadar. Sadece bir benzin istasyonu, bir market ile on kadar lokanta ve yirmi civari otel, hostelden ibaret. Kurulus amaci yakindaki Franz Josef buzulunu ziyaret edenlere hizmet etmek. Buradaki tur acentalari ile isterseniz buzulda yuruyebilir, yakindaki yagmur ormaninda turlayabilir, helikopter ile ucabilirsiniz. Ya da benim yaptigim gibi irmak kenarinda uzun bir yuruyese cikabilirsiniz. Ozellikle yagmurdan goz gozu gormezken yapmanin zevki bir baska oluyor, islanacagim diye korkmuyorsunuz, ilk 2 dakikada islanacak yeriniz kalmiyor.


Franz Josef'ten sonra sirada “adrenalin sporlari baskenti” Queenstown var. Sehri ilk kuranlarr manzarasi bir kraliceye layik oldugu icin Queenstown adini vermsler. Valla haklari var. Biz kursaydik Padisahkent, Sultansehir falan adini verirdik herhalde ( Bu durumda Sultanhamam isminin anlamini merak eden var mi?). Dort tarafi daglarla cevrili bir golun kenarina kurulmus Queenstown. Queenstown'da adrenalin tutkunlarinin secenekleri cok: dunyanin ilk ticari bungy jumping sirketi ve koprusu, tandem parasut, snowboarding, helikopterden atlayarak dagin zirvelerinden asagi kayak yapma, kanyonlarda hizli botla dolasma, kanyonlarda iple salinma vb. akliniza gelen ya da gelmeyen hiperaktif bir suru imkan var. Queenstown'da sehir icinde ve teleferikle cikilan tepede dolastiktan sonra golde bir gezi teknesine binmek icin kiyiya gidiyorum, kar basliyor. Himm, somino atesi onunde kitap okumak daha cekici. Kis festivali zamani oldugu icin her yer tika basa dolu. Bir gun daha kalip guzel manzaranin keyfini golu goren degisik kafelerde surdukten sonra sabah otobuse biniyorum. Gece yagmaya baslayan kar on santimi bulmus, sehrin cikisina gidince sasiriyoruz: Queenstown'a butun cikis yollari kapali. Kar ancak on santim, gelismis bir ulkede onemli bir turizm merkezi nasil dunyadan kesilir demeyin. Oluyor. Bizde benzeri olunca da fazla takmayin, heryerde oluyor iste. Bende fazla takmadim, otobus sehre geri dondu, bende gol kenarindaki kafede cam kenarindaki yerime dondum. Ogleden sonra yollar acilinca Iskoc sehri Dunedin'a gectim.




Dunedin, Iskoc gocmenler tarafindan Edinburgh kenti “kopyalanarak” kurulmus. Sehrin plani ve cadde isimleri Edinburgh'un ayni. Hatta havasi bile: ruzgar, yagmur vs. Artik islanmaya alistigim icin olsan gerek, havaya aldirmadan geceleyin sokaklari arsinliyorum. Ben yaptim, siz yapmayin diye soyluyorum: Yeni Zelanda'da gorulecek esas sey doga, sehirler vasat.


Dunedin'den sabaha Tekapo golune dogru yollaniyorum. Tekapo golune gelirken gecilen bolgeler “ Yuzuklerin Efendisi” filminde savas sahnelerinde kullanilmis. Bir otobus dolusu yuzuklerin efendisi turu yapan turist ve onlarin beyaz sakalli rehberi Gondof ile karsilasiyoruz (tamam takma sakal yav).



Tekapo golunde yine muhtesem manzarali bir hostelde kaliyorum. Ben bu isi anlamadim, iki adim otede bes yildizli otel ve yaninda benim kaldigim hostel. Ikisi de ayni manzaraya bakiyor, ikisi de rahat. Biri geceligi 18 YTL digeri 210 YTL. Gelde Yeni Zelanda'nin Sirtcantali turizm altyapisini sevme. Ben sevdim.


