"Seker" hastaligi ve Japonya

7 sinden 70'ine Japonlar "seker" hastasi.



Ama bildiginiz tibbi anlamda degil. Her yastaki Japon kullandiklari esya ve aksesuarlarda seker olma sarti ariyor.


Yasli bir isadaminin elindeki telefona bagli telefon kadar buyuk bir panda gormek sizi sasirtmasin, Japonlar maskotlari seker buluyorlar.

Ya da 40 yasindaki bir kadinin Barbie seyahat cantasini cekerek ucaga kosturmasi normal bir sey.
Haberlesme teknolojisini kullanirken de seker olmasina dikkat ediyorlar: metroda bircok kisiyi trende telefon ekraninda cizgi film seyrederken gorebilirsiniz.

Turkiye'de ilk gosterilen Japon cizgi filmlerinden biri "Seker kiz - Candy" idi, bosuna degil dedim ya Japonlar "seker"e hastalar :)

Osaka, Kobe ve Hirosima



Hiroshima'yi bugun icin diger Japon kentlerinden ayiran -aci tarihi disinda- ana ozellik genis caddeleri, gecirdigi yikim sonrasi caddeler genis olarak birakilmis. Atom bombasi muzesi gormeye deger. Atom bombasinin atilmasina yol acan sebepler ve bomba sonrasinin etkileri cok acik bir sekilde anlatilmis. Atom bombasi atildiginda sehir merkezinde sadece birkaz bina ayakta kalmis. Onlardan biri belediyeye ait bir bina, simdiki adi "A-Kubbesi". Eski resimlere bakinca bombanin gucu ve yolactigi yikim cok acik.
Osaka, Japonya'nin Izmir'i diyebilecegimiz bir yer. Buyuk bir sehir ama Tokyo'ya oranla daha esnek ve rahat olmasi ile taniniyor. Bir baska tanindigi alan ise yemekleri. Ozellikle ana tren istasyonu civarinda ayakta yemek yenen yerleri cok meshur.
Kobe, 1995'te yaklasik 4500 kisinin oldugu buyuk depremin izlerini tamamen silmis. Canli pazarlari ve mesgul limani ile dikkati ceken bir sehir. Kobe ayni zamanda masaj ve bira ile buyutulen inekleri ile de unlu. Bu sekilde yetistirilen ineklerin etlerinde yag ve kas dagilimi daha homojen oldugu icin tadi daha iyi oluyormus. Kobe pazarinda kilosu 10 dolardan 4200 dolara kadar et bulmak mumkun.

Japon sehirleri niye gelismemis ulke sehirleri gibi gozukuyor?

Japonya'dailk hafta turistligimi yaptiktan sonra bazi seyler garibime gitmeye basladi. Gelismis bir ulkede olmamasi gereken seyler.



Ornegin elektrik tellerinin hicbir yerde topraga gomulmemis olmasi ve cok cirkin gozukmesi. En kucuk koyden en Tokyo'ya kadar her yerde elektrik telleri yukaridan daginik bir sekilde gidiyor.

Neden? Sonra baska seyler de batmaya basladi: binalar neden piramit gibi , yamuk yumuk ve kotu kalite?
Neden dogayi sevmesiyle unlu bir toplumda doga ancak betonun altinda gorunuyor? ( gorunurse tabi). ?

Neden her turlu dogal guzelligi betona bogma geregi duyuyorlar?

Neden tepelerde ev yok, butun Japonlar adanin %70 i ormanlik alan oldugu halde tepis tepis ovalarda yasamaya calisiyorlar.
Ilk basta cevaplamasi zor gorunen bu sorular Japonya'da gecirdigim zaman icinde teker teker cevaplandi. Simdi sonuctan baslayarak geriye dogru sorularin cevaplarina bakalim.



Yazdigim butun bu sorunlar var cunku Japonya parasal olarak Avrupali ama yasam kalitesi ve dusunusu olarak Asyali bir ulke. Japonya dunyanin en borclu ulkesi: evet, Amerika falan degil, Japonya. Bu kadar borclu olmasinin sebebi Japon devletinin ic piyasayi rekabete acmamasi ve ozellikle insaat sektorunu koruyarak artan oranda is vermeye devam etmesi. Japon is gucunun yaklasik %10'u insaatla ilgili islerde calisiyor. Hukumet bu firmalara is vermeyi kestigi an kalifiye olmayan elemanlar acikta kalacak, hukumet bunu goze alamadigi icin Japonya hizla betonlasiyor.

