Güneyin İncisi: Valdivia ( Şili)

Valdivia ya da Şilililerin verdiği sıfatıyla "Güneyin İncisi" ülkenin nehirler bölgesinde küçük ama çok hoş bir şehir. Çevresi nehirler ve göller ile çevrili bu kentin nüfusu yaklaşık 140,000. Küçük olmasına rağmen beş ayrı üniversite barındıran Valdivia bu yüzden canlı bir yer.

Valdivia, 1960 yılında meydana gelen bugüne kadar kaydedilmiş ne kuvvetli deprem olan 9.5 lik bir sarsıntıdan oldukça kötü etkilenmiş ama şehir o günlerizor da olsa atlatmış. Nedense fazla yabancı turistin rağbet etmediği bu şehri Şilililer kendilerine saklamak istiyor gibi: Valdivia'ya turizm broşürlerinde rastlayamıyorsunuz pek. Ama Şili'nin en güzel yerlerinden biri olduğunu söyleyebilirim.  
























Şehrin merkezini biraz gezip nehir kıyısındaki lokantalardan birinde taze balık yedikten sonra köprüden hemen karşıdaki adalardan birine geçelim.1840 yılında Alman göçmenlerce yerleşime açılan Valdivia'da bugün dahi Alman etkisini evlerde ve yiyeceklerde görebiliyorsunuz. Bu evde nereden çıktı diyebileceğiniz tam Alman tipi tahta evler şehrin nehrin öteki yakasını süslüyor. Şehir aynı zamanda yerel üretilen Kunstmann birasıyla nam salmış. Hatta her sene bira şenlikleri de düzenleniyor. Her neyse adada üç üniversitenin ağaçlar altında geniş kampüsleri var. Nehir kenarındaki bu kampüsler akademisyenlerin tahtadan şirin kulubecik-ofisleri, güzel manzaraları ve devasa ortanca bahçeleriyle insana okulu özlettiriyor.

Kampüsleri gezmeyi bitirirseniz bu kez şehrin çok geniş parkları sizi bekliyor. Hepsini bir günde bitirmeniz mümkün değil, en iyisi acele etmeden gezmeyi yarına bırakıp biz yine merkeze dönelim.

Şehir merkezindeki balık halinin yanı tembel bir fok sürüsünün evi haline gelmiş: balıkçıların attıkları atıklarlar geçinen bir fok sürüsü hem turistlerin hem de yerellerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Üniversite kürek takımlarının kayıklarıyla hızla yanlarından geçmelerini umursamaz gözlerle izleyen foklar arada bir turist teknelerinden rahatsız olup suya dalıyorlar.
























Balık hali akşamüstü iyice temizleniyor ve bu kez amatör grupların müzik mekanı haline geliyor. Valdivia küçük ama hoş vakit geçirmek için hemen her şeye sahip, burası gerçekten de güneyin incisi.

Güneyin İncisi: Valdivia ( Şili)

Valdivia ya da Şilililerin verdiği sıfatıyla "Güneyin İncisi" ülkenin nehirler bölgesinde küçük ama çok hoş bir şehir. Çevresi nehirler ve göller ile çevrili bu kentin nüfusu yaklaşık 140,000. Küçük olmasına rağmen beş ayrı üniversite barındıran Valdivia bu yüzden canlı bir yer.

Valdivia, 1960 yılında meydana gelen bugüne kadar kaydedilmiş ne kuvvetli deprem olan 9.5 lik bir sarsıntıdan oldukça kötü etkilenmiş ama şehir o günlerizor da olsa atlatmış. Nedense fazla yabancı turistin rağbet etmediği bu şehri Şilililer kendilerine saklamak istiyor gibi: Valdivia'ya turizm broşürlerinde rastlayamıyorsunuz pek. Ama Şili'nin en güzel yerlerinden biri olduğunu söyleyebilirim.  
























Şehrin merkezini biraz gezip nehir kıyısındaki lokantalardan birinde taze balık yedikten sonra köprüden hemen karşıdaki adalardan birine geçelim.1840 yılında Alman göçmenlerce yerleşime açılan Valdivia'da bugün dahi Alman etkisini evlerde ve yiyeceklerde görebiliyorsunuz. Bu evde nereden çıktı diyebileceğiniz tam Alman tipi tahta evler şehrin nehrin öteki yakasını süslüyor. Şehir aynı zamanda yerel üretilen Kunstmann birasıyla nam salmış. Hatta her sene bira şenlikleri de düzenleniyor. Her neyse adada üç üniversitenin ağaçlar altında geniş kampüsleri var. Nehir kenarındaki bu kampüsler akademisyenlerin tahtadan şirin kulubecik-ofisleri, güzel manzaraları ve devasa ortanca bahçeleriyle insana okulu özlettiriyor.

