Yeni Delhi ( Hindistan)

Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi büyüklüğü, karışıklığı, yeşilliği, temiz caddeleri ve kirli sokaklarıyla ülkenin daha iyi yanlarını yansıtmaya çalışıyor. 17 milyonluk bu şehrin yeni kısmı klasik bir başkent tasarımına göre kurulmuş: geniş caddeler, devlet kurumlarına ait büyük binalar, büyükelçiliklerin bulunduğu yemyeşil mahalleler. Şehrin eski kısmı da klasik Hindistan: dar ve kirli sokaklar, labirent mahalleler, kötü altyapı. Turist olarak şanslısınız çünkü zevkinize göre her iki Delhi'de de istediğiniz kadar vakit geçirebilirsiniz.


Eski binaları ve eserleri mi görmek istiyorsunuz? Eski Delhi'de size hizmetlerini satmaya çalışan tuktuk sürücülerinden birini hızlıca seçip fiyat en az yarısına inene kadar pazarlık yapın, sürücünün sırıtan suratından yine de kazıklandığınızı hissedin ama boşverin, sonra ara sokaklarda turlayın biraz. Bu bölgede şehrin gidilesi yerlerinden Kırmızı Kale ve Jama Mescid'e uğrayabilirsiniz.Ya da daha iyisi günlük hayat gailesi içinde yuvarlanıp giden Delhi'lileri uzaktan dikizleyebilirsiniz.

Eski Delhi bölgesinden tuktukla 10 dakika mesafedeki Connaught Meydanı'ysa şehrin gezinti bölgesi. Meydanın çevresini çepeçevre saran dükkanlarda ilgi çekici fazla bir şey yok. Halk genel olarak civardaki kafelerde bir şeyler yiyip alanın ortasındaki parkta turluyor. Ocak 2013'te Delhi merkezindeki ilk şubesini Connaught'ta açan Starbucks'ın önündeki oldukça uzun bir kuyruk var.

Meydanın yaklaşık 20 dakika uzağında Hindistan Tak'ı Birinci Dünya Savaşında ölen Hintli askerlerin anısına yapılmış. Biz Paris'teki zafer takının benzeyen bu yapıda fazla vakit kaybetmeden yakınlardaki Lodi bahçelerine geçiyoruz. Delhililerin özellikle haftasonu gelmeyi sevdiği bu park biraz bakımsız da olsa şehirden biraz uzaklaşmak için ideal.

Delhi 2013 yılbaşından beri uluslarası basında kendine geniş yer buluyor ama iyi bir nedenden değil. Şehirde tecavüz vakalarında patlama yaşanıyor. Geçen seneye göre altı katına çıkan vakalardan dolayı hem Delhili kadınlar hem de kadın ziyaretçiler oldukça tedirgin. Öyleki başka ülkelerde tapınak girişlerinde uyarılara ve ricalara rağmen biraz sonra denize girecekmiş gibi dolaşan bazı milletler Delhi'de oldukça muhafazakar olmuşlar: sadece tapınaklarda değil bütün şehirde 35 derece havada uzun kollu gömlek ve pantolon giyip bir de üzerine şal alıyorlar. Delhi bu sorunu çözene kadar turist sayısında azalma olacağı çok aşikar.

Bir önceki gelişime göre trafikte daha fazla araç olmasına rağmen sanki trafik daha rahat: bunda şehir metrosunun hızla genişlemesi çok etkili olmuş. Şehrin bazı kesimlerinde inşaatlar almış yürümüş, ama yollar daracık. Havaalanı eskisine göre çok daha düzenli ve iyi çalışıyor, bunda bizim de katkımız var: Delhi havaalanında yer hizmetlerini bir Türk firması olan Çelebi Holding veriyor.

Delhi'de bu kadar dolaşmak yeter. Buradan güneye doğru ineceğiz.

Yeni Delhi ( Hindistan)

Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi büyüklüğü, karışıklığı, yeşilliği, temiz caddeleri ve kirli sokaklarıyla ülkenin daha iyi yanlarını yansıtmaya çalışıyor. 17 milyonluk bu şehrin yeni kısmı klasik bir başkent tasarımına göre kurulmuş: geniş caddeler, devlet kurumlarına ait büyük binalar, büyükelçiliklerin bulunduğu yemyeşil mahalleler. Şehrin eski kısmı da klasik Hindistan: dar ve kirli sokaklar, labirent mahalleler, kötü altyapı. Turist olarak şanslısınız çünkü zevkinize göre her iki Delhi'de de istediğiniz kadar vakit geçirebilirsiniz.