Lake Tekapo'dan sonraki durak dairenin diger ucu Christchurch. Guney adasi turum bitti ya, hava bir guzel bir guzel. Bende havaya inat Christchurch'de fazladan iki gun harciyorum. Bahceler, tepeler, guzel manzaralar: bildik Yeni Zelanda canim:)


Bir sonraki durak dunyanin en yasanabilir besinci kenti secilen Auckland. Gorusmek uzere,

Yoldan Portreler: Tam Breziyali Erosta

Erasto ile Venezuela'da karsilastik. Benimle ayni is kolundan ( Telekom) ustelik eski rakiplerimden birinde olunca konusacak cok sey cikti. Konusmanin ana ozeti “butun bu Cinlileri asmak lazim, yoksa issiz kalacaz”. Erasto, 35 yasinda bir Brezilyali. Telekom satis yonecisi olarak calisiyor. Her zaman iyimser ve neseli gorunuyor. Bunu satisci olmasina bagliyor: “ iyimser olmazsam bir satis icin iki sene beklerken nasil dayanirim?'. Erosta ile Cinlileri cekistirmemiz bitince iki soruyu ona da sordum. Tipik Brezilyali cevaplari aldim.


-Erasto, sence hayatta en onemli uc sey nedir?


Bir satisciya bunu sormadan da bilmen lazim ama neyseki rakip firmadansin, affettim. Ilk oncelik para. Para sana ozgurluk ve secenek verir. En onemli sey. Eee paran olunca onu harcamadan durulmaz, erkekler kendine parayi bir yere kadar harcayabilir. Hayatta ikinci onemli sey kadinlar. Kadinlar olacak ki parani harcayacaksin, degisik seyler yasayacaksin. Paranm varsa kadinlarda etrafindaysa hayatta en onemli ucuncu sey otomatiktir: eglence. Bu dunyaya aci cekmeye degil zevk almaya geldik. Eglenecegiz.


-Erasto, bugune kadar ogrendigin en onemli sey nedir?


-Insanlara iyiysen onlarda sana iyi oluyorlar. herkesin iyi davranilmaya ihtiyaci var, en ketum gozuken insanin bile. Herkesle iyi olmak lazim. Ama bir gun kaynanam olursa fikrimi degistirebilirim. Tabi o baska bir ogrenim olur.

Yoldan Portreler: Ilk kitabini yazmak icin yollara dusen Azuz

Azuz, 56 yasinda bir buyukbaba. Iki torunu var, fotograflarini gururla butun hosteldekilere gosteriyor. Azuz, Kanada vatandasi ama Cezayir asilli. Cezayirde gencligini gecirdikten sonra senelerce Fransa'da calismis, Cezayir'deki ic savastan oturu Kanada'ya gocmus.. Torunlarindan sonra sira dort cocugunun ne yaptiklarini anlatmaya geliyor, tut tutabilirsen Azuz'u. Konu Cezayir'e gelince biraz mahsunlasiyor, ama yazdigi kitabin konusu sorulunca yine aciliyor. Gecenin gec saatlerine kadar bana Cezayir'de baslayip Guney Amerika'da sonlanan kitabini anlatiyor, Kolombiya'ya bunun icin gelmis: arastirma yapiyor.


Azuz, hayatta en onemli uc sey nedir?


En onemli sey , sevgi. O olmadan hicbir seyin onemi yok. Birini seveceksin, o da seni sevecek. Aileni seveceksin, arkadaslarini seveceksin, kalbin bos kalmayacak. Ikincisi, arkadaslar. Hayat yalniz gecirmeye gelmez. Hayati paylasacaksin, etrafinda kafa dengi arkadaslarin olacak. Ucuncusu ise Tanri. Seni yaratani unutmaycaksin, dua edeceksin, sukredeceksin, birgun ona donecegini bileceksin.


Su ana kadar hayatta ogrendigin en onemi sey nedir?


Hicbir sey kesin degil. Dert etmeye gelmez. Yarin dusup olmeyecegi yada piyangodan en buyuk ikramiyeyi kazanip kazanmayacagimi bilmiyorum. Bilemem. Bir tek tanri bilir. Benim yapabilecegim en iyi sekilde yasamaya calismak ve henuz olmamis seyler icin asla uzulmemek.



Yoldan Portreler: egitimci Jim


Jim, 48 yasinda bir Amerikali. Eskiden bir petrol sirketinde ust duzey yonetici imis. Evine daha yakin olmak istedigi icin birakmis, simdi eyaletindeki ogretmenleri uluslararasi iliskiler konusunda egitiyor. Yaz kurlari duzenliyor, egitim programlarini yapiyor. Ona Ekvador'da iki oglu ve esi ile birlikte tatil yaparken rastladim.


Jim, sence hayattaki en onemli uc sey nedir?