Kampüsleri gezmeyi bitirirseniz bu kez şehrin çok geniş parkları sizi bekliyor. Hepsini bir günde bitirmeniz mümkün değil, en iyisi acele etmeden gezmeyi yarına bırakıp biz yine merkeze dönelim.

Şehir merkezindeki balık halinin yanı tembel bir fok sürüsünün evi haline gelmiş: balıkçıların attıkları atıklarlar geçinen bir fok sürüsü hem turistlerin hem de yerellerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Üniversite kürek takımlarının kayıklarıyla hızla yanlarından geçmelerini umursamaz gözlerle izleyen foklar arada bir turist teknelerinden rahatsız olup suya dalıyorlar.
























Balık hali akşamüstü iyice temizleniyor ve bu kez amatör grupların müzik mekanı haline geliyor. Valdivia küçük ama hoş vakit geçirmek için hemen her şeye sahip, burası gerçekten de güneyin incisi.

Şili'den Peru Vizesi Nasıl Alınır?


Güney Amerika'da Türklerden vize isteyen sadece bir ülke var ( Surinam ve Guyana gibi Avrupa devletlerinin eski kolonisi olup görecek bir şey sunmayan ama vize isteyen gereksiz ülkeleri saymıyorum). Benim gibi yola çıkarken Peru vizesi almadıysanız Şili'den nasıl Peru vizesi alabileceğinizi burada anlatacağım. 

Birincisi, doğrudan Peru büyükelçiliği vize bölümüne giderseniz ve vize başvurusu yaparsanız diyorlar ki "üzgünüm, buradan size vize vermemiz imkansız Türkiye'den almanız gerekirdi".  Ama daha öncesinde aşağıda yazanları yaparsanız iki günde vizeniz hazır.

1) Sabah dokuzda Şili'deki Türk elçiliğine gidin. Adresi burada. Yukarıdaki haritada A noktası ( Pedro de Valdivia metro durağının yanı başı)

http://santiago.be.mfa.gov.tr/ContactInfo.aspx  
Adres: Monsenor Sotero Sanz 55/71 Providencia, Santiago Telefon:+56-2-22318952

2) Turist olduğunuzu, Peru vizesi almak için tavsiye mektubu rica ettiğinizi belirtin. Elçilik bu mektubu verip vermemekte serbest, çok yoğunsa uğraşmayabilir, onlara kalmış. Ama neyseki Santiago Elçiliğinde çalışanlar son derece yardımseverler, bu yazıyı 20 dakikada hazırlayıp imzalayıp, damgalayıp bir de üstüne sohbet edip beni Peru elçiliğine gönderdiler.

3) Haritadaki B noktasına yani Peru elçiliğine yürüyün. Saat 9:40 gibi kapıdasınız. Önünüzde 300 kişi falan var. Korkmayın, onlar evrak işlerini takip eden Perulular, sizin gideceğiniz bölüm boş ( gibi).

http://www.conpersantiago.cl/
Consulado General del Perú en Santiago  
Antonio Bellet 444 Oficina 104 Providencia
Açılış saatleri 08:30 - 14:30 hrs.

4) Vize sıra numarasını alın.  Memurun önüne gelince meramınızı alatın ve taze tavsiye mektubunuzu sunun. Akan sular durunca memurun diğer istediği belgeleri yani otel rezervasyonu, uçak bileti, banka kayıtlarını ve illa ki pasaport fotokopinizi ( ya da bunun benzerlerini) memura verin.

5) Memur size "tamam, şimdi başvuru ücretini ödeyebilirsiniz" deyip üzerinizde kayıt numaranız ve adınız olan bir belge versin. Şimdi aynen geri Türk büyükelçiliğinin yanındaki banka şubesinde uzun bir kuyruk sizi bekliyor.

6) Memura bütün belgeleri ve makbuzu bir daha verin. Bir daha baksın. " Tamam, şimdi de fotoğraf çektirin" desin.

