Reykavik ( İzlanda)



    İzlanda’ya gitmeyi uzun zamandan beri istiyordum. Yazın gitmek için bir fırsat çıkmıştı ama adı buz ülkesi anlamına gelen İzlanda’ya hava soğumadan gitmek bana doğru gelmedi.   Kasım 2005 başlarında bir gün kendimi İzlanda’ya giden uçakta buldum.

Ülkenin her tarafını saran fay hatlarından biri beni Keflavik havaalanında karşıladı  ve başkent Reykavik’e giden yolun kenarından şehre girene kadar eşlik etti. İzlanda, jeolojik olarak Amerika ve Avrupa kıtalarının Atlantik okyanusu altında sürtünmesi sonucu oluşmuş. Tabiri caizse tam bir “fay hattı çocuğu”. İzlanda’da yerin ne yapacağı belli olmuyor, sıkıldı mı basıyor depremi, basıyor volkan patlamalarını. İzlandalılar her beş senede bir mutlaka volkan patlaması olduğunu söylüyorlar. Volkan patlamaları yerin derinliklerindeki magmayı yerüstüne çıkarıp İzlanda’ya toprak ekliyor. Tahminlere göre İzlanda volkanların eklediği topraklar sayesinde her sene yarım metre genişliyor. Reykavik caddelerinde ilk dikkatimi çeken hava karlı olmasına rağmen bazı sokakların  kuru olması. Kar bazı kaldırım ve yollarda hemen eriyor, ama başka yerlerde olduğu gibi duruyor. Neden mi? Bunun sebebi adanın volkanik yapısından dolayı çok sayıda yeraltı sıcak su kaynağına sahip olması. Bir caddenin kışında kuru kalmasını mı istiyorlar? Hemen caddenin altına ve kaldırımlara boydan boya boru döşüyorlar. Borulara sıcak suyu verdin mi sen sağ ben selamet: sokak bütün kış kuru. İzlandalılar evlerini ısıtmak ve elektrik üretimi içinde yer altı sıcak sularından yararlanıyorlar. Bunun sonucunda Reykavik havası oldukça temiz. Hava temiz olabilir ama sıcak su için (psikolojikte olsa) aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Jeotermal kaynaktan gelen sıcak suyun içindeki maddelerin su borularının içini paslandırıp tıkadığı gözlenmiş. Bunu engellemek için sıcak suya insan sağlığına hiçbir zararı olmayan hidrojen sülfit maddesi katılıyor. Hidrojen sülfit zararsız ama bozuk yumurta gibi kokuyor. Duş alıyorsunuz, temizleneceksiniz. Su temiz ve berrak ama çürümüş yumurta gibi kokuyor. Alışması kolay değil. Merak etmeyin, koku duştan çıkınca gidiyor ( ya da benim burnum tıkandı). 

Devam edecek...



----------------------------------------------------
Bu blogda yayınlanan yeni yazıların size otomatik olarak e-postalanmasını isterseniz linke tıklayarak ŞİMDİ GEZELİM'e abone olabilirsiniz.

Türkiye'de Bir İlk: Sizle Beraber Gezi Kitabı Yazıyoruz!


Bloğumda şimdiye kadar gezdiğim yerleri okudunuz, fotoğraflara baktınız. Sıra gezilenleri kitaplaştırmaya geldi. Kitap Binrota ( www.binrota.com) tarafından basılacak. Binrota ile beraber istedik ki bu kitap projesi farklı olsun, okuyanlar sadece seyirci olmasın doğrudan katkıda bulunabilsin. Sonuç? Türkiye’de bir ilk: kitap internet ortamında okuyucularla beraber yazılacak. Şöyle ki Kitap Yazıyoruz projesi dahilinde toplam yetmiş yazı yazacağım. Bu yazılardan onbeşini sizlerden gelen yorumlara göre eleyeceğiz. Geriye kalan yazılarda ise içerik yine sizlerden gelecek geri beslemeye göre şekillenecek.

