8 kisilik kasabanin 11 kisilik kriket takimi  (Wilpena Pound, Blinman ve Parachilna - Avustralya )


Cooper Pedy'den Port Augusta'ya ulasmak alti saat kadar suruyor. Guneye indikce doga canlanip ilk once tek tuk sonra da cilgincasina yesillere burunuyor. Bugun heyecanliyi, cunku trafik isigi gorecegim. Aciklayayim. Bes gundur gunun cogunlugunu araba surerek geciriyorum, yoldaki yerlesim merkezleri o kadar kucuk ki Cooper Pedy'deki bir trafik isigindan baska hicbir trafik isigina rastlamadim. Cooper Pedy'de lokantada karsilastigim garson laf arasinda Port Augusta'ya gitmeyi sevdigini ama trafik isiklarinda beklemeye alisamadigini soylemisti.

Port Augusta yaklasik 14,000 kisinin yasadigi bizim icin kucuk fakat bolge icin devasa bir kent. Outback'ten yeni cikanlarin su gorme ozlemini gidermek icin olsa gerek deniz kenarinda uzunca bir yuruyus alani var. Yuruyus alaninin yaninda yuruyusunu bitiren outback kackinlarinin eglenmesi icin kumarhaneler ve barlar kurulmus. Ayni sokagin sonunda iki buyuk magaza ve onlarin onunde ( trampet sesleri lutfen): trafik isiklari. Hic trafik isigi gorunce sevinecegim aklima gelmemisti. McDonalds'a gitmek artik sart oldu, Coober Pedy'li garson alti saat yol yapip buna geliyorsa tadindan yanina varilmaz herhalde. Big Mac yeme gorevimi ifa ettikten sonra bolgenin en buyuk turist miknatisi Wilpena Pound'a yol aliyorum. Bir trafik isigini daha geciyorum, etti ucccc.

Wilpena Pound'da hava yagisli ve soguk. Mevsim turist mevsimi degil, buna karsin hostel tamamiyla dolu. Tam anlamiyla dag basi olan bu yerin dolu olmasi bolgenin cidden iyi olmasini gerektiriyor diye dusunuyorum. Uc kati kadar bir ucret odeyip tek kisilik bir odada geceliyorum. Sabah gun isirken kahvaltimi edip en yakindaki bana gore tepeye Avustralyalilara gore daga tirmanmaya basliyorum. Bu kadar kucuk tepelere dag demeleri Avustralya'nin ne kadar duz oldugunun bir gostergesi. Sadece kangurulara bakmak icin durdugum bir saatlik tempolu bir yuruyusten sonra tepeye variyorum. Zirvede benden erken kalkan kalabalik bir grupla karsilasiyorum, Almanlar. Bu hafta ugradigim her yerde onlara rastliyorum. Yerellere gore aslinda Almanlardan cok Amerikali geliyormus ama bu sene yoklar, malum ekonomileri gocuk. Dagdan etrafin manzarasi guzel ama oyle unutulmayacak degil.

Wilpena Pound'a en yakin kasaba Blinman. Blinman 50 metreyi gecmeyecek bir ana caddeye , eski bir bara, ayni bara ait bir otele ve nufus olarak sadece 50 kisiye sahip. Geceyi burada gecirmeye karar veriyorum. Barin tum duvarlari gelenlerin biraktigi kartlarla dolu. Bari isleten ve ayni zamanda garsonu olan bayan 23 senedir kartlari biriktidiklerini soyluyor. Kahve arkasinda Victoria Bitter birasini yudumlarken bir iki arabada barin onune parkediyor. Ingilizler Adelaida'den dolasmaya gelmisler. Gelenlerden biri bir saat mesafedeki Parachilna'dan bahsediyor. Parachilna daha da kucuk: bir otel, bir bar ve 8 kisilik bir nufus. Birden daha da kucuk bir yerde kalmak istiyorum, nedense. Outback'te doga tekduze oldugu icin farkli bir sey ariyorum, ondandir.

Parachilna'nin nufusu sekiz kisi. Bu sekiz kisi bari ve oteli isletiyor. Buraya her seyden gercekten uzaklasmak isteyenler geliyor. Barmen her sene Almanya'dan gelen musterilerinden bahsediyor. Bes sene oncesine kadar telefonlari bile yokmus, o zaman bazi musterileri daha memnunmus, simdi yeni yapilan telekom kulesiyle birlikte internet bile var.

Parachilna'nin kriket takimi bolgesel turnuvalara katiliyor. Ancak kriket takimlari onbir kisilik olmak zorunda, ama kasaba sekiz kisilik. Ne olacak? Yakindaki ciftliklerden oyuncu borc aliyorlar. Bar ayni zamanda yemekte satiyor: deve, kanguru ve emu etiyle yaptiklari “vahsi ziyafet” leri unlu. Geceleri Adelaida'deki elektrik santraline yuk tasiyan trenin gecmesi bir baska ilginclik, dunyanin en uzun treni bu: 180 vagonluk bu trenin gecmesi bes dakikayi buluyor.

Parachilna'nin tren istasyonu daha onceden bahsettigim Rabbit Proof Fence filminde set olarak kullanilmis, burada cekilen baska filmleri de soylediler ama aklimda kalmadi. Zaten aksam biraz eeee bulutlu gecti, Avustralya'lilarin cok ictigini soylemis miydim? Avustralya geleneklerinden biri “ icki bagirmak” ( shout ) , yani ismarlamak. Diyelim 10 kisilik bir gruptasiniz ve birisi size bira ismarladi, dogal olarak biranizi bitirince sizde gruba geri ismarlamaniz gerekiyor. Gruptaki herkes bir kez tum gruba ismaladiginda durabilirsiniz, ya da ikinci tura gecebilirsiniz. Verilmis sadakam varmis ki bu gelenegi ogrendigim grup 6 kisilikti ve ikinci tura katimayisimi “ icki kaldiramayan bir yabanci “ olusuma verdiler. Avustralya'lilarin icmesi efsanevi hale gelmis, hatta Outback'teki Tennant Creek kasabasinin kuruldugu yeri bile ickiye bagliyorlar.

Outback'teki tum kasabalarda telgraf istasyonu sehrin gobeginde, Tennant Creek'te ise 12 kilometre sehrin disinda. Hikaye o ki, telgraf istasyonu kurulduktan sonra etrafina yeni yerlesen insanlar kamp cadirlarini kurmuslar, hemen yeni bir cadir-bar acilmis. Istasyona bira getiren kamyon yolda kaza yapinca biralari colde tasimak yerine cadir-bar ve arkasindan butun cadirlari sokup bira kamyonunun yanina tasimislar, telgraf istasyonu tek basina ortad kalivermis. Tennant Creek icme gelenegini bugun de surduruyor, hukumet alkolizmle mucadele etmek icin icmesiyle unlu bu kasabada alkolu sinirlandirmaya gidiyor http://www.theaustralian.news.com.au/story/0,25197,24086174-7583,00.html .

Sabaha her zamankinden daha gec kalkiyorum, buna kalkmak denirse. Surunerek gittigim barda iki kahve icince gozlerimden biri acilir gibi oluyor, firsat bilip yola cikiyorum. Aksama Adelaida'dayim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google, Blogger yada OpenID hesabınızla girerek yorum bırakabilirsiniz. Spam yorumları siliyorum, gireceğiniz dış linkler takip edilemez. Teşekkürler

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...