Bolivya, Güney Amerika'nın en geri kalmış ülkesi. Bunun sebeplerinden biri ülkenin denize hiç kıyısı olmaması ve ülkenin büyük çoğunluğunda iklimin gerçekten sert olması. Bolivya-Şili sınırı yaklaşık 4000 metre yüksekliğindeki bir geçitte.
Bu gezide Şili sınırından arabayla iki gün boyunca Bolivya içinde ilerleyerek Uyuni kasabasına varacağız, ertesi gün de Uyuni tuzlasının gerçeküstü görüntüsünün keyfini süreceğiz. Önümüzdeki iki gün boyunca etrafta neredeyse hiç yerleşim merkezi yok. Yolun geçtiği yükseklik zaman zaman 5300 metreye çıkacak. Yol demişken iki gün boyunca bir santim bile asfalt yol yok: sadece yağmur yağdığında balçığa dönüşen toprak yollar var. Yağmur mevsiminde olduğumuzu söylemiş miydim?
İlk önce sınır kapısından geçerek Bolivya'ya geçelim: önden buyrun, arkamız Şili önümüz Bolivya.
Bölge tamamıyla boş ve yakınlarda insan yerleşimi olmadığından isteyen herkesin sınırdan rahat rahat geçmesi mümkün. Zaten sınır Nasrettin hocanın türbesi gibi, öyle tel örgü falan yok. Sadece yukarıdaki "kapı" var.
Bir de bu yalnız gümrük binası. İnanması güç ama turistlerin Şili-Bolivya arasında en sık kullandığı kapı bu.
Sınır kapısındaki formaliteleri 5-10 dakikada bitirdikten sonra resmen Bolivya'dayız artık. Şili'den ayarladığımız turun aracı biraz gecikerekte olsa geliyor ve yola düşüyoruz.
Dünyanın başka bölgelerinde eşine çok az rastlanılacak görüntülerin olduğu bir bölge burası. Yükseklikten dolayı azalan oksijen hızlı hareket ettiğimde tıknefes olmama yolaçıp baş ağrısı yapsa da bu bölgede gezmek çok keyifli.
Bölgedeki göllere isimler renklerine göre verilmiş: siyah göl, mavi göl, yeşil göl, kırmızı göl gibi. Bazılarını böyle adlandırmak için iyi bir hayalgücü lazım diyordum ki sürücümüz "buranın adı yeşil göl, ama yeşil değil, sadece adı öyle" diyerek durumu özetliyor.
Bölgeye fazla gelen olmaması herşeyin bozulmadan kalmasını sağlamış. Bir şeyler daha anlatacaktım ama kocaman bir flamingo sürüsüne rastlayınca dikkatim dağıldı. Hadi biraz manzarayı seyredelim, yarın konuşuruz.
Bu gezide Şili sınırından arabayla iki gün boyunca Bolivya içinde ilerleyerek Uyuni kasabasına varacağız, ertesi gün de Uyuni tuzlasının gerçeküstü görüntüsünün keyfini süreceğiz. Önümüzdeki iki gün boyunca etrafta neredeyse hiç yerleşim merkezi yok. Yolun geçtiği yükseklik zaman zaman 5300 metreye çıkacak. Yol demişken iki gün boyunca bir santim bile asfalt yol yok: sadece yağmur yağdığında balçığa dönüşen toprak yollar var. Yağmur mevsiminde olduğumuzu söylemiş miydim?
İlk önce sınır kapısından geçerek Bolivya'ya geçelim: önden buyrun, arkamız Şili önümüz Bolivya.
Bölge tamamıyla boş ve yakınlarda insan yerleşimi olmadığından isteyen herkesin sınırdan rahat rahat geçmesi mümkün. Zaten sınır Nasrettin hocanın türbesi gibi, öyle tel örgü falan yok. Sadece yukarıdaki "kapı" var.
Bir de bu yalnız gümrük binası. İnanması güç ama turistlerin Şili-Bolivya arasında en sık kullandığı kapı bu.
Sınır kapısındaki formaliteleri 5-10 dakikada bitirdikten sonra resmen Bolivya'dayız artık. Şili'den ayarladığımız turun aracı biraz gecikerekte olsa geliyor ve yola düşüyoruz.
Dünyanın başka bölgelerinde eşine çok az rastlanılacak görüntülerin olduğu bir bölge burası. Yükseklikten dolayı azalan oksijen hızlı hareket ettiğimde tıknefes olmama yolaçıp baş ağrısı yapsa da bu bölgede gezmek çok keyifli.
Bölgedeki göllere isimler renklerine göre verilmiş: siyah göl, mavi göl, yeşil göl, kırmızı göl gibi. Bazılarını böyle adlandırmak için iyi bir hayalgücü lazım diyordum ki sürücümüz "buranın adı yeşil göl, ama yeşil değil, sadece adı öyle" diyerek durumu özetliyor.
Bölgeye fazla gelen olmaması herşeyin bozulmadan kalmasını sağlamış. Bir şeyler daha anlatacaktım ama kocaman bir flamingo sürüsüne rastlayınca dikkatim dağıldı. Hadi biraz manzarayı seyredelim, yarın konuşuruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google, Blogger yada OpenID hesabınızla girerek yorum bırakabilirsiniz. Spam yorumları siliyorum, gireceğiniz dış linkler takip edilemez. Teşekkürler
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.