Kobe

Kobe'de kaldığım sokakta manzara bu. Aslında Japonya'nın çoğu yerinde manzara bu. Kendi küçük, fiyatı büyük evler. Evler tatami'yle ölçülüyor: hani şu odalarda yer kaplaması olarak kullanılan hasır karışımı geleneksel Japon yer örtüsü. Tatami aynı zamanda bir yüzölçümü birimi olarakta kullanılıyor. Tek başına oturan Japonlar büyük şehirlerde genelde 10-15 tatamilik bir evde oturuyorlar: yani 16-24 metrekare. Yani yukarıda 30 daire kadar var. Böyle bir evin kirası yaklaşık olarak 1500 USD. Merkeze yaklaştıkça kiralar artıyor.
Dünyanın en zengin milletlerinden birinin yaşam standartı bu kadar düşük olabilir mi? Adamların evi 20 metrekare kadar olduğu için evde yapamadıkları her şey için bir hizmet üretmişler. Örneğin karaoke mekanları: evde kağıt gibi duvarlar olduğu için karaoke yapmaya kalkarsan bütün apartman başına toplanacağı için bir sürü karaoke odası kiralayan şirket var, bayağı bir kısmı da tek kişilik odalar. Odaya gidip istediğiniz şarkıyı seçip gönlünüzce tek başınıza söylüyorsunuz. Evler küçük ve duvarlar çok ince olduğu için Japonya'da "aşk otelleri" türemiş: evde rahat edemeyen çiftler bari otele gelsin diye. Kobe'yi anlatacaktım ama dağıldım yine.
Kobe'de hemen her şehrin kendi özel lağım kapağı var, nedendir bilinmez. Kobe haritasına bakarsanız deniz kenarında yemyeşil bir alan görürsünüz: Merikan parkı. O parka giderseniz üç beş ağaç ve gıpgri betona bulanmış büyük bir düzlükle karşılaşırsınız. Bu park Japon ( ve dünya) tarihi açısından önemli bir yer. 1860'lara kadar Japonya dünyadan tamamen kopu yaşıyormuş, 200 senedir yürürlükte olan bir kanuna göre herhangi bir yabancı Japon topraklarına ayak basarsa öldürülüyormuş aynı şekilde bir Japon ülke dışına çıkıp geri dönerse sonu ölüm oluyormuş. Bunun sadece iki istisnası olmuş. Portekiz ve Hollanda'ya verilen çok kısıtlı olsa da Japonya'da ticaret yapma hakkı: bu anlaşmaya göre izin verilen yabancılar sadece gün ışığı saatlerinde Japonya içinde dolaşabilmekteymiş, hava kararınca kendilerine ayrılan topraklara geri dönmek zorundalarmış. 1800'lerin sonunda Amerika'da Japonya ile ticaret yapmak istemiş ve hayır cevabı almış. Bunun üzerine sonraki Amerikan müdahalelerine örnek olacak bir şey yapmışlar: dokuz gemilik bir Amerikan filosu toplarını Japon şehirlerine çevirerek limanlarına demirlemiş ve serbest ticaret rica etmiş. Topun namlusundaki Japonlar da bu ricayı geri çevirmemişler. Kobe'de yabancılara açılan ilk beş şehirden biri, Merikan parkı da yabancı gemilerin yani A-Merikan gemilerinin ilk demirlediği bölge.
Bu uzun giriş sonrası Kobe'nin de diğer Japon şehirleri gibi temiz, düzenli ve dar olduğunu bir kez daha vurgulayayım. Şehrin en ünlü ürünü eti: Kobe etini duymuşsunuzdur. Kalitesine göre kilosu 5000 dolara kadar alıcı bulan bu eti Japonya'daki lüks restoranlarda bulmak mümkün. Bir ara Türkiye'deki otellerden birinde de Kobe etinde yapılma 150 liralık hamburger satıyorlardı, geçelim bir kalem.

Osaka ve sonra Tokyo yapıp artık Japonya'dan çıkalım di mi? Uzun kaldık buralarda.

