Tiran: Arnavutluk'un Başkenti

Karadağ - Arnavutluk sınır kapısından İşkodra kentine geçmek için bir taksiye biniyoruz, bakıyoruz fiyat uygun aynı taksiyle başkent Tiran'a inmeye karar veriyoruz. Sınırdan Tiran'a olan yaklaşık 110 kilometreyi 3.5 saatte alıyoruz ( taksi=60 Euro). Arnavutluk'un altyapısı Karadağ kadar iyi değil: ülke Enver hoca zamanında 50 yıl kadar  bütün dünyaya kapalı kalmasının bedelini halen ödüyor gibi.
Sınırdan Tiran'a yaklaştıkça yollar eski ve tozludan, yeni yapılmakta ve çok tozluya terfi ediyor. Tiran merkezi de yollardaki inşaat seferberliğinden nasibini almış. Şehrin merkezindeki İskender Bey meydanında da hummalı bir çalışma vardı. İskender Bey adını ( Skenderbeg, Skandergbed, Skenderbeu aynı anlamda kullanılıyor) Arnavutlukta ve Kosova'da çok sık duyacaksınız. Yeri gelmişken kısaca anlatayım. İskender Bey, Hıristiyan bir Arnavut aileden devşirme olarak alınıp yetiştirilen bir yeniçeri. Osmanlı ordusunda uzun yıllar hizmet edip yükselmiş. İskender bey, 1443 yılında Osmanlılara karşı isyan edip Arnavutluk'un bir kısmını ele geçirir. Bayrak olarakta Hıristiyan İmparatorluklarını simgeleyen iki başlı kartalı seçer ki halen Arnavutluk'un bayrağı budur. İskender Bey liderliğiyle Arnavutları birleştirir ve Osmanlıları defalarca yenilgiye uğratır. Osmanlılar  İskender Beyin ölümünden ancak 10 yıl sonra Arnavutluk'u tekrar ele geçirebilirler.

Arnavutlar kendilerini ilk birleştiren kişi olan İskender Bey'i her fırsatta anmaya devam ediyorlar. Örneğin İskender Beyin savaşta kullandığı keçi desenli başlıktan esinlenen desenler bazı Arnavutluk devlet binalarının girişini süslüyor.  "Arnavut gibi inatçı" deyiminin kaynağı bu başlık olmasın? :)



İskender Bey meydanının hemen yanında Osmanlı saat kulesi ve Ethem Bey camii var. Tiran'da hemen hemen hiç cami yok gibi. Komünizm zamanı camilerin hepsi yıkılmış, Ethem Bey camii de müzeye dönüştürüldüğü için kurtulmuş.

Komünizm, Arnavut toplumunda dinin izlerini silmiş. Araştırmalara göre halkın %60'ı herhangi bir dine mensup değil. Tiran merkezinde pek görülesi bina yok: merkez eski ve pek sevimli olmayan binalardan ibaret. Onun için hemen

 biz de Arnavutların yaptığını yapıp Parku Kombetar ( Büyük Park) 'a gidiyoruz.
Şehrin güneyinde içinde yapay gölü de bulunan bu büyük park akşamüstü Arnavut ailelerin volta atma alanı.


Hem satıcılar hem turlayanlar bizim için çok tanıdık görüntüler.
Göl kenarındaki kafede biraz soluklandıktan sonra 10-15 dakika yürüyerek Blloku mahallesine geliyoruz. Şehir içinde vakit geçirmek için en iyi mahalle olan Blloku'ya yaklaştığınızı binaların şenlenmesinden anlıyorsunuz. Tiran'ın yeni belediye başkanı bakmış binaları yıkıp yapacak gücü yok mahalledeki binaları rengarenk boyatıvermiş, güzel olmuş.

Eskiden sadece komünist parti mensuplarının yaşamasına izin verilen mahalle bugünlerde kafeleri ve lokantaları ile ünlü.
Arnavutluk'un mali durumunun iyi olmadığı malum, ama geceleyin Blloku sokakları öylesine dolu, öylesine hareketli ki insan nereden geliyor bu değirmenin suyu demeden edemiyor.

