Bolivya ( Lago Colorado'dan Uyuni'ye)



Önceki yazıdan kaldığımız yerden devam edelim ( http://www.simdigezelim.com/2013/03/bolivya-atacamadan-lago-coloradoya.html ) . Bolivya'nın bu bölgesi And dağları üzerinde çok geniş bir platoda. Yüksekliğin 4000 metre civarında olması mevsimleri de etkilemiş, genel olarak iki mevsimden söz etmek mümkün: yağışli ve soğuk yaz mevsimi ve yağışsız ama daha soğuk kış mevsimi.









Yaz mevsiminde  yağan yağmur zaten olmayan yolları balçık haline getirdiği için geziye çıktığınız araç çok önemli. Daha da önemlisi sürücünüz: alkol almaması lazım. Diyeceksiniz ki ne var bunda üç gün içmeyiversin. Öyle değil. Dünya Sağlık örgütüne göre Bolivya nüfusunun altıda biri alkolik ya da ağır içici sınıfına giriyor. Genci, yaşlısı, küçüğü, büyüğü, kadını, erkeği altıda biri her gün kafayı fena çekiyor. Eee buralarda yapacak bir şey de yok, sürücüler de alkol alıyor. Yola çıkmadan turizm firması seçiyorsunuz ya işin püf noktası içne sürücüleri anında işten atan bir firma bulmak. Zaten hepsinin programları aynı.

Sağlam firmayı nasıl bulursunuz peki? Şili'de San Pedro de Atacama köy meydanında ülkenin resmi turizm ofisi var. Bu ofiste geziye çıkan diğer yolcuların yorumları ve şikayetleri bir defterde saklanıyor. Bu deftere göre şikayet almayan sağlam üç firma var ( altmış firmadan sadece üç!). Estrella del Sur, Atacama Mystica ve Cordillera Traveler. İlk ikisi gezide yapılacakları açıklama konusunda istekli ve yardımsever firmalar, Cordillera Traveler'daysa şirret bir Kuzey Amerikalı çalışan gelen müşterileri kaçırmakla meşguldu, en azından bende başarılı oldu. 






 Yolculuk dört çeker araçta toplam altı yolcuyla yapıldığı için diğer gezi arkadaşlarınızın iyi olması daha doğrusu çok kötü olmaması önemli. Sonuçta günde 12 saat dipdibe oturup akşamları aynı yerde kalıyor ve yemek yiyorsunuz. Bu da şans işi.
 İlk akşam kalınacak yer bütün gezi şirketleri için aynı ve en iyimser anlatımla "ilkel" denilebilecek bir yer. 4300 metre yüksekliğinde ve en yakın yerleşim merkezine bir gün uzaklıkta bir yere hostel kurarsanız müşteri de siz de kalmak zorundaysa fazla bir şey yapmanıza gerek yok. Bolivya'da genel olarak otel, hostel vb yerlerde ısıtma yok: adamlar üşümüyor kardeşim, sıcaklık akşam 5 derece iken tişörtle etrafta dolaşıp polarlara sarınan bizlere alaycı gözlerle bakıyorlar. Üşümemek öğrenilen bir şey galiba ama öğrenmek için fazla zamanım yoktu, onun yerine üşüyüverdim.  

 Yaz mevsiminde gelirseniz yanınızda uyku tulumu getirmeseniz de olur ama kışın ( geçen sefer Bolivya'ya kışa doğru gelmiştim) getirin, lazım.


 Bu yüksekliğe birden çıkan bazı kişilerde yükseklik hastalığı ortaya çıkıyor: baş ağrısı, mide bulantısı ve kusma ile başlıyor. İlerlerse ölüme kadar gidebiliyor. Onun için bu geziye çıkmadan önce San Pedro'da iki gece geçirmenizi tavsiye ederim. 2800 metreden sonra 4300 metreye çıkması zahmetli ama biraz baş ağrısı ile sorunsuz oluyor. Ancak birden 4300 metreye vurursanız, geziden pek zevk almıyorsunuz. Yolda karşılaştığımız yolculardan bazıları San Pedro'ya uçakla gelip oradan geziye hemen çıkmışlardı, zevk almadıkları kusmalarından ve yüzlerinden belliydi.

