çin sorgusu için yayınlar alaka düzeyine göre sıralanmış olarak gösteriliyor. Tarihe göre sırala Tüm yayınları göster
çin sorgusu için yayınlar alaka düzeyine göre sıralanmış olarak gösteriliyor. Tarihe göre sırala Tüm yayınları göster

Taipei' de ( Tayvan) kısa bir tur

Asya'da ekonomik mucizesi ile tanınan dört "kaplan"ından biri olan Tayvan'ın durumu biraz karışık.Bir kere ülkenin durumu belli değil: Tayvan, tek başına bir devlet mi? Değil mi? Çin Halk Cumhuriyeti mi Tayvan topraklarının sahibi yoksa Tayvan mı Çin halk cumhuriyetinin gerçek sahibi?  vs vs.  Neyseki bu soruların cevaplarını etkilerini birinci elden yaşayan lise arkadaşım Fatih'ten aldım. Fatih, 16 seneden beri Taipei'de yaşıyor, evi ailesi orada. Sağolsun sayesinde Tayvan'da iyi bir gezi yaptım.


İlk önce Tayvan tarihinden biraz bahsedeyim. Çin'de son hanedan Qing 1911 yılında çöker ve Çin dağılır. Ülkeyi bölgelere ayıran derebeyleri yönetmeye başlar. Milliyetçi partiyi kuran Sut-Yat-sen ( adını daha fazla duyacağız) Çin'i tek yönetim altında toplamaya çalışır. Çin Komünist Partisi'de ülkeyi tek yönetim altında toplamak ister. .Sun-yat-sen ölünce Milliyetçi Çin partisinin başına  Chiang-Kai-shek geçer ve komünistlerle yönetim içi çatışmaya başlar. Komünistler " Çin Halk Cumhuriyeti"ni kurarlar, Milliyetçi parti ise "Çin cumhuriyeti"ni ve kendi kontrolleri altındaki bölgelere bu ismi verirler. İki taraf 1927'den 1950 ye kadar hem kendi aralarında hem arada Japonlarlar savaşırlar. Sonuçta Chiang-Kai-shek yenilerek bugünkü Tayvan adasına çekilir ve Çin Cumhuriyeti hayata geçer. Çin Komünist Partisiyse bizim bildiğimiz Çin'i kurmuş olur. Tayvan'da iki ayrı görüş var: bir kısmına gör bütün Çin toprakları Çin Cumhuriyetine ait ve Çin ile birleşme ancak Tayvan altında olabilir. Karşıt görüşe göre ise birleşme Çin Halk Cumhuriyeti altında olmalıdır.

Sonuçta bugün Çin'in zorlamaları nedeniyle Tayvan'ı fazla ülke resmen tanımıyor, Türkiye de bunlardan biri. Tayvan'a giderken vize almak gerekiyor ama tanınmayan bir ülkenin konsolosluğu olamayor. Onun için Ankara'da konsolosluk hizmetleri " Taipei kültür bürosu" adı altında sağlanıyor. Taipei'de ise Türk ticaret temsilciliği var ve konsolosluk işlevini adını vermeden görüyorlar.

Şimdi Taipei de kısa bir tura başlayabiliriz. En üstte fotoğrafını gördüğünüz bina Taipei 101. Dünyanın ikinci en yüksek binası. En üstteki gözleme platformuna çıkan asansör sadece 40 saniyede sizi 101 kat yukarı taşıyor. Bunun için asansörün içi aynen uçaklarda olduğu gibi gibi basınç kontrollü.

Aşağıdaki bina yukarıda sözünü ettiğim Sut-Yat-sen adına yapılmış bir anıt mezar.



Anıtın bahçesi şubat ayında kutlanan "Taipei Fener Şenliği" kapsamında fenerlerle bezenmiş.


Tavşan yılı olduğu belli oluyor mu ne? Bahçedeki diğer fenerler okullar arası bir yarışmaya katılmışlar ve topluca sergileniyorlar. 

Kendi adını taşıyan metro istasyonunun hemen yanındaki Longshan tapınağı Taipei'nin en sevilen yerel yapılarından. 