Birincisi aile. Ikincisi saglik. Ucuncusu cevrenle sahip oldugun iliskilerin. Iliskiler deyince sadece aileni kastetmiyorum, arkadaslarin, tanidiklarin, akrabalarin hepsini birden katiyorum. Iliskilerini ne kadar iyi idare edersen hayatta o kadar basarili oluyorsun, insani iliskileri batiriyor ya da cikariyor.

- Peki hayatta su ana ogrendigin en onemli sey nedir?

Olaylara yaklasimin cok onemli. Sana bir Amerikan deyimini kullanarak cevap vereyim: “ Hayat sana limon sunarsa, limonata yapmasini bileceksin”. ( Not: ABD ingilizcesinde limon istenmeyen kotu mal anlaminda da kullanilir). Hayatta bir suru kotu sey basina gelebilir, farki yaratan olaya nasil yaklastigin. Bir probleme bastan bu cozulemez dersen, cozulemez. Cozulur dersen, sansin var. Dedigim gibi olaylara bakis acin cok ama cok onemli.


Yoldan Portreler. Evi Amerika'da Kalbi Venezuela'da biri ; Jose

Jose, 39 yasinda,Iki cocuklu, bosanmis bir baba. Teksas merkezli bir petrol sirketinde denetim bolumunde. Kendi deyimi ile “ dogma, buyume Venezuela'li, ama beslenmesini ABD saglamis” . Universite'de okumak icin 15 sene once geldigi ABD'de master yapip kalmis olmaktan memnun, ' Venezuela iyiye gitmiyor, her gidisimde daha kotu buluyorum” diyor. Ama yinede Venezula'dan vazgecmiyor.

  • Jose, sence hayattaki en onemli uc sey nedir?

Birincisi saglik. Bunun nedenlerini anlatmama herhalde gerek yok. Ikinci onemli sey, egitim. Ben eger egitim almasaydim, halen Venezuela'da simdi yasadiklarimin cok azina kanaat ederek hayatimi gecirecektim. Egitim benim yasamimi degistirdi, hayata nasil baktigim ABD'den once ve sonra iyi yonde farkli. Ucuncu onemli nokta ise bir yere ait olmak. Onca sene sonra ben yine Venezuela'liyim. Su anda nasimizdaki adami bir kenara koyalim, onun disinda Venezuela'yi seviyorum. Ait oldugum yer orasi, Amerika'yi da seviyorum ama ait oldugum yer orasi.

  • Peki Jose, hayatta ogrendigin en onemli sey nedir?

    Isim nedeniyle cok seyahat ettim, degisik insanlar gordum. Ogrendigim en onemli sey hepimiz aslinda ayni oldugu. Bir Amerikali ile Ekvadorlu cok degisik yasam stillerine sahip olabilir, cok farkli sekillerde para harcayabilir, ama oz ayni: ayni seyleri istiyoruz. Saglik istiyoruz, egitim istiyoruz, aile istiyoruz, sevmek , sevilmek istiyoruz. Yuzeyi gecelim, temelde insan olarak hepimiz ayniyiz.



Yoldan Portreler: restoran yoneticisi Akira


Akira. 53 yasinda, Tokyo'da restoran yoneticiligi yapiyor. Her sene dort hafta yalniz yasina seyahata cikiyor. Sakin tavirlari ve devamli soru sormasi ile dikkat cekiyor.

-Akira, hayattaki en onemli us sey sence nedir?


Birincisi aile. En cok vakit ayirdigin, seni en cok sevindiren ya da uzen insanlar. Aile sana sonsuz mutluluk ya da sonsuz keder verebilir. Evde ailesiyle iyi olan biri hayatta avantajlidir. Ikincisi kanaatkarlik. Her zaman daha fazlasini istemek ve almak seni mutlu etmez. Elindekinin kiymetini bileceksin, sukredeceksin. Her zaman komsuna yetismeye calismayacaksin, elinden gelenin en iyisini yapacaksin ama sonuclarindan da memnun olacaksin. Ucuncu onemli sey, yararli olmak. Yaptigin islerde bakacaksin, bunun benden baskalarina yarari var mi diye. Sadece kendine degil, baskalarina da yararli olmak icin ugrasacaksin. Herkes bunu yapsa simdikinden cok daha iyi bir dunyada yasariz.

-Peki hayatta su ana kadar ogrendigin en onemli sey ne?