 Gezinin ikinci gününde de güzel manzaralı yerlerden geçip akşama doğru Uyuni kasabasına varıyoruz. Aslında doğrudan Uyuni tuzlasına gidip orada konaklamamız lazım ama bölgeyi bu mevsimde adet olduğu üzere su basmış. Su basmasına çok sevindim.

  
Diyeceksiniz "be kardeşim gezmek istediğin yeri su basmış, ne diye sevinirsin?" . Yarın görünce anlarsınız, Uyuni su basınca bambaşka.

 Sabaha gün doğmadan kalkacağız, erkenden yatağa yollanmalı bu gece. Zaten dışarıda kar soğuğu var,  bir de yaz mevsiminde gelmeseydik hava nasıl olurdu acaba?




Bolivya ( Lago Colorado'dan Uyuni'ye)



Önceki yazıdan kaldığımız yerden devam edelim ( http://www.simdigezelim.com/2013/03/bolivya-atacamadan-lago-coloradoya.html ) . Bolivya'nın bu bölgesi And dağları üzerinde çok geniş bir platoda. Yüksekliğin 4000 metre civarında olması mevsimleri de etkilemiş, genel olarak iki mevsimden söz etmek mümkün: yağışli ve soğuk yaz mevsimi ve yağışsız ama daha soğuk kış mevsimi.









Yaz mevsiminde  yağan yağmur zaten olmayan yolları balçık haline getirdiği için geziye çıktığınız araç çok önemli. Daha da önemlisi sürücünüz: alkol almaması lazım. Diyeceksiniz ki ne var bunda üç gün içmeyiversin. Öyle değil. Dünya Sağlık örgütüne göre Bolivya nüfusunun altıda biri alkolik ya da ağır içici sınıfına giriyor. Genci, yaşlısı, küçüğü, büyüğü, kadını, erkeği altıda biri her gün kafayı fena çekiyor. Eee buralarda yapacak bir şey de yok, sürücüler de alkol alıyor. Yola çıkmadan turizm firması seçiyorsunuz ya işin püf noktası içne sürücüleri anında işten atan bir firma bulmak. Zaten hepsinin programları aynı.

Sağlam firmayı nasıl bulursunuz peki? Şili'de San Pedro de Atacama köy meydanında ülkenin resmi turizm ofisi var. Bu ofiste geziye çıkan diğer yolcuların yorumları ve şikayetleri bir defterde saklanıyor. Bu deftere göre şikayet almayan sağlam üç firma var ( altmış firmadan sadece üç!). Estrella del Sur, Atacama Mystica ve Cordillera Traveler. İlk ikisi gezide yapılacakları açıklama konusunda istekli ve yardımsever firmalar, Cordillera Traveler'daysa şirret bir Kuzey Amerikalı çalışan gelen müşterileri kaçırmakla meşguldu, en azından bende başarılı oldu. 






 Yolculuk dört çeker araçta toplam altı yolcuyla yapıldığı için diğer gezi arkadaşlarınızın iyi olması daha doğrusu çok kötü olmaması önemli. Sonuçta günde 12 saat dipdibe oturup akşamları aynı yerde kalıyor ve yemek yiyorsunuz. Bu da şans işi.
 İlk akşam kalınacak yer bütün gezi şirketleri için aynı ve en iyimser anlatımla "ilkel" denilebilecek bir yer. 4300 metre yüksekliğinde ve en yakın yerleşim merkezine bir gün uzaklıkta bir yere hostel kurarsanız müşteri de siz de kalmak zorundaysa fazla bir şey yapmanıza gerek yok. Bolivya'da genel olarak otel, hostel vb yerlerde ısıtma yok: adamlar üşümüyor kardeşim, sıcaklık akşam 5 derece iken tişörtle etrafta dolaşıp polarlara sarınan bizlere alaycı gözlerle bakıyorlar. Üşümemek öğrenilen bir şey galiba ama öğrenmek için fazla zamanım yoktu, onun yerine üşüyüverdim.  