1738'de inşa edilen yapı ikinci dünya savaşında bombalanarak yıkılmış, ancak yeniden inşa edilmiş.


Gündüz saatlerinde her daim dua etmek için gelen Tayvanlılarla dolu bu binanın yakınındaki bir çok dükkan tapınağa sunulan meyve, tütsü ve mum satışından geçiniyor.
 Burada binalara bakmasanız bile sadece insanları seyrederek uzun bir zaman geçirebilirsiniz.

Tayvan'ı ölene kadar diktatörlükle yöneten Chiang-Kai-shek'e ait anıt mezar gerçekten heybetli.

Anıtın önündeki alanda Tayvan Milli Konser Salonu ve Tiyatro binaları bulunuyor.

Taipei'de dolaşırken metro çok kullanışlı. Metro kullanırken de merkez tren istasyonundan geçmeden olmuyor. Elektroniğe meraklıysanız zaten kesinlikle gezmeniz gereken bir bölge. Malum, Tayvan dünyanın en büyük yarı iletken, LCD TV ve dizüstü bilgisayar üreticilerinden. Tren istasyonun hemen karşısındaki Nova iş  merkezi ve yakınındaki binalarda oldukça hesaplı alışveriş yapabilirsiniz, pazarlık mümkün. 

Tren istasyonu yakınlarındaki Cumhurbaşkanlığı binası iki bakımdan ilginç: 1) Binayı Japonlar işgal sırasında yapmışlar ( Tayvan 50 sene kadar Japonlar tarafından yönetilmiş) 2) Hiç Japon binasına benzemiyor. Bölgeyi Fatih'le dolaşırken  sık sık Japonlardan kalma binalara denk geldik, Fatih'in anlattığına göre Japonlar Meiji dönemi sırasında mühendislerini yurtdışına göndererek eğitmişler. Dönenler tasarladıkları binalara eğitim aldıkları Avrupa etkilerini doğrudan yansıtmışlar, bu yüzden o dönemde yapılan Japon binaları daha çok Avrupa esintili.  Bunlara ek olarak Fatih hararetle Milli Saray Müzesine gitmemi tavsiye etti ama fırsat olmadı. Milliyetçi Çin ordusu Tayvan'a geri çekilirken taşıyabildiği en değerli şeyleri getirmiş, şimdi bu eserler Milli Saray Müzesinde sergileniyor.  O kadar çok eser varmış  ki, sergi alanı yetmiyor: saraydaki sergiler her üç ayda bir değişiyor. Bu hızla bütün koleksiyonun göstermesi 12 sene sürecek.
En sona bıraktığım bir yer var ki Taipei'ye geldiyseniz kesin uğrayın: Shillin gece pazarı. Tayvan, güzel yemekleri ile tanınan bir yer. Shillin ise Tayvan'ın en büyük gece pazarı. Aklınıza gelen ve gelmeyen her türlü yemeği bu bölgede bulabilirsiniz. Gündüzleri sakin olan bölge karanlık basınca adım atılamayacak kadar kalabalıklaşıyor. 

Taipei'den güneye Tainan şehrine iniyoruz.

Başkent Pekin'den ( Beijing) Notlar ( Çin)


 Simdigezelim.com'a abone olun, daha keyifli, daha ekonomik ve daha güvenli bir gezi için gerekli bilgiler posta kutunuza gelsin. Abonelik için buraya gidiniz.


Çin'in başkenti Pekin, 22 milyona yaklaşan nüfusuyla Çin'in Şanghay'dan sonra ikinci büyük kenti. "Pekin" 'in Çince anlamı "kuzeydeki başkent" demek. Bu anlamı Tokyo kentiyle paylaşıyor, çünkü Japonca Tokyo da "kuzeydeki başkent" anlamına geliyor. 
Pekin'in ilk bakışta dikkat çeken özelliği dümdüz olması. Bir de kirli havası. Yazın son günlerinde şehri gezdiğimde sıcaklık 35 derece civarındaydı. Yazın yakan hava, kışın da -30'lara düşerek donduruyor. İlkbaharda çölden gelen toz fırtınalarından nasibini alan şehir, bir tek sonbaharda ideal hava koşullarına sahip oluyor. Çin'e gidecekseniz Eylül-Ekim aylarında seyahat daha keyifli olabilir. 
 Yazları Pekin'de gezmek her ne kadar hoş olmasa da en fazla turist bu mevsimde geliyor. Sıcak, nem, duman üçlüsüne bir de gürültücü bir kalabalık eklenince insanın turist mekanlarından hemen kaçası geliyor.
Şehir neredeyse 3000 senedir önemli yerleşim merkezlerinden biri olmasına rağmen Pekin'deki eski eserler etkileyici değil.  Bunun nedeni Kültürel Devrimi sırasında eskiye ait bir çok eserin tahrip edilmesi, bu tahribattan kaçanların da Çin'in son 15 senedeki hızlı gelişimi içinde erimesi olmuş.

