Singapur'da


Singapur ( http://www.simdigezelim.com/2008/11/singapurda-tongali-asci-ile-lezzet-turu.html ), Güneydoğu Asya'nın en zengin ülkesi. Bölgede seyahat ediyorsanız eninde sonunda Singapur'dan geçiyorsunuz. Bu şehir-ülke son derece düzenli ve temiz bir yer. Herşey tıkır tıkır işliyor, çalışkan Singapur'lular kafalarını işlerinden kaldırmıyorlar. Singapur'da gezmek için 2-3 gün yeterli bir süre. Daha önce de buradan geçtiğim için bu kez ağırdan alıp haritasız vurdum kendimi sokaklara. Bir yerlere gittim ama "bir daha bulabilir misin?" derseniz kuşkuluyum. Sokaklarda bir yere gitme kaygısı olmaksızın ve acele etmeden dolaşınca diğer gelişlerimin tersine bu kez Singapur'a biraz ısındım sanki.



Singapur'a uğradığımda Çin yeni yılı bitmişti ama kutlamaları halen devam ediyordu.  Çinliler kırmızı rengin şans getirdiğine inanıyorlar, yeni yıla girerken birbirlerine kırmızı zarf içinde para, hediye ya da kart veriyorlar. Çin yeni yılı için açılan hemen her tezgahın rengi doğal olarak en sevilen renk olan kırmızı.



Çinliler fala inanıyor ama kahve, el veya kart falları kesmemiş ki "ben" falı bakıyorlar. Yüzünüzdeki ben ve noktalara göre geleceğinizi okuyorlar, kötü bir şey görürlerse küçük bir ücret karşılığı hemen geleceğinizi onarıyorlar. 


Asya'da dolaşmanın en iyi yanlarından biri envai çeşit meyva ve meyve suları. Hele 30 dereceyi geçen son derece nemli Singapur havasında buzz gibi taze sıkılmış mango, ananas, karpuz vb meyveler çok iyi gidiyor.

Singapur'da sadece bir gün kalıp bir sonraki duğaım olan Bangladeş'e geçiyorum.

Singapur'da


Singapur ( http://www.simdigezelim.com/2008/11/singapurda-tongali-asci-ile-lezzet-turu.html ), Güneydoğu Asya'nın en zengin ülkesi. Bölgede seyahat ediyorsanız eninde sonunda Singapur'dan geçiyorsunuz. Bu şehir-ülke son derece düzenli ve temiz bir yer. Herşey tıkır tıkır işliyor, çalışkan Singapur'lular kafalarını işlerinden kaldırmıyorlar. Singapur'da gezmek için 2-3 gün yeterli bir süre. Daha önce de buradan geçtiğim için bu kez ağırdan alıp haritasız vurdum kendimi sokaklara. Bir yerlere gittim ama "bir daha bulabilir misin?" derseniz kuşkuluyum. Sokaklarda bir yere gitme kaygısı olmaksızın ve acele etmeden dolaşınca diğer gelişlerimin tersine bu kez Singapur'a biraz ısındım sanki.



Singapur'a uğradığımda Çin yeni yılı bitmişti ama kutlamaları halen devam ediyordu.  Çinliler kırmızı rengin şans getirdiğine inanıyorlar, yeni yıla girerken birbirlerine kırmızı zarf içinde para, hediye ya da kart veriyorlar. Çin yeni yılı için açılan hemen her tezgahın rengi doğal olarak en sevilen renk olan kırmızı.



Çinliler fala inanıyor ama kahve, el veya kart falları kesmemiş ki "ben" falı bakıyorlar. Yüzünüzdeki ben ve noktalara göre geleceğinizi okuyorlar, kötü bir şey görürlerse küçük bir ücret karşılığı hemen geleceğinizi onarıyorlar. 


Asya'da dolaşmanın en iyi yanlarından biri envai çeşit meyva ve meyve suları. Hele 30 dereceyi geçen son derece nemli Singapur havasında buzz gibi taze sıkılmış mango, ananas, karpuz vb meyveler çok iyi gidiyor.

