Bolivya'nın Titikaka gölü kıyılarındaki adı efsanevi ama kendi küçük kasabası Copacabana'dan Peru sınırına varmak yarım saat sürüyor. Sınırın her iki tarafında da değişen fazla bir şey: bu bölgede Aymara kabilesi yaşıyor. Giysiler, yüzler, gelenekler aynı sadece pasaportlar ayrı.
Yemyeşil tarlalar ve masmavi göl arasındaki tepelerde ine çıka üç saat kadar geçen bir otobüs yolculuğu sonucu Puno'ya varıyoruz. Puno'ya bu ikinci buluşmamız, ilki için 15 sene beklemem gerekmişti, ikincisi için arayı fazla açmadık 5 senede gene buluştuk.
Titikaka gölü yüzey alanıyla Güney Amerika'nın en büyüğü, 3800 metre yükseklği ile de dünyanın en yüksek göllerinden.
Puno bölgenin en büyük şehri olmasına rağmen nüfusu 150 bini geçmiyor. Şehir için sevimli demek zor: yaz mevsiminin yaşandığı şu günlerde gri bulut örtüsünün altından kafasını kaldırmaya çalışan şehir ancak akşamları hareketleniyor. O zamanda üşümemek için dışarıda fazla dolaşmak yerine içeride ısıtma olan bir lokanta arayışına giriyorsunuz.
Neyse şehirde fazla durmayacağız zaten hemen Titikaka gölü üzerinde bir günlük bir tur ayarlıyoruz.
Notlarıma bakınca görüyorum ki 2008 yılında göl ve üzerindeki adalarla ilgili fena yazmamışım. Siz en iyi şu yazılara bir bakın, sonra geri gelin ki o zamandan beri değişenleri anlatayım.
Yazılar şurada:
http://www.simdigezelim.com/2008/06/sazlardan-yapma-adada-yasayanlar-uros.html
http://www.simdigezelim.com/2008/06/geleneklerine-siki-siki-bagli-bir-ada.html
Hah okuyup geri geldini mi? Biz de bu arada sazdan yapılma adalarda yaşayan köylülerin arasında turistik bir gezi yapıverdik. Ne değişmiş? Ada sayısı şimdi azalmış, 42 olmuş. Yaşayan insan sayısı biraz artmış halbuki, ha bir de daha da turistik hale gelmiş gibi. İlginç mi? Evet. Gerçek mi? Evet.Çok turistik mi? Ona da evet. Çok turistik olan yerler bana biraz itici gelir çünkü gelen turistin kafasında görmek istediği bir şey vardır onu arar, gözü başka bir şey görmez onu görünce rahatlar ancak.
Afrika'da yerli dansı seyredilir, Japonya'da kaplıcaya gidilir vb gibi. Halbuki bunların bir kısmını yerli halk yapmaz sadece turist ister diye gösterisini hazırlar: Türkiye'de gelen turistlerin illa da göbek dansı seyretmek istemesi gibi, ya da kılıç-kalkan ekibinin tur gemilerini karşılaması gibi. Siz kaç defa hayatınızda göbek dansı seyretmek için bir yere gittiniz? Bir defa, iki? Aaaa olur mu Türkler hep gider halbuki. Kitle turizmi öyle bir hale geldi ki yerliler turistler bunu görmek ister diye olmayan bir şeyi gösteriyor, eee turistte TV'de onu seyretmiş, dergide okumuş cidden görmek istiyor. Gerçekte yüzüne bakılmayan ölmeye yüz tutmuş bir geleneği, gösteriyi " biz hep böyle yaparız" diye öne çıkarmak garip ama bunun "gerçek be otantik" diye turistler tarafından istenmesi daha da garip. Böylece kitle turizmi "olmayan yerlerin" olmayan yanlarını göstererek büyüyor. Bundan tek kaçış yolu sırtınızı alıp yola çıkmak ve olabildiğince çok turistin geldiği yerlerden uzak durmak. Mümkün mü? Tabi. Ama herkese her zaman uygun değil. Turistin gelmediği yerde altyapıda iyi olmuyor: Laos'ta tek lokantasında sabah öğlen akşam tek çeşit yemek olan kasaba otantik mi? Evet, gerçek ( ve bazen sıkıcı) olanı mı görmek istersiniz yapay ve daha heyecan verici olanı mı?
Titikaka gölü ve çevresi turizmden nasibini almış ama bir şekilde geleneklerine bağlı kalmayı da becermiş. Mesela Taquila adasında gelenekler sanki beş asır önceki gibi. Halen örgü örmek erkek işi, halen birisinin şapka rengine bakmak kimlik kartına bakmak gibi: evli mi, çocuklu mu, toplumda önder mi? Hepsi şapkanın renklerinde ve giyilme şeklinde saklı. Bu haliyle Titikaka sanki turizmde dengeyi bulmuş gibi: dileyen turla geliyor üç saat kalıp fotoğrafını çekip gidiyor. Dileyen sınırlı sayıda turist geceleyin elektriği, ısıtması , ev içinde suyu ve tuvaleti olmayan köy evlerinde kalıyor.
Titikaka'yı bu yönüyle de seviyorum, biraz emek vererek daha değişik bir açıdan görmeniz de mümkün. Sadece turistik yönüne bakmanız da. Bugün turistim sadece, fotoğrafımı çeker giderim kardeşim. Cusco üzerinden başkent Lima'ya uzun ve binbir virajlı bir yolumuz var. Daha yazardım ama manzara çok iyi, fotoğraf makinasını çantasına kaldırayım ki seyretmenin zevki çıksın.
