Endonezya'da Tuvaletler- 2

Endonezya ilginç ülke. Nerede ne zaman şaşırtıcı bir durumla karşılaşabileceğini insan tahmin edemiyor.Aşağıdaki fotoğrafı Şimdigezelim'e abone olan Hüseyin Yelgel bana gönderdi. Hüseyin'le hemen hemen aynı tarihlerde Endonezya'daydık, kendisi Jakarta'nın gece hayatıyla ünlü  Blok M'inde bu işarete  rastlamış. Hani sadece tuvalete nasıl gidileceğini anlatmıyor, ne yapmanız gerektiğini de. Hüseyin bu fotoğrafı gönderdiği için teşekkür ediyorum.

















Aşağıdaki fotoğrafları da ben Makassar'da çektim. Daha önce Endonezya'da banyo ve tuvalet adabını yazmıştım ( http://www.simdigezelim.com/2009/04/mandi-endonezyada-banyo-ve-tuvalet.html ).  Bunu da kesin eklemek lazım.

















Girdiğim küçük lokantanın sahibi dişlerini temiz tutmaya kararlıymış. Ama, ama....Fırça ve diş macununun sakladığı yer nasıl desem? Biraz sıradışı değil mi?

















Tam pisuvarın üzerine yerleştirilen diş fırçasını çekmeden edemedim. 

Endonezya'da Tuvaletler- 2

Endonezya ilginç ülke. Nerede ne zaman şaşırtıcı bir durumla karşılaşabileceğini insan tahmin edemiyor.Aşağıdaki fotoğrafı Şimdigezelim'e abone olan Hüseyin Yelgel bana gönderdi. Hüseyin'le hemen hemen aynı tarihlerde Endonezya'daydık, kendisi Jakarta'nın gece hayatıyla ünlü  Blok M'inde bu işarete  rastlamış. Hani sadece tuvalete nasıl gidileceğini anlatmıyor, ne yapmanız gerektiğini de. Hüseyin bu fotoğrafı gönderdiği için teşekkür ediyorum.

















Aşağıdaki fotoğrafları da ben Makassar'da çektim. Daha önce Endonezya'da banyo ve tuvalet adabını yazmıştım ( http://www.simdigezelim.com/2009/04/mandi-endonezyada-banyo-ve-tuvalet.html ).  Bunu da kesin eklemek lazım.

















Girdiğim küçük lokantanın sahibi dişlerini temiz tutmaya kararlıymış. Ama, ama....Fırça ve diş macununun sakladığı yer nasıl desem? Biraz sıradışı değil mi?

















Tam pisuvarın üzerine yerleştirilen diş fırçasını çekmeden edemedim. 

Gazella ile 3 Kıta 1 Blogger: Hayalindeki tatili blogunda anlat, yol masraflarını Gazella karşılasın!























Gezmek için takvimde boş yer aramaktan bitap düşenlerden misiniz? Arada gezdiğiniz yerleri internette paylaşıyor musunuz? Gitmeyi planladığınız ilginç bir rota var mı? O zaman size çok iyi haberlerim var: Gazella ilginç bir tatil planı olan ve en az üç gezi yazısı olan bir seyahatseverin hayalindeki gezinin masraflarını 2500 Avroya kadar karşılıyor.

"Gazella ile 3 kıta 1 blogger" yarışmasına Facebook üzerinden katılabilirsiniz: yarışmaya girmek  için yapmanız gerekenleri aşağıya kopyaladım.  Ben de yarışmanın jürisindeyim.

Yarışmaya katılmak için sadece 15 gününüz var, son başvuru tarihi 1 Mart 2012. Hayalinizdeki geziye çıkmak için başvuruda acele edin!

================================================



15 Şubat tarihinde başlayan olan “Gazella ile 3 Kıta Bir Blogger” yarışmasında katılımcı olarak yer almak isteyenlerin blogunda üç adet gezi yazısı olması yeterli oluyor. Gazella Facebook Fan Sayfası http://www.facebook.com/GazellaTurizm sayfasında yer alan “Yarışma” sekmesi üzerinden bloglarının kaydını yaptıran katılımcılar, halk oylamasında beğenilen bloglar arasında ilk ona girmeye hak kazanırlarsa ikinci aşamaya geçiyorlar. Oy vermek isteyenler, Facebook üzerinden Gazella sayfasını beğenerek halk oylamasına katılabiliyorlar. Bu sayede katılımcılar sahip oldukları toplam 3 adet oyu Gazella sayfasından en beğendikleri blog yazarlarına veriyorlar. Belirlenen süre içerisinde halk oylamasında en çok oyu alan ilk on blog yazarı, yarışmanın son adımı olarak gitmeyi en fazla hayal ettikleri yeri ve orada yapacaklarını konu olan bir yazıyı bu sefer jüri oylaması için yazıyor.