Singapur'da sadece bir gün kalıp bir sonraki duğaım olan Bangladeş'e geçiyorum.

Bali'den geçerken

Endonezya'nın Bali adasının ünü malum, sadece isminin söylenmesi bile birçok turistin ve gezginin ağzının sulanmasına yetiyor. Ama derseniz ki eee adı var, ünlü ama gidilmeye değer mi? Cevabım "reklamını duyduğunuz yerlerden uzak durursanız Bali halen güzel, güney kıyılarında dolaşacaksınız boşuna yorulmayın" olur.


Bali'ye daha önce gitmiştim ( eski yazılarım şurada http://www.simdigezelim.com/2009/03/ubud-bali-endonezya.html  ve http://www.simdigezelim.com/2009/03/kuta-bali-endonezya.html ) , bu kez adanın ünlü başka bir kumsalı olan Sanur'da kaldım, o da sadece bir gece. Hani derler ya "ateş almaya mı geldin, ne kaçıyorsun?" Geldim, gördüm, kalabalıktan ve turistlere yönelik işletmelerin çokluğundan bunaldım, kaçtım.

Eski gezi kitaplarını okursanız Kuta ve Sanur plajlarında in cinin top oynadığını ve sakin bir ortamda sörf yapıp dinlenmek isteyenlerin buralara geldiğini göreceksiniz.Artık öyle değil: her iki bölge de fazla gelişmenin kurbanı olmuş durumdalar. Bali'de  halen cennet gibi yerler var ama Kuta ve Sanur'da değil: Ubud ve Kuzey kıyılarında. Buralardaki turizm altyapısı daha az gelişmiş ve doğa -çoğu yerde- bozulmaya direnmiş. Ama illaki ismi olan bir yerde kalmayı istiyorsanız, Sanur kıyılarını tercih edin. Kıyıda oteller denizin hemen yanında sıralanmış ve uzun bir yürüyüş yolu plajı boydan boya katederken onlarca kafe ve restoranın içinden geçiyorsunuz. Bali'den sonra Singapur'a geçip oradan da ateş alacağız.

Bali'den geçerken

Endonezya'nın Bali adasının ünü malum, sadece isminin söylenmesi bile birçok turistin ve gezginin ağzının sulanmasına yetiyor. Ama derseniz ki eee adı var, ünlü ama gidilmeye değer mi? Cevabım "reklamını duyduğunuz yerlerden uzak durursanız Bali halen güzel, güney kıyılarında dolaşacaksınız boşuna yorulmayın" olur.


Bali'ye daha önce gitmiştim ( eski yazılarım şurada http://www.simdigezelim.com/2009/03/ubud-bali-endonezya.html  ve http://www.simdigezelim.com/2009/03/kuta-bali-endonezya.html ) , bu kez adanın ünlü başka bir kumsalı olan Sanur'da kaldım, o da sadece bir gece. Hani derler ya "ateş almaya mı geldin, ne kaçıyorsun?" Geldim, gördüm, kalabalıktan ve turistlere yönelik işletmelerin çokluğundan bunaldım, kaçtım.

Eski gezi kitaplarını okursanız Kuta ve Sanur plajlarında in cinin top oynadığını ve sakin bir ortamda sörf yapıp dinlenmek isteyenlerin buralara geldiğini göreceksiniz.Artık öyle değil: her iki bölge de fazla gelişmenin kurbanı olmuş durumdalar. Bali'de  halen cennet gibi yerler var ama Kuta ve Sanur'da değil: Ubud ve Kuzey kıyılarında. Buralardaki turizm altyapısı daha az gelişmiş ve doğa -çoğu yerde- bozulmaya direnmiş. Ama illaki ismi olan bir yerde kalmayı istiyorsanız, Sanur kıyılarını tercih edin. Kıyıda oteller denizin hemen yanında sıralanmış ve uzun bir yürüyüş yolu plajı boydan boya katederken onlarca kafe ve restoranın içinden geçiyorsunuz. Bali'den sonra Singapur'a geçip oradan da ateş alacağız.