Hayatta ogrendigim en onemli sey ise insanin dini inanislarinin materyalizmin yarattigi bir cok soruna care olabilecegi. Her sey para degil, bazi seyleri hicbir zaman parayla olcemezsin.

Yoldan Portreler: ismiyle titreten Tito Castro


Tito Castro, Isla Taquila´da bizim rehberimizdi. Ilk once herkes gibi isminin nereden geldigini sordum. Babasi sosyalizme gonul vermis. Diger kardesinin adida ¨Fidel Castro¨. Buna karsilik Tito´nun politika ile hic ilgisi yok. Alti ay turist rehberligi yapip, alti ay koyunde yasiyor. Koyde yapacak isleri erken biterse turizme daha cok vakit ayiriyor. Kendisinin etnik kokeni Aymara, bununla gurur duyuyor ve kulturunun yok olmamasi icin calisiyor.


Koy meydaninda otururken kendisine sordum.


- Tito, sence hayattaki en onemli uc sey nedir?


- Sana eski Inka kanunlari ile cevap vereyim. Ama sua (calma), ama quella (yalan soyleme) ve ama llulla (tembellik etme). Binlerce yillik kanunlar ama toplum yasaminin temeli, halen gecerliler. Ilerideki binlerce yil boyunca gecerli olmaya devam edecekler. Bu uc kanun cok onemli cunku insanca yasamak istiyorsak bu kanunlara tam olarak uymak zorundayiz. Biz bir ara bunlari unuttuk, Latin Amerika´nin bu hale dusmesinin sebebi de budur zaten.


- Peki, hayatta ogrendigin en onemli sey nedir?


- Kendimi butun kimligimle kabul etmek. Ben bir Aymara ýim. Bakma burada batili giysilerle karsindayim, koyumde oyle degil, geleneksel giysilerle dolasirim. Bir ara yurtdisina gidip orada calismak istedim, daha cok para kazanmak, sizin gibi daha cok esya sahibi olmak icin. eee, gitsem ne olacak? Amerika´da . Ispanya´da tuvalet temizleyecegim. Niye? Ben kendi toplumumda, bir Aymara olmayi ve bundan gurur duymayi ogrendim. Ondan sonra hayat kolaylasti.

Yoldan portreler: Evlenir evlenmez solugu yolda alan Annemarie ve Ray


Ray ve Annnemarie, kendi deyimleriyle otuz yasina varmalarina korkulacak kadar az zaman kalmis bir cift. Gecen sene evlenir evlenmez her ikisi de islerinden istifa edip dunya gezisine cikmislar. Ben onlara Bolivya'da rastladigimda evlilikte onalti, gezide onbesinci aylarina giriyorlardi. Onlara da sorularimi sordugumda, ikiside ayri ayri bir solukta cevap verdiler, sonra verdikleri cevaplarin hemen hemen ayni olduguna dikkatimi cekip “iste bunun icin evlendik” dediler.

-Sizce hayattaki en onemli uc sey nedir?

  • Birincisi aile. Ne olursa olsun senin yaninda olan insanlarin olmasi cok onemli. Aile bunu karsiliksiz saglayan tek yer. Sonra ev cok onemli. Ev dedigimde tugladan yada buyuk kucuk bir catidan bahsetmiyorum. Kendin olabildigin, kendine vakit ayirabildigin ve istedigin zaman yalniz kalabildigin yerden bahsediyorum. Sonuncu olarakta nasil dusundugun, yaklasimin onemli. Ayni olaya cok kotu olarakta bakabilirsin, cok iyi olarakta. Sefil yasamak yada iyimser olmak senin elinde.


  • Peki su ana kadar hayatta ogrendiginiz en onemli sey nedir ?

  • Kendini fazla ciddiye almayacaksin. Insanlar kendilerini fazla ciddiye alip kafalarindaki modele uymak icin cok ugrasiyorlar, kendilerini mutsuz ediyorlar. Hayatta en iyi gunlerinde bile dusebilecegini bileceksin. Her zaman en iyiyi bildigini zannetmeyeceksin. Hayatta vazgecemedigimiz bir cok sey aslinda bos.


Sili'ye nasil gidilir, nasil gezilir, ne zaman gidilir, ne kadar harcanir, nerede kalinir, hangi yeme icme ve tatil mekanlari iyidir?