Gazella’nın farklı tatil anlayışı doğrultusunda, ilginç bir içerikle jüriyi etkileyerek birinci seçilen aday, Gazella tarafından bütün masrafları karşılanmak üzere yaklaşık 2500 avro değerinde bir tatil kazanıyor.

Şaşırmak İçin Görmeniz Gereken 55 Yer kitabının yazarı ile simdigezelim.com blogunun sahibi Başar Kurtbayram, ozlem-pansiyon.blogspot.com blogunun sahibi Özlem Yücel, Milliyet Cadde Haber Müdürü Menderes Özel, Letoonia Yönetim Kurulu Üyesi Velit Gazel, Gazella Outgoing Müdürü Kaan Şaf ve Marjinal Porter Novelli Genel Koordinatörü Leylan Yener’in jüri üyeleri olarak görev aldığı yarışmada ikinci ve üçüncü seçilen finalistler de Gazella’dan çok özel tatil hediyeleri kazanıyor.

“Gazella ile 3 Kıta Bir Blogger” yarışması, gezmekten ve yeni yerler keşfetmek sıkılmayan, deneyimlerini başkalarıyla paylaşmaktan zevk alan bütün blog yazarlarının yarışmaya katılımını hedefliyor. Yarışmamızda yer alarak değerli anılarınızı ve hayallerinizi bizlerle paylaşmanızı diliyoruz.


Gazella ile 3 Kıta 1 Blogger: Hayalindeki tatili blogunda anlat, yol masraflarını Gazella karşılasın!























Gezmek için takvimde boş yer aramaktan bitap düşenlerden misiniz? Arada gezdiğiniz yerleri internette paylaşıyor musunuz? Gitmeyi planladığınız ilginç bir rota var mı? O zaman size çok iyi haberlerim var: Gazella ilginç bir tatil planı olan ve en az üç gezi yazısı olan bir seyahatseverin hayalindeki gezinin masraflarını 2500 Avroya kadar karşılıyor.

"Gazella ile 3 kıta 1 blogger" yarışmasına Facebook üzerinden katılabilirsiniz: yarışmaya girmek  için yapmanız gerekenleri aşağıya kopyaladım.  Ben de yarışmanın jürisindeyim.

Yarışmaya katılmak için sadece 15 gününüz var, son başvuru tarihi 1 Mart 2012. Hayalinizdeki geziye çıkmak için başvuruda acele edin!

================================================



15 Şubat tarihinde başlayan olan “Gazella ile 3 Kıta Bir Blogger” yarışmasında katılımcı olarak yer almak isteyenlerin blogunda üç adet gezi yazısı olması yeterli oluyor. Gazella Facebook Fan Sayfası http://www.facebook.com/GazellaTurizm sayfasında yer alan “Yarışma” sekmesi üzerinden bloglarının kaydını yaptıran katılımcılar, halk oylamasında beğenilen bloglar arasında ilk ona girmeye hak kazanırlarsa ikinci aşamaya geçiyorlar. Oy vermek isteyenler, Facebook üzerinden Gazella sayfasını beğenerek halk oylamasına katılabiliyorlar. Bu sayede katılımcılar sahip oldukları toplam 3 adet oyu Gazella sayfasından en beğendikleri blog yazarlarına veriyorlar. Belirlenen süre içerisinde halk oylamasında en çok oyu alan ilk on blog yazarı, yarışmanın son adımı olarak gitmeyi en fazla hayal ettikleri yeri ve orada yapacaklarını konu olan bir yazıyı bu sefer jüri oylaması için yazıyor.

Gazella’nın farklı tatil anlayışı doğrultusunda, ilginç bir içerikle jüriyi etkileyerek birinci seçilen aday, Gazella tarafından bütün masrafları karşılanmak üzere yaklaşık 2500 avro değerinde bir tatil kazanıyor.

