Haftasonu İstanbul'dan kısa ama güzel bir kaçamak yapmak isteyenler için Edirne biçilmiş kaftan.
Geçen haftalarda Edirne'yi etkileyen yağmurun izleri halen devam etse de Edirne cıvıl cıvıl.
Edirneyi dolaşmaya şehrin girişinde soldaki tepelerde bulunan Şükrü Paşa anıtından başlıyoruz. 1913'te üç ay boyunca zorlu koşullarda Edirne'yi savunan Şükrü Paşa adına yapılan anıt 1998'de açılmış. Anıtın hemen arkasında Balkan Savaşı Müzesi var. Çocuklu aileler için not: müzede eski tabyaların içine eski dönem giysileri içinde mankenlerin yerleştirilmesi ile hazırlanan dekorlar ve ses efektleri özellikle çocukların ilgisini çekecektir.
Edirne deyince Selimiyeyi görmeden olmaz tabi
Selimiye'nin önündeki Arasta'da kime ne hediyelik ne ararsanız var: bakınız anne, kaynana, yeğen, abla vb havluları.
Şehrin ünlü iki tatlısı Badem Ezmezi ve Deva-i Misk hemen her tezgahta alıcı bekliyor.
Selimiye camii duvarlarda "ters lale"yi arayıp zafer işareti vererek hatıra fotoğrafı çektirenlerle cübbeli ve çarşaflı ziyaretçileri aynı anda konuk etmişti. Başbakanın "Roman" açılımı yaptığı gün, Selimiye'de bayanlara ayrılan kısmın önünde başını bağlayıp namaza başlayan mini etekli hanımın yaptığına da "cami" açılımı mı demeli acaba?
Edirne merkezindeki arnavut kaldırımlı yaya bölgeleri ve çevresindeki pasajlar hoş bir yürüyüş imkanı sağlamanın yanında ciğer yemek için yüzlerce de seçenek sunuyor. Bütün ciğercilerin ismi "meşhur"la başlamak zorunda mı?
Trakya üniversitesi kampusündeki Lozan anıtı da görülmeye değer bir yer. Anıta giderken geçilen Tunca kıyısı boyundaki lokanta ve çayhaneler haftasonları serin havada bile yoğun.Nasıl Gidilir? TEM'den Edirne-İstanbul 2-2.5 saat kadar sürüyor.
Ne Yemeli? Bu da soru mu? Ciğer tabii.
Geriye ne getirilebilir? Keçecizade'den Badem Ezmesi, Deva-i Misk
Başka? Edirne öğrenci şehri olduğu için nufüsüna oranla yüksek sayıda eğlence yeri var. Gece geç saatlere kadar kalınabilir.
Bir Edirne'li olarak heyecanlandım post gelen kutuma düştüğünde...
YanıtlaSilEdirne, içinde yaşayanlar için yıllardır değişmeyen, olduğu yerde sayan bir şehirdir aslında. Çorlu, Lüleburgaz gibi örnekler var pek yakınında. Hızlı gelişen, büyüyen ve dinamik şehirler haline geldiler kısa zamanda.
Neyse yine de Edirne'ye ilk gelen herkesin pek hoşuna giden, gelenleri sıcacık bir "hoş geldin" ile karşılayan bir şehir...
Görülmesi gereken yerlere bir tane de ben eklemek isterim:
Beyazıt Külliyesi-Sağlık Müzesi.
II. Beyazıt zamanında ruh ve akıl hastalarının müzik, su sesi ve güzel kokularla tedavi edildikleri eski bir hastane, yeni müzedir.