Veee İstanbul

2 Şubat 2008 gunu Istanbul'dan yola ciktim ve vurdum yola >>>>>

ABD-Barbados-Trinidad ve Tobago-St.Vincent ve Grenadinler-Antigua ve Barbuda-Bahamalar-Jamaika-Guatemala-Honduras-El Salvador-Nikaragua-Kosta Rika-ABD-Arjantin-Uruguay-Arjantin-Paraguay-Brezilya-Arjantin-Şili-Bolivya-
Şili-Peru-Ekvador-Kolombiya-Venezuella-Şili-Yeni Zelanda-Avustralya-
Japonya-G.Kore-Japonya-Filipinler-Hong Kong-Makau-Brunei-Malezya-Sri Lanka-Singapur-Kamboçya-Laos-Vietnam-Tayland-Malezya-Endonezya-
Malezya-Iran > Hakkari-Van-Malatya-Kayseri-Tokat-Amasya-Kastamonu-Zonguldak 'tan gecerek sonunda Istanbul! >>>>

Bugun 18 Mayıs 2009. 470 gün ve 40 ülke sonra: Hoşbuldukkkkkkkk İstanbul :))


Dunyanin cidden yuvarlak oldugundan emin olmam biraz uzun surdu. Yolda o kadar cok zaman gecirdim ki artik yolda olmak normal geliyor. Ayni odada ust uste dort gun yatmayali 16 ay oldu.

Normal olan devamli yolculuk modundan "anormal" olan yerlesik duzene gecis suresince blogum biraz dinlenecek.

Gorusmek uzere, Basar


Zonguldak


Komur denince ilk akla gelen il olan Zonguldak'ta madenler tukenince teker teker kapatilmis. Bugun cok az miktarda uretim suruyor. Sehir bugun kendine yeni bir yol cizmeye calisiyor.


Sehrin ticari merkezi carsi bolgesi civarindaki bir kac sokaktan ibaret. Valiligin arkasindaki alan komur deposu olarak kullaniliyor, kirli bir dere burada denize dokuluyor. Yaklasmaya degmez.


Sehir merkezinde valiligin dogu yanindaki rihtimdaki kafeler ve cay bahceleri aksamustleri hinca hinc dolu.

Zonguldaklilar aksam keyiflerine duskun: tekel bayilerinin sayisi oldukca yuksek. Valiligin karsisindaki alanda Ismet Inonu'nun at uzerindeki heykeli var. Heykelin altinda Ismet Inonu'nun bir sozu bizlere yol gosteriyor: “ Bir ulkede namussuzlar kadar namuslular da cesur olmadikca o ulkede kurtulus zordur” yaziyor.


Az ileride Zonguldak'ta komur uretimi basladigindan beri maden kazalarinda olenlerin isimleri plaketle duvara islenmis. “Maden sehitleri” anitinda olenlerin isimleri devam ediyor, ediyor, ediyor. Komur uretiminin ne kadar tehlikeli olabilecegini dogrudan gosteren bir anit.

Zonguldak dalgakiraninin karaya baglandigi noktada oturursaniz, sehrin nadir guzel manzaralarindan birini gorecekcesiniz. Bana sade bir kahve, biraz dinlenelim. Yarin eve dogru yoldayim.

Kastamonu

Kastamonu turistlerin pek ragbet ettigi yerlerden biri degil, oysa sehirde en azindan 1-2 gununuzu gezerek rahatlikla gecirilebilirsiniz. Kastamonu valiliginin ve il ozel idaresinin hazirladigi brosurlerde ildeki belli basli eski eser ve doga varliklarini ziyaret etmek icin 7 gunluk bir tur programi bile onerilmis. Valiligin web sitesinde oldukca cok bilgi var. Cumhuriyet meydanindaki turizm bilgi burosu cok yardimci oluyor, her sorunuza karsilik 1 kiloluk brosurle ayrilabilirsiniz, iyi hazirlanmislar. Kayseri'de turizm ofisi gibi kaytarmaya calismiyorlar.