Kitap projesi dahilindeki bir yazıya yorum yaparken özellikle şu konularda bize bilgi verirseniz seviniriz. A) Yazıyı daha iyi ve anlaşılır yapmak için ne yapmalı, B) Siz olsanız kitaba koyar mısınız?, C) Eksik veya düzeltilmesi gereken kısımlar var mı?, D) Diğer öneriler vb. Yorumlarınıza göre yazıda gerekli değişiklikler yapılacak ve katkınızın büyüklüğüne göre isminiz kitabın “destek verenler” kısmında yayınlanacaktır.

Kitap projemiz ile ilgili daha ayrıntılı bilgiler ( mesela en çok katkıda bulunanlara verilecek hediyeler neler vsb) bu linkte bulabilirsiniz: http://www.binrota.com/Kampanya.aspx

Hemen, şimdi, şu anda, beklemeksizin geciktirmeden yazılara yorum yazmak için linklere tıklayın.

ARJANTİN : Helikopterli çobanlar

AVUSTRALYA: 8 kişilik köyün 11 kişilik kriket takımı

GANA: Biri penisimi çaldı!

NİJERYA: 250,000 üçkağıtçı sizi bekliyor

ANDORRA: Avrupa’daki Dubai klonu

Lesoto: Milli Giysisi Battaniye Olan Ülke

GÜNEY AFRİKA: Burası Cehennem, Burası Cennet

BOLİVYA: 12000 kilometrekarelik boş alanda kaza

LİHTENŞTAYN: Dünya Takma Diş Ve Sosis Zarı Başkenti

NORVEÇ: Dünyanın Yaşam Kalitesi En Yüksek Ülkesi

UGANDA: Muz(‘un) Cumhuriyeti

RUANDA: Virunga Sıradağları ve Dağ Gorilleri

MALEZYA: Millet mi yoksa tarihin bir şakası mı?

16 Ekim 2009’ten sonra eklenecek yazıları görmek için

http://binrota.com/MemberPage.aspx?TabType=8&MemberID=3831

gidip üye olmanız gerekiyor.


Lütfen bu yazıyı ilgileneceğini düşündüğünüz arkadaşlarınıza da emailleyin.

Cengiz Han ve Moğollar

Moğolistan'da herhangi bir şey satabilmek için en kestirme yol üzerine Moğol imparatoru Cengiz Han'ın resmini koymak. Cengiz Han votkası, çayı, kazağı ve pizzası Ulan Batur'da sizleri bekliyor. Moğollar Anadolu'ya kadar gelen Cengiz Han'ı her zaman böylesine benimsememişler. Ülkenin komünist olduğu dönemde Ruslar Moğollara Cengiz Han'ın " emperyalist bir haydut" olduğunu öğretmişler. O dönemde kimse adını anmamış.

Komunizm yıkıldıktan sonra kendi kimliklerini arayan Moğollar tarihlerine dört kolla sarılmışlar. Sonuç olarak bugünkü aşırı Cengiz Han sevgisi ortaya çıkmış. Yukarıdaki anıt Ulan Batur'daki 45 metrelik Cengiz Han heykeli. Bunun kadar büyük olmasa da Moğolistan'da her köşesinde Cengiz Han'a adanmış bir anıt bulunuyor.


----------------------------------------------------
Bu blogda yayınlanan yeni yazıların size otomatik olarak e-postalanmasını isterseniz linke tıklayarak ŞİMDİ GEZELİM'e abone olabilirsiniz.

Canlı karides yutup kurbağa nefesi koklamak isteyenler Gobi'ye

Moğolistan uzak yer. Bazı gelenek görenek ve alışkanlıkları da öyle. Sağlık konusunda da bazı ilginç inanışları var. Ama işe yarayanı olabilir, bilinmez. Bu gün iki konuda sağlık sorunu olanlara Moğol usulü tedavi yapalım. Midesinde hazım sorunu olanlarla boğazı ağrıyanlar size Gobi yolları göründü!