Timor-Leste'nin Başkenti Dili (2 / 2)

Önceki yazıdan devam ( http://www.simdigezelim.com/2012/03/timor-lestenin-baskenti-dili-1-2.html )


Christo Rei’den şehir merkezine gelirken deniz kıyısında önce balık pazarını geçiyoruz. Balık yakalandığı gibi pazara geliyor.  Bu pazarda satılan ürünler dolapta ya da buzda soğutulmadığı için bozulmadan satılması için fazla vakit yok: bundan dolayı balıkçılar özellikle akşamüstü fiyatları aşağıya çekiyorlar. Balık pazarının hemen yanında üç dakika arayla iki ayrı sebze meyve pazarı var. İkisi de balık pazarı gibi akşamüstleri dolmaya başlıyor. Sahilden devam edersek biraz sonra solda Hz.Meryem heykeli ve sokak içinde  Xanana Gusmao okuma odasını görüyoruz. Xanana Gusmao okuma odasında Timor-Leste tarihiyle ilgili kısa videolar seyredip elinizdeki İngilizce kitapları değiş tokuş edebilirsiniz.




 Yeniden sahile dönüp genelde Avustralyalı çalışanları çeken One More Beer barının önünden yürümeye devam edelim. Biraz sonra solumuzda hükümet konağı sağımızdaysa Dili’nin Kordon boyu olacak. Kordon boyunda meşrubat satıcıları sıralanmış. Gündüzleri burada yürüyenden çok satıcı var. Akşamüstleri güneş etkisini biraz yitirince Dilililer sohbete Kordon boyu ve kumsal bölgesine akıyor. Sahilden batıya doğru biraz daha gidince Dili’nin küçük limanını geçiyoruz ve deniz fenerine varıyoruz. Deniz fenerinden sonra büyükelçilikler ve şehrin kalburüstü lokantalarıyla otelleri sıralanıyor. Caddenin solunda Dili’de görevli yabancıların iş çıkışı buluştuğu bir çok mekan var, deniz kenarında ise Timor-Leste’lilerin mangal keyfi yaptığı yerler.  Tavuk, balık ve et mangal yapılan bu açık hava tezgahları hem lezzetli hem ucuz. Daha ileride sahildeki binalar azalıyor ve kalabalıklar geride kalıyor. Buradan yarım saatlik bir yürüyüşle sakin bir kumsala ve yine el değmemiş mercan kayalıklarına ulaşmak mümkün. Hava kararmak üzere olduğuna göre ilk önce mangal başına geri dönelim, daha sonra şehirdeki son haberleri almak üzere BM görevlilerinin kaynadığı barlardan birine dalarız.

   Madem şehri kısaca dolaşmayı bitirdik bir de Timor-Leste’den geri getirebileceğiniz ürünlere bakalım. Lezzetli bir kahve türü olan Arabica cinsi kahve ülkenin iç kısımlarında yetişiyor ve organik olması sebebiyle yurt dışında da aranıyor. Marketlerde paketlenmiş olarak ya da semt pazarında istediğiniz kalınlıkta çektirerek satın alabilirsiniz. Bir diğer hediyelik ürün ise “tais” adı verilen yerel dokumalar. Bölgeye has bu dokumaları Arte Moris mağazasından ya da daha ucuza Colmero’daki Tais pazarından alabilirsiniz.

      Timor-Leste, dünya sahnesine yeni çıkmış bir ülke. Ülkenin doğal güzellikleri ve iyi insanları sayesinde ileride daha çok ilgi çekeceğine eminim. Herkes burayı keşfetmeden bakir ve el değmemiş bu ülkeyi görmeye ne dersiniz?


Timor-Leste Yararlı Bilgiler

Çoğu kişi yerel bir dil olan Tetum konuşuyor. Dili dışında İngilizce konuşan az, ancak Portekizce bilenler var. Dili dışına çıkacak olanların Portekizce ya da daha iyisi Tetumca bir sözlük almalarında fayda var.