Şehrin yabancılara pompalanan turistik mekanlarının hemen hepsi Tiananmen meydanı civarında yer alıyor. Meydan ismini yukarıda fotoğrafını gördüğünüz saray kapısından alıyor. Kapının hemen arkasında (artık yasak olmayan) Yasak Şehir ve önünde ( aslında halka açık olmayan) Tiananmen meydanı var. Çeşitli müzeler ve devlet binaları da meydan çevresinde yerlerini almışlar. Tiananmen meydanı halka açık değil diyorum çünkü meydana girmek ve çıkmak için aramalardan, metal detektörlerden geçmeniz gerekiyor. 1989 'daki Tiananmen olaylarından beri bölgedeki güvenlik çok sıkı tutulmuş.  Yasak şehri başka bir yazıya bırakarak sırtımızı Tiananmen'e verip yarım saat kadar güneye yürürsek bence esas ilginç olan bölgelere geliriz.




Doncheng bölgesinin güney kesimleri neyseki fazla turist çekmiyor. Yasak şehirdeki deli kalabalıktan sonra sokakların tenhalığı ferahlatıcı.  Güney Doncheng'te eskiden bütün Pekin'i kaplayan bir sokak tarzı var: "hutong".  13.yüzyılda Moğol orduları Çin'e akınlar düzenlemeye başlamışlar ve sonunda Pekin'i de ele geçirmişler. O zamanlar Pekin caddeleri oldukça genişmiş. Caddelerin geniş olması şehrin savunulmasını zor hale getirmiş.


Moğolları Pekin'de atan Çin hükümdarı şehrin bir daha istila edilmesini zorlaştırmak için caddelerin küçük yapılmasını emretmiş. Çinliler bu emri harfiyen uygulamışlar, sonuçta bugün dahi genişliği 4 metreden 50 santime değişen "hutong"lar Pekin'in yaşamında önemli bir rol oynuyor. 2008 olimpiyatlarına kadar Pekin merkezinin çoğunu kapsayan bu sokak tarzı yeni bina yapmak isteyen olimpiyat komitesine kurban gitmiş ama halen ayakta kalan örnekleri var.

Sadece turistik mekanlara giderek Çin'i anlamak mümkün değil, hutonglarda kısa bir gezi Pekin hakkında  meraklısına bir sürü bilgiyi kısa yoldan veriyor. Ana caddede yabancı markaların, gösterişli mağazaların havalandırılmış atmosferinden çıkıp küçük hutonglara girdiğinizde tuvaleti bile olmayan evlerinde sıcaktan bayılıp kendini sokaklara atan Pekinlilerle karşılaşıyorsunuz. 100 metre mesafe içinde birden Pekin en zengin mekanlarından en fakir mekanlarına dalınca Çin'in hızlı kalkınmasının herkese yaramadığını, bunun hoşnutsuzluklara yol açmasının kaçınılmaz olduğunu anlıyorsunuz. Bu durumda Çin hükümetinin neden Tiananmen meydanında olağanüstü güvenlik önlemleri aldığını da anlıyorsunuz.
Pekin'le ilgili pratik gezi notlarını daha sonraki bir yazıya bırakarak yemeğe gidelim diyorum, ne dersiniz?

Çin'le ticaret yapmak ve denetim firmaları

Çin'de kazıklanmadan ticaret yapmakla ilgili bir kaç okuyucu emaili geldiği için kısa bir özet yapayım.

