
Kriz sonrasi ic piyasasini tamamen acmis.
Seul kentinde sira sira gokdelenler. Gokdelenlerin olmadigi bolgelerde ise neredeyse her dort binanin birinin tepesinde kilise can kulesi ve hac var. 1945'e kadar Hristiyanligin %4-5 lerde oldugu Kore'de bugun bu oran %35'e cikmis. Sonradan dine donen herkeste oldugu gibi bir hirsla sarilmislar ki sormayin. Geceleri binalarin tepesindeki neon haclar sehre bazilarina gore mistik bazilarina gore koca bir mezarlik havasi veriyor.

Seul gunduz cekici bir sehir olmasa da geceleri fena degil. Sehirde binlerce irili ufakli acik hava lokantasi havanin kararmasi ile canlaniyor. Tezgahlardaki binbir cesit yemek illaki milli icki soju esliginde onlari tuketecek musterileri bekliyor. Bu tezgahlarin musterileri genelde eski nesil, beraber acik havada arkadaslariyla iciyorlar, iciyorlar, iciyorlar. Ben kendilerini Ruslara icme konusunda rakip olur gordum. Galiba milli karakter olarak yavaslamak hoslarina gitmiyor, ister uretim olsun, ister soju. Genc nesil daha farkli. Onlar kapali mekanlari tercih ediyorlar.

Asagidaki dev ahtapot kollarina benzeyen yapi mangal dumanini cekmek icin. Burasi bir kendin pisir-kendin ye mekani.


Yongsan'daki bu binada sadece elektronik esya saticilari var.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Google, Blogger yada OpenID hesabınızla girerek yorum bırakabilirsiniz. Spam yorumları siliyorum, gireceğiniz dış linkler takip edilemez. Teşekkürler
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.