Japonya'da kullanilan beton miktari ABD'de kisi basina kullanilan beton miktarinin tam uc kati. ABD, Japonya'dan yirmi kat buyuk olduguna gore, Japonya'da betondan bir sey gorme sansiniz ABD'ye gore 60 kat fazla. Hukumet insaat isi cikarabilmek icin projeler uyduruyor ve bunun sonucu Japonya yakin zaman icinde sadece beton denizi haline gelirse sasirmayin. Gereksiz projelere bir ornek olarak yakin zamanda (2005) Okinawa'da kucuk bir adayi ana adalardan birine baglamak icin yapilan kopru projesine 250 milyon dolar harcanmis. Iyi, buraya kadar sorun yok. Yalniz ana adaya baglanan kucuk adada sadece 390 kisi yasiyor, Yol yapmak yerine her birine helikopter verilse daha ucuza gelir. Tabi esas amac kopru yapmak degil is yaratmak olunca bunun benzeri binlerce proje sirada. Yakin bir zaman icinde kayma tehlikesine karsi daglarda 60000 tepenin betonlanmasi planlaniyor. Biraz daha beton?



"Son Samuray" filmini cekerken ilk once Japonya'da mekan aramislar ama beton ve elektrik tellerinin olmadigi bir alan butun Japonya'da bulunamadigi icin film cekimi baska ulkelere kaydirilmis.



Elektrik tellerinin her yerde toprak uzerinde salkim sacak olmasina gelince. Ikinci dunya savasindan sonra devletin parasi olmadigi icin elektrik tellerini topraga gommemis. Sonra yapilan insaat yonetmeliklerine elektrik tellerinin havai hattan gidecegi yazilmis ve oylece kalmis. Japonya'da burokrasi cok kuvvetli ve degismesi cok zor bir guc, Kobe depreminde elektrik telleri bir cok yanginin sebebi oldugu halde yonetmelikler halen degistirilmiyor. Japonya'da ucuncu dunya ulkesi gorunumunu burokrasi sayesinde devam ettiriyor.



Burokrasinin bir baska marifeti de insanin goz zevkini bozan piramit sekilli binalar. Toprak seviyesinde normal buyuklukte olan binalar, yukari dogru abuk sabuk sekillerde daraliyor, gercekten garip gozukuyorlar. Bu garip goruntunun mimari ise 1950'lerde cikarilan "gun isigi" yasasi. Bu yasaya gore insaatlarin fazla yuksek olmasi ve insanlarin sokak seviyesinde golgede kalmalari engellenmek istenmis. Topragin cok degerli oldugu bu ulkede arsaniza yapacaginiz bina belli bir yuzey alanini gecemiyor, nasil gorundugu onemli degil. Boyle olunca mutaahitler binalari piramit gibi yapip kapali yuzeyini binanin ust katlarinda daraltmislar, cunku asagidaki katlar daha degerli.



Hollanda'da kilometrekare basina 380 kisi yasiyor, Japonya'nin ki de buna cok yakin; kilometrekare basina 397 kisi. Hollanda'ya giderseniz Japonya kadar bogucu olmadigini ve her taraftan adam fiskirmadigini goreceksiniz. Nedir bunun sebebi? Japonlar daglik alanlara insaat yapmiyorlar, nedeni ise deprem falan degil: eski inanislarina gore daglarda sadece tanrilar oturabilir. Buna burokrasinin inadida eklenince daglarda insaat yapilmasina izin verilmiyor, yuksek insaat zaten yasak. Bu durumda insanlar birbirine cok yakin ve kucuk evlerden yasamak zorunda kaliyorlar. Uzun lafi kisasi Japonya kucuk bir yer degil, insanlari rahatca yasayabilecegi alan mevcut, boyle yasamalarinin sebebi devlet politikasi.



