Yazd sehri ( Orta Iran)

Dunyanin en eski sehirlerinden biri olan Yazd, kimi tarihcilere gore son 7000 senedir araliksiz yerlesim merkezi olmus. Ipek yolunun uzerinde olmasi sayesinde ticaret sayesinde uzun yuzyillar boyunca onemini koruyan sehir, bugun eski geleneklerin halen yasandigi ve Iranlilara gore “en durust Iranlilarin yasadigi” kent.

Sehirin eski bolumunde kisa bir tur sizi , 13.yy'da Marco Polo'nun gectiginden beri pek degisime ugramamis dar sokaklarin , camur duvarlarin arasindan dolastirarak kapalicarsinin bir koluna ulastirir. Yazd'da sokakta yakartop oynayan cocuklardan ( isstooopp diye bagirmalari da ayni), duvarlarin arkasindan gelen muzik seslerine, sokakta satilan unlu Yazd tatlisi besmak ( ki kendisi pismaniye)'tan, kolkola girip hatira fotograflari cektiren askerlere kadar bir cok sey insanda tanidiklik duygusu uyandiriyor. Baska tanidik bir sey de yerellerin sizi evlerine davet etmesi. Yazd cok tutucu olmasina karsin ( oyleki cami minaresine imam ciktiginda evin bahcesini gorecek diye imamlarin minareye cikmasini istemeyen bir halk dusunun) yabancilara konukseverlik gelenegi canli bir sekilde devam ediyor. Eski sehirde evlerin bahcelerini cevreleyen camur duvarlarin yuksekligi alti metreyi bulmakta, dar sokaklarda aniden kivrilan sokaklarda kaybolmadan dolasmak neredeyse imkansiz, sokak tabelalari sadece Farsca. Ama onemli degil basinizi yukari kaldirin Cuma camiinin minareleri size yon verecektir. Eski sehirde kaybolmusken yon sordugum Riza ( Sii muslumanlarinda cok rastlanan bir isim, neredeyse her dort kisinde biri Riza buralarda) evinin bahcesinde cay icirmeden beni birakmadi. Camurla sivali sokaklarda en ufak bir hayat izi gorulmezken duvarin hemen arkasinda agaclarin golgesinde iki kucuk sus havuzu ile kucuk bir cennet yaratmislar. Butun komsularda boyledir diyor Riza. Yazd'in eski mahallesinde halen kapilarda iki tokmak var, biri “kisi” icin digeri “hanim” icin: kapiya gelen erkek tok ses cikaran buyuk tokmagi, kadin tiz ses cikaran kucuk tokmagi kullaniyor ve kapiyi dogru kisi aciyor.


Eski sehrin kosesinde yer alan Amir Cakmak binasi sehrin yukaridan guzel bir gorunumunu veriyor. Amir Cakmak binasi onundeki alan aksamlari genclerin toplanma yeri olurken, sabahlari binanin altinaki cigerciler kahvalti icin gelenleri cekiyor.

Colun ortasinda yer alan Yazd'in su ihtiyacinin bir kismi kuyulardan karsilasiniyor. Sehrin “su ustalari” cok sayida kuyu acip bunlari yeraltindan “kanat” adi verilen kanallarla birbirine bagliyor. Yeraltinda dar bir alanda devamli gocuk tehlikesi altinda calisan bu ustalar el ustunde tutuluyor. Amir Cakmak binasinin yakinindaki “Su Muzesi”nde kanat acma islemi cok ayrintili olarak anlatilmis, muzenin altinda kanat'a merdivenlerden inebilirsiniz.

Yazd'a bir saat uzaklikta Kharanak koyunun yarisinda binalar bos, nufus gocetmis. Camur binalar bakim gormeyince kisa zamanda “eriyorlar”. Yazd'la ilgili turizm brosurlerinde goreceginiz “sallanan minare” bu koyde, diger turistlere ilginc gelse de pek ilginc bir sey yok bu koyde.

Meyboud kasabasi Yazd'in 70 kilometre kuzeyinde, benim iki sebepten ilgimi cekti. Birincisi ciftcilerin gubre ihtiyacini karsilamak icin eskiden kullanilan “guvercin evlerinden” biri onarilmis. Guvercin evinde 4000 civari kus yuvasi var, eski zamanlarda yem vererek kuslari buraya ceken ciftciler karsiliginda guvercin pisligini gubre olarak kullanirlarmis. Ikinci ilginc bina ise “buzhane”. Kisin soguk zamanlarda donan sular kesilip Meyboud'daki buzhaneye tasinirmis, mimarisinden dolayi disarinin isisini almayan ve serin kalan bu yapida buz yaz sonuna kadar saklanabilirmis. Yazd'da yaz sicakliginin 60 derecelerde oldugunu soyleyeyim de neden buzhanenin bu kadar ilgimi cektigini biraz aciklamis olayim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google, Blogger yada OpenID hesabınızla girerek yorum bırakabilirsiniz. Spam yorumları siliyorum, gireceğiniz dış linkler takip edilemez. Teşekkürler

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...