Yoldan portreler: Craig

Adelaide'dan Melbourne'a giderken bir sirtcantali turuna katiliyorum. Gecelemek yatakhanelerde, arac surucusu uc gun boyunca hem surucu, hem rehber hem de yeri geldiginde ahci. Craig, o turun rehberi idi. Iki metreye yakin boyu var, o kadar zayif ki kemikleri cikmis. Onunla biraz zaman gecirince niye zayif oldugunu anliyorsunuz, hicbir isini sakin bir tempoda yapamiyor: benzin mi alinacak, aractan inip istasyona kosuyor, marketten bir sey mi lazim, araci uzaga park edip kosup geri geliyor. “ Niye kosturuyorsun , yavaslasana “ diyorum. “ Hareket etmek bir uyusturucu, ben de muptelayim” diyor. Craig, en son seyahatinden geleli ve kirkini geceli iki sene olmus. “ Ayaklarim kasiniyor, biraz daha para biriktireyim yeniden yollardayim “ diyor gulerek. Aracta tatillerinin bir kismini bu turda degerlendiren buyuk bir Alman grubu var, Craig pek hoslanmiyor onlardan. Bosuna degil, cok gurultuculer ve anlattiklarini hic dinlemiyorlar. Guney Amerika'dan yeni Avustralya'ya gectigim icin Guney Amerika anilarim cok taze, Craig bana bir kac soru soruyor, sonra da Guney Amerika'da gecirdigi bes seneyi anlatiyor. Ilk once anlattiklari cok abarti geliyor icimden atiyor bu adam diyorum. Aksamleyin yemekten sonra bes seneden bazi fotograflari gosteriyor. Peru'da kamyon lastiklerinden yaptigi salla Amazon kolarinda gezinmis, Brezilya'da agac govdesinden oydugu kanosuyla bir sene yerli koylerinde konaklamis. Bolivya'ya girince bir esek satin alip alti ay boyunca ulkeyi esek sirtinda dolasmis. Tam macera. Sonra Asya'da gecirdigi uc senenin fotolari ortaya cikiyor. Pakistan'in kuzeyinde daglarda uzun sure kamp yapmis. Afganistan'a kacakcilarin kullandigi yoldan kacak girip alti ay daglarda dolasmis, bu arada Taliban'la karsilasmis, ve bir sure icin aralarina katilmis. Bunu anlatirken agzim acik kaldi, sonra Taliban'la cektirdigi fotograflari gorunce cenem ayaklarima falan degmistir herhalde: bizimkini Afganlardan ayirt etmek mumkun degil, sakallar goguste, ayakta salvar, kafada sarik.

Gecenin gec saatlerine kadar suren sohbetimizde gezmekle ilgili bircok soru soruyorum, arada hayatta ogrendigi en onemli seyi de. Ogrendigi en onemli sey “baskalarini fazla takmamak” olmus. “ Herkesin kendi deger olculeri var, kendi referans noktalari var. Benim yaptigim sekilde para biriktirdikce hayatini hemen baska bir kitada gecirmeye calisaacaksan, sana ailenin ve cevrenin dediklerini fazla dikkate almayacaksin”. Hayattaki en onemli uc sey icin “ Hayatta onemli uc degil iki sey var, sayiyi fazlalastirip kafani karistirma. Birinci onemli sey bir amacinin olmasi. Bu amac kisisel bir sey baskalarinin ne demesi onemli degil. Ikincisi ise amacini ulasmak icin iraden olmasi. Bu ikisi oldu mu hayat yasanmaya deger”.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google, Blogger yada OpenID hesabınızla girerek yorum bırakabilirsiniz. Spam yorumları siliyorum, gireceğiniz dış linkler takip edilemez. Teşekkürler

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...