Yemyeşil tarlalar ve masmavi göl arasındaki tepelerde ine çıka üç saat kadar geçen bir otobüs yolculuğu sonucu Puno'ya varıyoruz. Puno'ya bu ikinci buluşmamız, ilki için 15 sene beklemem gerekmişti, ikincisi için arayı fazla açmadık 5 senede gene buluştuk.
Titikaka gölü yüzey alanıyla Güney Amerika'nın en büyüğü, 3800 metre yükseklği ile de dünyanın en yüksek göllerinden.
Puno bölgenin en büyük şehri olmasına rağmen nüfusu 150 bini geçmiyor. Şehir için sevimli demek zor: yaz mevsiminin yaşandığı şu günlerde gri bulut örtüsünün altından kafasını kaldırmaya çalışan şehir ancak akşamları hareketleniyor. O zamanda üşümemek için dışarıda fazla dolaşmak yerine içeride ısıtma olan bir lokanta arayışına giriyorsunuz.
Neyse şehirde fazla durmayacağız zaten hemen Titikaka gölü üzerinde bir günlük bir tur ayarlıyoruz.
Notlarıma bakınca görüyorum ki 2008 yılında göl ve üzerindeki adalarla ilgili fena yazmamışım. Siz en iyi şu yazılara bir bakın, sonra geri gelin ki o zamandan beri değişenleri anlatayım.
Yazılar şurada:
http://www.simdigezelim.com/2008/06/sazlardan-yapma-adada-yasayanlar-uros.html
http://www.simdigezelim.com/2008/06/geleneklerine-siki-siki-bagli-bir-ada.html
Hah okuyup geri geldini mi? Biz de bu arada sazdan yapılma adalarda yaşayan köylülerin arasında turistik bir gezi yapıverdik. Ne değişmiş? Ada sayısı şimdi azalmış, 42 olmuş. Yaşayan insan sayısı biraz artmış halbuki, ha bir de daha da turistik hale gelmiş gibi. İlginç mi? Evet. Gerçek mi? Evet.Çok turistik mi? Ona da evet. Çok turistik olan yerler bana biraz itici gelir çünkü gelen turistin kafasında görmek istediği bir şey vardır onu arar, gözü başka bir şey görmez onu görünce rahatlar ancak.
Afrika'da yerli dansı seyredilir, Japonya'da kaplıcaya gidilir vb gibi. Halbuki bunların bir kısmını yerli halk yapmaz sadece turist ister diye gösterisini hazırlar: Türkiye'de gelen turistlerin illa da göbek dansı seyretmek istemesi gibi, ya da kılıç-kalkan ekibinin tur gemilerini karşılaması gibi. Siz kaç defa hayatınızda göbek dansı seyretmek için bir yere gittiniz? Bir defa, iki? Aaaa olur mu Türkler hep gider halbuki. Kitle turizmi öyle bir hale geldi ki yerliler turistler bunu görmek ister diye olmayan bir şeyi gösteriyor, eee turistte TV'de onu seyretmiş, dergide okumuş cidden görmek istiyor. Gerçekte yüzüne bakılmayan ölmeye yüz tutmuş bir geleneği, gösteriyi " biz hep böyle yaparız" diye öne çıkarmak garip ama bunun "gerçek be otantik" diye turistler tarafından istenmesi daha da garip. Böylece kitle turizmi "olmayan yerlerin" olmayan yanlarını göstererek büyüyor. Bundan tek kaçış yolu sırtınızı alıp yola çıkmak ve olabildiğince çok turistin geldiği yerlerden uzak durmak. Mümkün mü? Tabi. Ama herkese her zaman uygun değil. Turistin gelmediği yerde altyapıda iyi olmuyor: Laos'ta tek lokantasında sabah öğlen akşam tek çeşit yemek olan kasaba otantik mi? Evet, gerçek ( ve bazen sıkıcı) olanı mı görmek istersiniz yapay ve daha heyecan verici olanı mı?
Titikaka gölü ve çevresi turizmden nasibini almış ama bir şekilde geleneklerine bağlı kalmayı da becermiş. Mesela Taquila adasında gelenekler sanki beş asır önceki gibi. Halen örgü örmek erkek işi, halen birisinin şapka rengine bakmak kimlik kartına bakmak gibi: evli mi, çocuklu mu, toplumda önder mi? Hepsi şapkanın renklerinde ve giyilme şeklinde saklı. Bu haliyle Titikaka sanki turizmde dengeyi bulmuş gibi: dileyen turla geliyor üç saat kalıp fotoğrafını çekip gidiyor. Dileyen sınırlı sayıda turist geceleyin elektriği, ısıtması , ev içinde suyu ve tuvaleti olmayan köy evlerinde kalıyor.
Titikaka'yı bu yönüyle de seviyorum, biraz emek vererek daha değişik bir açıdan görmeniz de mümkün. Sadece turistik yönüne bakmanız da. Bugün turistim sadece, fotoğrafımı çeker giderim kardeşim. Cusco üzerinden başkent Lima'ya uzun ve binbir virajlı bir yolumuz var. Daha yazardım ama manzara çok iyi, fotoğraf makinasını çantasına kaldırayım ki seyretmenin zevki çıksın.
Allahım Yeni Kaledonya ve Vanuatu'yu gördüm, birde Peru,Karayipler,Ürdün,Mısır ,Küba,Jamaica ve Kuzey ışıklarını göreyim daha ne isterim ??
YanıtlaSil