Eski binaları ve eserleri mi görmek istiyorsunuz? Eski Delhi'de size hizmetlerini satmaya çalışan tuktuk sürücülerinden birini hızlıca seçip fiyat en az yarısına inene kadar pazarlık yapın, sürücünün sırıtan suratından yine de kazıklandığınızı hissedin ama boşverin, sonra ara sokaklarda turlayın biraz. Bu bölgede şehrin gidilesi yerlerinden Kırmızı Kale ve Jama Mescid'e uğrayabilirsiniz.Ya da daha iyisi günlük hayat gailesi içinde yuvarlanıp giden Delhi'lileri uzaktan dikizleyebilirsiniz.

Eski Delhi bölgesinden tuktukla 10 dakika mesafedeki Connaught Meydanı'ysa şehrin gezinti bölgesi. Meydanın çevresini çepeçevre saran dükkanlarda ilgi çekici fazla bir şey yok. Halk genel olarak civardaki kafelerde bir şeyler yiyip alanın ortasındaki parkta turluyor. Ocak 2013'te Delhi merkezindeki ilk şubesini Connaught'ta açan Starbucks'ın önündeki oldukça uzun bir kuyruk var.

Meydanın yaklaşık 20 dakika uzağında Hindistan Tak'ı Birinci Dünya Savaşında ölen Hintli askerlerin anısına yapılmış. Biz Paris'teki zafer takının benzeyen bu yapıda fazla vakit kaybetmeden yakınlardaki Lodi bahçelerine geçiyoruz. Delhililerin özellikle haftasonu gelmeyi sevdiği bu park biraz bakımsız da olsa şehirden biraz uzaklaşmak için ideal.

Delhi 2013 yılbaşından beri uluslarası basında kendine geniş yer buluyor ama iyi bir nedenden değil. Şehirde tecavüz vakalarında patlama yaşanıyor. Geçen seneye göre altı katına çıkan vakalardan dolayı hem Delhili kadınlar hem de kadın ziyaretçiler oldukça tedirgin. Öyleki başka ülkelerde tapınak girişlerinde uyarılara ve ricalara rağmen biraz sonra denize girecekmiş gibi dolaşan bazı milletler Delhi'de oldukça muhafazakar olmuşlar: sadece tapınaklarda değil bütün şehirde 35 derece havada uzun kollu gömlek ve pantolon giyip bir de üzerine şal alıyorlar. Delhi bu sorunu çözene kadar turist sayısında azalma olacağı çok aşikar.

Bir önceki gelişime göre trafikte daha fazla araç olmasına rağmen sanki trafik daha rahat: bunda şehir metrosunun hızla genişlemesi çok etkili olmuş. Şehrin bazı kesimlerinde inşaatlar almış yürümüş, ama yollar daracık. Havaalanı eskisine göre çok daha düzenli ve iyi çalışıyor, bunda bizim de katkımız var: Delhi havaalanında yer hizmetlerini bir Türk firması olan Çelebi Holding veriyor.

Delhi'de bu kadar dolaşmak yeter. Buradan güneye doğru ineceğiz.

Tac Mahal mi Sokaklar mı? ( Agra, Hindistan)

 Hindistan, toprak olarak Türkiye'nin yaklaşık 5 katı bir yer. Nüfus olarak ise bizim 15 katımızdan daha büyükler: tam 1,2 milyar. Özellikle son on beş senede Hindistan ismini daha fazla duyar olduk, ülke hızlı gelişmesi ve bilişim sektörü sayesinde dünyada ilgi duyulan ülkeler arasına girdi. Ama, ama, ama. Ne diyecektim? Hindistanla ilgili bir şey yazarken “ama” sözcüğünü kullanmadan cümleyi bitirmek pek mümkün değil. Zıtlıkların koyun koyuna yaşadığı bu ülke bundan dolayı bir çok gezginin gezmek istediği ama gitmediği yerler arasında üst sıralarda yer alıyor. Hindistan'la ilgili iyi bir şey düşününce illa ki kötü bir şey de aklınıza geliyor, kötü bir şey düşününce de iyiler. Neyse, biraz genel bilgi sonrası Agra sokaklarına çıkalım.

Hindistan'ın 1,2 milyar vatandaşı yaklaşık 600 civarında ana dile sahip. 600 anadil var ama devletin resmi dili Hintçe ve İngilizce. İki dili de konuşmayan vatandaş sayısı %50'ler de. Hindistan deyince eski İngiltere sömürgesi olmasından dolayı çok kişinin İngilizce konuşabileceğini düşünürsünüz , değil. Değişik kaynaklara göre İngilizce konuşanların oranı nüfusun %5 ila %8 arası: küçük görünüyor ama 60 ila 100 milyon arası insan ediyor. Az değil.

