Çin'in güneydoğusundaki Yunnan eyaleti değişik etnik grupları, renkli yapısı ve güzel coğrafyasıyla tanınıyor. Turistler için "olmazsa olmaz" denilen yerlerden. Hatta bazı kitaplar Çin'de sadece bir yer görecekseniz Yunnan'a gidin" diyor. Yunnan'ın idari merkezi olan Kunming şehrinin takma adı oldukça iddialı "Sonsuz İlkbahar Şehri". Ekvatora yakın olduğu halde havanın hep 20 derece civarında olmasından ve güzel doğasından dolayı şehre bu ad takılmış. Bunları okuyunca gezme iştahım kabardı, ağzım sulandı. Kunming'e varınca baktım ki gerçek farklı, biraz. Hatta birazdan daha fazla. Kunming'in bir çok yeri aynen yukarıdaki gibi. Bina, bina ve daha çok bina.
Şehir eskiden doğasıyla tanınırmış ama artık Çin'deki bir çok şehir gibi alışveriş merkezi ve site modası içinde boğulmuş gibi.
Bugünlerde 6,5 milyonluk olan bu şehirde 14.yy da Moğol istilası sonrası Müslüman bir krallık kurulmuş. Ve uzun sürede yaşamış. Bunun sonucu olarak Yunnan sokaklarında camiye rastlamak ya da helal yemek yapan lokantaları görmek olası. Hatta Türkçe konuşan Yunnan'lılara bile. Pazar yerinde annesiyle Türkçe konuşurken görüp yanına gittiğim Çinli görünümlü bir bayana iki hoş beş sonrası "neredensin?" deyince kadın cahilliğime şaşırdı ve bana Türkçe cevap verdi " Ben Yunnanlıyım, esas sen nerelisin?" . Doğru valla, onlar buraları hiç terk etmeyenlerin kaçıncı göbek torunları. Bizlerse göçenlerin torunları.
Şehir merkezindeki keşmekeşten ve yeni yapılmakta olan binaların tozundan kaçmak için çiçek ve kuş pazarı iyi bir seçim. Bu pazar dışında şehrin kuzey batısındaki "yeşil göl" parkı da Kunming'deki nadir sakin ve ilginç noktalardan.
Şehirde beklediğim yeşillik ve güzellikler olmasa da en azından iklimi iyi çıktı. Ağustos ayında Guangzhou şehri 35 derece civarındayken Kunming 23 derece civarındaki sıcaklığıyla "gel sokaklarımda uzun uzun yürü" diyordu, dinledim. Taa ki yağmur "eve dön" diyene kadar. Eninde sonunda doğanın sözünü dinlemek lazım, öyle yaptım.
Buradan biraz kuzey batıdaki küçük bir şehre geçeceğiz, bari o güzel kalmış olsa. Dali'de görüşmek üzere.
Şehir eskiden doğasıyla tanınırmış ama artık Çin'deki bir çok şehir gibi alışveriş merkezi ve site modası içinde boğulmuş gibi.
Bugünlerde 6,5 milyonluk olan bu şehirde 14.yy da Moğol istilası sonrası Müslüman bir krallık kurulmuş. Ve uzun sürede yaşamış. Bunun sonucu olarak Yunnan sokaklarında camiye rastlamak ya da helal yemek yapan lokantaları görmek olası. Hatta Türkçe konuşan Yunnan'lılara bile. Pazar yerinde annesiyle Türkçe konuşurken görüp yanına gittiğim Çinli görünümlü bir bayana iki hoş beş sonrası "neredensin?" deyince kadın cahilliğime şaşırdı ve bana Türkçe cevap verdi " Ben Yunnanlıyım, esas sen nerelisin?" . Doğru valla, onlar buraları hiç terk etmeyenlerin kaçıncı göbek torunları. Bizlerse göçenlerin torunları.
Şehir merkezindeki keşmekeşten ve yeni yapılmakta olan binaların tozundan kaçmak için çiçek ve kuş pazarı iyi bir seçim. Bu pazar dışında şehrin kuzey batısındaki "yeşil göl" parkı da Kunming'deki nadir sakin ve ilginç noktalardan.
Şehirde beklediğim yeşillik ve güzellikler olmasa da en azından iklimi iyi çıktı. Ağustos ayında Guangzhou şehri 35 derece civarındayken Kunming 23 derece civarındaki sıcaklığıyla "gel sokaklarımda uzun uzun yürü" diyordu, dinledim. Taa ki yağmur "eve dön" diyene kadar. Eninde sonunda doğanın sözünü dinlemek lazım, öyle yaptım.
Buradan biraz kuzey batıdaki küçük bir şehre geçeceğiz, bari o güzel kalmış olsa. Dali'de görüşmek üzere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google, Blogger yada OpenID hesabınızla girerek yorum bırakabilirsiniz. Spam yorumları siliyorum, gireceğiniz dış linkler takip edilemez. Teşekkürler
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.