Yoldan portreler: June

June Park, devamli gulen bir yuze ve sakin arkadasca bir gorunume sahip. Kendi ifadesine aslen muzisyen, para yuzunden hostel sahibi. Kirkina basmasina bir kac ay kalmis, kiz arkadasi ile birkac yil icinde evlenme planlari var ama ilk once hostelin borclarini odemek istiyor. June hostelin sahibi ve tek calisani, cunku sadece 10 yatakli kucuk bir yer. Gunduz dinlenmek icin hostele dondugumde konusuyoruz, Koreli olmak nasil bir sey diyorum. Bir dokun bin ah isit derler ya, June ahliyor: “ Kore dunyada en dusuk dogum oranlarindan birine sahip, iste sebebi hepimiz borc odemeye calisiyoruz. Devamli birbirimizle yarisiyoruz. Onda varsa bende de olacak diye. Beni m yegenlerim var, iki tane. Kizkardesim onlari ozel derse yazdirmis, gecen sordum niye yaptin diye? Dedi ki 'aslinda yazdirmayacaktim, ama butun arkadaslari gidiyor, bizimkiler eve gelince arkadaslarimizdan ayrildik diye somurtuyor, yazdirdim'. Biliyor musun bu ukede en fazla para getiren islerden biri ozel dersane acmak. Hep yaris hep yaris. Koreyi bugunlere getiren hep daha iyisini istemek oldu. Ama simdi yeni nesil kaybolmus durumda, ne istedigini bilmiyor. Ben kendimi orta nesil diye tanimlayabilirim. Hem savasi yasayan eski nesli hem de eski tarihi bilmeyen yeni nesli goruyorum. Cok farkli eski neslin amaci yoksullutan kurtulmakti, gururdu. Yeni neslin amaci en son cikan bilgisayar oyununu almak. Buraya kendimizi bir getirdik. Soyle bir toplum dusun: cok yakin bir arkadasin var iste, hep beraber yiyip iciyorsunuz, geziyorsunuz. Ayni bolumde calisiyorsunuz. Birgun ikinizden biri iste yukseliyor, yonetici oluyor. O gun arkadasliginiz biter. Yonetici olan artik senle degil diger yoneticilerle dolasmak zorunda cunku sen asagidasin. Yukselemeyen kisi ise geride kalmistir, daha cok calisip sana yetismesi lazim, artik seninle konusamaz. Arkadasimda varsa niye bende yok? Bunun sonu yok, devamli buyuk ev, buyuk araba, daha cok para, daha cok para. Yasamayi unutup kendimizi esyalara endeksledik. Benim eski arkadasim yok gibi bir sey. Universiteden sonra ise girip yukselenler zaten benle konusmuyor, is dunyasi ise benim umrumda degil. Diger muzisyenler ve hostelciler bana yetiyor, fazla bile geliyor. Bu ulkenin sevdigim yani durustluge verilen onem. Gerci akrabalarin olunca bu ikinci geliyor ya neyse. Bir suru yolsuzluk bu durumdan cikiyor, akrabani kolla. Kolla ki ileride oda seni kollasin” . Turklerden, Kore savasindan, Kuzey-Guney iliskilerinden konusuyoruz. Devamli anlatiyor, sagolsun. Arada hayatta en onemli uc seyi soruyorum, cevapliyor” Saglik, sevdigin biri ve sevdigin bir ortam”. Devam ediyor “ Su anda bu ucune de sahibim, saglikliyim, nisanlimi seviyorum ve hosteldeki ortam guzel. Durumumdan hosnutum yani, ama daha iyi olabilir dersen tabi. Ancak hayattaki temel seyleri iyi anlayip dogru olarak siralayabilirsen, digerlerine de sira gelir”. Hayatta ogendigi en onemli sey insanlarla gecinmeyi ogrenmek olmus, “farkli oldugum icin bana kotu davraniyorlardi, bende onlarin uzerine gidiyordum. Kaybet-kaybet durumu. Simdi benim icin onemli olan insanlar disindakilerin bana dediklerini takmiyorum, insanlarla gecinmeyi ogrendim sonunda, bunun sirri biraz vurdumduymazlikmis”.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google, Blogger yada OpenID hesabınızla girerek yorum bırakabilirsiniz. Spam yorumları siliyorum, gireceğiniz dış linkler takip edilemez. Teşekkürler

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...