Kobe

Kobe'de kaldığım sokakta manzara bu. Aslında Japonya'nın çoğu yerinde manzara bu. Kendi küçük, fiyatı büyük evler. Evler tatami'yle ölçülüyor: hani şu odalarda yer kaplaması olarak kullanılan hasır karışımı geleneksel Japon yer örtüsü. Tatami aynı zamanda bir yüzölçümü birimi olarakta kullanılıyor. Tek başına oturan Japonlar büyük şehirlerde genelde 10-15 tatamilik bir evde oturuyorlar: yani 16-24 metrekare. Yani yukarıda 30 daire kadar var. Böyle bir evin kirası yaklaşık olarak 1500 USD. Merkeze yaklaştıkça kiralar artıyor.
Dünyanın en zengin milletlerinden birinin yaşam standartı bu kadar düşük olabilir mi? Adamların evi 20 metrekare kadar olduğu için evde yapamadıkları her şey için bir hizmet üretmişler. Örneğin karaoke mekanları: evde kağıt gibi duvarlar olduğu için karaoke yapmaya kalkarsan bütün apartman başına toplanacağı için bir sürü karaoke odası kiralayan şirket var, bayağı bir kısmı da tek kişilik odalar. Odaya gidip istediğiniz şarkıyı seçip gönlünüzce tek başınıza söylüyorsunuz. Evler küçük ve duvarlar çok ince olduğu için Japonya'da "aşk otelleri" türemiş: evde rahat edemeyen çiftler bari otele gelsin diye. Kobe'yi anlatacaktım ama dağıldım yine.
Kobe'de hemen her şehrin kendi özel lağım kapağı var, nedendir bilinmez. Kobe haritasına bakarsanız deniz kenarında yemyeşil bir alan görürsünüz: Merikan parkı. O parka giderseniz üç beş ağaç ve gıpgri betona bulanmış büyük bir düzlükle karşılaşırsınız. Bu park Japon ( ve dünya) tarihi açısından önemli bir yer. 1860'lara kadar Japonya dünyadan tamamen kopu yaşıyormuş, 200 senedir yürürlükte olan bir kanuna göre herhangi bir yabancı Japon topraklarına ayak basarsa öldürülüyormuş aynı şekilde bir Japon ülke dışına çıkıp geri dönerse sonu ölüm oluyormuş. Bunun sadece iki istisnası olmuş. Portekiz ve Hollanda'ya verilen çok kısıtlı olsa da Japonya'da ticaret yapma hakkı: bu anlaşmaya göre izin verilen yabancılar sadece gün ışığı saatlerinde Japonya içinde dolaşabilmekteymiş, hava kararınca kendilerine ayrılan topraklara geri dönmek zorundalarmış. 1800'lerin sonunda Amerika'da Japonya ile ticaret yapmak istemiş ve hayır cevabı almış. Bunun üzerine sonraki Amerikan müdahalelerine örnek olacak bir şey yapmışlar: dokuz gemilik bir Amerikan filosu toplarını Japon şehirlerine çevirerek limanlarına demirlemiş ve serbest ticaret rica etmiş. Topun namlusundaki Japonlar da bu ricayı geri çevirmemişler. Kobe'de yabancılara açılan ilk beş şehirden biri, Merikan parkı da yabancı gemilerin yani A-Merikan gemilerinin ilk demirlediği bölge.
Bu uzun giriş sonrası Kobe'nin de diğer Japon şehirleri gibi temiz, düzenli ve dar olduğunu bir kez daha vurgulayayım. Şehrin en ünlü ürünü eti: Kobe etini duymuşsunuzdur. Kalitesine göre kilosu 5000 dolara kadar alıcı bulan bu eti Japonya'daki lüks restoranlarda bulmak mümkün. Bir ara Türkiye'deki otellerden birinde de Kobe etinde yapılma 150 liralık hamburger satıyorlardı, geçelim bir kalem.

Osaka ve sonra Tokyo yapıp artık Japonya'dan çıkalım di mi? Uzun kaldık buralarda.

Japonya'yı ucuza gezmek mi? Siz en iyisi tenis oynamaya benzin alarak gidin..

Bu yazı "Japonya'yı ucuza gezebilir miyiz?" ve benzeri sorularınıza toptan cevap vermek için hazırlandı. Evet, Japonya'yı ucuza gezmeniz mümkün: tenis oynamanız ve benzin almanız kaydıyla.

Aşağıda www.numbeo.com  adresinden derlediğim fiyat karşılaştırmaları var. İstanbul ve Tokyo arasındaki fiyat farklarına bakarsanız sadece iki kalem dışında ( tenis kortu kiralama ve benzin) her şey ama her şey İstanbul'dan daha pahalı.

Mesela McDonalds'da yemek Tokyo'da sadece %10 kadar daha pahalı. Domates mi istiyorsunuz? Üzgünüm İstanbul'da ödediğinizin 7.5 katını ödemeniz lazım. "Heyy taksi" demek 2 ila 4 katı daha pahalı. Ekmek üç katına. Patates bile saygıdeğer olmuş Tokyo tezgahlarında, İstanbul'un dört katı. Bu fiyatlara bakıp kendinizi şarapla avutmak isterseniz, o ucuz bak sadece %7 fark var.  Ev fiyatları Tokyo'da İstanbul'un 15 katı. Japonya'da 99 senelik ev kredisi verilmesinin sebebi bu olsa gerek.

Japonya'da son 20 senedir fiyatlar düşüyor.  Evet bu düşmüş halleri. Ama fiyatlar düşerken Japon yeni değerlendiği için ülke yabancılar için iyice pahalı hale gelmiş. Japon malları da kurdan dolayı iyice pahalı olduğu için müşteri bulamıyor. Ekonominin böyle devam etme şansı yok. Önümüzdeki 2-3 sene içinde Japonya sözcüğünün yanında buhran, iflas, inanılmaz düşüş, şok sözcüklerini bol bol göreceğimizi tahmin ediyorum. Şimdi değil ama 2015-2016 ve sonrasında ülke herkes için çok daha ucuz olacaktır. Meraklısına fiyat karşılaştırmaları aşağıda. Kaynak www.numbeo.com .