Ucuza konaklamak için East Timor Backpackers (+670  7239821),  geceliği $12’den başlıyor .

Ortalama bütçe için Hotel California (+670 7250064), geceliği $50’den başlıyor . Evet o şarkıyı siz isteseniz de istemeseniz de çalıyorlar.

Bütçeniz yüksekse ve Birleşmiş Milletler personeli fakir ülkelerde nasıl geçiniyor yakından görmek isterseniz Hotel Esplanade (+670 3313 088 ), geceliği $120’den başlıyor.

Ülkeye Denpasar, Cakarta ( Endonezya) ve Singapur’dan uçuşlar var. Türkler havaalanında $30 karşılığında vize alabiliyor. 

Ülkenin en eski ve en bilinen dalış operatörüne   http://www.divetimor.com
adresinden ulaşabilirsiniz.

Ülkenin kendi para birimi yok, ABD doları geçiyor. Gerekirse ATM’lerden USD çekebilirsiniz.


Havaalanı-şehir taksi ücreti pazarlığa göre $5-$10. Şehir içinde hemen her yer taksiyle $1.  

Timor-Leste'nin Başkenti Dili (2 / 2)

Önceki yazıdan devam ( http://www.simdigezelim.com/2012/03/timor-lestenin-baskenti-dili-1-2.html )


Christo Rei’den şehir merkezine gelirken deniz kıyısında önce balık pazarını geçiyoruz. Balık yakalandığı gibi pazara geliyor.  Bu pazarda satılan ürünler dolapta ya da buzda soğutulmadığı için bozulmadan satılması için fazla vakit yok: bundan dolayı balıkçılar özellikle akşamüstü fiyatları aşağıya çekiyorlar. Balık pazarının hemen yanında üç dakika arayla iki ayrı sebze meyve pazarı var. İkisi de balık pazarı gibi akşamüstleri dolmaya başlıyor. Sahilden devam edersek biraz sonra solda Hz.Meryem heykeli ve sokak içinde  Xanana Gusmao okuma odasını görüyoruz. Xanana Gusmao okuma odasında Timor-Leste tarihiyle ilgili kısa videolar seyredip elinizdeki İngilizce kitapları değiş tokuş edebilirsiniz.




 Yeniden sahile dönüp genelde Avustralyalı çalışanları çeken One More Beer barının önünden yürümeye devam edelim. Biraz sonra solumuzda hükümet konağı sağımızdaysa Dili’nin Kordon boyu olacak. Kordon boyunda meşrubat satıcıları sıralanmış. Gündüzleri burada yürüyenden çok satıcı var. Akşamüstleri güneş etkisini biraz yitirince Dilililer sohbete Kordon boyu ve kumsal bölgesine akıyor. Sahilden batıya doğru biraz daha gidince Dili’nin küçük limanını geçiyoruz ve deniz fenerine varıyoruz. Deniz fenerinden sonra büyükelçilikler ve şehrin kalburüstü lokantalarıyla otelleri sıralanıyor. Caddenin solunda Dili’de görevli yabancıların iş çıkışı buluştuğu bir çok mekan var, deniz kenarında ise Timor-Leste’lilerin mangal keyfi yaptığı yerler.  Tavuk, balık ve et mangal yapılan bu açık hava tezgahları hem lezzetli hem ucuz. Daha ileride sahildeki binalar azalıyor ve kalabalıklar geride kalıyor. Buradan yarım saatlik bir yürüyüşle sakin bir kumsala ve yine el değmemiş mercan kayalıklarına ulaşmak mümkün. Hava kararmak üzere olduğuna göre ilk önce mangal başına geri dönelim, daha sonra şehirdeki son haberleri almak üzere BM görevlilerinin kaynadığı barlardan birine dalarız.

