Erivan çevresinde ziyaret edilebilecek turistik yerler biraz dağınık ve sık ulaşım imkanı yok. Minibüs duraklarında beklemek yerine Ermenistan'ın belli başlı turistik eserlerine uğrayan bir günlük bir tur seçtim ve sabah çıktık yola.
Sevan ( Türkçe anlamı "Van gibi") gölü Erivan'a yaklaşık bir saat uzaklıkta. Göl 1900 metre yükseklikte yer aldığı için Erivan'a göre oldukça serin ve rüzgarlı.
Sovyetler Birliği zamanında gölün suları sulama projelerinde kullanılmış ve derinliği 20 metre kadar düşmüş. Bağımsızlık sonrası alınan tedbirlerle göldeki su eski seviyesine yükselmeye başlamış. Son on senede su 8 metre kadar yükselince göl kenarındaki bir kısımı yazlık, otel ve lokanta su altında kalmış.
Sevan gölü kenarındaki Sevanavank manastırı 9.yy'da inşa edilmiş. Su seviyesi düşmeden önce bir adaymış, şu anda karaya bağlı bir yarımada. Manastır Sovyetler Birliği zamanında depo olarak kullanılmış, bağımsızlık sonrası yenilenip ziyarete açılmış. Ermeniler din olarak Hıristiyanlığı seçen ilk devletin kurucuları ( 4.yy ). Din Sovyetler Birliği zamanında bastırılmış ama bağımsızlıkla birlikte eski önemli konumuna dönmüş.
Üzerinde dini motifler ve haç bulunan süslemelerle oyulmuş tarihi taşlara "kaçkar" adı veriliyor. Kaçkarlar Ermenistan'da en çok rastlanan eski eserlerden. Ülkede en eski ve en güzel kaçkarlara rastlanan yer Noratus mezarlığı.
Noratus mezarlığındaki kaçkarların bir kısmı ülke Moğol istilası altındayken olanları anlatıyor ve çekik gözlü insanları resmetmeleri nedeniyle kolayca ayırdediliyorlar.
Noratus'tan sonraki durağımız Geghard manastırı. Geghard manastırı ilk olarak 4.yy da kurulmuş, onlarca değişim geçirmiş ve bugünkü haline ulaşmış.Manastırın bir kısmı kayaya oyulmuş. Kaya içindeki kısmından çıkan bir pınar var. Bu pınarın sularının şifalı olduğuna inanılıyor. Ziyaretçiler ellerini yüzlerini bu suyla yıkayıp yanlarında getirdikleri şişelere doldurup eve götürüyorlar. Kilisenin bahçesindeki bir ağaca ise çaput bağlayıp dilekte bulunuyorlar. Bu da yetmedi mi? Adak adıyorlar. Adağı yapan kişi dileğinin gerçekleşmesi için koyun ya da tavuk kesiyor, hayvanın kanı iki kaşın arasına parmakla sürülüyor ( haç şeklinde). Daha sonra adağın eti yedi kişi arasında dağıtılıyor, adak sahibinin ve ailesinin yemesi yasak. Tanıdık mı geldi? Badılcan, basturma, lahmajoon ya da dolma ısmarlarken de aynı hisse mi kapıldınız? Ya da Erivan sokaklarında Mahzun Kırmızıgül dinleyen arabalar bangır bangır geçerken mi? Kafede Hadise çalarken mi? Küskün komşumuz coğrafi olarak iki adım yanımızda ama düşünce olarak dünyanın öte yanında kadar uzak. Bunları başka bir yazıya bırakarak manastıra devam edelim.
Geghard manastırı, Birleşmiş Milletler'ce dünya mirası listesine alınmış.Yakınında dereye girecek yerler var. Haftasonu mangal yapmak isteyen Erivanlılarla doluyormuş.
Geghard'ı dolaşırken etrafımız birden aynı tişörtü giyen 100 kadar gençle doluyor. Rehberimi Marina açıklıyor " bu gelenler 'eve gel' kampanyasından. Ermenistan hükümeti her sene başka ülkelerde yaşayan Ermeni gençlerini 2 haftalığına Ermenistan'a davet ediyor. Bu iki haftada ülkeyi gezdiriyor, dini ve tarihi eğitim veriyor ve sonra ileride Ermenistan'a geri göç etmelerini öğütlüyor". Ekonomi bu haldeyken işe yarar mı?
Geghard'dan sonra Ermenistan'ın virajlı yollarından Erivan'a geri dönmemiz akşam yemeği vaktini buluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google, Blogger yada OpenID hesabınızla girerek yorum bırakabilirsiniz. Spam yorumları siliyorum, gireceğiniz dış linkler takip edilemez. Teşekkürler
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.