İstanbul Tokyo Fark
Restoranlar


Öğün, Ucuz Restaurant 12.00 YTL 21.01 YTL 75,09%
2 Öğün, Mid-range Restaurant, Üç ders 57.50 YTL 91.01 YTL 58,28%
Combo McDonalds yemek veya benzeri 12.00 YTL 13.13 YTL 9,43%
Yurtiçi Bira (0.5 litre ) 5.50 YTL 10.51 YTL 91,01%
İthal Bira (0.33 litrelik şişe) 7.00 YTL 14.71 YTL 110,11%
Cappuccino  5.50 YTL 7.35 YTL 33,71%
 Pepsi (0.33 litrelik şişe) 2.00 YTL 2.52 YTL 26,07%
Su (0.33 litrelik şişe) 1.00 YTL 2.52 YTL 152,13%

Piyasalar


Süt (normal), 1 litre 2.00 YTL 4.20 YTL 110,11%
Taze Beyaz Ekmek (500g) 1.00 YTL 4.20 YTL 320,22%
Pirinç (1kg) 3.50 YTL 9.45 YTL 170,14%
Yumurta (12) 4.00 YTL 4.62 YTL 15,56%
Yerel Peynir (1kg) 14.08 YTL 32.68 YTL 132,17%
Tavuk  (derisiz, kemiksiz), (1kg) 10.00 YTL 17.70 YTL 76,96%
Elma (1kg) 3.00 YTL 9.98 YTL 232,67%
Portakal (1kg) 3.00 YTL 8.40 YTL 180,15%
Domates (1kg) 2.50 YTL 21.01 YTL 740,44%
Patates (1kg) 1.50 YTL 7.35 YTL 390,25%
Marul (1 baş) 1.50 YTL 3.68 YTL 145,13%
Su (1,5 litre şişe) 1.00 YTL 3.13 YTL 213,06%
Şarap 25.00 YTL 26.93 YTL 7,72%
Yurtiçi Bira (0.5 litre şişe) 4.00 YTL 5.99 YTL 49,70%
İthal Bira (0.33 litrelik şişe) 5.00 YTL 6.30 YTL 26,07%
Sigara Paketi (Marlboro) 8.00 YTL 9.24 YTL 15,56%

Taşıma


Tek yönlü Bilet (Şehiriçi) 2.00 YTL 3.36 YTL 68,09%
Aylık Paso (Normal Fiyat) 137.50 YTL 189,10 YTL 37,53%
Taksi Başlat (Normal Tarife) 2.70 YTL 14.92 YTL 452,51%
1km Taksi (Normal Tarife) 1.60 YTL 5.25 YTL 228,30%
Taksi 1saat bekleme (Normal Tarife) 22.50 YTL 56.73 YTL 152,13%
Benzin (1 litre) 4.50 YTL 3.15 YTL % -29,96
Volkswagen Golf 1.4 90 KW Trendline (Veya Eşdeğer Yeni Araç) 44,000.00 YTL 45,325.75 YTL +3.01%

Masraflar (Aylık)


85m2 Daire Temel (Elektrik, Gaz, Su, Çöp) 225,91 YTL 406,56 YTL 79,97%
1 dk. Yerel Peşin ödenen Cep Tarife  0.35 YTL 1.89 YTL 440,28%
İnternet (6 Mbps, Sınırsız Data, Kablo / ADSL) 50.00 YTL 84.04 YTL 68,09%

Spor Ve Dinlence


Spor Kulübü, 1 yetişkin için Aylık Ücret 122,50 YTL 210,11 YTL 71,52%
Tenis Kortu Kiralık (Weekend 1 Saat) 45.00 YTL 17.70 YTL % -60,67
Sinema, Uluslararası Film, 1 Koltuk 15.00 YTL 37.82 YTL 152,13%

Giyim ve Ayakkabı


  Kot pantolon (Levis 501 Veya Benzer) 129.50 YTL 157,58 YTL 21,68%
Bir Zincir Mağaza 1 elbise (Zara, H & M, ...) 80.00 YTL 147,08 YTL 83,85%
Nike Ayakkabı 1 Çift 140,00 YTL 210,11 YTL 50,08%
Erkek Deri Ayakkabı 1 Çift 140,00 YTL 210,11 YTL 50,08%

Aylık Kiralama


Şehir Merkezinde Daire (1 yatak odası) 1.000,00 YTL 2,941.53 YTL 194,15%
Merkezi Daire (1 yatak odası) dışında 500,00 YTL 1,443.24 YTL 188,65%
Şehir Merkezinde  Daire (3 yatak odası) 1,750.00 YTL 7,216.19 YTL 312,35%
Merkez Dışında Daire (3 yatak odası) 1.000,00 YTL 4,202.18 YTL 320,22%

Daire satın alma


Şehir Merkezi apartman  metrekare başına fiyat 3,620.43 YTL 37,050.07 YTL 923,36%
Merkezi dışında Daire Satın alma Metrekare başına fiyat 1,750.00 YTL 28,201.86 YTL % +1,511.54













Japonya'yı ucuza gezmek mi? Siz en iyisi tenis oynamaya benzin alarak gidin..