Hindistan yaklaşık 3800 dolar kişi başı gelirle dünya gelir sıralamasında 120. basamak civarında. Gelir dağılımı oldukça bozuk. Dünyada en fazla sayıda zengin çıkaran yerlerden biri olan ülke aynı zamanda dünyanın en fakirlerine ev sahipliği yapıyor. Ülke dünyanın en büyük demiryolu sistemine sahip. Aynı zamanda dünyanın ennnnnn yavaş otoyol sistemi de Hindistan'da. Trenle seyahat ederken ortalama 60 km/s hızla gidebilirken otoyolda ortalama hızınız 30km/s civarında ancak olabiliyor. Ülkede yolların kötü durumu ticareti ve gelişmeyi kötü etkiliyor. Hintli yöneticiler de bunun farkında ama farklı eyaletlerin farklı etnik yapıları ülkede hızla bir altyapı düzenlemesine izin vermiyor. Trenyolları yaygın tamam ama o kadar çok talep var ki bazı rotalarda 15-20 gün önceden yer ayırtmanız lazım.

Agra, Hindistan'ın en tanınan tarihi eserlerinden Tac Mahal'e ev sahipliği yapıyor. Dünyanın yedi harikasından biri sayılan bu eser Hindistan'ın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri. Eser geçen sene 300,000 yabancı turist çektmiş. Bu kadar tanınan bir eserin bu kadar az yabancı ziyaretçi çekmesi ilginç gelebilir, (bir tane daha) ama koca Hindistan Türkiye'ye gelen turist sayısının beşte birini ancak çekiyor: yıllık 6.5 milyon civarı. Hatta 2013 yılında bu sayının daha da düşük olabileceğini söyleyebiliriz, çünkü son üç aydır Hindistan dünya basınında tecavüz olaylarının 6 katına çıkmasıgi ve büyük şehirlerde salgına dönüşmesiyle yer buluyor. Bunun sonucunda 2013 yılında ülkeye gelen kadın ziyaretçi sayısında üçte bir azalma yaşanmış. Tac Mahal'e geri dönelim yine, ama kuru kuru bilgi verme işini vikipedya'ya vereyim, şuna bir bakıverin: http://tr.wikipedia.org/wiki/Tac_Mahal.

Döndünüz mü? Geçmişini okudunuz Tac Mahal'in, yukarıdaki resimlere baktınız. Ben size Hindistan'da Tac Mahal'den çok daha ilginç üstelik ziyaret etmek için tren gişelerinde vakit kaybetmenize, tuktuk sürücüleriyle gerilmenize ve hediyelik eşya satıcılarından kaçmanıza gerek olmayan bir şey olduğunu söylesem? Tac Mahal iyi güzel ama Hindistan gezinizin bence en unutulmayacak yanı değil, bu ülkenin insanları ve onlarca yüzlerce yaşayış-inanış biçimleri göreceğiniz herhangi bir binadan ( dünyanın yedi harikasından bir olsa dahi) çok daha ilginç. Onun için Tac Mahal'e iki saat hayran hayran bakalım sonra eksoz kokuları, çöp dağları, sizi sağa sola çekiştiren yapışkan satıcıların olduğu Agra sokaklarına dönelim, orada görecek daha çok şey var.

Tac Mahal mi Sokaklar mı? ( Agra, Hindistan)

 Hindistan, toprak olarak Türkiye'nin yaklaşık 5 katı bir yer. Nüfus olarak ise bizim 15 katımızdan daha büyükler: tam 1,2 milyar. Özellikle son on beş senede Hindistan ismini daha fazla duyar olduk, ülke hızlı gelişmesi ve bilişim sektörü sayesinde dünyada ilgi duyulan ülkeler arasına girdi. Ama, ama, ama. Ne diyecektim? Hindistanla ilgili bir şey yazarken “ama” sözcüğünü kullanmadan cümleyi bitirmek pek mümkün değil. Zıtlıkların koyun koyuna yaşadığı bu ülke bundan dolayı bir çok gezginin gezmek istediği ama gitmediği yerler arasında üst sıralarda yer alıyor. Hindistan'la ilgili iyi bir şey düşününce illa ki kötü bir şey de aklınıza geliyor, kötü bir şey düşününce de iyiler. Neyse, biraz genel bilgi sonrası Agra sokaklarına çıkalım.

Hindistan'ın 1,2 milyar vatandaşı yaklaşık 600 civarında ana dile sahip. 600 anadil var ama devletin resmi dili Hintçe ve İngilizce. İki dili de konuşmayan vatandaş sayısı %50'ler de. Hindistan deyince eski İngiltere sömürgesi olmasından dolayı çok kişinin İngilizce konuşabileceğini düşünürsünüz , değil. Değişik kaynaklara göre İngilizce konuşanların oranı nüfusun %5 ila %8 arası: küçük görünüyor ama 60 ila 100 milyon arası insan ediyor. Az değil.