   Madem şehri kısaca dolaşmayı bitirdik bir de Timor-Leste’den geri getirebileceğiniz ürünlere bakalım. Lezzetli bir kahve türü olan Arabica cinsi kahve ülkenin iç kısımlarında yetişiyor ve organik olması sebebiyle yurt dışında da aranıyor. Marketlerde paketlenmiş olarak ya da semt pazarında istediğiniz kalınlıkta çektirerek satın alabilirsiniz. Bir diğer hediyelik ürün ise “tais” adı verilen yerel dokumalar. Bölgeye has bu dokumaları Arte Moris mağazasından ya da daha ucuza Colmero’daki Tais pazarından alabilirsiniz.

      Timor-Leste, dünya sahnesine yeni çıkmış bir ülke. Ülkenin doğal güzellikleri ve iyi insanları sayesinde ileride daha çok ilgi çekeceğine eminim. Herkes burayı keşfetmeden bakir ve el değmemiş bu ülkeyi görmeye ne dersiniz?


Timor-Leste Yararlı Bilgiler

Çoğu kişi yerel bir dil olan Tetum konuşuyor. Dili dışında İngilizce konuşan az, ancak Portekizce bilenler var. Dili dışına çıkacak olanların Portekizce ya da daha iyisi Tetumca bir sözlük almalarında fayda var.

Ucuza konaklamak için East Timor Backpackers (+670  7239821),  geceliği $12’den başlıyor .

Ortalama bütçe için Hotel California (+670 7250064), geceliği $50’den başlıyor . Evet o şarkıyı siz isteseniz de istemeseniz de çalıyorlar.

Bütçeniz yüksekse ve Birleşmiş Milletler personeli fakir ülkelerde nasıl geçiniyor yakından görmek isterseniz Hotel Esplanade (+670 3313 088 ), geceliği $120’den başlıyor.

Ülkeye Denpasar, Cakarta ( Endonezya) ve Singapur’dan uçuşlar var. Türkler havaalanında $30 karşılığında vize alabiliyor. 

Ülkenin en eski ve en bilinen dalış operatörüne   http://www.divetimor.com
adresinden ulaşabilirsiniz.

Ülkenin kendi para birimi yok, ABD doları geçiyor. Gerekirse ATM’lerden USD çekebilirsiniz.


Havaalanı-şehir taksi ücreti pazarlığa göre $5-$10. Şehir içinde hemen her yer taksiyle $1.  

Timor-Leste'nin Başkenti Dili (1 / 2)





Güneydoğu Asya’nın bilinmeyen ülkesi Timor-Leste turistlerin pek uğramadığı yerlerden. Fazla insan gitmediğine göre benim uğramam farz olmuştu. Bu Ocak ayında kendimi Timor-Leste’nin başkenti Dili’de havaalanında vize memuruna Türkiye’nin yerini defalarca tarif ederken buldum.

            Timor-Leste ismi Endonezya’ca ve Portekizce dillerinden geliyor. Ülkenin sadece ismi bile buranın geçmişi hakkında bilgi edinmemizi sağlıyor. “Timor” adı Endonezya’ca “doğu” demek ve adanın Endonezya’nın doğusunda olmasına atfen konulmuş. “Leste” adı ise Portekizce “doğu” demek ve ülkenin Timor adasının doğusunda olmasına atfen konulmuş. Kısacası Timor-Leste doğunun da doğusu. Böylesi ücra bir yeri Portekizliler 16yy.da sömürgelerine katmışlar ama merkezde bir kaç Portekizli bırakmak ve vergi toplamak dışında ülkeyle ilgili pek bir şey yapmamışlar. 300 sene kadar süren Portekiz sömürgesi 1975 yılında sona erdiğinde ülke kişi başına gelir, sağlık hizmetleri ve  okur yazar oranında dünyada en kötü ilk %10’u içindeymiş. Daha bağımsızlığın ne olduğunu anlayamadan Endonezya’nın işgaline uğrayan ülke ancak 1999 yılında Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılan oylama sonucu Endonezya’dan bağımsızlığını kazanmış ve 2002 yılında  resmen devlet olmuş. Okuma oranının çok düşük olduğu bu fakir ülkede Birleşmiş Milletler o zamandan beri devlet altyapısını oluşturmaya çalışıyor. Başkent Dili caddelerinde göreceğiniz araçların yarısı Birleşmiş Milletlere ait. Ülkede onlarca yardım kuruluşu da görev alıyor.