Evet, Çin'de fırsatlar çok. Mallar çok ucuz. Ticaret yapıp çok para kazanmak mümkün. Ama. Bunu yapabilen olması gerektiği sayıda yabancı yok. Çinlilerin iş yapma kültürleri batılılardan farklı, batılılara göre fazla esnek bulunan Türk iş yapma kültüründen bile oynak. Dolayısıyla Çin'den mal alırken ya da satarken orada sizi koruyacak bir temsilciniz yoksa zarar etmeniz büyük olasılık. Çin'den mal alan ve konteyner açıldığında içinden anlaşılan maldan farklı ve çok kalitesiz bambaşka bir mal çıkan insanların hikayesini duymuşsunuzdur. Bu o kadar büyük bir sorun olmuş ki şu anda Çin'de binlerce "denetim" firması var, bu firmalar Çin'den mal almak ya da satmak isteyenlere şu hizmetleri sağlıyor: 

1) Telefonlaştığınız, yazıştığınız firma gerçekten var mı?  Fotoğrafları gösterilen fabrika onların mı yoksa başka fabrikanın fotoğraflarını mı koymuşlar?
 2) İş yapmaya çalıştığınız firmanın kredi tarihi nedir? Piyasa'da tanınıyorlar mı?
3) İş yapmaya çalıştığınız zamanında iş yapabiliyor mu? 
4) Yazılı anlaşmanız var mı? Anlaşma Çin mahkemelerinde ne kadar geçerli?
5) Mal gönderim sırasında anlaştığınız denetim  firması konteynerlerin başına gelip içine konan malların numunelerle aynı olup olmadığından emin oluyor.

Yani denetim firmaları başınıza gelecek bir sürü dertten sizi (aldıkları komisyon karşılığında kurtarıyor).  Tabi bu sefer de ünü iyi olan bir denetim firması bulmanız gerekiyor.



Çinliler İKEA'yı test ediyor ( sabrını)


Şimdigezelim aboneleri bilirler, Çin'le ilgili art arda yazılar yayınladım. Yazılarda Çin'in gelişen yanları yanında gelişşe iyi olacak yanlarını da yazdım. Bu sefer uluslararası bir firmanın Çin'e alışma sancılarına bakalım dedim. Çin'in başkenti Beijing'deki İKEA mağazası tam 42,000 m2. Ülkeye yeni giren şirket başka yerlerde olduğu gibi Çin'de de mallarını test etmek isteyen müstakbel müşterilerine hoşgörü gösteriyor. Ama sanırım Çin'liler daha çok İKEA'nın sabrını denemek istiyorlar. 

Hadi mağaza koridorlarında turlayalım biraz. Bu Çin'li işemiş  ( meraklısına ilgili yazı http://www.simdigezelim.com/2014/07/cinli-cocuklarn-tuvalet-egitimi-pufur.html)

Bu Çin'liler uyumuş.


Bu çökmüş.

 Bu kitap okuyor sanırım. Evde gibi.
 Bu müşteri çay içmek için iyi bir yer bulmuş.
 Aile boyu yatak test.

Öğlen sıcağından kaçıp havalandırmalı mağazaya sığınanlar.



Kaynak: www.dailymail.co.uk


 Simdigezelim.com'a abone olan 5000'den fazla kişiye siz de katılarak daha keyifli, daha ekonomik ve daha güvenli bir gezi için gerekli bilgileri kaçırmayın. Abonelik için buraya gidiniz.

Bir başka dünya: Lhasa ( Tibet)


Lhasa şehrinin eski  merkezine doğru yürümeye başladım. Otelin olduğu sokağın başındaki polisleri geçtim, ara sokağa yönlendim. Sokakta yolu kesmiş olan polis noktasına geldim. Çantam röntgen cihazına girdi, kendim metal arama cihazından geçip yoluma devam ettim. Devriye gezmekte olan polislerin arasından geçip 20 metre ilerideki polis karakolundan sola döndüm. Ana caddeye çıktım. Hangi yöne gideyim diye bir sağa bir sola baktım. Binaların tepesinden yoldan geçenleri izleyen polisle gözgöze geldim. Biraz ileride çatıdan yolu gözleyen bir ikincisini, üçüncüsünü , .... yüzüncüsünü ...beş yüzüncüsünü gördüm. Saymayı bıraktım.  Lhasa'da ne kadar çok polis olduğunu bilmem size söylemiş miydim?