Hindistan yaklaşık 3800 dolar kişi başı gelirle dünya gelir sıralamasında 120. basamak civarında. Gelir dağılımı oldukça bozuk. Dünyada en fazla sayıda zengin çıkaran yerlerden biri olan ülke aynı zamanda dünyanın en fakirlerine ev sahipliği yapıyor. Ülke dünyanın en büyük demiryolu sistemine sahip. Aynı zamanda dünyanın ennnnnn yavaş otoyol sistemi de Hindistan'da. Trenle seyahat ederken ortalama 60 km/s hızla gidebilirken otoyolda ortalama hızınız 30km/s civarında ancak olabiliyor. Ülkede yolların kötü durumu ticareti ve gelişmeyi kötü etkiliyor. Hintli yöneticiler de bunun farkında ama farklı eyaletlerin farklı etnik yapıları ülkede hızla bir altyapı düzenlemesine izin vermiyor. Trenyolları yaygın tamam ama o kadar çok talep var ki bazı rotalarda 15-20 gün önceden yer ayırtmanız lazım.

Agra, Hindistan'ın en tanınan tarihi eserlerinden Tac Mahal'e ev sahipliği yapıyor. Dünyanın yedi harikasından biri sayılan bu eser Hindistan'ın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri. Eser geçen sene 300,000 yabancı turist çektmiş. Bu kadar tanınan bir eserin bu kadar az yabancı ziyaretçi çekmesi ilginç gelebilir, (bir tane daha) ama koca Hindistan Türkiye'ye gelen turist sayısının beşte birini ancak çekiyor: yıllık 6.5 milyon civarı. Hatta 2013 yılında bu sayının daha da düşük olabileceğini söyleyebiliriz, çünkü son üç aydır Hindistan dünya basınında tecavüz olaylarının 6 katına çıkmasıgi ve büyük şehirlerde salgına dönüşmesiyle yer buluyor. Bunun sonucunda 2013 yılında ülkeye gelen kadın ziyaretçi sayısında üçte bir azalma yaşanmış. Tac Mahal'e geri dönelim yine, ama kuru kuru bilgi verme işini vikipedya'ya vereyim, şuna bir bakıverin: http://tr.wikipedia.org/wiki/Tac_Mahal .

Döndünüz mü? Geçmişini okudunuz Tac Mahal'in, yukarıdaki resimlere baktınız. Ben size Hindistan'da Tac Mahal'den çok daha ilginç üstelik ziyaret etmek için tren gişelerinde vakit kaybetmenize, tuktuk sürücüleriyle gerilmenize ve hediyelik eşya satıcılarından kaçmanıza gerek olmayan bir şey olduğunu söylesem? Tac Mahal iyi güzel ama Hindistan gezinizin bence en unutulmayacak yanı değil, bu ülkenin insanları ve onlarca yüzlerce yaşayış-inanış biçimleri göreceğiniz herhangi bir binadan ( dünyanın yedi harikasından bir olsa dahi) çok daha ilginç. Onun için Tac Mahal'e iki saat hayran hayran bakalım sonra eksoz kokuları, çöp dağları, sizi sağa sola çekiştiren yapışkan satıcıların olduğu Agra sokaklarına dönelim, orada görecek daha çok şey var.

Hindistan
















Hindistan'a en son 13 sene önce gelmiştim, aradan çok zaman geçti. Ülkede neler değişti, neler aynı merak ediyorum. Gerçi ülke kocaman, sizinle gezeceğimiz kısım dar ama olsun fikir verir.  Hadi Hindistan yollarına, ilk durak Agra.

Hindistan
















Hindistan'a en son 13 sene önce gelmiştim, aradan çok zaman geçti. Ülkede neler değişti, neler aynı merak ediyorum. Gerçi ülke kocaman, sizinle gezeceğimiz kısım dar ama olsun fikir verir.  Hadi Hindistan yollarına, ilk durak Agra.

Çinliler Geliyor



 Yukarıdaki websitesine bir bakın, turizm tanıtımı için hazırlanmış. Hangi ülkenin olabilir? Evet, Çince hazırlanmış ama Çin değil. Hemen göze çarmasa da hazırlayan ülkenin bayrağı sağ üst köşede: Kanada. Buna benzer Çince hazırlanmış sitelerin sayısı hızla artıyor. Neden mi? 2000'li yılların başına kadar yurtdışına çıkmasına genellikle izin verilmeyen Çin vatandaşları giderek hızlanan bir şekilde yurtdışına çıkmaya başlamış durumdalar.  2000 yılında sadece 5 milyon Çinli turist geziye çıkmış, 2020 yılında bu rakamın 150 milyon ila 200 milyon arası bir yerde olacağı düşünülüyor.