Bu yazı "Japonya'yı ucuza gezebilir miyiz?" ve benzeri sorularınıza toptan cevap vermek için hazırlandı. Evet, Japonya'yı ucuza gezmeniz mümkün: tenis oynamanız ve benzin almanız kaydıyla.

Aşağıda www.numbeo.com  adresinden derlediğim fiyat karşılaştırmaları var. İstanbul ve Tokyo arasındaki fiyat farklarına bakarsanız sadece iki kalem dışında ( tenis kortu kiralama ve benzin) her şey ama her şey İstanbul'dan daha pahalı.

Mesela McDonalds'da yemek Tokyo'da sadece %10 kadar daha pahalı. Domates mi istiyorsunuz? Üzgünüm İstanbul'da ödediğinizin 7.5 katını ödemeniz lazım. "Heyy taksi" demek 2 ila 4 katı daha pahalı. Ekmek üç katına. Patates bile saygıdeğer olmuş Tokyo tezgahlarında, İstanbul'un dört katı. Bu fiyatlara bakıp kendinizi şarapla avutmak isterseniz, o ucuz bak sadece %7 fark var.  Ev fiyatları Tokyo'da İstanbul'un 15 katı. Japonya'da 99 senelik ev kredisi verilmesinin sebebi bu olsa gerek.

Japonya'da son 20 senedir fiyatlar düşüyor.  Evet bu düşmüş halleri. Ama fiyatlar düşerken Japon yeni değerlendiği için ülke yabancılar için iyice pahalı hale gelmiş. Japon malları da kurdan dolayı iyice pahalı olduğu için müşteri bulamıyor. Ekonominin böyle devam etme şansı yok. Önümüzdeki 2-3 sene içinde Japonya sözcüğünün yanında buhran, iflas, inanılmaz düşüş, şok sözcüklerini bol bol göreceğimizi tahmin ediyorum. Şimdi değil ama 2015-2016 ve sonrasında ülke herkes için çok daha ucuz olacaktır. Meraklısına fiyat karşılaştırmaları aşağıda. Kaynak www.numbeo.com .



İstanbul Tokyo Fark
Restoranlar


Öğün, Ucuz Restaurant 12.00 YTL 21.01 YTL 75,09%
2 Öğün, Mid-range Restaurant, Üç ders 57.50 YTL 91.01 YTL 58,28%
Combo McDonalds yemek veya benzeri 12.00 YTL 13.13 YTL 9,43%
Yurtiçi Bira (0.5 litre ) 5.50 YTL 10.51 YTL 91,01%
İthal Bira (0.33 litrelik şişe) 7.00 YTL 14.71 YTL 110,11%
Cappuccino  5.50 YTL 7.35 YTL 33,71%
 Pepsi (0.33 litrelik şişe) 2.00 YTL 2.52 YTL 26,07%
Su (0.33 litrelik şişe) 1.00 YTL 2.52 YTL 152,13%

Piyasalar


Süt (normal), 1 litre 2.00 YTL 4.20 YTL 110,11%
Taze Beyaz Ekmek (500g) 1.00 YTL 4.20 YTL 320,22%
Pirinç (1kg) 3.50 YTL 9.45 YTL 170,14%
Yumurta (12) 4.00 YTL 4.62 YTL 15,56%
Yerel Peynir (1kg) 14.08 YTL 32.68 YTL 132,17%
Tavuk  (derisiz, kemiksiz), (1kg) 10.00 YTL 17.70 YTL 76,96%
Elma (1kg) 3.00 YTL 9.98 YTL 232,67%
Portakal (1kg) 3.00 YTL 8.40 YTL 180,15%
Domates (1kg) 2.50 YTL 21.01 YTL 740,44%
Patates (1kg) 1.50 YTL 7.35 YTL 390,25%
Marul (1 baş) 1.50 YTL 3.68 YTL 145,13%
Su (1,5 litre şişe) 1.00 YTL 3.13 YTL 213,06%
Şarap 25.00 YTL 26.93 YTL 7,72%
Yurtiçi Bira (0.5 litre şişe) 4.00 YTL 5.99 YTL 49,70%
İthal Bira (0.33 litrelik şişe) 5.00 YTL 6.30 YTL 26,07%
Sigara Paketi (Marlboro) 8.00 YTL 9.24 YTL 15,56%