Güney Gobi'de bir kaynağın başına gelen şöforümüz suyun ve sudaki canlıların mide rahatsızlıklarına iyi geldiğini söyledi. Daha sonra kaynaktan büyük bir dikkatle canlı karidesleri topladı ve şiseye doldurdu. Karidesler daha sonra canlı canlı midenin yolunu tuttu.

Boğazı ağrıyanlar için çözümü ise Gobili bir deve çobanı verdi: kurbağa nefesi koklamak. Önce yukarıdaki kaynağın civarından bir kurbağa yakalanır. Sonra kurbağanın yanlarına basılarak ağzını sonuna kadar açması sağlanır. Kurbağa ağıza değecek kadar yakınlaştırılıp ağzına nefes verilir. Tabi kurbağa da sizin ağzınıza nefes verir. İkinizden biri bayılana kadar işlem sürdürülür ( genelde kurbağa önce gider). Geçmiş olsun efendim.






----------------------------------------------------
Bu blogda yayınlanan yeni yazıların size otomatik olarak e-postalanmasını isterseniz linke tıklayarak ŞİMDİ GEZELİM'e abone olabilirsiniz.

Bayanzag: Dinazorlar Moğolistan'da!


Ulan Batur'a iki günlük mesafede dünyanın ikinci büyük dinazor buluntusu alanı var. Bayanzag adı verilen bölgede 1922 yılından itibaren yapılan kazılarda yüzlerce dinazor kalıntısına rastlanmıs. İlk kazıyı yapan Amerikalı Ray Chapman Andrews aynı zamanda üniversitede öğgretim üyesi olması ve giyimi sebebiyle Indiana Jones versiyon 1 olarakta anılıyor.


Bayanzag'daki dinazor kalıntıları ve dinazor yumurtaları Ulan Batur'da doğa tarihi müzesinde sergileniyor. Bayanzag'a uğrarsanız buluntuların yapıldığı yerlerde yerel halk size fosil saymaya çalışıyor. Gobi çölü eskiden iç deniz olduğu için oldukça çok sayıda deniz kabuklusu fosili var. Moğolistan'dan dışarı büyüklüğü ne olursa olsun fosil çıkarmanın suç olduğunu hatırlatalım.




----------------------------------------------------
Bu blogda yayınlanan yeni yazıların size otomatik olarak e-postalanmasını isterseniz linke tıklayarak ŞİMDİ GEZELİM'e abone olabilirsiniz.

Kaşmir ve Moğollar

Moğolistan'ın gelirlerinin %20 si Kaşmir yününden gelmektedir. Kaşmir yünü, Kaşmir keçilerinin yılın sadece 3 ayında, en soğuk dönemlerde aşırı soğuk iklim koşullarından korunmalarını sağlamak amacı ile oluşan, asıl yünlerinin altındaki ikinci ipeksi yumuşacık yüne verilen addır.

Bir keçiden en fazla 150 gram yün çıkmaktadır. Fazla bölgede yetişmemesi sebebiyle kaşmir yünü oldukça değerlidir. Yolunuz Ulan Batur'a düşerse Türkiye'ye ne hediye götüreceğim diye düşünmenize gerek kalmaz. Ulan Batur'da Kaşmir fiyatları Türkiyedekinin beşte biri.





----------------------------------------------------
Bu blogda yayınlanan yeni yazıların size otomatik olarak e-postalanmasını isterseniz linke tıklayarak ŞİMDİ GEZELİM'e abone olabilirsiniz.

Moğolistan'da yollar

Moğolistan'da toplam asfalt yol 1500 kilometre. Diğer bütün yollar toprak. Toprak yollara herhangi bir bakım yapılmıyor, yani bozulan yeri olduğunda o yol bırakılıp yanında başka bir yerden devam ediliyor.