Çin, vatandaşlarını her ülkeye göndermiyor. Bir kere yurtdışına çıkmak isteyen Çin vatandaşının devletten izin alması şart. Sonra da sadece izin verilen ülkesine giden onaylı Çinli bir turizm şirketiyle gitmesine izin var. Tabi her onaylı şirketin de bir kotası var, diyelim Çinli olarak Almanya'ya gitmek istediniz ve turizm acentalarında yer yok. Şansınızı seneye denemeniz ya da gitmek istediğiniz ülkeyi değiştimeniz gerekiyor. Yani  her şey sıkı sıkıya devlet kontrolü altında. Tabi bunların olması için gideceği yer için vize alması da gerekiyor. Zor iş ama Çinli turist sayı hızla artmaya devam ediyor. Çin devletinin ilginç bir uygulamasına göre Çinli vatandaşların Çin'in özerk bölgeleri olan Hong Kong ya da Makau'ya gitmek için vize alması gerekiyor, ama Türk vatandaşlarının buralara girerken vize alması gerekmiyor.

Şu anda bulunduğum Tayland'ın Chiang Mai kenti de Çinli akınından nasibini alan yerlerden.  Şehirden her geçişimde daha fazla yerde daha fazla Çince görmeye başladım: lokantalar, oteller, turizm şirketleri.  Çinliler Dünya turizmini önümüzdeki on sene içinde çok etkileyecekler gibi geliyor. Daha önceden Batılı turistleri ağırlamak için organize olan Asya ülkeleri doğal olarak Çinlilerin ilgisini çekecek şekilde de organize olacaklar.Asya'nın turizm merkezleri daha mı Asyalı olacak dersiniz?

Merak edenler için 2011 rakamlarına göre Çinlilerin en fazla ziyaret ettikleri ülkeler şöyle:

Yabancı Ülkeler
Çin Halk Cumhuriyeti Turisti
(X 10.000 )
Önceki Seneden Büyüme (%)
Japonya
145.81
13.9
Güney Kore
131.25
19.5
Vietnam
92.03
81.7
Tayland
71.69
-6.5
Singapur
64.76
16.2
Malezya
57.35
31.8
Avustralya
39.84
15.5
Almanya
27.16
5.4
Myanmar
16.38
61.2
Filipinler
16.00
15.7
Kamboçya
14.05
70.7
Hindistan
6.98
48.2
Yeni Zelanda
6.83
16.6
Güney Afrika
3.88
22.6
Mısır
3.30
52.0
Nepal
2.86
81.9
Pakistan
2.64
-10.7
Türkiye
2.39
38.7
Macaristan
1.60
-10.9
Maldivler Cumhuriyeti
0.95
47.3
Sri Lanka
0.69
-4.7
Küba
0.39
18.6
Brunei
0.26
-7.1
Hırvatistan
0.10
24.2
Malta Cumhuriyeti
0.08
19.3

Çinliler Geliyor



 Yukarıdaki websitesine bir bakın, turizm tanıtımı için hazırlanmış. Hangi ülkenin olabilir? Evet, Çince hazırlanmış ama Çin değil. Hemen göze çarmasa da hazırlayan ülkenin bayrağı sağ üst köşede: Kanada. Buna benzer Çince hazırlanmış sitelerin sayısı hızla artıyor. Neden mi? 2000'li yılların başına kadar yurtdışına çıkmasına genellikle izin verilmeyen Çin vatandaşları giderek hızlanan bir şekilde yurtdışına çıkmaya başlamış durumdalar.  2000 yılında sadece 5 milyon Çinli turist geziye çıkmış, 2020 yılında bu rakamın 150 milyon ila 200 milyon arası bir yerde olacağı düşünülüyor.

Çin, vatandaşlarını her ülkeye göndermiyor. Bir kere yurtdışına çıkmak isteyen Çin vatandaşının devletten izin alması şart. Sonra da sadece izin verilen ülkesine giden onaylı Çinli bir turizm şirketiyle gitmesine izin var. Tabi her onaylı şirketin de bir kotası var, diyelim Çinli olarak Almanya'ya gitmek istediniz ve turizm acentalarında yer yok. Şansınızı seneye denemeniz ya da gitmek istediğiniz ülkeyi değiştimeniz gerekiyor. Yani  her şey sıkı sıkıya devlet kontrolü altında. Tabi bunların olması için gideceği yer için vize alması da gerekiyor. Zor iş ama Çinli turist sayı hızla artmaya devam ediyor. Çin devletinin ilginç bir uygulamasına göre Çinli vatandaşların Çin'in özerk bölgeleri olan Hong Kong ya da Makau'ya gitmek için vize alması gerekiyor, ama Türk vatandaşlarının buralara girerken vize alması gerekmiyor.