Japonlar komsulariyla cok ic ice yasadiklari ve her hareketleri komsulari tarafindan duyulabildigi ya da gorulebildigi icin evlerinde bile cok dikkatli yasamak zorundalar. Eve gelince rahatlamalari mumkun degil. Bu sorunu gordugum kadariyla Japon erkekleri eve olabildigi kadar gec gelerek cozmeye calisiyorlar. Ulkedeki binlerce oyun salonu, karaoke barlar ve DVD kulupleri insanlarin rahatlayabilecegi yegane yerler olarak kaliyor. Oyun salonu, karaoke barlar ve DVD kulubu dedigimde oyle 100-200 metrekarelik kucuk yerler dusunmeyin. 10 katli, gunun 24 saati acik ve isterseniz iceride oda kiralayip geceleyin uyuyabileceginiz binalar oldugunu ve bu binalarin kucuk kasabalarda dahi oldugunu dusunun. Buralar Japon toplumu icin emniyet subabi. Gerci Japonya yilda yaklasik otuzbin intihar vakasi ile gelismis ulkeler icinde en yuksek intihar oranina yine de sahip ama eger bu rahatlam olanaklari olmasaydi Japonlarin Japonya'da yasamaya dayanmalari zor olurdu.

Japon kalkinma modeli ve sonuclari

1950'lerden 1990'lara kadar Japonya deyince herkes durup soyle bir onunu iliklemek ihtiyaci duyuyordu. Dunyanin kiskandigi bir zenginlige Japonlar oldukca kisa bir surede ulasmislardi. Hemen her ulke -Turkiye dahil- Japon modelini taklit etmeye kalkisti. Herkes taklitle ugrasadursun Japon modeli 1990'larda coktu ve halen kendine gelemedi.

Peki nedir bu Japon modeli. Kucuk bir ornekle baslayayim. Japon tuketicisi borc almak istedigi zaman buyuk bankalar bundan hoslanmiyor, onlar daha cok kurumsal musterileri tercih ediyorlar. Tuketiciye borc veren bankalar ya da finans kurumlari yillik %8 ila %30 arasi faiz isletiyor. Halbuki bir firma borc almak icin bankaya basvurursa faiz sadece %0.5.

Japon sisteminin ozu dort sozcukten ibaret: “ zengin devlet, fakir halk” . Fakir dediysem bize gore elbette cok daha fazla kazaniyorlar ama cogu sey o kadar pahali ki bir Japon'un yasam standarti -bana gore- Turklerden daha dusuk. Japonlar henuz imparatorlukken hizli kalkinmak icin Zaibatsu modelini getirmisler. Bu modele gore dort buyuk bir firma ( Mitsubishi, Sumitomo, Mitsui, Yasuda) Japon ekonomisini kontrol edip disardan gelen firmalara kapali tutmuslar. Halktan topladiklari paralara az faiz verip kendi grup sirketlerinde kullanmislar. Yani bizde hortumculuk dedigimiz ve onlarca bankanin kapanmasiyla sona eren durumu bizzat devlet tesviki ile yapmislar. Amerikalilar Japonya'nin yonetimini ele alinca ilk once zaibatsu firmalarinin acik ekonomiye zarar verdigini gorup onlari parcalayip kucuk bagimsiz firmalar haline getirmisler. Ancak Kore savasi sirasinda bu firmalarin yeniden birlesip uretimleriyle Kore savasinda Amerikalilara iyi destek vermesiyle durum degismis. Komunizm tehlikesinden cekinen Amerikalilar buyuk tekellerin yonettigi bir Japon ekonomisinin Ruslara karsi daha kuvvetli olacagi dusuncesiyle zaibatsu'ya izin vermisler, yalniz modelin adi degismis ve 'Keiretsu” olmus. Japon Endustri ve Ticaret Bakanliginin ( MITI- daha sonra adini degistirip METI olan bakanlik) gudumune giren bu firmalar devletten ihalesiz isler almaya ve istedikleri mallarda yuksek gumruk duvarlari koydurtmaya devam ediyor. Buna karsilik devletin istedigi alanlara yatirim yapip halktan dusuk faizle topladiklari paralari buralarda kullanmaya devam ediyorlar. Devlet disarda rekabet edebilecek buyukluge getirdigi firmalari iceride mal ve hizmetlerin fiyatini suni olarak yukselterek (dolayisiyla firmalarin karini yukari cekerek) ve Japon halkinin refah seviyesini dusuk tutarak desteklemeye devam ediyor.

1990'lardaki ekonomik krizden once dunyadaki en buyuk yirmi frma icine giren uc Japon bankasi vardi, bugun en buyugu 187 inci. Ekonomik kosullara uygun yonetilmeyen kurumlar eninde sonunda kotulesiyor. Japonya'nin ekonomisi son iki-uc seneden beri fena degil, %1 kadar buyuyorlar; bu senelerce resesyonda kalmalarindan elbette daha iyi. Japonya'nin en buyuk ihracat pazari artik Cin. Japon urunlerinin neredeyse ucte biri artik Cin'e gidiyor, oradaki bir yavaslama ekonomiyi eskisine gore daha cok vuracak. Ve Cin eninde sonunda senelerdir %9'la surdurdugu buyumesini yavaslatmak zorunda kalacak. Iste o zaman Japonya'yi yine zor gunler bekliyor.