Sokağa taşmış  barların önündeki çakırkeyif kalabalığın  ve trafiği tıkayan lüks arabaların arasından yavaşça ilerleyerek Arnavutluk'a gelen herkesin yapması gereken bir şeyi yaptık: Arnavut ciğeri yemek! Daha iyi nerede yenebilir ki? Enfes.  Yanında da Elbasan tava: "Yarın akşam yine gelmeli" deyip geri döndüren bu lokanta Blloku'daki Era. Madem karnımız doydu, o zaman Blloku sokaklarında biraz vakit geçirip otele dönme zamanı...


Tiran'dan sonraki durağımız Makedonya'daki Ohri gölü. Görüşmek üzere.

Kamboçya gezi yazım Hürriyet Seyahat'te

Kamboçya'nın başkenti Phnom Penh'deki Su Şenliklerini yazdım. Hürriyet'in bugünkü ( 18/10/2010)  Seyahat ekinde okuyabilirsiniz.

Su festivali her sene Kasım ayında gerçekleşiyor, farklı ve eğlenceli bir tatil geçirmek isteyenlere tavsiye ederim, üstelik tam fotoğraflık.

Podgorica, Karadağ'ın Başkenti

Karadağ’ın başkenti Podgorica Ağustos sonunda “Balkanlardan gelen soğuk hava dalgası” deyimini çöpe attıracak gibiydi. Havaalanından otele gelip giriş işlemlerimizi tamamlarken resepsiyon görevlisine hemn dışarı çıkacağımızı ve dolaşılacak yerlerin nereleri olduğunu sorduk. “ Hava sıcaklığı gölgede 42. Akşama çıkarsınız” diye cevapladı. Tabi dinlemedik, fırladık dışarı.

Podgorica (yerel dilde Podgoritzsa diye okunuyor) Karadağ'ın başkenti. Kentin nüfusu yaklaşık 170,000 ve ülkedeki neredeyse her üç kişiden biri bu şehirde yaşıyor.Şehir iki nehrin ( Ribnica ve Moraca)  birleştiği noktaya kurulmuş. Podgorica'da  Osmanlılardan kalan üç-beş parça eser Ribnica'nın güney kıyısında yer alıyor. Yeni şehir Moraca'nun batısında kurulmuş.İki yakayı birleştiren beş köprü var.

 Köprülerden geçerken Podgorica'nın plajları göze çarpıyordu: 42 dereceyi görenler kendilerini hemen nehre atmıştı.

Sıcaktan dilimiz dışarı çıkıncaya kadar dolaşıp kendimizi bir kafeye attık. Karadağ'ın ekonomisi küçük ve turizm ve yemek sektörü dışında pek başka geçim kaynakları yok. Podgorica'da adım başı kafe olmasının sebebi de bu. O kadar çok kafe var ki diyebilirim ki sanki Karadağ'da halkı ikiye ayırmışlar, yarısı kafe sahibi olmuş, diğer yarısı da müşter. Garsonlarda müşterilerin uzun uzun oturmasına alışmış olmalı ki içecek bir şey aldıktan sonra yanınıza binbir nazla uğruyorlar.


Yeme içme ve otel fiyatları olarak Karadağ pek ucuz değil. Para olarak Euro kullanmalarının bunda bir etkisi olsa gerek.

Podgorica'nın boş caddelerinde gezerek Osmanlı mahallesinin olduğu kesime geliyoruz.

İkinci Dünya savaşına kadar bu mahallede Osmanlı eserler bolcaymış, ancak savaş sırasında Podgorica 70 kez bombalanmış ve arada tek tük evler ve iki cami ayakta kalmış.
Şehrin "Sahatkula" semtine adını veren saat kulesi de hemen Osmanlı mahallesinin girişinde yer alıyor. Üzerinde saat yok ama olsun. Zaten farkına vardıysanız bu sıcakta sokaklarda aklı başında kimse yok.
Sıcaktan kurtulmak için şu kafeye mi oturmalı?
Yoksa başka şuna mı? Bu konuda seçenek bol.

Akşamüstü sokaklar çok daha hareketli hale geliyor. Nova Varos ( zannedersem yeni mahalle demek) 'taki yaya bölgesinde kafeler tıklım tıklım oluyor. Yemek yiyecek yer bulmak o kadar kolay değil, kafelerde içecek var ama yiyecek yok. Epey dolanıyoruz ama lezzetli bir şeyler buluyoruz.