Vize


Sili, Turklerden vize istemiyor. Ucakla giris yaptiginizda teorik olarak donus ucak biletinizin olmasi gerekiyor, ama soruldugunu gormedim. Yine de tedbirli olmakta yarar var. Karadan girislerde donus bileti sorulmuyor. Giriste doldurgunuz turist kartini ulkeden cikarken de gormek istiyorlar, kaybetmeyin.

Ucak Bileti

Turkiyede http://www.ekobilet.com/, yabanci olarak http://www.kayak.com/ , http://www.edreams.com/ , http://www.expedia.com/ ucuza bilet temin etmenize yarayacak siteler. Sili'ye olan ucuslarda ABD uzerinden transit gelinebiliniyor ( vize gerekli). Baska bir alternatif ise Frankfurt ( transit vize gerekli), ya da Ispanya uzerinden gecip ABD'ye hic girmemek. Bilet fiyatlari tatil gunleri, resmi gunler, bolgesel kutlamalar ve bunun gibi nedenlerle gunluk olarak degisebilir, bundan dolayi birden cok kaynaga degisik zamanlarda bakmak yararli olur. Ben baktigimda Turkiye'den Sili'ye olan bilet fiyatlarinin biletin tarihine gore 600 ila 3500 dolar arasi dalgalandigini gordum, yani iyi bir arastirma ve olabildigince once bileti almak onemli.

Ne zaman gitmeli?

Sili'de dort mevsim var. Ulke bir uctan uca neredeyse 4000 kmyi buldugu icin guney ucu donarken kuzey ucunda denize girenler olabiliyor. Gideceginiz sehrin hava durumunu kontrol etmeniz onemli. Ayrica ulkenin dogu kisminin And daglari ile cevrili oldugunu ve yuksek mevkilere ciktikca havanin soguyacagini unutmayin. Kuzeydeki colde hava gunduzleri sicak olsa da geceleri birden soguyabiliyor. Kisin Sili'nin Patagonya bolgesinde seyahat onerilmiyor.

Ne kadar harcarim?

Guney Amerika'nin en pahali ulkelerinden biri Sili. Gunde 35-45 dolara orta dereceli yerlerde kalarak ulkeyi gezebilirsiniz.

Nasil gezmeli? Tatil mekanlari

Ulke buyuk oldugu icin otobus yolculuklari uzun suruyor. TurBus firmasinin otobusleri uzun mesafelerde uzun ve rahat. Ucak Avrupa ile karsilastirildiginda pahali. Patagonya'da adalar arasinda calisan gemilerin bazilarinda 6 kisilik yatakhanelerde geceleyip, yemek dahil gunde 100 dolara seyahat etmek mumkun. Baskent, Santiago'dan sonra guneyde Patagonya ve kuzeyde San Pedro de Atacama gorulmesi gereken yerler.


Guney Amerika'da son duragim: Santiago ( Sili)


Ogrenciler ogretim harclarini protesto etmek icin yuruyorlar, tepeden tirnaga zirhli polisler bellerinde gaz maskeleri ogrencilerin karsisinda bekliyorlar. Iki sokak otede su sikan panzerler pusuda, ogrenciler gelirse iyice islanacaklar. Esnaf ve halk ilgisizce polisin ve protestocularin yanindan geciyor. Aksama daha iyi, daha fazla demokrasi istemi icin bir konserin ve katilan unlu solcu sarkicilarin resimleri duvarlari susluyor. Tip fakultesi duvarlari sosyalist genclik tarafindan kapitalistlere sovmek icin kullanilmis. Otobuse yetismek icin insanlar kostururken ayakkabi boyacilari gecenlere “parlatalim mi?” deyip duruyor. Isportacilarda mendil, sapka, eldiven, sakiz, seker, vb bir suru sey var. Ara sokaklardan birine giriyorum, sadece muslukcular var, yandaki sokakta perdeciler, yandaki sokakta ayakkabi tamircileri. Bu kadar tanidik goruntulerin oldugu yer aslinda bize oldukca uzak, Santiago'dayim. Santiago, Silinin baskenti, ekonomik ve kulturel baskenti. Oyleki Sili Santiago'dur, Santiago Sili'dir halkin diline yer etmis bir deyim.