Kaziklaniyoruz!

Japonya dunyanin en pahali ulkelerinden. Emlak pahali. Hersey ithal, dolayisiyla yiyecek pahali. Yani bir lokantaya gittiginizde Turkiye'den daha fazla odemeniz lazim. Ama odemiyorsunuz. Istanbul'la ayni kalitede bir lokantaya burada gittiginizde odeyeceginiz para Istanbul'dan %20-25 daha dusuk.

Bunun iki aciklamasi var: ya biz Istanbul'da iyice kaziklaniyoruz, ya da YTL gereksiz yere degerli.

Renkli, desenli logar kapaklari

Japonya'da bazi sehirler kanalizasyon logar kapaklarini renklendirip kendi sehirlerine ozgu desenlerle beziyorlar.
Her ne kadar Japonlar dunyanin en cok sigara icen milletlerinden de olsalar kamuya ait yerlerde sigara icme yasagina uyuyorlar. Bazi caddelerde sokakta sigara icmekte yasak. Tiryakiler bu bolgelerde sadece sigara icenler icin ayrilmis sundurmalarin altinda icebiliyorlar.

Japonya'da ogrenci olmak

Ilkokul alti ogrencisiniz, sabah yedide okul bahcesinde tek sira yaptiniz. Ses cikarmadan dikildiniz. Ogretmenler gelip kilik kiyafet kontrolu yaptilar, uygun gorulmeyenler derhal evlerine gonderildi ve velileri yazili olarak uyarildi. Sabah muzik esliginde isinma hareketleri sonrasi bahcede biraz yurudunuz, hava cok sicak ustunuzde kalin bir ceket var, cikaramazsiniz, Milli Egitim bakanligi Haziran basina kadar ceket cikarmayi uygun gormedigi icin havadan bagimsiz olarak ceket cikarilmasi yasak. Derse girdiniz, caniniz sikildi ve arkaniza dondunuz. Ogretmenin kizgin sesi ile onunuzde dondunuz. Cezalisiniz. Ogretmen diger ogrencilerin sizinle konusmasini iki gun boyunca yasakladi. Saat uc gibi okul bitti. Acele etmeniz lazim ikinci okulunuz “juku” saat dortte basliyor. Universiteye girmezseniz toplumda iyi bir yer edinemeyeceginizi bilen anne-babaniz sizi bu universiteye hazirlik kursuna yazdirdi. Alti sene okuldan cikip bu ikinci okula da gideceksiniz. Japonya'da universite sinavlarinda okulda ogretilenler sorulmadigi icin daha cok ogrenmeniz lazim.

Saat dortte girdiginiz hazirlik okulu gece onda bitti. Neyseki hazirlik okulu haftada sadece alti gun, yoksa Pazar gunu yapmaniz gereken okul odevlerini nasil yetistirirdiniz? Saat onbir gibi eve geldiniz, artik okul odevlerinizi yapma zamaniniz geldi. Cok odev yoksa gece bir -iki gibi yataga girebilirsiniz, bes alti saat uyku, oooh adam olana cok bile.

Eger bu tempoya dayanabilirseniz ve iyi ogrenmisseniz, Tokyo universitesi gibi iyi bir universiteye girmeye hak kazanirsiniz. Iyi bir universiteye girenleri iyi firmalar aldigi ve o firmalarinda kendi egitim programlari iki-uc sene surdugu icin aslinda universitede egitime gerek yok. Okulda bircok sey ogrendiginiz ama ise yaramayacak dedik, bunun yaninda tarih ogrenirken 1910-1945 arasini ogrenmediniz, Milli Egitim bakanligi gerek gormedi. Dolayisiyla Japonlarin Uzakdogu isgali ve ikinci dunya savasi gibi kucuk ayrintilari es gectiniz. Ha bi de Pizza'yi ders kitaplarinda hic gormediniz, bakanlik pizza batidan gelen yabanci bir yemek oldugu icin ders kitaplarindan cikartti da. Hemen hic calismadan universitede iyi notlar alarak hayatin tadini cikardiniz, iyi de ettiniz cunku calismaya baslayinca dokuzda iste olup gece onbir gibi cikacaksiniz. Okulda esas ogretilen tam itaat ve dayaniklilik oldugu icin iyi bir firma elemani olmaniz garanti, Ne diyeyim, size kolay gelsin Japon kardesim.