Taşıma


Tek yönlü Bilet (Şehiriçi) 2.00 YTL 3.36 YTL 68,09%
Aylık Paso (Normal Fiyat) 137.50 YTL 189,10 YTL 37,53%
Taksi Başlat (Normal Tarife) 2.70 YTL 14.92 YTL 452,51%
1km Taksi (Normal Tarife) 1.60 YTL 5.25 YTL 228,30%
Taksi 1saat bekleme (Normal Tarife) 22.50 YTL 56.73 YTL 152,13%
Benzin (1 litre) 4.50 YTL 3.15 YTL % -29,96
Volkswagen Golf 1.4 90 KW Trendline (Veya Eşdeğer Yeni Araç) 44,000.00 YTL 45,325.75 YTL +3.01%

Masraflar (Aylık)


85m2 Daire Temel (Elektrik, Gaz, Su, Çöp) 225,91 YTL 406,56 YTL 79,97%
1 dk. Yerel Peşin ödenen Cep Tarife  0.35 YTL 1.89 YTL 440,28%
İnternet (6 Mbps, Sınırsız Data, Kablo / ADSL) 50.00 YTL 84.04 YTL 68,09%

Spor Ve Dinlence


Spor Kulübü, 1 yetişkin için Aylık Ücret 122,50 YTL 210,11 YTL 71,52%
Tenis Kortu Kiralık (Weekend 1 Saat) 45.00 YTL 17.70 YTL % -60,67
Sinema, Uluslararası Film, 1 Koltuk 15.00 YTL 37.82 YTL 152,13%

Giyim ve Ayakkabı


  Kot pantolon (Levis 501 Veya Benzer) 129.50 YTL 157,58 YTL 21,68%
Bir Zincir Mağaza 1 elbise (Zara, H & M, ...) 80.00 YTL 147,08 YTL 83,85%
Nike Ayakkabı 1 Çift 140,00 YTL 210,11 YTL 50,08%
Erkek Deri Ayakkabı 1 Çift 140,00 YTL 210,11 YTL 50,08%

Aylık Kiralama


Şehir Merkezinde Daire (1 yatak odası) 1.000,00 YTL 2,941.53 YTL 194,15%
Merkezi Daire (1 yatak odası) dışında 500,00 YTL 1,443.24 YTL 188,65%
Şehir Merkezinde  Daire (3 yatak odası) 1,750.00 YTL 7,216.19 YTL 312,35%
Merkez Dışında Daire (3 yatak odası) 1.000,00 YTL 4,202.18 YTL 320,22%

Daire satın alma


Şehir Merkezi apartman  metrekare başına fiyat 3,620.43 YTL 37,050.07 YTL 923,36%
Merkezi dışında Daire Satın alma Metrekare başına fiyat 1,750.00 YTL 28,201.86 YTL % +1,511.54













Japonlar Ne İster?

Japonya'da bazı tapınaklarda dilek köşeleri dikkatinizi çeker. Bir dileğiniz varsa tapınağın mağazasına gider dilek tahtasından satın alır ( küçük tahta parçalarına artık ne verirseniz verin), parasını öder sonra dileğinizi bu tahtaya yazarsınız (Bu dilek tahtaları da ucuz şeyler değil hani, ne de olsa tapınağın bakımı için kullanılıyorlar ve Japonya pahalı bir yer). Tahtaya dileğinizi yazdıktan sonra dilekler için ayrılmış bölüme asarsınız. Japonlara göre tapınağa adını veren tanrı güçlüyse ve iyi bir inanansanız isteğiniz gerçekleşir. Bizdeki ağaca çaput bağlamanın daha organize hali yani.

Diyelim Edebiyat tanrısı tapınağına gittiniz ( evet, Kyoto'da böyle bir yer var), küçük tahtalara yazılmış bir sürü sınavda başarılı olma dileğiyle karşılaşırsınız.
Nara'daki bu tapınaktakilerin ne istediği sizce açık değil mi?

Hah bunu anladık. Gelin bir de yakındaki küçük bir tapınağa uğrayalım. Japoncam olmadığı için tapınağın hangi tanrıya adandığını anlayamadım. Ama ne istedikleri hakkında bir fikrim oldu.

Siz ne dersiniz?

Bu Japonlar?
Ne ister?
Japonca bilen biri beni aydınlatırsa sevinirim, yoksa resimlerden anladığımla kalacağım.

Japonlar Ne İster?

Japonya'da bazı tapınaklarda dilek köşeleri dikkatinizi çeker. Bir dileğiniz varsa tapınağın mağazasına gider dilek tahtasından satın alır ( küçük tahta parçalarına artık ne verirseniz verin), parasını öder sonra dileğinizi bu tahtaya yazarsınız (Bu dilek tahtaları da ucuz şeyler değil hani, ne de olsa tapınağın bakımı için kullanılıyorlar ve Japonya pahalı bir yer). Tahtaya dileğinizi yazdıktan sonra dilekler için ayrılmış bölüme asarsınız. Japonlara göre tapınağa adını veren tanrı güçlüyse ve iyi bir inanansanız isteğiniz gerçekleşir. Bizdeki ağaca çaput bağlamanın daha organize hali yani.