Şaşırmak İçin Görmeniz Gereken 55 Yer kitabının yazarı ile simdigezelim.com blogunun sahibi Başar Kurtbayram, ozlem-pansiyon.blogspot.com blogunun sahibi Özlem Yücel, Milliyet Cadde Haber Müdürü Menderes Özel, Letoonia Yönetim Kurulu Üyesi Velit Gazel, Gazella Outgoing Müdürü Kaan Şaf ve Marjinal Porter Novelli Genel Koordinatörü Leylan Yener’in jüri üyeleri olarak görev aldığı yarışmada ikinci ve üçüncü seçilen finalistler de Gazella’dan çok özel tatil hediyeleri kazanıyor.

“Gazella ile 3 Kıta Bir Blogger” yarışması, gezmekten ve yeni yerler keşfetmek sıkılmayan, deneyimlerini başkalarıyla paylaşmaktan zevk alan bütün blog yazarlarının yarışmaya katılımını hedefliyor. Yarışmamızda yer alarak değerli anılarınızı ve hayallerinizi bizlerle paylaşmanızı diliyoruz.


Toraja'lar Ölenleriyle Aynı Evde Yaşıyor, Çok Sonra Cenaze Eğlencesi Yapıyor


Endonezya'nın Sulawesi adasında yaşayan 450,000 kişilik bir kabile olan Toraja'ların geleneklerine göre, kişi öldükten sonra hemen gömülmüyor. Merhum (ya da merhume) sanki ölmemiş gibi aynı evde aileyle beraber yaşamaya devam ediyor. Bu beraber yaşama süresi birkaç haftadan yirmi yıla kadar çıkabiliyor. Sonunda cenaze zamanı geldiğinde büyük bir şenlik yapılıyor.

 Sizinle bugün üç ay önce ölen, düzeltiyorum “hasta olan” bir merhumenin cenaze eğlencesine katılacağız.














Önce biraz bilgiyle başlayalım. Önünüze Endonezya haritasını açın, ülkedeki 18,000 adaya çok hızlı bir göz gezdirin. Şaşkınlıkla “bu ne biçim ada?” dediğinizin ismi Sulawesi. Aslına bakarsanız dört yarımadalı bir "tamada" burası. Birbirinden denizle ayrılmış, sadece merkezde birbirine bağlanan dört yarımadanın oluşturduğu Sulawesi adası, aynı zamanda oldukça dağlık. Bu coğrafi sebepler adada yaşayan toplulukların uzun süre birbirinden izole olmasını ve apayrı kültürler geliştirmesine yol açmış. Toraja'lar adanın en dağlık yerlerinden birinde yaşıyorlar. 1950'lere kadar animist inançlara sahiplermiş. O tarihlerde Sulawesi'nin bazı Müslüman kabileleri Endonezya'dan ayrılmak istemişler ve silah zoru ile Toraja'ları ayrılıkçı yapıya sokmak istemişler. Bu hareket tam ters tepmiş ve Torajaların hemen hepsi Hıristiyanlığa geçmiş. Ama bir yandan da eski animist geleneklerini de korumuşlar.

Sulawesi'de Toraja kabilesine en yakın olan havaalanı Makassar şehrinde. Makassar'dan Toraja topraklarında geleneklerini en iyi koruyan yerleşimlerden olan Rantepao'ya otobüsle gitmek hava durumuna göre 8 ila 12 saat sürüyor. Adada iki mevsim var: Ekim-Mart ayları arası yağmur, diğer aylarda ise kuru. Cenaze törenlerinin ne zaman yapılacağı belli olmuyor, daha çok kuru mevsimde yapılıyorlar. Yağmur mevsiminde yollar iyice bozulduğu için otobüs yolculuğum uzuyor ve Rantepao'ya ancak akşam sekiz civarı ulaşıyorum. Gelme amacım Toraja cenaze törenine katılmak olduğu için hemen yerli bir rehber bulmam gerek. Kaldığım pansiyonu işleten aileye nereden rehber bulabileceğimi soruyorum. 