Gifu, Gujo Hachiman, Nagoya (Japonya)


Gifu, kucuk bir Japon sehrinin atmosferini yasamak isteyenler icin ideal. Sehirde eski bina pek kalmamis, sadece nehir kiyisinda dik bir tepede yeniden insa edilen kalesi var. Geceleri kormoron ile balik avlama gosterilerinin yapilan nehrin kiyilari gri binalardan zor seciliyor.

Gujo Hachiman, kasabasi buyuk sehirlerden en az iki saat uzaklikta derin bir vadinin ortasina kurulmus. Gujo Hachiman, yaz boyunca butun kasaba halkinin aksam 8-10 arasi dans ettigi Gujo Odori senligine eve sahipligi yapiyor. Japonlarin kasabalarina geri dondukleri Obon haftasinda Gujo Hachiman da Odori senlikleri sabah dorde kadar suruyor.
Japonlar da el falina merakli, kaldirima tezgah acan bu uclunun basi hep kalabalikti.

Toyota'nin merkezi olan Nagoya'da bizi tren istasyonunun cikisinda dogal olarak Toyota kuleleri karsiliyor. Sehrin Fushumi, Osukannan ve Sakae bolgeleri hemen birbirine bitisik ve parklar, alisveris merkezleri ve geceleri eglence yerleri ile dolu. Oasis21 deki camdan havuz kule ve hemen yanindaki Aichi sanat merkezi gorulmeye deger yerler.

Wa, Kata ve Manga: Japonlari anlamak icin bilmeniz gereken uc kavram

Modern Japon toplumunu anlamak icin uc kavrami bilmemiz gerekiyor;wa, kata ve manga.

Wa, kisinin cevresinin ruhsal, fiziksel ve sosyal durmundan ve geleneklerinin farkinda olup uymasi demek. Ayni zamanda baris anlamina da geliyor.  Japonlar kisisel dusuncelerini bir kenara birakip toplum tarafindan kabul edilecek dolayisiyla "wa" yi saglayacak fikirlere yoneliyorlar. Gunluk yasamda kurumlarin ve kisilerin bir konu hakkinda iki duruslari olabiliyor: honne ( gercek dusunce), tatemae ( topluma gosterilen dusunce). Kisilerin tatemae'ye kayitsiz sartsiz uymasi gerekiyor ki "wa" gerceklessin. Honne tamamiyla bastiriliyor. Kisinin bireysel dusunerek ve bunu ifade ederek toplumda yasama sansi yok. Birisi daha onceden uzerinde konusulmamis yeni bir konuda cikip fikrini soyleyemiyor, cunku gercek pozisyonunu soylemesi ayip. Soylemek yerine ortak bir fikrin gelismesini -tatemae- bekliyor, bir konuda karar vermek icin Japonlarin cok uzun bir sureye ihtiyaci olmasi bundan dolayi. En tepediler bile tek baslarina karar almak istemiyorlar, bekliyorlar ki uzerinde anlasilan bir karar ciksin. Boyle olunca her iste surec uzuyor. Inanmasi zor ama bir Japon iscisi ortalama bir Amerikan iscisine gore %40 daha az verimli. Yani Amerikali 8 saat calistiginda Japon en az 11 saat calismali ki yetissin. Bu isin kotu yani, iyi yani ise sokaklar her zaman guvenli , hirsizlik yok gibi, bagiran cagiran taskinlik yapan kimse yok, cok fakir ve toplum disi buyuk bir kesim yok. Japonlar "Wa" ya ulasmak icin bireyi feda etmisler. Japonca'da "kendine saygi" kavraminin karsiliginin olmamasi da bunun bir uzantisi. Ilkokulda Ingilizce ogretmenligi yapan bir Kanadali'nin anlattigina gore ilkokul ikinci sinifa kadar "neden (why)" kelimesi ogrencilere ogretilmiyor, cunku "gereksiz bir kelime".