7) Fotoğraf çektirmek için sıra numarası alın. Başka bir bankonun önünde bekleyin de bekleyin. Sıra size gelince duvar önünde dijital makina ile fotonuzu çekip parmak izinizi alsınlar. Bitti. Toplamda 6 saat falan sürüyor.

8) Ertesi gün gidip vizenizi alın. 


Şili'den Peru Vizesi Nasıl Alınır?


Güney Amerika'da Türklerden vize isteyen sadece bir ülke var ( Surinam ve Guyana gibi Avrupa devletlerinin eski kolonisi olup görecek bir şey sunmayan ama vize isteyen gereksiz ülkeleri saymıyorum). Benim gibi yola çıkarken Peru vizesi almadıysanız Şili'den nasıl Peru vizesi alabileceğinizi burada anlatacağım. 

Birincisi, doğrudan Peru büyükelçiliği vize bölümüne giderseniz ve vize başvurusu yaparsanız diyorlar ki "üzgünüm, buradan size vize vermemiz imkansız Türkiye'den almanız gerekirdi".  Ama daha öncesinde aşağıda yazanları yaparsanız iki günde vizeniz hazır.

1) Sabah dokuzda Şili'deki Türk elçiliğine gidin. Adresi burada. Yukarıdaki haritada A noktası ( Pedro de Valdivia metro durağının yanı başı)

http://santiago.be.mfa.gov.tr/ContactInfo.aspx  
Adres: Monsenor Sotero Sanz 55/71 Providencia, Santiago Telefon:+56-2-22318952

2) Turist olduğunuzu, Peru vizesi almak için tavsiye mektubu rica ettiğinizi belirtin. Elçilik bu mektubu verip vermemekte serbest, çok yoğunsa uğraşmayabilir, onlara kalmış. Ama neyseki Santiago Elçiliğinde çalışanlar son derece yardımseverler, bu yazıyı 20 dakikada hazırlayıp imzalayıp, damgalayıp bir de üstüne sohbet edip beni Peru elçiliğine gönderdiler.

3) Haritadaki B noktasına yani Peru elçiliğine yürüyün. Saat 9:40 gibi kapıdasınız. Önünüzde 300 kişi falan var. Korkmayın, onlar evrak işlerini takip eden Perulular, sizin gideceğiniz bölüm boş ( gibi).

http://www.conpersantiago.cl/
Consulado General del Perú en Santiago  
Antonio Bellet 444 Oficina 104 Providencia
Açılış saatleri 08:30 - 14:30 hrs.

4) Vize sıra numarasını alın.  Memurun önüne gelince meramınızı alatın ve taze tavsiye mektubunuzu sunun. Akan sular durunca memurun diğer istediği belgeleri yani otel rezervasyonu, uçak bileti, banka kayıtlarını ve illa ki pasaport fotokopinizi ( ya da bunun benzerlerini) memura verin.

5) Memur size "tamam, şimdi başvuru ücretini ödeyebilirsiniz" deyip üzerinizde kayıt numaranız ve adınız olan bir belge versin. Şimdi aynen geri Türk büyükelçiliğinin yanındaki banka şubesinde uzun bir kuyruk sizi bekliyor.

6) Memura bütün belgeleri ve makbuzu bir daha verin. Bir daha baksın. " Tamam, şimdi de fotoğraf çektirin" desin.

7) Fotoğraf çektirmek için sıra numarası alın. Başka bir bankonun önünde bekleyin de bekleyin. Sıra size gelince duvar önünde dijital makina ile fotonuzu çekip parmak izinizi alsınlar. Bitti. Toplamda 6 saat falan sürüyor.

8) Ertesi gün gidip vizenizi alın. 


Santiago ( Şili)

Şili'nin başkenti Santiago Güney Amerika'nın en turistik değilse bile en gelişmiş şehri. Şehirde çok akılda kalacak bir yer yok ama genel olarak iyi zaman geçirilecek hoş bir yer.

