Hiroo Onoda'nın 30 Sene Süren Dünya Savaşı ( Japonya, Filipinler)
Hiroo Onoda Japon kültürünün tabanında yatan görev ve sorumluluk duygusunun en aşırı bir örneği olarak bu yıl başında vefat etti. Hiroo Onoda hikayesi çok ilginç: Hiroo, kendisine verilen görevi yerine getirmek için 2. Dünya savaşı bittikten sonra tam 29 sene boyunca saklanmaya ve "askeri" görevlerini yerine getirmeye devam etmiş. Vefa duygusu? İnatçılık? Boşa çaba? Dilerseniz yazıya bir göz atın.
Hiroo Onoda, 19 Mart 1922 ‘de
Japonya’da doğmuştu. 17 yaşındayken, Çin Tajima Yoko Ticaret Şirketi
için çalışmaya başlamış, 20 yaşına geldiğinde, Japon İmparatorluk
Ordusu’na alınmıştı. Onoda, burada, “Nakano Okulu” komando sınıfı
“Futamata” da bir istihbarat subayı olarak eğitilmiş ve 26 Aralık 1944
günü, Amerikan mevzilerine sızıp sabotajlar düzenlemek üzere
Filipinler’in Lubang Adası’na gönderilmişti. Komutanı Onoda’yı
görevlendirirken: “Kesinlikle intihar etmeyeceksin. Belki üç yıl sonra,
belki de beş yıl sonra olacak, ama ne olursa olsun, seni almaya
geleceğiz. O zamana dek, yalnızca bir tek askerin kalsa bile, ona komuta
etmeye devam et.” Demiş yani hiçbir şart altında teslim olmaması ve
yeni bir emre kadar başının çaresine bakmasını emretmişti.
Teğmen Onoda da bunu yaptı. Savaş sonra erdikten sonra 30 yıl daha
çarpıştı. Bu süre boyunca zaman zaman savaşın bitmiş olabileceğine
ilişkin işaret ve bilgilere rastlamış, adalara Japonya’nın teslim
olduğunu bildiren kâğıtlar atılmıştı. Bunların altında Japon Genelkurmay
Başkanı’nın imzası da vardı. Ancak her defasında bunun bir Amerikan
propagandası olduğunu düşündüğü için direnmeyi sürdürmüştü.
Çünkü “Bir Japon olarak Onoda bir takım varsayım ve inançlara
sahipti. Onoda’nın, “Teslim Olmak Yok: Otuz Yıllık Mücadelem” adlı
kitabında anlattığı gibi, Japonlar, Japonya’nın “tanrılar ülkesi” olduğu
için yenilemeyeceğine inanmaktaydılar. Onoda “100 milyon canımız onura
feda olsun!” sloganı kulaklarında çınlayarak askerlik görevine gitmişti.
Bunun anlamı, Japonların asla teslim olmayacakları ve son kadın veya
çocuğun ölümüne dek mücadeleyi sürdürecekleriydi. Bu inançla aşılanan
Onoda, Japonya’daki savaş sonrası hayatla ilgili haberlerin yalan
olduğunu “biliyordu.” Onoda bu bağlamdaki düşüncesini, “Bir tek Japon
hayatta kaldığı sürece Japonya’nın teslim olmayacağına içtenlikle
inanmaktaydım. Aynı şekilde, yaşayan bir tek Japon kalmışsa, o zaman
Japonya’nın teslim olmadığı anlaşılmıştır” diyerek anlatacaktı. Onoda ve
arkadaşlarını ikna etmeyi amaçlayan broşürler uçaklardan adaya
atılıyordu. “Kayıp” askerleri kurtarmaya çalışan Japon arama ekipleri
adadan ayrılırken Japonca gazeteleri ormanda bırakıyorlardı. Gazetelerle
broşürlerde Japonya’nın değişmiş askeri durumu ve uluslararası
ilişkileri hakkında bilgiler bulunuyordu.