Kata, sekil, takip edilen yol, form demek. Savunma, dovus sporlariyla tanisik olanlar hemen "kata" yi hatirlayacaklardir. Bir ust kusaga gecmeniz icin gerekli olan bazi hareketleri istenilen sekilde yapmaniz gerekir. Hersey onceden bellidir, sansa ve bireysellige yer yoktur. belli bir sirasi ve belli bir yapilma sekli vardir. Ya yapar ve gecersiniz , ya yapamaz ve oldugunuz yerde kalirsiniz. Japon hayati ufak bir farkla ayni; ya toplumun istedigini yaparsiniz ya hikikomori olursunuz. Japonlar, kata uygulamasini uretimde yaptiklarinda iyi sonuclar elde etmekteler: surdugunuz Japon arabalarinin bozulmamasi ya da "illa da Sony televizyon alalim, bozulmuyor, iyi gosteriyor" demenizi kata'ya borcluyuz. Bir magazaya girip istedigim bir malzemeyi sordum, calisanlardan hicbiri Ingilizce bilmiyordu. Calisanlardan biri hemen tezgahin altindan Ingilizce / Almanca / Fransizca / Italyanca bir dosya cikarip onume koydu. Dosyada onlara sorabilecegim sorularin Ingilizceleri ve hemen altinda Japoncalari vardi. Bu cekilde dosya icinde parmakla gostererek anlastik. Baska bir kata ornegini de tren istasyonunda yasadim, bilet almaya gelen yasli bir bayan onune koyan brosurleri okuyamadi. Gorevli iceri gidip siyah bir kutu icinde dort ayri renkte gozluk getir, yasli bayan gzolukleri denedi, en iyi gorduguyle isini halledip gozlugu geri verdi. Japonlar bir isi yazili kurallar dizisi haline getirdiginde kalite yukseliyor, ama aynisini kendi yasamlarina da uygulayinca dozu kacirmis oluyorlar. Mecburen manga devreye giriyor.

Manga, Japonlarin cizgi romana verdikleri isim. Japonlar ciddi anlamda manga tutkunu. Metroda, parklarda, yolda, asansorde her yerde manga okuyan birine rastlayabilirsiniz. Manga tutkunlari bizdeki cizgi romanlar gibi delikanlilar degil, 35-40 inda insanlar. Manga kahramanlari Japonlarin isteklerini yansitiyor, mangalarda kizlarin hepsi yuvarlak buyuk gozlu, sarisin, uzun bacakli, seksi, erkekler yapili ve dusundugunu soyleyen cinsten. Gercek yasamda ara ki bulasin. Hayatlarindan sikilan Japonlar kacisi manga'da buluyor. Bayagi yuksek sayida insan bos zamanlarinda mangalardaki gibi giyiniyor. Tokyo'nun Akihabara mahallesi ucuz elektronikcilerin yanisira manga tutkunlarinin baskenti. Sadece manga kitabi satan bes alti katli kitapcilarla manga karakteri satan yuzlerce magaza mahalleye dagilmis. Bunlarin yaninda bir de manga karakteri giysileri satan yerler var. En sevdiginiz manga karakteri olarak sokaklarda dolasmak ister misiniz? Sizi bilmem ama Japon gencligi istiyor. Ornegin hemen Akihabara istasyonunun cikisinin karsisinda yedi katli bir magazada sadece tek bir urun satiliyor: hizmetci giysileri. Rengarenk, uzun, kisa, bol, dar. Ama illaki mangadan firlayan hizmetci. Bir Japon fantezisi. Isteyenler "hizmetci kafelere" gidip saati 50 dolara bir hizmetci kiralayip sohbet edebiliyor ya da cocuk oyunlari oynayabiliyorlar. Wa ve Kata, Japonlara Manga disinda pek nefes alacak bir alan birakmamis. Bu uc kavrami aklinizda tutun, Japonya'da her tasin altindan cikiyorlar.

Japon nufusu

Japonya'nin nufusu daha da once yazdigim gibi dusuyor. Hukumet her ne kadar insanlari aile kurmaya tesvik etse de basarili olamadigi bir gercek. Japonya hakkinda okurken ilginc bir baska bir bilgiye rastladim, hemen size yetistireyim. Japonya gelismis uluslar arasinda dogum kontrol hapina izin veren en son milletmis. Tam on senelik bir kampanyadan sonra en sonunda 1999 yilinda bakanlik hapin kullanimina izin vermis. Yine ayni bakanlik Viagra kullanimini 5 ay icinde onaylamis. Devlet biraz maco mu yoksa nufusu mu arttirmaya calisiyor? :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...