Tibet'in uluslarası konumu oldukça tartışmalı. Çin ordusu 1950 yılında Tibet'i "özgürleştirmiş" ( Çin'deki siteler böyle diyor valla). Tibetlilere göreyse ülke 60 yıldan uzun bir süredir işgal altında.

Her ne kadar ülke 60 küsur seneden beri Çin yönetimi altında olsa da Tibetliler kendi kimliklerini her türlü engele ve zorlamalara rağmen devam ettirebilmişler. Çin yönetimi Tibetlilerdeki özgür olma ruhunu söndüremeyince kültürlerini değiştirmeye çalışmış. Tibetliler bu konuda da dirençli çıkmışlar: 2008 yılında Lhasa'da Çin baskısının azalması için büyük bir ayaklanma çıkmış. Bunun üzerine Çin hükümeti Tibet'e iyice asker ve polis yığmış, baskıları arttırmış, adım başı polis koymuş. Tibetliler bunu protestoları artarak devam etmiş.  2013 yılı başından beri de kendilerini yakarak baskıları protesto etmeye başlamışlar. Sadece bu sene başından beri 100'den fazla Tibetli kendini yakarak ölmüş.

Tibetliler çektiklerinin başka milletler tarafından görülüp Çin'e baskı yapılmasını istiyor bu yüzden yabancıları başları üzerinde tutuyorlar. Çin'lilerde Tibet'te olanların duyulmasını engellemek için var güçleriyle çalışıyorlar, bu yüzden ülkeye girmek için izin belgesi gerekiyor ve çok sıkı bir şekilde kontrol ediliyor. İzin belgeniz olmadan havaalanından taksiye binmeniz mümkün değil, hadi bindiniz diyelim yolda polis kontrol noktasında hemen izin belgenizi istiyorlar, otelde ve her türlü müzede de.

Yani ülkeyi daha doğrusu Lhasa'yı dolaşırken sabırlı olmak ve polisleri işkillendirecek hareketlerden ( fotoğraflarını çekmek, bağımsızlıkla ilgili konuşmak, Dalay Lama'dan bahsetmek gibi) kaçınmak gerekiyor. İzin belgeniz sadece Lhasa'da geçerli, şehir dışına çıkacaksanız başka izin belgeleri de gerekiyor.
Her neyse daha güzel konulara dönelim, mesela eski şehir merkezi gibi.  Lhasa'nın en hareketli yeri Barkhor caddesi ve çevresi. Bu cadde çevresindeki tapınaklardan dolayı Tibetliler tarafından kutsal sayılıyor ve her an yüzlerce hacı sizinle birlikte turluyor. Dua etmek ve hacı olmak isteyen Tibetliler yukarıdaki yaşlı teyze gibi sağ ellerine "dua tekeri"ni alıp bir mantra mırıldanırken Jokhang tapınağı çevresinde ve Barkhor caddesinde turluyor. Kaç tur? Bazıları 10,000 bazıları daha fazla tur yaparmış.

Bu turlama işini tam ciddiye alıp yerde sürünerek yapan da var taaa köyünden sürünerek gelen de. Köyünden sürünerek gelenlerin yolculuğu 3-4 seneyi bulabiliyormuş.
Meydana çıkan dar sokaklarda onlarca güzel lokanta var. Tibet mutfağı et, un ve patatese dayalı. Yakındaki Nepal ve Hint mutfaklarından da oldukça etkilenen bu mutfakta özellikle mantı türü yiyecekler lezzetli.

  Tibetlilerin kahvaltı ve öğlen yemeğinde tercih ettiği yemekleri "tsampa" doyurucu olsa da lezzet bakımından sınıfta kalıyor. Tsampa yemeğinin un, çiğ et, bağırsak parçaları, tereyağı ve kandan oluştuğunu söylersem neden bahsettiğim daha iyi anlaşılır herhalde. Görünüşü ise domates çorbasına benziyor meredin.