    Dili şehrinde yaklaşık 200,000 kişi yaşıyor ama sokaklar öylesine sakin ki çok daha küçük bir yer izlenimi veriyor.  Şehirde gezilmesi gereken yerler genelde deniz kıyısında, gelin beraber kıyı boyunca yürüyelim. Merkezin üç kilometre kadar doğusundan başlıyoruz. Burada bir tepe üzerinden şehre bakan Hz. İsa heykeli Endonezya günlerinde kalma. Christo Rei adı verilen 27 metre yüksekliğindeki bu heykel hem Dili’nin Hıristiyan kimliğini hem de o zamanlar Endonezya’nın 27 yönetim biriminden biri olmasını simgeliyormuş. Christo Rei’ye sabah saatlerinde varmışsanız Timor-Leste’de yaşayan 260 kuş cinsinden onlarcasını görme şansınız var. Öğle saatlerinde vardıysanız tepeden  Dili’ye ve körfeze iyice bir baktıktan sonra hemen yakındaki Pasir Putih ( yani beyaz kumlar) plajına giderek serinleyebilirsiniz. Bu plajdan biraz daha doğuya giderek Dili’nin dalış mekanlarına varıyorsunuz. Hemen hiçbir altyapının olmadığı bu bölgede su çok berrak ve mercan kayalıkları kıyıya oldukça yakın, şnorkel ile dalacaksanız yanınızda getirmeniz gerekli. Dalış demişken biraz turizm konusuna girelim. Dili’deki yabancıların  çoğunu oluşturan Avustralyalılara göre ülke “Bali’nin 30 sene önceki hali” . Avustralyalılar Timor-Leste’nin geleceğinde oldukça umutlular. Tabi onların bu umudu ülkede yeni bulunan gaz ve petrol kaynaklarının gelirinin çoğunun anlaşmalar gereği Avustralya’ya akacak olmasının etkisi de olabilir.  Timor-Leste’nin  gelişmemişliği ülkeyi eko turizm konusunda avantajlı kılıyor, endüstrinin hemen hiç olmaması doğanın kirlenmemesini sağlamış: ülkede nereye giderseniz gidin el değmemiş bir doğa ile karşılaşacaksınız. Özellikle dalış sevdalıları Timor-Leste’nin bakir kumsal ve mercan kayalıklarında iyi vakit geçirecekler.  Başkent Dili’nin iki saat kuzeyindeki Atauro adası hem ülkeye dalış için gelenlerin hem de hafta sonunu Dili’den uzakta geçirmek isteyen Timor-Leste’de görevli yabancıların favori mekanlarından biri. Uzun zamandan beri eko turizmin geliştirilmesi için yatırım yapılan bu ada yeni yeni ilgi çekmeye başlamış.
Devamı ikinci yazıda ( http://www.simdigezelim.com/2012/03/timor-lestenin-baskenti-dili-2-2.html )...

Timor-Leste'nin Başkenti Dili (1 / 2)





Güneydoğu Asya’nın bilinmeyen ülkesi Timor-Leste turistlerin pek uğramadığı yerlerden. Fazla insan gitmediğine göre benim uğramam farz olmuştu. Bu Ocak ayında kendimi Timor-Leste’nin başkenti Dili’de havaalanında vize memuruna Türkiye’nin yerini defalarca tarif ederken buldum.