Santiago'nun dogusunda And daglari var. Kafanizi kaldirdiginizda And daglarinin karli tepeleri sizi selamliyor, hava kirliligi izin verdigi olcude. Sehrin buyukce, modern bir metrosu, iyi bir ulasim altyapisi ve her buyuk sehirde oldugu gibi is gidis gelislerinde insani cildirtan trafigi var. Basbakanlik ve Disisleri konutlarinin yeraldigi Anayasa, Ozgurluk ve Italya meydanlarinin cevresi tamamiyla yaya yolu ve guzel duzenlenmis. Sehrin ana alisveris caddeleri buraya yigilmis durumda. Bize benzerliklerinin yaninda elbette bir cok farkliliklari var, ama benzerlikleri debayagi fazla. Ek olarak sokakta yuruyen ortalama bir Sili'liyi alip Turkiye'de sokaga koysam kimse yabanci oldugunun farkina varmaz.

Biraz da sehrin icinde soyle bir secmece yaparak turlayalim.

Pino Nio, Bellavista mahallesinde geceleri yeme icme mekani, yerel halkin tercih ettigi bu mekan her daim dolu. Kaldirima atilan masalarda gecenin gec saatlerine kadar eglence suruyor. Caddenin ucuna dogru tatlicilar masadan yeni kalkanlarin seker ihtiyacini karsilamak icin siralanmislar, gorunuse gore cok ama cok seker lazim.

San Lucia, sehir merkezinde bir kayanin tepesine kurulmus eski bir kalenin kalintilarinin uzerine yapilan yenice binalar ile kucuk ve guzel bir parktan olusuyor. Darwin buraya ugradiginda neler gordugunu yazmis, o da San Lucia'da sunumda.

San Cristobal, Santiago'nun nefes aldigi yer. Merkezden teleferik veya finukeler ile kolayca ulasilan bu tepeyi tam dolasmak alti saatimi aliyor. Asagida sehrin kirli havasi And daglarini gorunmez kilarken en azindan bu parktan manzaranin tadi cikiyor.

Ana alisveris caddesinin yanindaki “ Ana Market” in ilk binasi Cicek Pasaji tadinda balikcilarla dolu. Irmagin otesindeki kapali pazar yeri ise hemen her yiyecegin diger magazalara gore ucuza bulunabilindigi tezgahlardan olusuyor.

Sonuc olarak: Santiago, kolay yasanip gezilebilecek buna karsin fazla akilda kalmayacak guzelliklere sahip bir kent.

Santiago, Guney Amerika'daki -simdilik- son duragim. Bes ay once ABD'den baslayip, Karayipler, Orta Amerika uzerinden Guney Amerika'ya inerek suren dunya gezim , simdi Yeni Zelanda'dan devam edecek.. Hadi daha cok gezelim :)

Mp3'de bir doz Gotan Project hemen arkasindan iki doz Stadium Arcadium ( Red Hot Chili Peppers), yemeklerden sonra bol Casillero del Diablo ile.

Angel Selalesine ( Venezuela) nasil gidilir?

Ilk once daha once bu blogda anlattigim sekilde Venezuela'nin baskenti Caracas's ulasmaniz gerekiyor ( http://www.simdigezelim.com/2008/05/karayipler-orta-amerika-ve-guney.html ) . Eger Schengen vizeniz varsa ozellikler Frankurt ve Avusturya'dan gelen direktu ucuslara bakmanizi tavsiye ederim. Bazi kampanyalarda bilet fiyatinin 450-500 Eurolara dustugu oluyor. Sansiniza kalmis bu ara 800 Euro gibi. Biletlerden once bakmaniz gereken onemli nokta mevsim: Venezuela'nin yagmur mevsiminde gitmeniz gerekiyor, aksi halde selalelerde az su olabilir ve nehirde yolculuk -su azligindan dolayi- cok zorlasabilir.

Diyelim Caracas'a ulastiniz, sirada Ciudad Bolivar var. Rutaca, Conviasa ve Aeropostal sik olarak bu sehire ucuyorlar, bilet 110 dolar civari. Tabi Caracas'ta otobuslede gelebilirsiniz, otobusle gelirseniz kutuplara gidermis gibi giyinin, soforlerin havalandirma ayari kavrami yok. Tropik ulkede donmayin.

Angel selalerine gitmek icin turunuzu onceden ayarlayabilirsiniz ya da son ana birakabilirsiniz. Son anda ayarlamak icin Ciudad Bolivar havalanini beklerseniz fiyat en az %10 duser: havaalaninda bu tur turlari yapan bes firmanin ofisleri yanyana ve rekabet yuksek.