Bir çok Güney Amerika şehrinde olduğu gibi burada da hayat Plaza da Arma meydanı ( bizdeki Atatürk caddesi gibi her yerde var) çevresinde başlıyor. Meydanda her saat hareket var. Burada biraz halkı seyrettikten sonra yaz güneşinden kaçmak için kuzey doğuya doğru yürüyüp Park Forestal'de vakit geçirebilirsiniz. Özellikle akşamüstleri müzik yapan gençlerle olan dolu olan parkın sonuna kadar yürürseniz bu kez Metropolitan Park'a denk gelirseniz. Parktaki tepeye çıkmak için yürüyebilir ya da tembel gününüzde iseniz teleferiği kullanabilirsiniz.
Hazır Park Forestal'ın sonuna kadar yürümüşken Perı vizesine de başvurabilirsiniz. Güney Amerika'da en hızlı Peru vizesi Şili'den alınabiliniyor.
Şili dünyanın sayılı bakır üreticilerinden. Tarım üretimi de hatıra sayılır büyüklükte. Üstelik ülke iyi yönetiliyor. Bu özellikleri ile bölgesinde çekim merkezi olmayı becerebilmiş bir yer. Ekonominin hızlı performansı inşaatlara yansımış kafayı nereye kaldırsanız bir vinç var. Ülkeye geçen geldiğimde fiyatlar Güney Amerika'nın en pahalısıydı, bu kez ünvanı Arjantin almış.

Ülke yönetiminin yaptığı yeni atılımlardan biri ülkede teknoloji yatırımlarını arttırmak ve girişimcileri çekmek için sermaye ve bilgi desteği vermek olmuş. Şöyle ki bir fikriniz var, uygulayacak paranız yok.Devletin Chile Startup fonu size karşılıksız olarak 40,000 ABD doları veriyor, fikriniz iyiyse yatırımın arkası da geliyor ( başvurru herkese açık koşullar http://startupchile.org/ ).



Bu olanaktan yararlanan Türkler de olmuş, sosyal link sitesi:  http://limk.com/about-limk/.  
Peru vizesini aldıktan sonra buradan ennn güneye kadar ineceğiz.

Santiago ( Şili)

Şili'nin başkenti Santiago Güney Amerika'nın en turistik değilse bile en gelişmiş şehri. Şehirde çok akılda kalacak bir yer yok ama genel olarak iyi zaman geçirilecek hoş bir yer.

Bir çok Güney Amerika şehrinde olduğu gibi burada da hayat Plaza da Arma meydanı ( bizdeki Atatürk caddesi gibi her yerde var) çevresinde başlıyor. Meydanda her saat hareket var. Burada biraz halkı seyrettikten sonra yaz güneşinden kaçmak için kuzey doğuya doğru yürüyüp Park Forestal'de vakit geçirebilirsiniz. Özellikle akşamüstleri müzik yapan gençlerle olan dolu olan parkın sonuna kadar yürürseniz bu kez Metropolitan Park'a denk gelirseniz. Parktaki tepeye çıkmak için yürüyebilir ya da tembel gününüzde iseniz teleferiği kullanabilirsiniz.
Hazır Park Forestal'ın sonuna kadar yürümüşken Perı vizesine de başvurabilirsiniz. Güney Amerika'da en hızlı Peru vizesi Şili'den alınabiliniyor.
Şili dünyanın sayılı bakır üreticilerinden. Tarım üretimi de hatıra sayılır büyüklükte. Üstelik ülke iyi yönetiliyor. Bu özellikleri ile bölgesinde çekim merkezi olmayı becerebilmiş bir yer. Ekonominin hızlı performansı inşaatlara yansımış kafayı nereye kaldırsanız bir vinç var. Ülkeye geçen geldiğimde fiyatlar Güney Amerika'nın en pahalısıydı, bu kez ünvanı Arjantin almış.

Ülke yönetiminin yaptığı yeni atılımlardan biri ülkede teknoloji yatırımlarını arttırmak ve girişimcileri çekmek için sermaye ve bilgi desteği vermek olmuş. Şöyle ki bir fikriniz var, uygulayacak paranız yok.Devletin Chile Startup fonu size karşılıksız olarak 40,000 ABD doları veriyor, fikriniz iyiyse yatırımın arkası da geliyor ( başvurru herkese açık koşullar http://startupchile.org/ ).



Bu olanaktan yararlanan Türkler de olmuş, sosyal link sitesi:  http://limk.com/about-limk/.  
Peru vizesini aldıktan sonra buradan ennn güneye kadar ineceğiz.

Cordoba ( Arjantin)



Cordoba, Arjantin'in ikinci büyük kenti. İsmi belki kulağınıza tanıdık gelmiş olabilir: İspanya, Meksika ve Şili'de de Cordoba isimli şehirler mevcut. Şehir ismini zaten İspanya'daki aslından almış. Bugün Arjantin'in Cordoba'sında 1.3 milyon kişi yaşıyor.