            Timor-Leste ismi Endonezya’ca ve Portekizce dillerinden geliyor. Ülkenin sadece ismi bile buranın geçmişi hakkında bilgi edinmemizi sağlıyor. “Timor” adı Endonezya’ca “doğu” demek ve adanın Endonezya’nın doğusunda olmasına atfen konulmuş. “Leste” adı ise Portekizce “doğu” demek ve ülkenin Timor adasının doğusunda olmasına atfen konulmuş. Kısacası Timor-Leste doğunun da doğusu. Böylesi ücra bir yeri Portekizliler 16yy.da sömürgelerine katmışlar ama merkezde bir kaç Portekizli bırakmak ve vergi toplamak dışında ülkeyle ilgili pek bir şey yapmamışlar. 300 sene kadar süren Portekiz sömürgesi 1975 yılında sona erdiğinde ülke kişi başına gelir, sağlık hizmetleri ve  okur yazar oranında dünyada en kötü ilk %10’u içindeymiş. Daha bağımsızlığın ne olduğunu anlayamadan Endonezya’nın işgaline uğrayan ülke ancak 1999 yılında Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılan oylama sonucu Endonezya’dan bağımsızlığını kazanmış ve 2002 yılında  resmen devlet olmuş. Okuma oranının çok düşük olduğu bu fakir ülkede Birleşmiş Milletler o zamandan beri devlet altyapısını oluşturmaya çalışıyor. Başkent Dili caddelerinde göreceğiniz araçların yarısı Birleşmiş Milletlere ait. Ülkede onlarca yardım kuruluşu da görev alıyor.

    Dili şehrinde yaklaşık 200,000 kişi yaşıyor ama sokaklar öylesine sakin ki çok daha küçük bir yer izlenimi veriyor.  Şehirde gezilmesi gereken yerler genelde deniz kıyısında, gelin beraber kıyı boyunca yürüyelim. Merkezin üç kilometre kadar doğusundan başlıyoruz. Burada bir tepe üzerinden şehre bakan Hz. İsa heykeli Endonezya günlerinde kalma. Christo Rei adı verilen 27 metre yüksekliğindeki bu heykel hem Dili’nin Hıristiyan kimliğini hem de o zamanlar Endonezya’nın 27 yönetim biriminden biri olmasını simgeliyormuş. Christo Rei’ye sabah saatlerinde varmışsanız Timor-Leste’de yaşayan 260 kuş cinsinden onlarcasını görme şansınız var. Öğle saatlerinde vardıysanız tepeden  Dili’ye ve körfeze iyice bir baktıktan sonra hemen yakındaki Pasir Putih ( yani beyaz kumlar) plajına giderek serinleyebilirsiniz. Bu plajdan biraz daha doğuya giderek Dili’nin dalış mekanlarına varıyorsunuz. Hemen hiçbir altyapının olmadığı bu bölgede su çok berrak ve mercan kayalıkları kıyıya oldukça yakın, şnorkel ile dalacaksanız yanınızda getirmeniz gerekli. Dalış demişken biraz turizm konusuna girelim. Dili’deki yabancıların  çoğunu oluşturan Avustralyalılara göre ülke “Bali’nin 30 sene önceki hali” . Avustralyalılar Timor-Leste’nin geleceğinde oldukça umutlular. Tabi onların bu umudu ülkede yeni bulunan gaz ve petrol kaynaklarının gelirinin çoğunun anlaşmalar gereği Avustralya’ya akacak olmasının etkisi de olabilir.  Timor-Leste’nin  gelişmemişliği ülkeyi eko turizm konusunda avantajlı kılıyor, endüstrinin hemen hiç olmaması doğanın kirlenmemesini sağlamış: ülkede nereye giderseniz gidin el değmemiş bir doğa ile karşılaşacaksınız. Özellikle dalış sevdalıları Timor-Leste’nin bakir kumsal ve mercan kayalıklarında iyi vakit geçirecekler.  Başkent Dili’nin iki saat kuzeyindeki Atauro adası hem ülkeye dalış için gelenlerin hem de hafta sonunu Dili’den uzakta geçirmek isteyen Timor-Leste’de görevli yabancıların favori mekanlarından biri. Uzun zamandan beri eko turizmin geliştirilmesi için yatırım yapılan bu ada yeni yeni ilgi çekmeye başlamış.
Devamı ikinci yazıda ( http://www.simdigezelim.com/2012/03/timor-lestenin-baskenti-dili-2-2.html )...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...