“ Yarın sabah kasaba merkezinde yürü biraz, onlar seni bulur” diye cevaplıyorlar. Cevabı pek tatmin edici bulmuyorum, ama yanılmışım: sabah pansiyondan dışarı adımımı atar atmaz duyduğum ses “bugün cenaze töreni var, rehber lazım mı?” oluyor. John, 50 yaşlarında kır saçlı, ince bıyıklı, zayıf ve 155 boylarında bir Toraja. Kısa bir sohbetten sonra motorsikleti ile Toraja köylerinde beni tüm dolaştırması ve tercümanlık yapması konusunda anlaşıyoruz.

John'un küçük motoruna atlayıp mükemmel mavi bir göğün altında dik tepelerin ve yeni ekilmiş, hayat fışkıran, yemyeşil pirinç tarlalarının arasında epey bir ilerliyoruz. Sonra palmiye ve muz ağaçlarının fazlalığıyla dikkati çeken bir köye giriyoruz. Köyün hemen her tarafı iki ucu kalkık kayığa ya da çok büyük bir eğere benzeyen evlerle dolu. John, bir yerde motoru durduruyor ve anlatıyor. Bunlar “tongkonan”'lar yani Torajaların geleneksel evleri. Tongkonan, sadece ev olmakla kalmıyor: ailenin kökünü ve atalarıyla bağlarını simgeliyor. Tongkonanlar aileyi simgelediği için de satılmıyorlar, aile toplantılarının illaki tongkonanda yapılması şart. 

Torajalar bizdeki gibi “hemşerim memleket neresi?” demek yerine “tongkonanın nerede?” diyor. Bir Toraja dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, tongkonanı neredeyse memleketi orası. John anlatmaya devam ediyor: “ Cenazeye katılan herkesin siyah ve koyu şeyler giymesi lazım. Bir de hediye olarak şeker ya da sigara götürmek lazım. Sen hediye olarak bir karton sigara al”. Sigara değil de şeker götürmek istediğimi söyleyince “ sigara daha makbul çünkü merhumeye sunuyoruz, içsin diye. Göreceksin” diyor. “İçiyor mu peki?” diye heyecanla atlıyorum. “ Ziyaretine gelenler onun yerine içer” diye sakin sakin cevaplıyor John.

Tekrar yola çıkıyoruz. Cenaze töreni, düzeltiyorum, cenaze eğlencesinin yapılacağı köye yaklaştığımızı birden artan trafikten anlıyorum. Eğlencesi yapılacak merhume üç ay kadar önce ölmüş. Merhumenin Rantepao'da yaşayanlardan başka Cakarta ve Avustralya'da da aile bireyleri varmış, hepsine uyacak cenaze zamanı olarak bu haftayı seçmişler. Bu tören hem aile hem de cemaat için çok önemli çünkü Toraja inanışına bu hayat geçici, kişi ölünce “güneydeki topraklara” yani “gerçek ve kalıcı” hayata geçiş yapıyor. Bu geçişin tam ve kolay olabilmesi için merhumenin ( ya da merhumun) aile tarafından büyük bir cenaze eğlencesi ile desteklenmesi şart. Ailenin tongkonanının bulunduğu meydana yaklaşık 500 kişi kapasiteli geçici oturma yerleri sadece bu tören için kurulmuş. Tören alanı oldukça kalabalık, gelen gidenin arkası kesilmiyor. Bu törenlere aileler benim gibi yabancı turistlerin de gelmesini istiyorlar çünkü tören ne kadar kalabalık olursa merhumun o kadar kolay gerçek dünyaya geçiş yapacağına inanıyorlar. Rehberim John beni merhumenin kırk yaşlarındaki çocuğunun yanına götürüyor. Kadın az da olsa İngilizce biliyor, biraz konuşuyoruz: bir cenaze töreni için son derece mutlu görünüyor. John'a göre bu çok normal çünkü hasta olan annesi artık esas dünyaya gönderiliyor ve güzelce kutlanması gereken bir an. Tören biraz ilerleyince kocaman bir manda kurban ediliyor, manda kesilirken arada akrabaların hediye gönderdiği domuzlar da kurban edilmeye başlanıyor. Kurban edilen her hayvanın büyüklüğü, rengi ve diğer özellikleri ailenin bir ferdi tarafından cenaze defterine kaydediliyor.