Karadağ'da deniz sevenler için Budvar ve Becici kentleri çok iyi fırsatlar sağlıyor ama bu kez uğrayamayağız. Diğer görülebilecek bir kentte eski eserleriyle tanınan Kotor, burası aynı zamanda Birleşmiş Milletler Dünya Mirası listesine alınmış. Kotor'la ilgili güzel fotoğraflar ve yazı Çok Okuyan Çok Gezen bloğunda var.

Biz Podgorica'dan Arnavutluk başkenti Tiran'a geçeceğiz ama iki şehir arasında nedense otobüs, tren ya da minibüs yok. Kosova'ya giden otobüsler nedense Arnavutluk rotasını boşlamış. Sabahleyin otelden bindiğimiz taksiyle Skadar Gölü Milli Parkının kenarından harika manzaralar eşliğinde Arnavutluk sınırına geliyoruz. 45 dakikalık bu yola taksi  20 Euro alıypr. Sınırdan bindiğimiz Arnavutluk plakalı bir taksiyle başkent Tiran'a iniyoruz. Devamı Arnavutluk yazısında....



Şimdi Gezelim Facebook Grubuna Katılmak İçin Tıklayın.  160+ Üye...



Balkanlarda Hızlı Bir Tur

Bundan onbir sene önce "abi yaa,  uçak bileti de çok ucuzmuş,  - valla öyle" ile başlayan Brezilya gezisinden sonra Işık'la yurtdışına başka bir sefer yapmaya fırsat bulamamıştık. O zaman Brezilya'da bayağı hızlı bir tur atmıştık.  

Bu seferde pek bir şey değişmedi. Ağustos sonunda  "Karadağ'a  uçak bileti de çok ucuzmuş,  - valla öyle" ile başlayan sohbetimizin sonunda kendimizi Karadağ'da bulduk. Olabildiğince yavaş ve sindire sindire gezmek taraftarıyım ama bu kez de hızlı bir tur oldu. 



Balkan gezisindeki fotğraflar hem benden hem de Işık'tan.Bu hızlı ama keyifli gezi için hadi Balkan yollarına beraber çıkalım.



Letonya'da erkek kıtlığı başladı

Letonya'da erkek kıtlığı başladı


Letonya'da erkek kıtlığı başladı
Kaynak:  14/10/2010 Radikal Gazetesi


Letonya'da Sovyetler döneminden sonra kapitalizme erkeklere kıyasla daha iyi uyum sağlayan kadınlar uygun eş bulmakta zorlanıyor.

Letonya'da erkeklerin doğum oranı kadınlardan daha yüksek. Ancak erkeklerin ortalama ömrünün kadınlara kıyasla daha kısa olması, yetişkin kadın oranının erkeklerden yüzde 8 daha fazla olmasına yol açıyor.
BBC’nin haberine göre başkent Riga'daki Letonya Üniversitesi'nde cinsiyetler arasındaki dengesizlik açıkça görülüyor. Sosyolog Baiba Bela, kız öğrenci sayısının erkeklerden yüzde 50 fazla olduğunu söylüyor. Bu nedenle de, kadınların kendi eğitim seviyelerinde erkekler bulmasının zorlaştığını belirtiyor.
Kadınlar evlenme çağına geldiklerinde de, bu yaşlardaki erkeklerin daha erken ölmesi ve intihar etme ihtimallerinin dört kat daha fazla olduğunu vurguluyor.

Ekonomik krizin etkileri
Bela, 'Cinsiyet dengesizliği ilk olarak 30 ila 40 yaş arasında ortaya çıkıyor. Çünkü bu yaş grubundaki erkeklerin ölüm ihtimali kadınlara göre üç kat fazla.
30 yaşın altındakiler arasında kadınlardan 9 bin daha fazla erkek var. Ancak 30 ila 39 yaşları arasında kadın sayısı erkeklerden 3 bin daha fazla. Kadınların ortalama yaşam süresi ise erkeklerden 11 yıl daha fazlaolduğunun altını çiziyor.

Psikolog Ansis Stabingis de Letonya'nın 20 yıl önce kapitalizme geçmesinin erkekler üzerinde ekonomik anlamda büyük baskı yarattığını ifade ediyor. İşsizliğin yüzde 20'ye çıkmasına yol açan ekonomik kriz bu baskıyı daha da artırıyor.