Gerçeği öğrendikten sonra, Onoda yaptıkları bu durum hakkında,
“Amerikalıların bizi aldatmak için özgün Japonca gazete haberlerini
değiştirmekte olduklarını, bizimse bu aldatmacaların foyasını
çıkardığımızı sanıyorduk” diyecekti. 1959’a kadar Onoda ve yanında sağ
kalan tek asker arkadaşı, Kozuka, bu hayal ürünü dünya düzenini
tamamıyla benimsemişlerdi. Onoda, bu durumu şöyle anlatacaktı: “O zamana
kadar öylesine çok sabit fikrimiz oldu ki, bu fikirlere uymayan hiçbir
şeyi anlayamıyorduk. Düşüncelerimize uymayan herhangi bir şeye
rastladığımızda, hemen istediğimiz anlamı taşıyacağı şekilde
yorumluyorduk.”
İşte bu şartlar ve zihin dünyasında Onoda savaşını sürdürüyor,
giderek azalan cephanesini korumaya çalışıyordu. Adada ilk yıllara,
öteki Japon gerillaları ile görüşmekteydi. Ama bunlar da birer ikişer ya
teslim olmuş ya da ölmüşlerdi. Sonunda Onoda, tek başına kalmış ve
ortaya da çıkmayınca Aralık 1959’da resmi makamlarca ölü olarak ilan
edilmişti.
Bu durumdan habersiz olan Teğmen Onoda, yerinin bulunmaması için sık
sık mağara değiştirmiş, Amerikalılarla işbirliği içinde olduklarını
düşündüğü yerel halk ve polisle çatışmış, hayvanları çalıp, ekinleri
ateşe vermişti. Adada bulunduğu süre boyunca 30’dan fazla insanı
öldüren, 100’den fazlasını da yaralayan Onoda’yı ne Amerikalı askerler,
ne Filipinli polisler, ne adadaki yerlilerinin düşmanlığı ne de
Japonların defalarca gelen arama ekipleri yolundan döndürememişti.
Böylece yıllar geçti ve 1974’te, adaya ayak basışından tam 30 yıl
sonra Lubang’a bir Japon öğrencisi geldi. Norio Suzuki adlı bu öğrenci
Filipinler, Malezya, Singapur, Myanmar, Nepal ve bölgedeki diğer
ülkelere seyahat etmek üzere ülkesinden ayrılmıştı. Gazetelerden kayıp
askerler hakkında pek çok haber okumuş olan Norio Suzuki, Hiro Onoda’yı
karşısında görünce onu Japonya’ya geri götürmek istedi.
Ancak Onoda silahını bırakma emrini ancak komutanı, Binbaşı Yoşimi
Taniguchi’den alacağını söyleyerek bütün ısrarlarına rağmen gelmeyi
reddetti. Bunu üzerine Japonya’ya dönen Norio Suzuki, artık kitapçılıkla
uğraşan eski Binbaşı’yı bularak Filipinlere getirdi. Karşısında 30 sene
önceki komutanını gören Onoda, nihayet ikna olmuş ve onun emriyle,
çalışır durumdaki Arisaka Type 99 marka tüfeğini, tüm cephanesi,
üniforması ve kılıcıyla beraber eski Binbaşı Taniguchi’ye teslim ederek
10 Mart 1974’te II. Dünya Savaşı’nı sona erdirmişti.
1974’ün ilkbaharında Hiro Onoda, Filipinler’in Lubang adasındaki
ormandan çıktığında, dünyaca meşhur olmuş, Filipin Devlet Başkanı
Ferdinand Marcos, Lubang Adası’nda kaldığı süre boyunca işlediği suçları
affetmişti. Japonya’ ya dönen Hiro Onoda ve bir kahraman gibi
karşılanmıştı. Daha sonra Brezilya’ya taşınınan Onoda, Mayıs 1996’da,
bir kez daha o 30 yıl boyunca sakladığı adayı görmek için Filipinler
gitmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google, Blogger yada OpenID hesabınızla girerek yorum bırakabilirsiniz. Spam yorumları siliyorum, gireceğiniz dış linkler takip edilemez. Teşekkürler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google, Blogger yada OpenID hesabınızla girerek yorum bırakabilirsiniz. Spam yorumları siliyorum, gireceğiniz dış linkler takip edilemez. Teşekkürler
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.