Tıssss satın almak veya bazı geziler


John Cage, 20 yüzyılda Amerika'nın yetiştirdiği en iyi bestecilerden biri. Değişik stillerde çok sayıda bestesi var. En ünlüsü bestesiyse 4' 33'' ( dört dakika otuz üç saniye). 1952 yılında bestelenen bu eseri satın almak isterseniz Amazon'dan bugün şıp diye  2.5 TL'ye indirebiliyorsunuz.

Eser Amerikan ABC televizyonunun güncellediği 20. yüzyılın en iyi 100 klasik müzik eseri listesinde 40 numarada.

2010 yılında yani bestelendikten tam 58 sene sonra tekrar İngiltere "en çok dinlenen şarkılar" listesine girmiş.


Peki nasıl bir müzik bu 4'33''? Merak ettiniz mi?

Yazayım.

Bu eserde müzik yok. Ama var.



John Cage asıl müziğin bu 4 dakika 33 saniyelik sessizlik sırasında seyircilerden gelen öksürük, yerinde kımıldama, yanındakine fısıldama kısacası müzik salonu içinde devam eden hayat olduğunu söylemiş.

Gözünüzde canlanmadıysa lütfen dinleyin:  http://www.youtube.com/watch?v=JTEFKFiXSx4




Bana kalsa diyeceğim ki " yahu 4 dakika hiçbir şey dinlememek için para verilir mi?, üstelik yüzbinler tarafında "çok iyi müzik parçası" olarak adlandırılıyor".

Ama bana kalmamış.

Bu parçanın meraklıları müziğin genel olarak katı yapısal formlara bağlı kaldığını  ve müziğin belli bir rutin içinde olmasının yaratıcılığı yokettiğini savunuyorlar. John Cage'in parçanın ilk seslendirilmesi için söyledikleri şunlar: ( Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/4'33%22)


Bir noktayı kaçırdılar. Sessizlik diye bir şey yoktur. Sessizlik diye düşündükleri şey rastlantısal seslerle doluydu, ancak onlar dinlemeyi bilmiyorlardı. Birinci bölüm boyunca dışarıdaki rüzgarın kımıltılarını duyabilirdiniz. İkincide, yağmur taneleri damda pıtırtıya başladı. Üçüncüdeyse insanlar bu kez kendileri konuşmaya, dışarı çıkmaya ve bu sırada türlü, ilginç sesler çıkarmaya başladılar.

Bazı geziler de işte böyledir, başkaları niye oralara gittiğinizi merak eder. Pek ilginç yerler değildirler çünkü: Japonya'nın üçüncü sınıf bir şehri, Kore'de tersaneler, Küba'da mezarlıklar, Endonezya'da mezbahalar.

Siz yine gidersiniz.

Çünkü gezmek demek her zaman bize sunulan düzenli bir şehri/eseri/turistik mekanı değil de bazen rutin dışına çıkıp bulunduğumuz ülkedeki sıradan şeylerin içinde kaybolmaktır. Kötü gezi yoktur. Geziler, iyi ya da kötü size hep bir şeyler katarlar.

Önemli olan koltuğundan kalkıp yola düşmektir.

Gezmek lazım bazen.







 








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google, Blogger yada OpenID hesabınızla girerek yorum bırakabilirsiniz. Spam yorumları siliyorum, gireceğiniz dış linkler takip edilemez. Teşekkürler

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...