 Yaz mevsiminde gelirseniz yanınızda uyku tulumu getirmeseniz de olur ama kışın ( geçen sefer Bolivya'ya kışa doğru gelmiştim) getirin, lazım.


 Bu yüksekliğe birden çıkan bazı kişilerde yükseklik hastalığı ortaya çıkıyor: baş ağrısı, mide bulantısı ve kusma ile başlıyor. İlerlerse ölüme kadar gidebiliyor. Onun için bu geziye çıkmadan önce San Pedro'da iki gece geçirmenizi tavsiye ederim. 2800 metreden sonra 4300 metreye çıkması zahmetli ama biraz baş ağrısı ile sorunsuz oluyor. Ancak birden 4300 metreye vurursanız, geziden pek zevk almıyorsunuz. Yolda karşılaştığımız yolculardan bazıları San Pedro'ya uçakla gelip oradan geziye hemen çıkmışlardı, zevk almadıkları kusmalarından ve yüzlerinden belliydi.

 Gezinin ikinci gününde de güzel manzaralı yerlerden geçip akşama doğru Uyuni kasabasına varıyoruz. Aslında doğrudan Uyuni tuzlasına gidip orada konaklamamız lazım ama bölgeyi bu mevsimde adet olduğu üzere su basmış. Su basmasına çok sevindim.

  
Diyeceksiniz "be kardeşim gezmek istediğin yeri su basmış, ne diye sevinirsin?" . Yarın görünce anlarsınız, Uyuni su basınca bambaşka.

 Sabaha gün doğmadan kalkacağız, erkenden yatağa yollanmalı bu gece. Zaten dışarıda kar soğuğu var,  bir de yaz mevsiminde gelmeseydik hava nasıl olurdu acaba?




Bolivya'da Görülmesi Gereken Yerler ( Atacama'dan Lago Colorado'ya)

Bolivya, Güney Amerika'nın en geri kalmış ülkesi. Bunun sebeplerinden biri ülkenin denize hiç kıyısı olmaması ve ülkenin büyük çoğunluğunda iklimin gerçekten sert olması. Bolivya-Şili sınırı yaklaşık 4000 metre yüksekliğindeki bir geçitte.



Bu gezide Şili sınırından arabayla iki gün boyunca Bolivya içinde ilerleyerek Uyuni kasabasına varacağız, ertesi gün de Uyuni tuzlasının gerçeküstü görüntüsünün keyfini süreceğiz. Önümüzdeki iki gün boyunca etrafta neredeyse hiç yerleşim merkezi yok. Yolun geçtiği yükseklik zaman zaman 5300 metreye çıkacak. Yol demişken iki gün boyunca bir santim bile asfalt yol yok: sadece yağmur yağdığında balçığa dönüşen toprak yollar var. Yağmur mevsiminde olduğumuzu söylemiş miydim?

İlk önce sınır kapısından geçerek Bolivya'ya geçelim: önden buyrun, arkamız Şili önümüz Bolivya.



Bölge tamamıyla boş ve yakınlarda insan yerleşimi olmadığından isteyen herkesin sınırdan rahat rahat geçmesi mümkün. Zaten sınır Nasrettin hocanın türbesi gibi, öyle tel örgü falan yok. Sadece yukarıdaki "kapı" var.




Bir de bu yalnız gümrük binası. İnanması güç ama turistlerin Şili-Bolivya arasında en sık kullandığı kapı bu.


Sınır kapısındaki formaliteleri 5-10 dakikada bitirdikten sonra resmen Bolivya'dayız artık.  Şili'den ayarladığımız turun aracı biraz gecikerekte olsa geliyor ve yola düşüyoruz.