 Çünkü daha sonra akrabalarının cenazesine aynı büyüklükte kurbanları onların da göndermesi gerekiyor. Ne kadar çok manda ve hayvan kurban edilirse Torajalara göre o kadar iyi çünkü, kefenin cebi var üstelik çok büyük: kurban edilen tüm hayvanlar merhume ile birlikte öteki tarafa göçüyor ve onun malı oluyorlar. Tören sonrası merhume gömülmeyecek, çünkü Torajalarda gömülme yok. Ailenin sosyal sınıfına ve maddi durumuna göre cenaze ya bir mağaraya bırakılıyor ya da kayalara oydurulan yerden yüksek bir mağaraya eşyalarıyla birlikte saklanıyor. Özel oydurulan mağaranın soyulmasını engellemek için de merhumenin ya da bir atasının resmine bakılarak yapılan ve ”tau tau” adı verilen tahta heykeller mağara ağzına konuyor.

Kurban etmeler tam gaz devam ederken birden bir örnek giyinmiş akrabalar dansa başlıyor. Dansta ölenin hayatı ayrıntıları ile anlatılıyor. Uzun ve yavaş bir dans. Sonra tempo hızlanıyor, dans edenlere yenileri ekleniyor. Ailenin tuttuğu bir kameraman sanki düğün çeker gibi dans edenlerin etrafında dönüp duruyor. John kalabalığı yarıp yanıma geliyor: “ Aile seni yemeğe davet etti, ama gelmeden önce şimdi başlayan dansı seyret biraz bu hızlı olacak. Öteki dünyaya yani 'puya'ya yolculuğun ne kadar zevkli olacağı anlatılıyor ve annesi hızlıca gitmesi için teşvik edilip eğlendiriliriyor”. Dans hızlanırken son bir saat içinde grileşmeye başlayan gökyüzünden ilk yağmur damlaları düşüyor. Yağmurla beraber kurban sayısı da artmaya başlıyor. Arada yeni gelen hediye manda ve domuzlar anons ediliyor. Zengin ve asil birisi öldüğünde törende 200-300 kadar manda kesildiği olurmuş.Bugün neredeyse yirmiye yakın hayvan kurban edildi, yarın bunun devamı da olacak çünkü cenaze töreni üç gün sürüyor. Kurban edilen mandaların bazıları benim anlayamadığım sebeplerden dolayı çok makbul.Anlatayım bakayım siz ne diyeceksiniz? Normal bir manda 4000 TL kadar, albino ( yani rengi pembeye kaçan ve dolayısıyla az bulunan) manda ise 60,000 TL ye alıcı buluyor. Ama albino mandaların boynuzlarının ortasındaki kıllar kesinlikle kıvırcık olmayacak, kıvırcık oldu mu fiyatı normale iniyor. Niye? Bu törende gördüğüm bir çok şey gibi buna da verecek bir cevabım yok. Her ne kadar ilerlemeler dünya küçültse ve küreselleşme insanları birbirine benzetmeye devam etse de Torajalar gibi bazı şeyler bize alışageldiğimizin dışında da hayatlar olduğunu ve arada kafamızı kaldırıp yola çıkmamız gerektiğini bizlere hatırlatıyor. İlginç bir gezi mi istiyorsunuz? Hadi Sulawesi'ye!

Bu kadar anlattım, biraz da seyredelim. Bu da törenden kısa bir video.



Toraja'lar Ölenleriyle Aynı Evde Yaşıyor, Çok Sonra Cenaze Eğlencesi Yapıyor


Endonezya'nın Sulawesi adasında yaşayan 450,000 kişilik bir kabile olan Toraja'ların geleneklerine göre, kişi öldükten sonra hemen gömülmüyor. Merhum (ya da merhume) sanki ölmemiş gibi aynı evde aileyle beraber yaşamaya devam ediyor. Bu beraber yaşama süresi birkaç haftadan yirmi yıla kadar çıkabiliyor. Sonunda cenaze zamanı geldiğinde büyük bir şenlik yapılıyor.

 Sizinle bugün üç ay önce ölen, düzeltiyorum “hasta olan” bir merhumenin cenaze eğlencesine katılacağız.