Internetten veya telefonla yaptigini rezervasyonlarda fiyatin yukselmesi kacinilmaz. Sonucta butun turlar Canaima'da hemen hemen ayni kisileri kullaniyor, tek farklari fiyatlari. Iyi unu olan tur sirketleri olarak www.gekkotours-venezuela.de ve http://www.abenteuer-venezuela.de/eng/home%20eng.htm onerebilirim. Her ikisi de Venezula'ya yerlesmis Almanlarin yonettigi sirketler.

Iyi seyahatlar!

Canaima Selaleleri ( Venezuela )

Canaima selaleleri yaklasik 300 metrelik genisliginde. Selalelerin dokuldugu noktada buyukce bir golcuk olusuyor. Canaima golcugunun kiyilari kumlu yapida ve plaj olarak populer.


Kaldigimiz kamptan yuruyerek selalelerin uzerinde, altinda ve arkasinda dolasmak mumkun. Ozellikle selalelerin arkasindan yurumek cok farkli bir tecrube. Saniyede akan tonlarca suyun kulaklari sagir eden gurultusunu mu, yoksa selalenin aktigi yerin arkasinda insanin ayaklarini yerden kesecek kadar hizlik esen ruzgari mi , yoksa kasirga siddetindeki yagmuru mu tercih ederseniz? Selale arkasinda yurumek hepsini birden ayni anda tecrube etmek demek.
Selale arkalarinda patikaya gerilen ipler isinizi biraz kolaylastirsa da cidden ayaklariniz yerden kesiliyor.

Hem Angel selalesi hem Canaima selaleleri etkileyici ve guzel yerler. Denk duserse gormek icin nasil planlama yapmak lazim? Bir sonraki yazida...

Bir killometre yuksekligindeki selale: Angel ( Venezuela)




















Resmi adi “ Bolivarci Venezuela Cumhuriyeti” olan Venezuela'nin Bolivar eyaletinin Bolivar sehrinde Bolivar meydanina cikan Bolivar caddesindeyim. Guney Amerika'da bagimsizlik mucadelesini baslatan Simon Bolivar ne kadar seviliyor degil mi? Ya da vur deyince oldurmek bu mu?


Ciudad Bolivar, Orinoko nehri kiyisina kurulmus bir sehir. Sehrin kurucusu -bildiniz- Bolivar. Nehrin daraldigi bir noktaya -ki genislik 300 metreye dusuyor- sehir kurulmus. Bizim nehirlerle karsilastirildiginda , neyse karsilastirmayalim, buyuk bayagi buyuk. Plaza Bolivar ve Paseo Orinoco disinda sehirde ilgi cekici ve hos bir bolge yok. Neyse biraz sehirde turlayip yola cikacagiz. Bugun gidecegimiz yer 1930 larda bulunan bir selale. Bir kilometre yukseklikten dusmeye basliyor ( muhendisler icin not : tamaammm kesin rakam isterseniz 974 metre). Gitmesi de gormesi de bir dert, ne duruyoruz o zaman, simdi yol zamanidir.

Bolivar sehrinden Angel selalesine ( ki ismini onu bulan Amerikalidan Jim Angel aliyor) gitmek icin illaki ucak sart. Niye mi? Bolgeye giden hicbir yol yokta onun icin. Ilk once Canaima milli parki merkezine inip oradan kayikla sonra da yuruyerek Angel selalesine gidecegiz.

Canaima'da kucuk bir havaalani oldugu icin 5 kisilik pirpir ucakla Bolivar'dan yola cikiyoruz. Pilotumuzun omuz ve bas sallama tikleri var, birden omuz ve bas sallamaya baslayip sonra duruyor, uc dakika sonra yine. Ozellikle pilotun yanina oturan yolcu ( ben) icin garip bir durum. Bir saatten biraz fazla suren bir ucus sonunda Canaima'ya iniyoruz. Bizi Angel selalerine goturecek olan tur lideri karsiliyor. Yarim saat sonra baska ucaklarla gelenlerle birlilkte nehir kenarina kamyonla gidiyoruz. Buradan can yeleklerini takip kayiga biniyoruz ve keyif basliyor.