Dünyanın başka bölgelerinde eşine çok az rastlanılacak görüntülerin olduğu bir bölge burası. Yükseklikten dolayı azalan oksijen hızlı hareket ettiğimde tıknefes olmama yolaçıp baş ağrısı yapsa da bu bölgede gezmek çok keyifli.

Bölgedeki göllere isimler renklerine göre verilmiş: siyah göl, mavi göl, yeşil göl, kırmızı göl gibi. Bazılarını böyle adlandırmak için iyi bir hayalgücü lazım diyordum ki sürücümüz "buranın adı yeşil göl, ama yeşil değil, sadece adı öyle"  diyerek durumu özetliyor.


Bölgeye fazla gelen olmaması herşeyin bozulmadan kalmasını sağlamış. Bir şeyler daha anlatacaktım ama kocaman bir flamingo sürüsüne rastlayınca dikkatim dağıldı. Hadi biraz manzarayı seyredelim, yarın konuşuruz.






Bolivya'da Görülmesi Gereken Yerler ( Atacama'dan Lago Colorado'ya)

Bolivya, Güney Amerika'nın en geri kalmış ülkesi. Bunun sebeplerinden biri ülkenin denize hiç kıyısı olmaması ve ülkenin büyük çoğunluğunda iklimin gerçekten sert olması. Bolivya-Şili sınırı yaklaşık 4000 metre yüksekliğindeki bir geçitte.



Bu gezide Şili sınırından arabayla iki gün boyunca Bolivya içinde ilerleyerek Uyuni kasabasına varacağız, ertesi gün de Uyuni tuzlasının gerçeküstü görüntüsünün keyfini süreceğiz. Önümüzdeki iki gün boyunca etrafta neredeyse hiç yerleşim merkezi yok. Yolun geçtiği yükseklik zaman zaman 5300 metreye çıkacak. Yol demişken iki gün boyunca bir santim bile asfalt yol yok: sadece yağmur yağdığında balçığa dönüşen toprak yollar var. Yağmur mevsiminde olduğumuzu söylemiş miydim?

İlk önce sınır kapısından geçerek Bolivya'ya geçelim: önden buyrun, arkamız Şili önümüz Bolivya.



Bölge tamamıyla boş ve yakınlarda insan yerleşimi olmadığından isteyen herkesin sınırdan rahat rahat geçmesi mümkün. Zaten sınır Nasrettin hocanın türbesi gibi, öyle tel örgü falan yok. Sadece yukarıdaki "kapı" var.




Bir de bu yalnız gümrük binası. İnanması güç ama turistlerin Şili-Bolivya arasında en sık kullandığı kapı bu.


Sınır kapısındaki formaliteleri 5-10 dakikada bitirdikten sonra resmen Bolivya'dayız artık.  Şili'den ayarladığımız turun aracı biraz gecikerekte olsa geliyor ve yola düşüyoruz.


Dünyanın başka bölgelerinde eşine çok az rastlanılacak görüntülerin olduğu bir bölge burası. Yükseklikten dolayı azalan oksijen hızlı hareket ettiğimde tıknefes olmama yolaçıp baş ağrısı yapsa da bu bölgede gezmek çok keyifli.

Bölgedeki göllere isimler renklerine göre verilmiş: siyah göl, mavi göl, yeşil göl, kırmızı göl gibi. Bazılarını böyle adlandırmak için iyi bir hayalgücü lazım diyordum ki sürücümüz "buranın adı yeşil göl, ama yeşil değil, sadece adı öyle"  diyerek durumu özetliyor.


Bölgeye fazla gelen olmaması herşeyin bozulmadan kalmasını sağlamış. Bir şeyler daha anlatacaktım ama kocaman bir flamingo sürüsüne rastlayınca dikkatim dağıldı. Hadi biraz manzarayı seyredelim, yarın konuşuruz.






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...