Önce biraz bilgiyle başlayalım. Önünüze Endonezya haritasını açın, ülkedeki 18,000 adaya çok hızlı bir göz gezdirin. Şaşkınlıkla “bu ne biçim ada?” dediğinizin ismi Sulawesi. Aslına bakarsanız dört yarımadalı bir "tamada" burası. Birbirinden denizle ayrılmış, sadece merkezde birbirine bağlanan dört yarımadanın oluşturduğu Sulawesi adası, aynı zamanda oldukça dağlık. Bu coğrafi sebepler adada yaşayan toplulukların uzun süre birbirinden izole olmasını ve apayrı kültürler geliştirmesine yol açmış. Toraja'lar adanın en dağlık yerlerinden birinde yaşıyorlar. 1950'lere kadar animist inançlara sahiplermiş. O tarihlerde Sulawesi'nin bazı Müslüman kabileleri Endonezya'dan ayrılmak istemişler ve silah zoru ile Toraja'ları ayrılıkçı yapıya sokmak istemişler. Bu hareket tam ters tepmiş ve Torajaların hemen hepsi Hıristiyanlığa geçmiş. Ama bir yandan da eski animist geleneklerini de korumuşlar.

Sulawesi'de Toraja kabilesine en yakın olan havaalanı Makassar şehrinde. Makassar'dan Toraja topraklarında geleneklerini en iyi koruyan yerleşimlerden olan Rantepao'ya otobüsle gitmek hava durumuna göre 8 ila 12 saat sürüyor. Adada iki mevsim var: Ekim-Mart ayları arası yağmur, diğer aylarda ise kuru. Cenaze törenlerinin ne zaman yapılacağı belli olmuyor, daha çok kuru mevsimde yapılıyorlar. Yağmur mevsiminde yollar iyice bozulduğu için otobüs yolculuğum uzuyor ve Rantepao'ya ancak akşam sekiz civarı ulaşıyorum. Gelme amacım Toraja cenaze törenine katılmak olduğu için hemen yerli bir rehber bulmam gerek. Kaldığım pansiyonu işleten aileye nereden rehber bulabileceğimi soruyorum. 

“ Yarın sabah kasaba merkezinde yürü biraz, onlar seni bulur” diye cevaplıyorlar. Cevabı pek tatmin edici bulmuyorum, ama yanılmışım: sabah pansiyondan dışarı adımımı atar atmaz duyduğum ses “bugün cenaze töreni var, rehber lazım mı?” oluyor. John, 50 yaşlarında kır saçlı, ince bıyıklı, zayıf ve 155 boylarında bir Toraja. Kısa bir sohbetten sonra motorsikleti ile Toraja köylerinde beni tüm dolaştırması ve tercümanlık yapması konusunda anlaşıyoruz.

John'un küçük motoruna atlayıp mükemmel mavi bir göğün altında dik tepelerin ve yeni ekilmiş, hayat fışkıran, yemyeşil pirinç tarlalarının arasında epey bir ilerliyoruz. Sonra palmiye ve muz ağaçlarının fazlalığıyla dikkati çeken bir köye giriyoruz. Köyün hemen her tarafı iki ucu kalkık kayığa ya da çok büyük bir eğere benzeyen evlerle dolu. John, bir yerde motoru durduruyor ve anlatıyor. Bunlar “tongkonan”'lar yani Torajaların geleneksel evleri. Tongkonan, sadece ev olmakla kalmıyor: ailenin kökünü ve atalarıyla bağlarını simgeliyor. Tongkonanlar aileyi simgelediği için de satılmıyorlar, aile toplantılarının illaki tongkonanda yapılması şart. 

Torajalar bizdeki gibi “hemşerim memleket neresi?” demek yerine “tongkonanın nerede?” diyor. Bir Toraja dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, tongkonanı neredeyse memleketi orası. John anlatmaya devam ediyor: “ Cenazeye katılan herkesin siyah ve koyu şeyler giymesi lazım. Bir de hediye olarak şeker ya da sigara götürmek lazım. Sen hediye olarak bir karton sigara al”. Sigara değil de şeker götürmek istediğimi söyleyince “ sigara daha makbul çünkü merhumeye sunuyoruz, içsin diye. Göreceksin” diyor. “İçiyor mu peki?” diye heyecanla atlıyorum. “ Ziyaretine gelenler onun yerine içer” diye sakin sakin cevaplıyor John.