Merkezde biraz daha dolanıp ülkenin en ünlü mekanı Potala sarayına geçeceğiz.

Bir başka dünya: Lhasa ( Tibet)


Lhasa şehrinin eski  merkezine doğru yürümeye başladım. Otelin olduğu sokağın başındaki polisleri geçtim, ara sokağa yönlendim. Sokakta yolu kesmiş olan polis noktasına geldim. Çantam röntgen cihazına girdi, kendim metal arama cihazından geçip yoluma devam ettim. Devriye gezmekte olan polislerin arasından geçip 20 metre ilerideki polis karakolundan sola döndüm. Ana caddeye çıktım. Hangi yöne gideyim diye bir sağa bir sola baktım. Binaların tepesinden yoldan geçenleri izleyen polisle gözgöze geldim. Biraz ileride çatıdan yolu gözleyen bir ikincisini, üçüncüsünü , .... yüzüncüsünü ...beş yüzüncüsünü gördüm. Saymayı bıraktım.  Lhasa'da ne kadar çok polis olduğunu bilmem size söylemiş miydim?

Tibet'in uluslarası konumu oldukça tartışmalı. Çin ordusu 1950 yılında Tibet'i "özgürleştirmiş" ( Çin'deki siteler böyle diyor valla). Tibetlilere göreyse ülke 60 yıldan uzun bir süredir işgal altında.

Her ne kadar ülke 60 küsur seneden beri Çin yönetimi altında olsa da Tibetliler kendi kimliklerini her türlü engele ve zorlamalara rağmen devam ettirebilmişler. Çin yönetimi Tibetlilerdeki özgür olma ruhunu söndüremeyince kültürlerini değiştirmeye çalışmış. Tibetliler bu konuda da dirençli çıkmışlar: 2008 yılında Lhasa'da Çin baskısının azalması için büyük bir ayaklanma çıkmış. Bunun üzerine Çin hükümeti Tibet'e iyice asker ve polis yığmış, baskıları arttırmış, adım başı polis koymuş. Tibetliler bunu protestoları artarak devam etmiş.  2013 yılı başından beri de kendilerini yakarak baskıları protesto etmeye başlamışlar. Sadece bu sene başından beri 100'den fazla Tibetli kendini yakarak ölmüş.

Tibetliler çektiklerinin başka milletler tarafından görülüp Çin'e baskı yapılmasını istiyor bu yüzden yabancıları başları üzerinde tutuyorlar. Çin'lilerde Tibet'te olanların duyulmasını engellemek için var güçleriyle çalışıyorlar, bu yüzden ülkeye girmek için izin belgesi gerekiyor ve çok sıkı bir şekilde kontrol ediliyor. İzin belgeniz olmadan havaalanından taksiye binmeniz mümkün değil, hadi bindiniz diyelim yolda polis kontrol noktasında hemen izin belgenizi istiyorlar, otelde ve her türlü müzede de.

Yani ülkeyi daha doğrusu Lhasa'yı dolaşırken sabırlı olmak ve polisleri işkillendirecek hareketlerden ( fotoğraflarını çekmek, bağımsızlıkla ilgili konuşmak, Dalay Lama'dan bahsetmek gibi) kaçınmak gerekiyor. İzin belgeniz sadece Lhasa'da geçerli, şehir dışına çıkacaksanız başka izin belgeleri de gerekiyor.
Her neyse daha güzel konulara dönelim, mesela eski şehir merkezi gibi.  Lhasa'nın en hareketli yeri Barkhor caddesi ve çevresi. Bu cadde çevresindeki tapınaklardan dolayı Tibetliler tarafından kutsal sayılıyor ve her an yüzlerce hacı sizinle birlikte turluyor. Dua etmek ve hacı olmak isteyen Tibetliler yukarıdaki yaşlı teyze gibi sağ ellerine "dua tekeri"ni alıp bir mantra mırıldanırken Jokhang tapınağı çevresinde ve Barkhor caddesinde turluyor. Kaç tur? Bazıları 10,000 bazıları daha fazla tur yaparmış.