Şehirde yaşayan her altı kişiden biri üniversite öğrencisi. Bu öğrenci topluluğu şehri canlı bir hale getirmiş. Arjantin'deki en köklü üniversiteler yanında en eski tiyatro kurumları da bu şehirde yerlerini almış.Cordoba, ülkenin araba üretim üssü olmasının yanında yüksek teknoloji konusunda da başı çeken yer. Şehrin temiz ve düzenli caddeleri Buenos Aires'in darmadağın olmuş halinden iyi geldi doğrusu.

Yaz mevsiminin yaşandığı şu günlerde Cordoba'da öğlenleri sokaklar tamamıyla boşalıyor. Turistler akşam yedi gibi oturdukları yemek sofrasından kalkmaya hazırlanırken Cordoba'lılar ancak saat dokuz sonrası yavaş yavaş sokakları ve lokantaları doldurmaya başlıyor.

Amerikalılar için Starbucks neyse Cordobalılar için dondurma öyle bir şey: kafanızı nereye çevirseniz  dondurmacı var. Dondurma yeme adabı bizden farklı. Orta boy veya daha büyük bir dondurma ısmarladığınızda tezgahta size bir plastik kap, bir külah ve bir kaşık veriyor. Cordobalılar gibi dondurma yemek için külahtaki dondurmayı plastik kaba banıyoruz, sonra kaşıkla yiyoruz. Kaşıkla yemek tatmin etmeyince arada külaha geri dönüş yapabilirsiniz.

Cuma ve Cumartesi geceleri zaten dolu olan sokaklar San Martin meydanı civarında iyice kalabalıklaşıyor. Onlarca dondurmacının önündeki kuyrukları aşarak ve tur atan ailelerin arasından sıyrılıp tango müziğinin çalındığı yere geliyoruz. Meydanın tam ortasında haftanın iki günü tango çalınıyor, isteyen katılıyor. Görünüşe göre bayağı meraklısı var. Buradan Şili'nin  başkenti Santiago'ya geçiyoruz.

Cordoba ( Arjantin)



Cordoba, Arjantin'in ikinci büyük kenti. İsmi belki kulağınıza tanıdık gelmiş olabilir: İspanya, Meksika ve Şili'de de Cordoba isimli şehirler mevcut. Şehir ismini zaten İspanya'daki aslından almış. Bugün Arjantin'in Cordoba'sında 1.3 milyon kişi yaşıyor.












Şehirde yaşayan her altı kişiden biri üniversite öğrencisi. Bu öğrenci topluluğu şehri canlı bir hale getirmiş. Arjantin'deki en köklü üniversiteler yanında en eski tiyatro kurumları da bu şehirde yerlerini almış.Cordoba, ülkenin araba üretim üssü olmasının yanında yüksek teknoloji konusunda da başı çeken yer. Şehrin temiz ve düzenli caddeleri Buenos Aires'in darmadağın olmuş halinden iyi geldi doğrusu.

Yaz mevsiminin yaşandığı şu günlerde Cordoba'da öğlenleri sokaklar tamamıyla boşalıyor. Turistler akşam yedi gibi oturdukları yemek sofrasından kalkmaya hazırlanırken Cordoba'lılar ancak saat dokuz sonrası yavaş yavaş sokakları ve lokantaları doldurmaya başlıyor.

Amerikalılar için Starbucks neyse Cordobalılar için dondurma öyle bir şey: kafanızı nereye çevirseniz  dondurmacı var. Dondurma yeme adabı bizden farklı. Orta boy veya daha büyük bir dondurma ısmarladığınızda tezgahta size bir plastik kap, bir külah ve bir kaşık veriyor. Cordobalılar gibi dondurma yemek için külahtaki dondurmayı plastik kaba banıyoruz, sonra kaşıkla yiyoruz. Kaşıkla yemek tatmin etmeyince arada külaha geri dönüş yapabilirsiniz.

Cuma ve Cumartesi geceleri zaten dolu olan sokaklar San Martin meydanı civarında iyice kalabalıklaşıyor. Onlarca dondurmacının önündeki kuyrukları aşarak ve tur atan ailelerin arasından sıyrılıp tango müziğinin çalındığı yere geliyoruz. Meydanın tam ortasında haftanın iki günü tango çalınıyor, isteyen katılıyor. Görünüşe göre bayağı meraklısı var. Buradan Şili'nin  başkenti Santiago'ya geçiyoruz.