Tekrar yola çıkıyoruz. Cenaze töreni, düzeltiyorum, cenaze eğlencesinin yapılacağı köye yaklaştığımızı birden artan trafikten anlıyorum. Eğlencesi yapılacak merhume üç ay kadar önce ölmüş. Merhumenin Rantepao'da yaşayanlardan başka Cakarta ve Avustralya'da da aile bireyleri varmış, hepsine uyacak cenaze zamanı olarak bu haftayı seçmişler. Bu tören hem aile hem de cemaat için çok önemli çünkü Toraja inanışına bu hayat geçici, kişi ölünce “güneydeki topraklara” yani “gerçek ve kalıcı” hayata geçiş yapıyor. Bu geçişin tam ve kolay olabilmesi için merhumenin ( ya da merhumun) aile tarafından büyük bir cenaze eğlencesi ile desteklenmesi şart. Ailenin tongkonanının bulunduğu meydana yaklaşık 500 kişi kapasiteli geçici oturma yerleri sadece bu tören için kurulmuş. Tören alanı oldukça kalabalık, gelen gidenin arkası kesilmiyor. Bu törenlere aileler benim gibi yabancı turistlerin de gelmesini istiyorlar çünkü tören ne kadar kalabalık olursa merhumun o kadar kolay gerçek dünyaya geçiş yapacağına inanıyorlar. Rehberim John beni merhumenin kırk yaşlarındaki çocuğunun yanına götürüyor. Kadın az da olsa İngilizce biliyor, biraz konuşuyoruz: bir cenaze töreni için son derece mutlu görünüyor. John'a göre bu çok normal çünkü hasta olan annesi artık esas dünyaya gönderiliyor ve güzelce kutlanması gereken bir an. Tören biraz ilerleyince kocaman bir manda kurban ediliyor, manda kesilirken arada akrabaların hediye gönderdiği domuzlar da kurban edilmeye başlanıyor. Kurban edilen her hayvanın büyüklüğü, rengi ve diğer özellikleri ailenin bir ferdi tarafından cenaze defterine kaydediliyor.

 Çünkü daha sonra akrabalarının cenazesine aynı büyüklükte kurbanları onların da göndermesi gerekiyor. Ne kadar çok manda ve hayvan kurban edilirse Torajalara göre o kadar iyi çünkü, kefenin cebi var üstelik çok büyük: kurban edilen tüm hayvanlar merhume ile birlikte öteki tarafa göçüyor ve onun malı oluyorlar. Tören sonrası merhume gömülmeyecek, çünkü Torajalarda gömülme yok. Ailenin sosyal sınıfına ve maddi durumuna göre cenaze ya bir mağaraya bırakılıyor ya da kayalara oydurulan yerden yüksek bir mağaraya eşyalarıyla birlikte saklanıyor. Özel oydurulan mağaranın soyulmasını engellemek için de merhumenin ya da bir atasının resmine bakılarak yapılan ve ”tau tau” adı verilen tahta heykeller mağara ağzına konuyor.

Kurban etmeler tam gaz devam ederken birden bir örnek giyinmiş akrabalar dansa başlıyor. Dansta ölenin hayatı ayrıntıları ile anlatılıyor. Uzun ve yavaş bir dans. Sonra tempo hızlanıyor, dans edenlere yenileri ekleniyor. Ailenin tuttuğu bir kameraman sanki düğün çeker gibi dans edenlerin etrafında dönüp duruyor. John kalabalığı yarıp yanıma geliyor: “ Aile seni yemeğe davet etti, ama gelmeden önce şimdi başlayan dansı seyret biraz bu hızlı olacak. Öteki dünyaya yani 'puya'ya yolculuğun ne kadar zevkli olacağı anlatılıyor ve annesi hızlıca gitmesi için teşvik edilip eğlendiriliriyor”. Dans hızlanırken son bir saat içinde grileşmeye başlayan gökyüzünden ilk yağmur damlaları düşüyor. Yağmurla beraber kurban sayısı da artmaya başlıyor. Arada yeni gelen hediye manda ve domuzlar anons ediliyor. Zengin ve asil birisi öldüğünde törende 200-300 kadar manda kesildiği olurmuş.Bugün neredeyse yirmiye yakın hayvan kurban edildi, yarın bunun devamı da olacak çünkü cenaze töreni üç gün sürüyor. Kurban edilen mandaların bazıları benim anlayamadığım sebeplerden dolayı çok makbul.Anlatayım bakayım siz ne diyeceksiniz? Normal bir manda 4000 TL kadar, albino ( yani rengi pembeye kaçan ve dolayısıyla az bulunan) manda ise 60,000 TL ye alıcı buluyor. Ama albino mandaların boynuzlarının ortasındaki kıllar kesinlikle kıvırcık olmayacak, kıvırcık oldu mu fiyatı normale iniyor. Niye? Bu törende gördüğüm bir çok şey gibi buna da verecek bir cevabım yok. Her ne kadar ilerlemeler dünya küçültse ve küreselleşme insanları birbirine benzetmeye devam etse de Torajalar gibi bazı şeyler bize alışageldiğimizin dışında da hayatlar olduğunu ve arada kafamızı kaldırıp yola çıkmamız gerektiğini bizlere hatırlatıyor. İlginç bir gezi mi istiyorsunuz? Hadi Sulawesi'ye!