Diyelim Edebiyat tanrısı tapınağına gittiniz ( evet, Kyoto'da böyle bir yer var), küçük tahtalara yazılmış bir sürü sınavda başarılı olma dileğiyle karşılaşırsınız.
Nara'daki bu tapınaktakilerin ne istediği sizce açık değil mi?

Hah bunu anladık. Gelin bir de yakındaki küçük bir tapınağa uğrayalım. Japoncam olmadığı için tapınağın hangi tanrıya adandığını anlayamadım. Ama ne istedikleri hakkında bir fikrim oldu.

Siz ne dersiniz?

Bu Japonlar?
Ne ister?
Japonca bilen biri beni aydınlatırsa sevinirim, yoksa resimlerden anladığımla kalacağım.

Tonde Istanbul

 Yaşları 50'lerde olan Japonlara Türk olduğunuzu söylediğinizde "  aaaaa Tonde İstanbul" sözleri ağızlarından dökülüveriyor. Bu kuşak Türkiye'yi 1978 yılında Japonya'da en tutulan pop şarkılar listesine girmiş olan "Tonde İstanbul" şarkısından biliyor. Şarkının anlamı? : uçan halı, İstanbul, pazar, sihir. Kulağa tanıdık geliyor değil mi? Daha da meraklandıysanız aşağıdaki linke tıklayiverin:

http://www.tunesbaby.com/dm/?x=xb2j88

Tonde Istanbul

 Yaşları 50'lerde olan Japonlara Türk olduğunuzu söylediğinizde "  aaaaa Tonde İstanbul" sözleri ağızlarından dökülüveriyor. Bu kuşak Türkiye'yi 1978 yılında Japonya'da en tutulan pop şarkılar listesine girmiş olan "Tonde İstanbul" şarkısından biliyor. Şarkının anlamı? : uçan halı, İstanbul, pazar, sihir. Kulağa tanıdık geliyor değil mi? Daha da meraklandıysanız aşağıdaki linke tıklayiverin:

http://www.tunesbaby.com/dm/?x=xb2j88

Tottori: Japonya'da Deveye Binebileceğiniz Tek Yer

Japonya'yı ucuza dolaşmanın en iyi yollarından biri bir "Japonya Trenyolu Pasosu" almak. Bu pasoyu sadece 1) Japonya dışındaki bir Japonya Demir Yolları yetkili acentasından ve 2) Japonya'ya girişte pasaportunuza turist damgası vurulduysa kullanabiliyorsunuz. Paso pahalı ama ucuz: 21 günlük sınırsız trenyolu seyahatine izin vereni 750 USD, cep yakıcı. Örneğin Tokyo-Kyoto arasını trenler gidip gelseniz zaten 250 dolar gibi bir ücret ödemeniz lazım. Üç haftalık bir paso ücretini beş günde çıkartıyor. Yani ucuz. Ama pasonun alanlar üzerinde garip bir etkisi var: sanki altınızda bir ateş yakılmış gibi her daim hareket halinde olmak istiyorsunuz. Malum pasonun günlük ortalama ücreti 35 dolara denk geliyor, sanki seyahat etmeyince o para boşa gitmiş gibi oluyor. İlla seyahat etmem lazım deyip haritayı tararken karşıma Tottori isimli şehir çıktı, baktım trenyolu da var. Pasom elimde tren istasyonunun yolunu tuttum.
Tottori'nin neyi ünlü diye trende şöyle bir gezi el kitabına göz attım: develeri. Japonya ve develer? İkisini bir araya getirmekte zorlandım doğrusu.
Tren istasyonunda inince karşıma sonsuz bir kumsal çıktığını ve etrafımı Arap giysili Japon bedevilerin etrafımı sardığını hayal ettim. Develere binip elektronik alet imal ettikleri kıl çadırlara gidicektik ( Sanyo firmasının üretim üslerinden biri Tottori).
Trende şekerlemek tatlı da gerçek Japonya değişmiyor be kardeşim. Ne devesi ne kıl çadırda elektronik fabrikası: Tottori merkezi bildiğin gri Japonya.
Belki sokaklardaki bankların seçimi biraz farklı ama diğer Japon şehirleriyle aynı işte.

Tren istasyonunun hemen yanında adet olduğu üzere oteller var. Hatta oteller bile aynı: 4 tane kadar büyük zincir otel var her yerde logolarını görüyorsunuz. Şimdi otellerin ismi ne deseniz bilmem, çünkü Japonca yazıyorlar. "Hani bir gün bir yabancı bu otelde kalmak ister elindeki adreste otel adı da Latin alfabesindedir, en azından otelin tepesindeki devasa tabelamıza bakıp bizi kolay bulabilir", işte kimse bunu dememiş. Otel orada, adını biliyorum, karşımda kocaman yazıyor ama Japonca yahu.