Şu anda bulunduğum Tayland'ın Chiang Mai kenti de Çinli akınından nasibini alan yerlerden.  Şehirden her geçişimde daha fazla yerde daha fazla Çince görmeye başladım: lokantalar, oteller, turizm şirketleri.  Çinliler Dünya turizmini önümüzdeki on sene içinde çok etkileyecekler gibi geliyor. Daha önceden Batılı turistleri ağırlamak için organize olan Asya ülkeleri doğal olarak Çinlilerin ilgisini çekecek şekilde de organize olacaklar.Asya'nın turizm merkezleri daha mı Asyalı olacak dersiniz?

Merak edenler için 2011 rakamlarına göre Çinlilerin en fazla ziyaret ettikleri ülkeler şöyle:

Yabancı Ülkeler
Çin Halk Cumhuriyeti Turisti
(X 10.000 )
Önceki Seneden Büyüme (%)
Japonya
145.81
13.9
Güney Kore
131.25
19.5
Vietnam
92.03
81.7
Tayland
71.69
-6.5
Singapur
64.76
16.2
Malezya
57.35
31.8
Avustralya
39.84
15.5
Almanya
27.16
5.4
Myanmar
16.38
61.2
Filipinler
16.00
15.7
Kamboçya
14.05
70.7
Hindistan
6.98
48.2
Yeni Zelanda
6.83
16.6
Güney Afrika
3.88
22.6
Mısır
3.30
52.0
Nepal
2.86
81.9
Pakistan
2.64
-10.7
Türkiye
2.39
38.7
Macaristan
1.60
-10.9
Maldivler Cumhuriyeti
0.95
47.3
Sri Lanka
0.69
-4.7
Küba
0.39
18.6
Brunei
0.26
-7.1
Hırvatistan
0.10
24.2
Malta Cumhuriyeti
0.08
19.3

Tayland Islak, Çoook Islak: Songkran Su Şenlikleri ve Yeni Yıl 2557

 Her sene 13-15 Nisan tarihleri arasında Tayland'da hayat herkes sırıksıklam olana kadar duruyor. Sokağa çıkarsanız donunuza kadar ıslanacaksınız kaçış yok. Bu tarihler arasında ülke Tayland takvimine göre yeni yıla girmeyi ve yazın en sıcak günlerinin geride kalmaya başlamasını su şenlikleriyle kutluyor.


Tayland'da kullanılan geleneksel Budist takvimine göre yeni yıl 13 Nisan'da başlıyor. Aslında bir sene 354 gün ve senenin ne zaman başladığına ayın hareketlerine göre karar vermeleri gerekiyor ama karışıklığı önlemek için 1941 yılında yeni yılı 13 Nisan gününe sabitlemişler. Bu Nisan ayının 13.ünde Tayland takvimine göre 2557.nci seneye girdik, yeni yılınız kutlu olsun!


Geleneğe göre Songkran'dan önce Budist tapınakları iyice elden geçiyor ve Buda heykelleri suyla iyice yıkanıyormuş. Amaç kötülüklerin eski yılda kalması ve suyla akıp geçmişte kalmasıymış. Taylandlılar Buda heykellerini yıkamakta kullanılan suyu biriktirip saygı duydukları insanları bu kutsanmış su ile ıslatmaya başlamışlar.

Taylandlı gençler yılın en sıcak günlerinin yaşandığı Nisan ayında başkalarını ıslatmak ve eğlenmek için kutsanmış su gerekmediğine karar verip caddede gördükleri herkesi ıslatmaya başlamışlar. O zamandan beri 13-15 Nisan tarihleri arasında Tayland'da iseniz ıslanacaksınız kaçış yok.Halen tapınaklara gitmek geleneği de devam ediyor ama Songkran'ın ana amacı su şenliklerine kaymış.

Chiang Mai, Tayland'ın büyükçe ama geleneklerini koruyabilmiş yerlerinden biri. Bangkok'un keşmekeşini çekmek istemeyenler için iyi bir seçenek. Şehir aynı zamanda bütün Tayland'da Songkran kutlamalarının en canlı olduğu yer.

Kutlamalardan önce polis gazetelerde ve cadde kenarına koyduğu ilanlarda kamyonet arkasına su tankı koyup yoldan geçenlere atmanın kazalara yol açtığını dolayısıyla yasak olduğunu, yolda motor sürücülerine kenardan su fırlatmanın da aynı şekilde yasaklandığını duyurup cezaları ilan etmişti. Cezalar da az uz değil hani.  Ama fotoğraflara bakınca göreceksiniz ki uyarılar Taylandlıların bir kulağından girip hızla diğerinden çıkmış.
























Songkran sırasında imkanı olanlar kamyonetleriyle,  olmayanlar su tabancalarıyla ve yol kenarına koydukları devasa kovalarlar gelen geçeni son derece eğlenerek bıkmadan usanmadan üç gün boyunca sırık sıklam ediyorlar. Hava sıcaklığının 40 derece civarında gezindiği bu günlerde arada bir ıslanmanın zararı yok hemen kuruyorsunuz. ....da. Kurumanıza izin vermiyorlar ki, her on adımda bir ağzı kulaklarında bir Taylandlı kovasını kapıp yanınıza geliyor. Islanmayacaksınız da ne yapacaksınız.Zevkini çıkarın. Sokak seviyesinde fotoğraf çekmek pek mümkün değil çünkü her an fotoğraf makinanızda Songkran'dan nasibini alabilir.