Stabingis, 'Sonuçta resmi verilere göre intihar oranları yüze 16'ya çıktı. Bu, Avrupa Birliği içindeki en yüksek oran. Erkeklerden beklentiler var. Bunları karşılayamayınca da depresyona giriyorlar.' diyor. (BBC)

Haftasonu Gezi Önerisi: Eskişehir







 
Eskişehir son on senede geçirdiği inanılmaz değişim sayesinde turistik bir üniversite kenti kimliği kazanmış. Eskişehirde rahatlıkla iki gün gezip, yiyip, içip görüp halen yapılacaklar listenizi bitirmeden geri dönmeniz olası.

Nereleri görmeli?

Eskişehir’de Porsuk çayı üzerine yapılan köprüler ve çevresindeki yeşil alanlar  kente çok yakışmış. Eskişehiri sudan keşfetmek isteyenler çayda gondolla geziye çıkabilir ya da tekne turlarına katılabilirler. İstasyon yakınlarındaki Haller Gençlik Merkezi de hoş bir mekan, dileyenler oradan ufak bir fayton gezisi de yapabiliyor. Porsuk’un diğer tarafına geçip kalabalık Hamamyolu’ndan yürüyerek Odunpazarı Evlerine geçelim. Hamamyolu’na, adı üzerinde, hamamlar sıralanmış. Şifalı sulardan faydalanmak isteyenler hamamlara girebilir ya da yakınlardaki termal otellerde konaklayabilir. Odunpazarı evleri yakınlarda restore edilip turizme kazandırılmış.  Burada aynı zamanda dünyanın tek lületaşı müzesi var. Semt, cam müzesine de ev sahipliği yapıyor. “A cup of caffein” yakın zamanda Eskişehir’i gezip ayrıntılı bloglamış,  Eskişehir hakkındaki üç yazısı da okunmaya değer, hem de bol bol fotoğraf çekmiş, benim blogdakilerden daha iyi bir bakın oraya da.

Odunpazarında dolaştıktan sonra benim gibi Porsuk kenarındaki kafelerde vakit harcamaya niyetliyseniz bolca vaktiniz olmalı çünkü çok mekan var. Eskişehire canlılığını veren iki üniversite sayesinde kafeler, lokantalar her daim dolu. Vural sokak ya da daha çok bilinen adıyla “Barlar sokağı”ndaki kalabalığa hayret ettiğimde “bu daha bir şey değil, okullar açılınca gör esas” cevabını aldım. Gece hayatını sevenler için Eskişehir çok güzel olanaklar sunuyor ( gitmişken şehirdeki üç Varuna Cafe'den birine mutlaka uğrayını, gezgin Murat Fıçıcı, eşi Yekta ve arkadaşları dünyanın en akla gelmeyecek köşelerimde toplanmış fotoğraf, futbol forması, bayrak, tepsi, plaka ve 3000 kadar gezi kitabıyla harika mekanlar yaratmışlar, gezmeyi seviyorsanız kaçırmayın. Böylesi Türkiye'nin başka bir yerinde yok).


Ne Yemeli?

Eskişehir, Tatarların en yoğu yaşadığı kentlerden. Buraya gelince çibörek yenmeden geri dönülmez. Odunpazarındaki Tatar Kırım Derneği’nin çibörek evine uğradım, sözde tadına bakacaktım: göbeğim yerlerde sürünerek ayrıldım.

Ne alınır?

Lületaşından hediyelikler Eskişehire özgün. Evdekilere yiyecek bir şeyler geri götürmek isteyenler ise met helvası ve nuga helvası alabilirler.

Nasıl gidilir?

Tren ile Eskişehir-Ankara 264 km, Eskişehir-Haydarpaşa 375 km uzaklıkta. Ankara ve İstanbul'dan düzenkli tren seferler var sık sık var. Ayrıntılı bilgi TCDD sayfasında http://www.tcdd.gov.tr/ 

İstanbul’dan Eskişehir otoyoldan yaklaşık 300Km. Yol yeni yapılmış, kaymak gibi. Acele etmeden sakin sakin 3 saatte rahatça geliniyor.

Nerede kalınır?

Şehirde bir çok otel var. 2-3 yıldızlı olanları tek kişilik oda için 30-70 lira arası. Hamamyolu üzerinde ve yakınlarında termal oteller de var.