Soru soran sırtçantali garip yabancıya ( ben)  mahçup olmamak için kaçarcasına uzaklaşırken kalp krizi geçirme tehlikesi atlatan üç beş Japonun hal ve tavırlarından anladığım kadarıyla buraya fazla hiç turist gelmiyor anlaşılan. Ama yine de turist büroları var, harika.  Haritanın adı "Tottori turist haritası", İngilizce. İçini açalım. Hmm enfes, herşey Japonca. Madem içini Japonca yazacaktın neden dışını İngilizce yazdın a benim Japon- Arap karışımı turizmci kardeşim.
Baktım sorarak bırakın Bağdat, otel bile bulunmayacak. En iyi bildiğim şekliyle şehri dolaşmaya başladım: eşek gibi kilometrelerce yürüyerek. Üstelik devesiyle tanınan bu şehirde binecek deve bile aramadan.
Tren istasyonundan bir saat kadar yürüyünce "dün sana tepeden baktım Tottori" denebilecek bir noktaya geldim, baktım olmamış burası olsa olsa "dün sana aynı hizadan baktım Tottori" oluyor. Daha da tepeye tırmandım.
Hah şimdi oldu. Aynı zamanda şehrin kalesine geldik, iyi mi?
Bakınız kale. Etkilendiniz mi? "Çooook" demeniz lazım. Gezi el kitaplarındaki birçok eserin tarifine bakarsanız sanırsınız ki az sonra henüz keşfedilmemiş dünyanın sekizinci harikasını görmek üzerinesiniz, muhteşem, harika ve daha da ötesi bir şey sizi beklemektedir. Tottor kalesi gibi yani. Ya da Tottori de deveye binilmesi gibi. Adam gezi rehberi hazırlıyor, size " buraya gelmeyin bir şey yok, buraya da, buraya da " dese kitap gerçekten ince olabilir. Onun için biraz yaratıcı yanlarını katıp gidilen yeri övmek gezi rehberi hazırlayanların gizli zaafı oluyor.
Neyse akşam oluyor, "bir Japon şehrine gittin nasıl olur tapınak ziyaret etmezsin" diyebilecekleri susturmak adına kanıt 1'i sunuyorum. Kırmızı kapılı tapınak.
"Devesiyle tanınan bir Japon şehrine gittin nasıl olur deveye binmezsin" diyecekleri de Tottori'ye davet ediyorum. Burası ooooo biçim güzel bir gelin, ziyaret edin deve-Japon münasebetlerini siz yazıverin. Muhteşem yer, inanın. Ben bir daha Tottori'ye uğrar mıyım?  Bu soruyu bir daha Japon Trenyolu pasosu aldığında önünde harita olur mu şeklinde sorarsanız, cevabım "neden olmasın" olur. Başka türlü Kobe daha iyi olsa gerek der, sabah ilk trenin ne zaman olduğuna koşar adımlarla bakmak için üzerinde ismi yazılı olmayan zincir-büyük-yabancı turistler için de olan-ama İngilizcede hiç hazzetmeyen otelime yollanırım.

Not: Tottori'de cidden deveye binmek isteyenlerin şehrin yarım saat kadar dışındaki kumsala gitmeleri ve develeriyle Japonca konuşup deveye binmek için bir uçak bileti kadar para ödemeleri gerekiyor. İyi eğlenceler. Tottori'ye gidip deveye binerseniz lütfen bana kıl çadırlardaki elektronik fabrikalarını da yazın.

Tottori: Japonya'da Deveye Binebileceğiniz Tek Yer

Japonya'yı ucuza dolaşmanın en iyi yollarından biri bir "Japonya Trenyolu Pasosu" almak. Bu pasoyu sadece 1) Japonya dışındaki bir Japonya Demir Yolları yetkili acentasından ve 2) Japonya'ya girişte pasaportunuza turist damgası vurulduysa kullanabiliyorsunuz. Paso pahalı ama ucuz: 21 günlük sınırsız trenyolu seyahatine izin vereni 750 USD, cep yakıcı. Örneğin Tokyo-Kyoto arasını trenler gidip gelseniz zaten 250 dolar gibi bir ücret ödemeniz lazım. Üç haftalık bir paso ücretini beş günde çıkartıyor. Yani ucuz. Ama pasonun alanlar üzerinde garip bir etkisi var: sanki altınızda bir ateş yakılmış gibi her daim hareket halinde olmak istiyorsunuz. Malum pasonun günlük ortalama ücreti 35 dolara denk geliyor, sanki seyahat etmeyince o para boşa gitmiş gibi oluyor. İlla seyahat etmem lazım deyip haritayı tararken karşıma Tottori isimli şehir çıktı, baktım trenyolu da var. Pasom elimde tren istasyonunun yolunu tuttum.
Tottori'nin neyi ünlü diye trende şöyle bir gezi el kitabına göz attım: develeri. Japonya ve develer? İkisini bir araya getirmekte zorlandım doğrusu.
Tren istasyonunda inince karşıma sonsuz bir kumsal çıktığını ve etrafımı Arap giysili Japon bedevilerin etrafımı sardığını hayal ettim. Develere binip elektronik alet imal ettikleri kıl çadırlara gidicektik ( Sanyo firmasının üretim üslerinden biri Tottori).
Trende şekerlemek tatlı da gerçek Japonya değişmiyor be kardeşim. Ne devesi ne kıl çadırda elektronik fabrikası: Tottori merkezi bildiğin gri Japonya.
Belki sokaklardaki bankların seçimi biraz farklı ama diğer Japon şehirleriyle aynı işte.