Sakin Chiang Mai sokakları hem yerli hem yabancı turitlerin katılımıyla çok renkli ve çoooook ıslak görüntüler veriyor.
Nisan ayı civarı Güneydoğu Asya'da gezecekseniz çantanıza kocaman bir su tabancası eklemeyi ihmal etmeyin.

Tayland Islak, Çoook Islak: Songkran Su Şenlikleri ve Yeni Yıl 2557

 Her sene 13-15 Nisan tarihleri arasında Tayland'da hayat herkes sırıksıklam olana kadar duruyor. Sokağa çıkarsanız donunuza kadar ıslanacaksınız kaçış yok. Bu tarihler arasında ülke Tayland takvimine göre yeni yıla girmeyi ve yazın en sıcak günlerinin geride kalmaya başlamasını su şenlikleriyle kutluyor.


Tayland'da kullanılan geleneksel Budist takvimine göre yeni yıl 13 Nisan'da başlıyor. Aslında bir sene 354 gün ve senenin ne zaman başladığına ayın hareketlerine göre karar vermeleri gerekiyor ama karışıklığı önlemek için 1941 yılında yeni yılı 13 Nisan gününe sabitlemişler. Bu Nisan ayının 13.ünde Tayland takvimine göre 2557.nci seneye girdik, yeni yılınız kutlu olsun!


Geleneğe göre Songkran'dan önce Budist tapınakları iyice elden geçiyor ve Buda heykelleri suyla iyice yıkanıyormuş. Amaç kötülüklerin eski yılda kalması ve suyla akıp geçmişte kalmasıymış. Taylandlılar Buda heykellerini yıkamakta kullanılan suyu biriktirip saygı duydukları insanları bu kutsanmış su ile ıslatmaya başlamışlar.

Taylandlı gençler yılın en sıcak günlerinin yaşandığı Nisan ayında başkalarını ıslatmak ve eğlenmek için kutsanmış su gerekmediğine karar verip caddede gördükleri herkesi ıslatmaya başlamışlar. O zamandan beri 13-15 Nisan tarihleri arasında Tayland'da iseniz ıslanacaksınız kaçış yok.Halen tapınaklara gitmek geleneği de devam ediyor ama Songkran'ın ana amacı su şenliklerine kaymış.

Chiang Mai, Tayland'ın büyükçe ama geleneklerini koruyabilmiş yerlerinden biri. Bangkok'un keşmekeşini çekmek istemeyenler için iyi bir seçenek. Şehir aynı zamanda bütün Tayland'da Songkran kutlamalarının en canlı olduğu yer.

Kutlamalardan önce polis gazetelerde ve cadde kenarına koyduğu ilanlarda kamyonet arkasına su tankı koyup yoldan geçenlere atmanın kazalara yol açtığını dolayısıyla yasak olduğunu, yolda motor sürücülerine kenardan su fırlatmanın da aynı şekilde yasaklandığını duyurup cezaları ilan etmişti. Cezalar da az uz değil hani.  Ama fotoğraflara bakınca göreceksiniz ki uyarılar Taylandlıların bir kulağından girip hızla diğerinden çıkmış.
























Songkran sırasında imkanı olanlar kamyonetleriyle,  olmayanlar su tabancalarıyla ve yol kenarına koydukları devasa kovalarlar gelen geçeni son derece eğlenerek bıkmadan usanmadan üç gün boyunca sırık sıklam ediyorlar. Hava sıcaklığının 40 derece civarında gezindiği bu günlerde arada bir ıslanmanın zararı yok hemen kuruyorsunuz. ....da. Kurumanıza izin vermiyorlar ki, her on adımda bir ağzı kulaklarında bir Taylandlı kovasını kapıp yanınıza geliyor. Islanmayacaksınız da ne yapacaksınız.Zevkini çıkarın. Sokak seviyesinde fotoğraf çekmek pek mümkün değil çünkü her an fotoğraf makinanızda Songkran'dan nasibini alabilir.


Sakin Chiang Mai sokakları hem yerli hem yabancı turitlerin katılımıyla çok renkli ve çoooook ıslak görüntüler veriyor.
Nisan ayı civarı Güneydoğu Asya'da gezecekseniz çantanıza kocaman bir su tabancası eklemeyi ihmal etmeyin.

