Zanzibar 4 (Tanzanya)

BAHARAT

Zanzibar'a gelip baharat bahçelerine uğramadan olmaz. Umman Sultani 1818'de Zanzibar'da Zencefil üretilmesi emrini vermiş, yüzyılın ortasına gelindiğinde dünyanın en büyük üreticisi Zanzibar'mış. Buna ek olarak yanında tarçın, vanilya, kırmızı biber ve kara biber türleri adanın tropik ortamında çok hızlı gelişmişler. Adanın diğer geleneksel ihraç ürünleri olan köle ve fildişi baharat yanında küçük kalmış. Zanzibar, 19 yüzyıl sonlarına doğru '"Baharat Adası" adıyla da anılmaya başlamış.

Zanzibar şehrinin hemen 15 dakika dışında 19 yüzyılda kurulan, baharat bahçeleri halen üretimde. Bahçelere tur ayarlayan yirmiden fazla firma var. Böyle olunca günlük tur fiyatları yemek dahil 8-10 dolar seviyesine düşmüş. Turlardan birine bende katılıyorum. Rehberimiz bahçede her bitkinin yanında duruyor. Önce bitkinin soyu sopunu iyice anlattıktan sonra esas zevkli kısma geliyor; rehber bitkiden/ağaçtan/yapraktan/yumrudan bir parça kopartıp bize ikram ediyor, tadına bakıyoruz. Bahçeyi dolaşmamız dört saati buluyor. İyice yoruluyoruz. Küçük bir çocuk gelip yemeğin hazır olduğunu haber veriyor. Bahçede çalışanlardan birinin evinde yer sofrasında bol baharatlı yemeklerle doyuyoruz. Öğle sıcağı biraz geçince hemen yakındaki kumsallardan birine gidiyoruz. Kartpostallardan çıkma uzun kumsalda sadece biz varız.

YUNUSLAR VE JOZANI ORMANI

Zanzibar, dalmak isteyenler için geniş imkanlar sağlayan bir yer. Adada dalış ayarlayan 4-5 profesyonel firma var. İsteyenler tüple dalış yapabiliyor, isteyen de şnorkel ile. Benim gibi dalmak istemeyen ve kumsalda yatarak vakit geçirmekten sıkılanlar için başka bir seçenek daha var; yunuslarla yüzmek.

Adanın güney ucundaki Kizimkazi balıkçı köyü iki nedenden dolayı iyi tanınıyor. Birincisi adadaki en eski caminin burada olması (12.yüzyıldan kalma), ikincisi ise kıyıya yakın yaşayan büyük bir şişe-burunlu yunus sürüsünün varlığı. Yunuslarla yüzmek isterseniz bir balıkçı teknesi kiralamanız gerekiyor. Yunuslar koyun herhangi bir yerinde olabiliyor, tekneyle yunusların yanına yaklaşma sansınız artıyor.

Kıyıda tezgahlardan şnorkel kiraladıktan sonra diğer sekiz kişiyle beraber tekneye biniyorum. Bizim teknenin ismi "Moby Duck", ilginç bir imla hatası mı, yoksa tekneye bunu mu uygun görmüşler? 15 dakika kadar koyun güneyine kadar yol alıyoruz. Yunuslar birden sağ yanımızda sudan sıçrayarak görkemli bir giriş yapıyorlar. 15-20 üyeli bir sürü. Kayıkçı, Swahilice bir şeyler söyleyip tekneyi durduruyor. Hopp.. sudayım. Yunuslar sanki bu anı beklermiş gibi yavaşlıyorlar. Teknenin yirmi metre kadar sağında daireler çiziyorlar. Hem su altında, hem su üstünde yaptıklarını görebiliyorum. Çok çevik ve zarif hareket ediyorlar. Yanlarına biraz daha yaklaşınca rahatsız oluyorlar. Biraz daha ileri yüzüyorlar ama teknenin yakınından ayrılmıyorlar. Onların yanına yüzmeye başlıyorum. Bu sırada arkamdan şaşkın bağrışmalar duyup donuyorum. Başka bir yunus sürüsü tekneyle benim aramdan sanki ağır çekimde geçiyor. Tekneden benden sonra inen birkaç kişi tam ortalarında. Şaşkınlık, sevinç, hayranlık içinde denizin bu güler yüzlü yaratıklarını seyrediyorum. Sonra her iki sürüde yanımızdan uzaklaşıp koyun başka bir yerine gidiyor. Bizde tekneye tırmanıp peşlerinden gidiyoruz. Yeni gittikleri yerde yine suya girip yanlarına gidiyorum. Kendimi ünlü birinin peşinde olan bir paparazziye benzetiyorum. Yunusların bu yaptığımızdan rahatsız olacaklarını düşünüyorum, ama bir yandan da anı olabildiğince uzatmayı istiyorum. Yunusların hiç zorlanmadan, hiç güç harcamadan hızlanmalarını, yön değiştirmelerini, zıplamalarını , dalmalarını seyrediyorum. Çivit mavi bir deniz, arkada tropik bir ada, uzun zamandır yapmayı istediğim bir şeyi yapıyorum. Yoksa buraya gelmeden önce gördüğüm reklam doğru mu? Hani su kapısında Cennet yazan bir binanın üzerine asılmış tabelada yazdığı gibi " Cennet taşındı, yeni mekanımız Zanzibar".

Kizimkazi'den dönüş yolunda Jozani Ormanı'na uğruyorum. Burası koruma altındaki Kırmızı Kolobus maymunlarıyla tanınıyor. Girişte küçük bir ücret karşılığı (sadece 2 dolar) rehber tutuyorum. Ormanın içinde iyi bakımlı patikalarda dolaşıyoruz, rehber bitkiler ve kuşlar ile ilgili ayrıntılı bilgiler veriyor. Ama maymunlardan hiç iz yok. Rehbere sorunca gülüyor "koruma altında olduklarını bir turlu öğrenemediler gitti" diyor. Maymunlar koruma alanının hemen dışında yolun karsısında yaşıyorlar. Ormanı terk edip 150 metre kadar yürüyorum. Tam da öğle yemeğinin üzerine gelmişim anlaşılan. Ağaç dalları esneyen, uyuklayan, meraklı gözlerini açmakta zorluk çeken maymunlarla dolu. Sanki hepsi birer film yıldızı hiç naz yapmadan poz veriyorlar. Yeterince fotoğraf çekince güzellik uykularını bölmemek için bu sevimli film yıldızlarının yanından ayrılıyorum.

Akşamüstü Stone Town içinde son bir kez dolaşıyorum. Kıyıdaki lokantaların birinde baharatlı enfes bir balık yedikten sonra otelime yollanıyorum. Her güzel şeyin bir sonu var, tatilim de burada sona eriyor. Hoşçakal Zanzibar, ama merak etme , tekrar görüşeceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Google, Blogger yada OpenID hesabınızla girerek yorum bırakabilirsiniz. Spam yorumları siliyorum, gireceğiniz dış linkler takip edilemez. Teşekkürler

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...