Bu kadar anlattım, biraz da seyredelim. Bu da törenden kısa bir video.



Toraja Evleri ( Rantepao, Sulawesi, Endonezya)

Toraja kabilesinin önemli yerleşim birimlerinde bir olan Rantepao'da aslında görecek fazla bir şey yok. Asıl görülmesi gereken şeyler hemen kasabanın yakınlarında.

 Bunun için günlüğü 8 dolardan bir motorsiklet kiralayıp vuruyoruz yollara.

 Toraja evleri şekillerinden dolayı bir hayli ilginç. İki ucu kalkık bir kayığa ya da gayet büyük bir eğere benzeyen bu evlere Endonezya'da 3 kabilede daha rastlanıyor.

Üç sene önce hatırlarsanız bu üç kabileyi de sizinle ziyaret etmiştik. Buradaki fotolarla diğer kabileleri karşılaştırmak için şu linklere bakabilirsiniz: Minangkabau'lar, Batak'lar.


Toraja'lar evlerinin bu şeklinin eskiden denizci olmalarına bağlıyor. Atalarının güneyden geldiğine ve onları anmak için böyle evler inşa etmeleri gerektiğine inanıyorlar.


 Toraja'lar animist inançlara sahip bir topluluk ve ölülerini bir kaç haftadan bir kaç sene sonraya uğurladıkları cenaze törenleri ile tanınıyorlar.
 Toraja geleneklerine göre gördüğünüz evler çok önemli çünkü aile birliğini simgeliyor.
 Ve Torajalı kişi köyünden ayrılsa bile aile toplantıları için aile evine dönmek zorunda.
 Bugün biraz köylerde dolaşalım. Torajaların geleneklerine bir dahaki yazıda dalarız.

Toraja Evleri ( Rantepao, Sulawesi, Endonezya)

Toraja kabilesinin önemli yerleşim birimlerinde bir olan Rantepao'da aslında görecek fazla bir şey yok. Asıl görülmesi gereken şeyler hemen kasabanın yakınlarında.

 Bunun için günlüğü 8 dolardan bir motorsiklet kiralayıp vuruyoruz yollara.

 Toraja evleri şekillerinden dolayı bir hayli ilginç. İki ucu kalkık bir kayığa ya da gayet büyük bir eğere benzeyen bu evlere Endonezya'da 3 kabilede daha rastlanıyor.

Üç sene önce hatırlarsanız bu üç kabileyi de sizinle ziyaret etmiştik. Buradaki fotolarla diğer kabileleri karşılaştırmak için şu linklere bakabilirsiniz: Minangkabau'lar, Batak'lar.


Toraja'lar evlerinin bu şeklinin eskiden denizci olmalarına bağlıyor. Atalarının güneyden geldiğine ve onları anmak için böyle evler inşa etmeleri gerektiğine inanıyorlar.


 Toraja'lar animist inançlara sahip bir topluluk ve ölülerini bir kaç haftadan bir kaç sene sonraya uğurladıkları cenaze törenleri ile tanınıyorlar.
 Toraja geleneklerine göre gördüğünüz evler çok önemli çünkü aile birliğini simgeliyor.
 Ve Torajalı kişi köyünden ayrılsa bile aile toplantıları için aile evine dönmek zorunda.
 Bugün biraz köylerde dolaşalım. Torajaların geleneklerine bir dahaki yazıda dalarız.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...