Kaçakçılık Merkezi Cuidad del Este ( Paraguay)


Arjantin, Brezilya ve Paraguay sınırlarının buluştuğu sıfır noktasına serbest ticaret bölgesi olarak kurulan Ciudad del Este kısa zamanda bölgenin değil dünyanın en büyük kaçakçılık merkezlerinden biri olmuş.
Daha önce uğradığım Ciudad del  Este'de ( http://www.simdigezelim.com/2008/05/bizde-heryol-var-abisehri-ciudad-del.html )  eskisine göre değişen fazla bir şey yok.


Şehirde ticaret halen dolu dizgin devam ediyor. Ülkelerindeki fiyatların neredeyse yarısına mal satın almak isteyen Brezilya'lı ve Arjantin'liler halen şehre akın etmeye devam ediyor. Değişen belki sadece binaların ve yolların biraz daha eli yüzü düzgün hale gelmesi olmuş. Havalandırmalı alışveriş merkezlerinin sayısı artmış, trafik delirmiş, park yeri bulmak zor hale gelmiş ve daha çok pahalı markalar ortalığa çıkmış. Komşu ülkelerin alım gücünün bir göstergesi belki de. Çarşı pazara şöyle bir göz ucuyla bakıp devam ediyoruz.



Kaçakçılık Merkezi Cuidad del Este ( Paraguay)


Arjantin, Brezilya ve Paraguay sınırlarının buluştuğu sıfır noktasına serbest ticaret bölgesi olarak kurulan Ciudad del Este kısa zamanda bölgenin değil dünyanın en büyük kaçakçılık merkezlerinden biri olmuş.
Daha önce uğradığım Ciudad del  Este'de ( http://www.simdigezelim.com/2008/05/bizde-heryol-var-abisehri-ciudad-del.html )  eskisine göre değişen fazla bir şey yok.


Şehirde ticaret halen dolu dizgin devam ediyor. Ülkelerindeki fiyatların neredeyse yarısına mal satın almak isteyen Brezilya'lı ve Arjantin'liler halen şehre akın etmeye devam ediyor. Değişen belki sadece binaların ve yolların biraz daha eli yüzü düzgün hale gelmesi olmuş. Havalandırmalı alışveriş merkezlerinin sayısı artmış, trafik delirmiş, park yeri bulmak zor hale gelmiş ve daha çok pahalı markalar ortalığa çıkmış. Komşu ülkelerin alım gücünün bir göstergesi belki de. Çarşı pazara şöyle bir göz ucuyla bakıp devam ediyoruz.



İguazu Şelaleleri ( Brezilya ve Arjantin)

İguazu şelaleleri Arjantin-Brezilya sınırının küçük ama görülmesi çok keyifli bir kısmını oluşturuyor. 2700 metreye varan uzunluğu ve 80 metreye varan yüksekliği sayesinde bu şelaleler her yıl binlerce ziyaretçiyi kendine çekiyor.  Şelalelerin %80'i sınırın Arjantin tarafında geri kalanıysa Brezilya'da kalıyor. Anlatmak yerine sizi fotolarla başbaşa bırakayım. Şelalenin büyük kısmı Arjantin'de ama manzaranın aslı Brezilya'da bence. Bakın aşağıdaki fotoğraflar Arjantin'den çekildi.




Buradan aşağıdakiler de Brezilya'dan. Sizce hangi tarafı gezmesi daha keyifli?







İguazu Şelaleleri ( Brezilya ve Arjantin)

İguazu şelaleleri Arjantin-Brezilya sınırının küçük ama görülmesi çok keyifli bir kısmını oluşturuyor. 2700 metreye varan uzunluğu ve 80 metreye varan yüksekliği sayesinde bu şelaleler her yıl binlerce ziyaretçiyi kendine çekiyor.  Şelalelerin %80'i sınırın Arjantin tarafında geri kalanıysa Brezilya'da kalıyor. Anlatmak yerine sizi fotolarla başbaşa bırakayım. Şelalenin büyük kısmı Arjantin'de ama manzaranın aslı Brezilya'da bence. Bakın aşağıdaki fotoğraflar Arjantin'den çekildi.




Buradan aşağıdakiler de Brezilya'dan. Sizce hangi tarafı gezmesi daha keyifli?







Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...