Tren istasyonunun hemen yanında adet olduğu üzere oteller var. Hatta oteller bile aynı: 4 tane kadar büyük zincir otel var her yerde logolarını görüyorsunuz. Şimdi otellerin ismi ne deseniz bilmem, çünkü Japonca yazıyorlar. "Hani bir gün bir yabancı bu otelde kalmak ister elindeki adreste otel adı da Latin alfabesindedir, en azından otelin tepesindeki devasa tabelamıza bakıp bizi kolay bulabilir", işte kimse bunu dememiş. Otel orada, adını biliyorum, karşımda kocaman yazıyor ama Japonca yahu.

Soru soran sırtçantali garip yabancıya ( ben)  mahçup olmamak için kaçarcasına uzaklaşırken kalp krizi geçirme tehlikesi atlatan üç beş Japonun hal ve tavırlarından anladığım kadarıyla buraya fazla hiç turist gelmiyor anlaşılan. Ama yine de turist büroları var, harika.  Haritanın adı "Tottori turist haritası", İngilizce. İçini açalım. Hmm enfes, herşey Japonca. Madem içini Japonca yazacaktın neden dışını İngilizce yazdın a benim Japon- Arap karışımı turizmci kardeşim.
Baktım sorarak bırakın Bağdat, otel bile bulunmayacak. En iyi bildiğim şekliyle şehri dolaşmaya başladım: eşek gibi kilometrelerce yürüyerek. Üstelik devesiyle tanınan bu şehirde binecek deve bile aramadan.
Tren istasyonundan bir saat kadar yürüyünce "dün sana tepeden baktım Tottori" denebilecek bir noktaya geldim, baktım olmamış burası olsa olsa "dün sana aynı hizadan baktım Tottori" oluyor. Daha da tepeye tırmandım.
Hah şimdi oldu. Aynı zamanda şehrin kalesine geldik, iyi mi?
Bakınız kale. Etkilendiniz mi? "Çooook" demeniz lazım. Gezi el kitaplarındaki birçok eserin tarifine bakarsanız sanırsınız ki az sonra henüz keşfedilmemiş dünyanın sekizinci harikasını görmek üzerinesiniz, muhteşem, harika ve daha da ötesi bir şey sizi beklemektedir. Tottor kalesi gibi yani. Ya da Tottori de deveye binilmesi gibi. Adam gezi rehberi hazırlıyor, size " buraya gelmeyin bir şey yok, buraya da, buraya da " dese kitap gerçekten ince olabilir. Onun için biraz yaratıcı yanlarını katıp gidilen yeri övmek gezi rehberi hazırlayanların gizli zaafı oluyor.
Neyse akşam oluyor, "bir Japon şehrine gittin nasıl olur tapınak ziyaret etmezsin" diyebilecekleri susturmak adına kanıt 1'i sunuyorum. Kırmızı kapılı tapınak.
"Devesiyle tanınan bir Japon şehrine gittin nasıl olur deveye binmezsin" diyecekleri de Tottori'ye davet ediyorum. Burası ooooo biçim güzel bir gelin, ziyaret edin deve-Japon münasebetlerini siz yazıverin. Muhteşem yer, inanın. Ben bir daha Tottori'ye uğrar mıyım?  Bu soruyu bir daha Japon Trenyolu pasosu aldığında önünde harita olur mu şeklinde sorarsanız, cevabım "neden olmasın" olur. Başka türlü Kobe daha iyi olsa gerek der, sabah ilk trenin ne zaman olduğuna koşar adımlarla bakmak için üzerinde ismi yazılı olmayan zincir-büyük-yabancı turistler için de olan-ama İngilizcede hiç hazzetmeyen otelime yollanırım.

Not: Tottori'de cidden deveye binmek isteyenlerin şehrin yarım saat kadar dışındaki kumsala gitmeleri ve develeriyle Japonca konuşup deveye binmek için bir uçak bileti kadar para ödemeleri gerekiyor. İyi eğlenceler. Tottori'ye gidip deveye binerseniz lütfen bana kıl çadırlardaki elektronik fabrikalarını da yazın.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...