Peru'nun başkenti Lima: Güney Amerika'daki Son Durağım

Lima'nın başkenti Lima çoğu yolcunun ülkeye girerken ya da ayrılırken sadece zorunluluktan uğradığı bir yer. Şehir 2000'leri başında yükselen bir suç dalgasıyla başetmekte bayağı güçlük çekmiş.  Köyden kente hızla artan göç işşizlik ve fakirliği de peşinden getirmiş. 8.5 milyonluk bu şehir Peru'nun sanayi üretiminin üçte ikisini tek başına karşılıyor. Doğal olarak çevre sorunları ve trafik sıkışıklığı en önemli sorunlarından.Bugün de Lima'nın bir çok bölgesi turistler için tekin değil. Ama keyifli bölgeleri de var: Miraflores ve San Isidro  gibi.


Lima deniz kıyısında çölde kurulu bir şehir. Ekvatora çok yakın olmasına ve çölde kurulu olmasına rağmen denizdeki serin akımtılar sayesinde iklimi şaşırtıcı derecede yumuşak. Miraflores, Lima'nın hali vakti yerinde semtlerinden. Belki bu yüzden belki de şehirde rahat yürünecek en azından bir mahalle olması için Miraflores'a yığmışlar polisleri. Her sokak başında gece gündüz en az bir polis bekliyor. Güvenlik sorunu halledildiği için Lima'lılar akşamları ve haftasonları soluğu Miraflores'te alıyor: denize girenlere, sörf yapanlara, yamaç paraşütçülerine, alışverişe gelenlere ve yemek isteyenlere bol seçenek var.



Lima, ikinci dünya gezimde Güney Amerika turumun son durağı. On aydır dünyayı sizinle bazen hızlı bazen yavaş turluyoruz, artık eve dönme zamanı yaklaşıyor. Ama acele etmeyin iki durağımız daha var: önce Tayland sonra Hindistan.


Peru'nun başkenti Lima: Güney Amerika'daki Son Durağım

Lima'nın başkenti Lima çoğu yolcunun ülkeye girerken ya da ayrılırken sadece zorunluluktan uğradığı bir yer. Şehir 2000'leri başında yükselen bir suç dalgasıyla başetmekte bayağı güçlük çekmiş.  Köyden kente hızla artan göç işşizlik ve fakirliği de peşinden getirmiş. 8.5 milyonluk bu şehir Peru'nun sanayi üretiminin üçte ikisini tek başına karşılıyor. Doğal olarak çevre sorunları ve trafik sıkışıklığı en önemli sorunlarından.Bugün de Lima'nın bir çok bölgesi turistler için tekin değil. Ama keyifli bölgeleri de var: Miraflores ve San Isidro  gibi.


Lima deniz kıyısında çölde kurulu bir şehir. Ekvatora çok yakın olmasına ve çölde kurulu olmasına rağmen denizdeki serin akımtılar sayesinde iklimi şaşırtıcı derecede yumuşak. Miraflores, Lima'nın hali vakti yerinde semtlerinden. Belki bu yüzden belki de şehirde rahat yürünecek en azından bir mahalle olması için Miraflores'a yığmışlar polisleri. Her sokak başında gece gündüz en az bir polis bekliyor. Güvenlik sorunu halledildiği için Lima'lılar akşamları ve haftasonları soluğu Miraflores'te alıyor: denize girenlere, sörf yapanlara, yamaç paraşütçülerine, alışverişe gelenlere ve yemek isteyenlere bol seçenek var.



Lima, ikinci dünya gezimde Güney Amerika turumun son durağı. On aydır dünyayı sizinle bazen hızlı bazen yavaş turluyoruz, artık eve dönme zamanı yaklaşıyor. Ama acele etmeyin iki durağımız daha var: önce Tayland sonra Hindistan.


Peru'nun En Güzel Şehri Cusco

Peru'lu birine ülkesini ziyaret edeceğinizi söyleseniz mutlaka tembih ederler "Diğer şehirler şart değil ama Cusco'ya uğramadan dönme". Haklılar.

3400 metredeki bu kent Peru'nun en güzel şehri. İnka'lar zamanından itibaren bölgenin merkezi haline gelen Cusco bugün tam bir turist mıknatısı. Yakındaki Macchu Picchu'ya ya da Kutsal İnka vadisine gitmek isteyenler için Cusco konumu ve sundukları itibarıyla ideal bir konumda. Şehir dışına çıkmak istemiyorsanız Cusco içinde görecek çok yer var.

 Hadi diyelim fazla turistik yere gitmek istemiyorsanız benim yaptığım gibi Cusco'nun güzel sokaklarında avarelik yapabilirsiniz. Şehirde bayağı bir dolandım ama fotoğraf çekmek nedense aklıma gelmedi, yola çıkmadan bir gece önce meydana çıkıp eksiği tamamladım. Buradan Lima'ya 21 saatlik dön baba dönelim virajlı bir yol bizi bekliyor.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...