Bu turlama işini tam ciddiye alıp yerde sürünerek yapan da var taaa köyünden sürünerek gelen de. Köyünden sürünerek gelenlerin yolculuğu 3-4 seneyi bulabiliyormuş.
Meydana çıkan dar sokaklarda onlarca güzel lokanta var. Tibet mutfağı et, un ve patatese dayalı. Yakındaki Nepal ve Hint mutfaklarından da oldukça etkilenen bu mutfakta özellikle mantı türü yiyecekler lezzetli.

  Tibetlilerin kahvaltı ve öğlen yemeğinde tercih ettiği yemekleri "tsampa" doyurucu olsa da lezzet bakımından sınıfta kalıyor. Tsampa yemeğinin un, çiğ et, bağırsak parçaları, tereyağı ve kandan oluştuğunu söylersem neden bahsettiğim daha iyi anlaşılır herhalde. Görünüşü ise domates çorbasına benziyor meredin.

Merkezde biraz daha dolanıp ülkenin en ünlü mekanı Potala sarayına geçeceğiz.

Tibet'e nasıl gidilir, ne zaman gidilir, ne kadar harcanır?

Vize

  
Tibet'e gitmek için önce Çin vizeniz olması arkasından da Tibet seyahat izin belgesi almanız lazım. Vize işlemleri için Çin büyükelçiliğinin görevlendirdiği 4-5 vize acentasından birine gerekli belgelerle giderseniz 5 işgünü içinde turist vizeniz hazır.
 
 Tibet Seyahat İzin belgesi
 
Çin vizenizi aldınız, şimdi sıra Tibet seyahat izin belgenizi almakta. Çin hiç bir yabancının tek başına Tibet'te dolaşmasını istemiyor, başınıza illaki birini ( rehber) dikiyorlar. Bu rehberin parası sizden çıkıyor, günde 50 USD. Sonra rehbersiz havaalanından şehir merkezine gitmenize izin vermiyor. Havaalanı şehre bir saat mesafede ve taksi 70 USD. Sonra müzelere falan tek başınıza girmenize izin vermiyorlar. Eee madem bunları isteyecekler bir de siz gelmeden "ülke içi vize" anlamına gelebilecek "Tibet seyahat izin belgesi" istiyorlar. Bunu almak için yola çıkmadan 5-6 hafta önce Tibet'te size göz kulak olacak seyahat acentasını seçip vize detaylarını, istenen diğer belgelerini ve gezi ücretlerinizin bir kısmını peşinen ödemeniz gerekiyor. Sonra bu acenta sizin adınıza gerekli başvuruları yapıp izin belgenizi alıyor.  Ben http://www.cafespinn.com/ ile  yola çıktım, hizmetleri iyiydi.
 

Uçak veya Tren ?
 
Çin içinde uçak firmalarının çoğu devletin, onlar da sağolsunlar kapitalizmi iyi öğrenmişler fiyatlar yüksekçe. Hele internetten almaya kalkarsanız cidden kötü. Tibet'e gitmek için uçak biletinizi ülkeye gelmeden almayın, Çin'e gelince seyahat acentalarından sorun çoğunlukla indirimli bilet bulacaksınız.  Tibet'e gitmenin bir başka yolu da tren. Malum 5000 metreden geçen tren dünyada sadece Tibet'te var. Ancak Beijing-Lhasa yaklaşık iki gün kadar sürüyor ve yaz aylarında fiyatı uçakla hemen hemen aynı. Çünkü bu rotayı kullanmak isteyen o kadar çok yolcu var ki gişe memurlarına açıktan bilet başı 150 USD kadar ödeme yapmadan bilet bulmak neredeyse imkansız. Diyelim illa ki treni kullanacağım dediniz o zaman Lhasa'ya gelirken uçmanız giderken trene binmenizi tavsiye ediyorlar: Lhasa'dan hareket eden tren gündüz saatlerinde en iyi manzaralardan geçiyormuş, gelirken gece oluyormuş.

Ne zaman gidilir?
 
Lhasa 3700 metrede ama ilginç bir şekilde yılda 300 gün güneş alıyor. Hani hava -20 ye düşüyor mu? Evet. Ama en azından içinde bayılmaz. Yaz kış Tibet'e gidebilirsiniz ama illa iyi hava diyorsanız yazın. Hava fena olmasın ama çok turist olmasın derseniz ilkbahar en iyisi.