Böyle olunca yanyana paralel yeni yollar açılıp duruyor. Dört çeker araç olmadan şehirler arası yola çıkmak pek akılcı değil.
Özel araçla günde 350 kilometre , kamyonla 200 kilometre yapanlar kendilerini şanslı hissediyor.

Yollarda herhangi bir işaretleme olmadığı için kaybolduğunuzda tek yapabileceğiniz en yakın gerin kapısını çalıp yardım istemek. O zaman yereller yere hemen bir harita çiziveriyor.


Mogolistan'da yola çıkacaklara iyi bir araç, yedek lastik, iyi şoför, sarsıntılara dayanacak güç ve bol sabır diliy0rum.

Moğolistan'da bizim aracın arka koltuğunda olmak nasıl bir tecrübe merak edenler için:



http://www.youtube.com/watch?v=ZGJyQ8Bdl3A

Mooğolistan'da yolların %99'u nasıl bir yer diyenler için:



http://www.youtube.com/watch?v=Gx41jdmTeFI



----------------------------------------------------
Bu bloğa üye olarak yeni yazıların size otomatik olarak e-postalanmasını isterseniz linke tıklayarak ŞİMDİ GEZELİM'e abone olun

Koyun kesimi ( Moğolistan)


Moğolların hayatı et. Etrafta sebze meyve olmadığı için et ve süt ürünlerini çok sık olarak tüketiyorlar. Moğollar koyun kesimini tam bir cerrah titizliği ile yapıyorlar: 30 saniyede sona eren kesimde koyun bizim yönteme kıyasla çok daha az acı çekiyor ( çok hızlı ölüyor ) ve koyundan tek damla kan bile toprağa düşmüyor.

Koyunu sırt üstü yere yatırıyorlar. Sonra küçük bir bıçakla ve hızla koyunun karnında içine el girecek kadar bir yer açılıyor. Bu sırada koyundan ses çıkmıyor nedense?



Daha sonra kesimi yapan kişi açtığı delikten içeri kolunu sokup koyunun kalbine giden ana damarı koparıyor. Koyun bir kez kısaca ses çıkarıyor ve ölüyor. Tüm işlem 30 saniye sürüyor.


Koyunun her parçası özenle çıkarılıyor. Kanı bile atılmıyor, bir nevi sucukya kullanılmak üzere bir kapta toplanıyor. Yerde tek damla kan yok.



Erkekler büyük parçalarla uğraşıken kadınlar sakatatkları temizliyor.


20 dakika kadar süren et parçalama işlemi sonrası et soğuması için asılıyor.



----------------------------------------------------
Bu bloğa üye olarak yeni yazıların size otomatik olarak e-postalanmasını isterseniz linke tıklayarak ŞİMDİ GEZELİM'e abone olun

Ger ( Yurt) Nedir? Ger Kampı Nedir?

Ger, bizim yurt dediğimiz göçebe çadırlarına Moğolistan'da verilen ad. Tahta, deri, keçe ve kumaştan imal edilen gerler 2-3 saatte kurulabiliyor.



Gerin ortasındaki tekerlek yükü taşıyan tahtaların birleşme yeri. Aynı zamanda aileyi simgelediği için sembolik önemi var. Moğol gerlerinde tekerleği tutan iki tahta arasında geçilmesi hoş karşılanmıyor çünkü karı koca arasına girilmiş sayılıyor.



Gerler sahibinin gelir durumuna göre büyük olabiliyor. Genelde kapının karşısında aile resimleri ve dini eşyalar yer alıyor. Buraya sırtınızı dönmek ayıp.

Göçerlerin bir kısmı güneş panelleri ile TV çalıştıracak kadar elektrk elde edebiliyor. Sonuçta akşamları dünyanın bir ucunda ıssızlığın ortasında en yakın komşunuzun 10 kilometre ötede olduğu bir yerde Fashion TV'yi göçerlerle beraber seyredebilirsiniz. Anladığım kadarıyla özellikle göçer erkekler İtalyan kadın modasının sıkı takipçisiler...