Letonya, Litvanya ve Estonya'ya nasıl gidilir, nasıl gezilir, ne zaman gidilir, ne kadar harcanır, nerede kalınır,?

Vize

Letonya, Litvanya ve Estonya'ya girmek için Schengen vizesi gerekiyor.



Ucak Bileti


THY'nin Riga ( Letonya)'ya direk var. Riga havaalanından Litvanya'nın başkenti Vilnius'a ve Estonya'nın başkenti Tallin'e doğrudan otobüs seferleri var. Her iki başkent Riga'dan aynı mesafede ( birisi batıda diğer doğuda) ve dört saat sürüyor.  Son tarife şöyle ama siz yine de http://www.luxexpress.eu/lang/ den bir daha kontrol edin. 

Günler Durak Yön
Hareket
Varış




Mo Tu We Th Fr Sa Su Riga Airport Tallinn 01:25 06:40



Mo Tu We Th Fr Sa Su Riga Airport Riga 12:00 12:15




Riga Tallinn 12:30 16:55



Mo Tu We Th Fr Sa Su Riga Airport Riga 20:15 20:40




Riga Tallinn 21:00 01:15



Mo Tu We Th Fr Sa Su Riga Airport Riga 09:20 09:45




Riga Tallinn 10:00 14:25



Mo Tu We Th Fr Sa Su Riga Airport Riga 15:15 15:40




Riga Tallinn 16:00 20:25



Mo Tu We Th Fr Sa Su Riga Airport Riga 17:45 18:12




Riga Tallinn 18:30 22:55



Mo Tu We Th Fr Riga Airport Riga 15:15 15:40



Riga Tallinn 17:00 21:25



Günler                   Durak   Yön

               Hareket


Varış








Mo Tu We Th Fr Sa Su Riga Airport Vilnius 02:15 06:25



Mo Tu We Fr Sa Su Riga Airport Vilnius 10:25 14:35



Mo Tu We Th Fr Sa Su Riga Airport Vilnius 16:35 20:40



Mo Tu We Th Fr Sa Su Riga Airport Vilnius 17:30 22:15



Mo Tu We Th Fr Sa Su Riga Airport Riga 12:00 12:15




Riga Vilnius 12:30 17:00



Mo Tu We Fr Sa Su Riga Airport Riga 09:20 09:45



Riga Vilnius 10:00 14:35



Ne zaman gitmeli?


Baltıklar kışın soğuk, yazın da yağmurlu geçiyor. Yazın daha iyi bir seçim olduğu söyleyebilirim.

Ne kadar harcarim?


Letonya içlerinde en pahalı olanı. En ucuz olanı Vilnius, Litvanya. Estonya, ortada.  Hostelde kalmak için 10 Euro, yemek için 15 Euro minimum harcanır. 1-2 yıldızlı otellerde gecelik 25 Euro'dan başlıyor.


Nasil gezmeli? Tatil mekanlari

Baltıklarda güzel bir otobüs sistemi var. Riga-Vilnius ve Riga-Tallinn atobüsleri 12-20 Euro arası. Vilnius- Tallinn ise 20-25 Euro. Bölgede tren sistemi iyi çalışmıyor. Vilnius içinde fena değil, o kadar.

Vilniu ve Tallinn'de belediyenin otobüs/tramvay sistemi iyi çalışıyor. Riga'da çok karışık, boşuna uğraşmayın. Her üç şehirde de taksiye binecekseniz kaldığınız otelden ya da yediğiniz lokantadan aramasını isteyin, hem daha az kazıklanırsınız hem de daha güvenli olur.




Riga, Tallinn ve Vilnius Baltıklarda görülmesi gereken üç şehir. İçlerinde en sakin olanı Vilnius. Riga'nın merkezi haftasonları hareketli: gelen yabancı ziyaretçiler sayesinde. Estonya Tallinn'de daimi bir Finli turist topluluğu var. Bu üç ülkede de nüfus yoğunluğu düşük, kırsal alanda dolaşmak zevkli olabilir. Her üç ülkede dümdüz, ve trafik az dolayısıyla bisiklet turları için ideal yerler.

Baltık kıyısında yazın denize girilen bir çok kıyı kasabası var ama kalabalıklara dikkat.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...