Birden yukselip tepesi masa gibi duz olan daglara “tepui” adi veriliyor. Biz kolayimiza gelen sekliyle “masa dag” diyelim. Canaima bolgesinde yuksekligi sifirdan birden 2500 metrelere cikan bir cok masadag var. Genis bir nehir dusunun, kiyilar birer kilometre derinliginde cok ama cok sik orman ve arkasi 2.5 kilometrelik bi duvar. Bu duvarin ust noktalarindan asagi selaler akmaya basliyor, yol boyunca onlarca yuzlerce selalecik goruyorsunuz. Masadaglarin tepesi kirac falan degil, agaclik yesil. Bu ortamda insanin dogadaki yerini anliyorsunuz, kucuk cok kucuk hissediyorsunuz.

Nehrin akis yonunun tersinde yol aliyoruz. Yagmur mevsimi yeni basladigi icin yer yer su derinlig az. Bot surucusunun buralardan yuzlerce kez gectigi belli, herhangi gorunur bir sebep olmaksizin yon degistiriyor, doksan derece aciyla kiyidaki agaclara donuyor, agac dallarini buyuk bir hizla yalayarak ve altimiz kayalara az da olsa carparak ilerliyoruz. Nehrin bazi bolgeleri merdiven gibi. Suyun seviyesinin azaldigini goruyorsunuz ve siz bu merdivenin asagisindasiniz. Surucu buyuk bir maharatle botu son surat su merdivenlerinden birer birer yukari cikariyor. Yaklasik dort saat suren yolculugu islanmadan bitirmek ancak en ondeki iki siranin kismeti oluyor, diger alti sira sicrayan sulardan bol bol nasipleniyoruz.

Angel selalesi bir masadagin ardindan muhtesem bir sekilde beliriyor: yukarida selaleden akan su yolda karakter degistiriyor. Ortalarda bir sis halini alan su, yere yakinlasinca bir bulut gibi gozukuyor, ancak gelen su damlaciklari kayalara carpinca aslinda bir selale oldugunu hatirliyor ve su haline geri donup akiyor. Nefis bir goruntu.

Bir saatlik bir tirmanis sonrasi selalenin suyunun yere carptigi bolgeye variyoruz. Burada kucuk bir gol olusmus ve yuzmek mumkun. Yuruyusun tum yorrgunlugunu Angel selalesi sularina birakiyoruz. Selalenin dibinden asagidaki buyuk nehir gozukmuyor, sadece karsidaki masadaglardaki ormanlar ve diger alti selale. Hava kapanyor. Karsiki daglarda ise baslayan yagmuru gorebiliyoruz.

Gunes bulutlarin arasinda sizip bicok noktada yuzunu gosteriyor. Yuzdugumuz golcugun uzerine gunes isinlari gokkusagi yaratiyor. Hayranlikla gokkusagini seyrederken karsidaki daglarda baska bir gokkusagida daha cikiyor. Yesil daglar, gri gokyuzunde hapsolamayip kacan gunes isinlari, iki gokkusagi, buyukuguye kendine hayran birakan masadaglar, insani kendine getiren serin bir su ve ustumuzde bir kilometreden gelen Angel selalesi. Hayat guzel sey!

Selaleden asagiya inmeye basladigimizda karsiki daglarda gordugumuz yagmur bize ulasiyor. Uzerimde yagmurluk oldugu halde tamamen islanmam bir kac dakika suruyor: ya yagmurdan yada sicaktan siril siklam oluyorsunuz. Kamp yerimize vardigimizda hepimiz ustumuzu degistiriyoruz. Geceyi gecirecegimiz kampta hamaklarda uyuyacagiz. Boceklere karsi hamaklar sineklikle ortuluyor. Jeneratorun sagladigi isik esliginde aksam yemegimizi yedikten sonra tur lideri isiklarin sondurulecegini bildiriyor. Gece yattigimizda saat henuz sekizi gosteriyor.

Yagmur sabaha kadar hiz kesmeden devam ediyor. Yagmur, orman ve yagmur ormani kavramlari burada tam kafama yer ediyor. Yagan yagmurun serinlettigi hava sabaha karsi iyice serinliyor, hamakta battaniyemi hem altima hem ustume cekiyorum.

Sabah Canaima'ya donus icin bota biniyoruz. Yine mukemmel bir manzara esliginde ama daha hizli olarak Canaima'ya ulastigimizda herkesin agzi kulaklarinda. Sonra Canaima selalelerine gitmek icin hazirlaniyoruz. O da yarina... gorusmek uzere....

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...