Gerin bir köşesinde et kurutuluyor, peynir ve süt kapları da gerde yerlerini alıyorlar. Sonuçta gerler koku bakımında zengin.

Akşamları gerdeki divanlar açılıp yatak haline getiriliyor ya da yer yatağı kuruluyor ve tüm aile birlikte aynı yerde yatıyor. Akşamları gerin ortasındaki soba yakılıyor ama gerin üst kısmındaki teker kısmı açık bırakılabiliniyor. Bu sobaya pis şeyler atmak ya da yemek parçaları koymak ayıp sayılıyor.

Moğolistan'da kırsal kesimde pek otel yok. Onun yerine ger kampları var. Hava soğuduğunda çoğu kapanan bu kamplarda geceleri gerde kalıyorsunuz. Kampın ortak lokanta ve banyosundan yararlanıyorsunuz. Bu gezide kaldığımız ger kampları şaşırtıcı biçimde temiz ve yemekler doyurucu idi.



Ger kurulumu nasıl mı oluyor? Cevabı burada:



----------------------------------------------------
Bu bloğa üye olarak yeni yazıların size otomatik olarak e-postalanmasını isterseniz linke tıklayarak ŞİMDİ GEZELİM'e abone olun

Mogol yemekleri

Moğol yemekleri ana hatlarıyla dört bileşenden oluşuyor: et, un, patates ve süt ürünleri.

Et çok nadir olarak ızgara yapılıyor, onu da tam beceremiyorlar. Et haşlanıp özellikle tüm yağı ile birlikte tüketiliyor. Türkiye'de Moğol restoranına gitmişseniz menüde yer alanların Moğolistan yemekleri ile bir ilgisi olmadığını göreceksiniz, ismi iyi duruyor herhalde.

Burada bir kaç yemeği beraberce bakalım.

Et suyu çorbası. Patates ile beraber kaburga etinin kaynatılması ile yapılıyor. Ortaya ayrıca haşlanmış et geliyor. Bu eti tabağınıza almıyorsunuz, yandaki bıçakla bir parça kesip elinizde yiyorsunuz.


Bayntan çorbası. Bir nevi tarhana çorbası ama booooooll etli. Sabah kahvaltısında yeniyor, akşamdan kalanlara iyi geldiği söyleniyor.


Khorhug. Parça etler soba üzerinde haşlanıyor. İçleri tam pişşin diye sobanın içinde kızdırılan taş parçaları yemeğe ekleniyor. Yemek hazır olduğunda sofraya ilk önce bu taşlar geliyor. Sıcak ve yağlı taşları 3-5 dakika düşürmeden ellerinizde dolaştırmanın sağlığa iyi gekdiği söyleniyor. Etler geldiğinde sofrada çatal filan olmuyor. Ortadaki bıçakla eti kesip bıçağı geri koyuyorsunuz.


Göçebe çadırlarında hemen size yiyecek içecek bir şeyler çıkarılıyor. Aşağıdaki masada ayrag ( kımız) , yak sütünden yapılma kaymak ve kurulmuş peynir var.



Kurutulmuş peynir herhangi bir şekilde soğutma gerektirmiyor. Bazıları kemik kadar sert oluyor. Çok lezzetli ama dişlere eziyet olabiliyor. Yaşlı Moğollar kurutulmuş peynirleri yiyebilmek için ilk önce 3 saat sütte bırakıyorlar.

Erişte yemekleri oldukça yaygın. Minimum sebze, maksimum yağ ve et prensibine göre yapılan bu yemekler çok doyurucu.



Mantı çorbası. Olabildiği kadar ince bir hamur içine olabildiği kadar çok et sığdırılıp servise ediliyor. Moğolistan'ın geniş düzlüklerinde buğday etten daha değerli onuniçin idareli kullanıyorlar ama ette bol kepçeler.