Ne kadar harcarım?

 
Çin hükümetinin yıldırma politikası yüzünden Lhasa'da günde 120 USD 'den aşağı para harcamanız mümkün değil. Rehber almanız zorunlu, kalabileceğiniz hosteller/oteller belli, müze girişleri el yakıyor. Ama ucuz olan şeyler de var: istediğiniz kadar yemek yiyin çünkü ucuz.

Çinliler Geliyor



 Yukarıdaki websitesine bir bakın, turizm tanıtımı için hazırlanmış. Hangi ülkenin olabilir? Evet, Çince hazırlanmış ama Çin değil. Hemen göze çarmasa da hazırlayan ülkenin bayrağı sağ üst köşede: Kanada. Buna benzer Çince hazırlanmış sitelerin sayısı hızla artıyor. Neden mi? 2000'li yılların başına kadar yurtdışına çıkmasına genellikle izin verilmeyen Çin vatandaşları giderek hızlanan bir şekilde yurtdışına çıkmaya başlamış durumdalar.  2000 yılında sadece 5 milyon Çinli turist geziye çıkmış, 2020 yılında bu rakamın 150 milyon ila 200 milyon arası bir yerde olacağı düşünülüyor.

Çin, vatandaşlarını her ülkeye göndermiyor. Bir kere yurtdışına çıkmak isteyen Çin vatandaşının devletten izin alması şart. Sonra da sadece izin verilen ülkesine giden onaylı Çinli bir turizm şirketiyle gitmesine izin var. Tabi her onaylı şirketin de bir kotası var, diyelim Çinli olarak Almanya'ya gitmek istediniz ve turizm acentalarında yer yok. Şansınızı seneye denemeniz ya da gitmek istediğiniz ülkeyi değiştimeniz gerekiyor. Yani  her şey sıkı sıkıya devlet kontrolü altında. Tabi bunların olması için gideceği yer için vize alması da gerekiyor. Zor iş ama Çinli turist sayı hızla artmaya devam ediyor. Çin devletinin ilginç bir uygulamasına göre Çinli vatandaşların Çin'in özerk bölgeleri olan Hong Kong ya da Makau'ya gitmek için vize alması gerekiyor, ama Türk vatandaşlarının buralara girerken vize alması gerekmiyor.

Şu anda bulunduğum Tayland'ın Chiang Mai kenti de Çinli akınından nasibini alan yerlerden.  Şehirden her geçişimde daha fazla yerde daha fazla Çince görmeye başladım: lokantalar, oteller, turizm şirketleri.  Çinliler Dünya turizmini önümüzdeki on sene içinde çok etkileyecekler gibi geliyor. Daha önceden Batılı turistleri ağırlamak için organize olan Asya ülkeleri doğal olarak Çinlilerin ilgisini çekecek şekilde de organize olacaklar.Asya'nın turizm merkezleri daha mı Asyalı olacak dersiniz?

Merak edenler için 2011 rakamlarına göre Çinlilerin en fazla ziyaret ettikleri ülkeler şöyle:

Yabancı Ülkeler
Çin Halk Cumhuriyeti Turisti
(X 10.000 )
Önceki Seneden Büyüme (%)
Japonya
145.81
13.9
Güney Kore
131.25
19.5
Vietnam
92.03
81.7
Tayland
71.69
-6.5
Singapur
64.76
16.2
Malezya
57.35
31.8
Avustralya
39.84
15.5
Almanya
27.16
5.4
Myanmar
16.38
61.2
Filipinler
16.00
15.7
Kamboçya
14.05
70.7
Hindistan
6.98
48.2
Yeni Zelanda
6.83
16.6
Güney Afrika
3.88
22.6
Mısır
3.30
52.0
Nepal
2.86
81.9
Pakistan
2.64
-10.7
Türkiye
2.39
38.7
Macaristan
1.60
-10.9
Maldivler Cumhuriyeti
0.95
47.3
Sri Lanka
0.69
-4.7
Küba
0.39
18.6
Brunei
0.26
-7.1
Hırvatistan
0.10
24.2
Malta Cumhuriyeti
0.08
19.3
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...