Ette bol kepçeler deyince sabah çayınızı kurutulmuş etle ( borst) almaz mıydınız? Tabi içinde pirinçte var. Bildiğiniz çaylardan değil demem gerek var mı?


Buuz. Bildiğimiz mantının Moğolcası. Hamur içine olabildiği kadar çok et alacak şekilde açılıyor sonra ya haşlanıyor ya da buharda pişiriliyor.
Huşur. Bizdeki adıyla çiğbörek.


Vejeteryansanız Moğolistan'da bayağı kilo vereceksiniz dememe gerek var mı?

Afiyet olsun!

DUYURU:  27 Şubat 2010 Cumartesi günü Moğolistan'la ilgili fotoğraf gösterisi ve söyleşi yapıyoruz, detaylı bilgi burada. 

----------------------------------------------------
Bu bloğa üye olarak yeni yazıların size otomatik olarak e-postalanmasını isterseniz linke tıklayarak ŞİMDİ GEZELİM'e abone olun

Tuvaletler


Moğolistan'da kırsal alanda göçebeler en geç 3 ayda bir yer değiştirdiğinden tuvaletler 3 ay içinde yıkılacağı bilinerek yapılıyor.

Sonuçta 4 duvar yerine tek duvar tuvaletlerde doğayı ve geçenleri seyrederek doğanın çağrısına cevap veriyorsunuz.

/>

----------------------------------------------------
Bu bloğa üye olarak yeni yazıların size otomatik olarak e-postalanmasını isterseniz linke tıklayarak ŞİMDİ GEZELİM'e abone olun

Kımız ( ayrag)

Kımız, eski Türklerin geleneksel içkisidir. At sütünden yapılan bu içki Moğolistan'da her daim karşınıza çıkar.

Kımız, taze sağılmış at sütünün inek derisinden bir torbaya konup süzülmesi ve sık sık karıştırılması ile yapılır. İçine herhangi bir madde eklenmez.

Kımız alkol içerir ancak kımız içip sarhoş olmak cidden büyük bir mideye sahip olmayı gerektirir: 2.2 litre taze kımızda bir şişe biradaki kadar alkol bulunur. Kımızdaki alkol oranı ( %0.7 ila %3) bildiğimiz bozanın ( %2 ila %6) yarısıdır.


Kımız içerdiği yüksek protein ve vitaminler nedeniyle hastalıkların tedavisinde de kullanılmaktadır.



Moğolistan'da hemeh her gerde misafirlere çıkarılan kımızın yerel adı "ayrag" dır. Sokaklarda da karşınıza ayrag satan tezgahlar çok sık karşınıza çıkacaktır.

Geleneksel olarak kımız küçük bir tasta içilir. Tadı hafif ekşi ayran gibi olup görünümü aşağıdaki gibidir.

Kımızla ilgili daha detaylı bilgi şu sitede var.

----------------------------------------------------
Bu bloğa üye olarak yeni yazıların size otomatik olarak e-postalanmasını isterseniz linke tıklayarak ŞİMDİ GEZELİM'e abone olun

Mogolca ve Turkce

Moğol alfabesi 35 Kiril harfinde oluşuyor. Harfler her yerde görüldükleri gibi okunmuyorlar. Moğol diline has vurgular sebebiyle bazı kelimeleri söylemek bizim içn güç. Bu farklılıklara rağmen Moğolca ve Türkçe ile aynı dil grubundan. Bundan 1300 sene önce aynı düzlüklerde at koşturduğumuz Moğollarla ortak sözlerimiz halen var. Aşağıda bir kısmını yazacağım bu sözlerin çoğunu Cenk günlük konuşmalardan deşifre etti.

Khoyn = Koyun
Cücek = Küçük
Sayıhan = Seyhan
Kurultey = Kurultay
Maral = Maral
Çitzek = Çiçek
Buten = Bütün
Jil = Yıl
Mal = Mal
Cürk = Yürek
Bilig = Bilge
Güh = Gök
Tengri = Tanrı
Temir = Demir
Sarıms = Sarımsak
Altan = Altın
Batr = Batur
Khar = Kara
Suu = Süt
Us = Su ( Bu son ikisi tam karşılık değil ama yinede ses benzerliği)
Uls = Ulus
Sahal = Sakal
Bayr = Bayram
Tug = Tuğ
Tamga= Damga
Lahça = Lakşa ( Bir çorba çeşidi)


----------------------------------------------------
Bu bloğa üye olarak yeni yazıların size otomatik olarak e-postalanmasını isterseniz linke tıklayarak ŞİMDİ GEZELİM'e abone olun

Naadam: Güreş,Ata Binme ve Okçuluk oyunları ( Moğolistan)

Moğolistanla iligili bir internet araması yaptığınızda karşınıza mutlaka Naadam çıkar. Naadam, güreş,ata binme ve okçuluk oyunları anlamına gelir. En büyük ve en turistik oyunlar 11-12 Temmuz tarihlerinde Ulan Batur'da yapılır.

Naadam'ı görmek için illa da Ulan Batur'da olmanız gerekmez. Moğolistan'da her yerleşim biriminin kendi Naadam'ı vardır.




Hatta bu bölgesel yarışmalara bile gerek olmaz çoğu zaman: burada olduğu gibi gerin önünde zevk için güreşen birileri yolunuza çıkıverir.

Sürü güden çobanlar at üzerinde hünerlerini hergün gösterirler. Arada bir denk geldiğiniz hedef tahtaları civarında yeteri kadar kalırsanız okçuluk çalışan birilerine denk gelme ihtimaliniz var. Ne diyeyim turiste her gün Naadam.

----------------------------------------------------
Bu bloğa üye olarak yeni yazıların size otomatik olarak e-postalanmasını isterseniz linke tıklayarak ŞİMDİ GEZELİM'e abone olun

Mogollar ve Basketbol

Moğolların güreşe, at binmeye ve okçuluğa düşkünlükleri malum. Son yıllarda tutkunluklarına yeni spor eklenmiş: basketbol. En yakın komşusu 10 kilometre ötede olan yurt'ların yanında bile birden karşınıza basket potaları çıkıyor. Göçebe olmak basket potanızı yanınızda taşımanızı gerektiriyor ama bu Moğolları durdurmuşa benzemiyor.

Mogolistan'ın para birimi: Tugrik


Mogolistan'ın para birimi Tügrik'tir. 1 Ekim 2009 tarihi itibarıyla 1000 Tügrik yaklaşık 1 TL dir.

Mogol usulü cay ( Suu Te Tcay)

Moğollar her yemeğe illaki çaylı süt ile başlamayı seviyorlar. Yanlışlık yok, sütlü çay değil çaylı süt.
Yapımı ise şöyle: 1) 1 ölçek suya 3 ölçek süt katın.



2) Üzerine çay ekleyin.

3) Burası önemli: Tuz ekleyin. Kaynayana kadar karıştırın. Çaylı süt dediğin tuzlu olur!

4) Çay hazır olunca çay yapraklarını süzün.




5) Ve bir kaba doldurun. Çayınız hazır.

6) Küçük taslarda tereyağı ya da kaymak ile karıştırıp içebilirsiniz.

Moğollar bu çayı her öğün mutlaka içiyor. Bazen içine et, pririnç veya mantı konduğuda oluyor ama adı yine çay kalıyor. Afiyet şeker olsun ! ( Ama çaya şeker yok ona göre).

----------------------------------------------------
Bu bloğa üye olarak yeni yazıların size otomatik olarak e-postalanmasını isterseniz linke tıklayarak ŞİMDİ GEZELİM'e abone olun
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...