Kastamonu bolgesine insan yerlesimi yaklasik 7000 senelik. Gormek isterseniz valiligin yanindaki arkeoloji muzesine gidebilirsiniz. Bir sene gecerli muzekart inizi sadece 20 TL'ye alip butun bir sene boyunca Kultur ve Turizm Bakanligina bagli muzelerin hepsine biletsiz girebilirsiniz.

Cumhuriyet meydanina hakim bir tepede Kastamonu'nun sembolu saat kulesi sehrin guzel bir manzarasini sunuyor. Gun batarken kahvenizi alip terasta Kastamonululara sizde katilin, keyif alacaksiniz.

Saat kulesinin karsisindaki tepede Kastamonu kalesi var. Sehirde yururken kaybolursaniz kafanizi kaldirin ikisinden birini mutlaka goreceksiniz.


Sehrin ortasindan gecen Karacomak irmagi geceleri degisik isiklandirmasi ile dikkat cekiyor.

Kastamonu icinde 400'den fazla kayitli tarihi eser var, bunlarin cogu konak ve hanlar. Konaklar ayri zamanlarda ayri stiller kullanilarak yapildigi icin “Kastamonu stili” diyebileceginiz bir durum yok. Konaklarin cogu “restore et-islet-devret” modeli ile kiralanmis. Bu sayede bir cok bina hayata donmus, iyi de olmus, yoksa yikilip gideceklerdi. Simdi otel ya da restoran olarak hayatlarina devam ediyorlar.

Kayserinin merkezindeki 500 yillik kopru uzerinde Karacomak irmagini asarak Nasrullah camiine variyoruz. Yerel bir hikayeye gore caminin onundeki sadirvandan su icen ya yedi kez daha Kastamonu'ya gelirmis ya da buraya yerlesirmis. Ne kadar dogru ? Size ileride soylerim.

Caminin arka kismindaki Munire medresesi yenilenerek el sanatlari carsisi olarak acilmis. Medresinin kenarlarinda el sanatlari satan dukkanlar ve ortasinda cay icilecek bir alanda var. Atmosfer hos ve rahat, urunlerini sergileyenlerin bir kismi universiteden oldugu icin ortalik “hocam, hocam” seslerinden gecilmiyor, herkes hoca. 50 metre yakindaki Sire Bey Han ve Balkapani hanlarinin da ortasi ayni sekilde cay bahcesi ama ayni zevki vermiyor.

Kastamonu ilinde yapilan 812 cesit yemek tespit edilmis, bunlardan yaklasik 500'u baska yerlerde yapilmiyormus. Mesela cekme helva bunlardan biri , yapim teknigi farkli oldugu icin tadi kendini hemen belli ediyor. Kastamonulular sekerleme isini ciddiye aliyor, 29-30 Haziran tarihlerinde Arac ilcesinde “Sekerciler, Pastacilar ve Yayla Kulturu Senligi” var. Vaktiniz olursa cok seker bir gezi olabilir.

Kastamonu'da Bir Ebru Sanatkari : Rafet Küllüoğlu

Kastamonu'nun unlu eserlerinden Nasrullah camiinin yanindaki Munire medresesi 2002 yilinda onarilarak Kastamonu ve cevresindeki el sanatlarinin sergilendigi ve satildigi bir mekan haline getirilmis. Bahcesinde agaclarin golgesinde oturarak sohbet etmek mumkun. Carsidaki sanatkarlardan biri de geleneksel Ebru sanatini 30 seneden fazla bir zamandir "ogrenmeye" calisan Rafet Kulluoglu.

Rafet usta diyor ki "Ebru sanati hakikate varmanin , Allah'i anlamanin bir yolu. Onun icinde sonu hic gelmeyecek bir ogrenme ugrasi. Hakikat aski olmazsa bu sanat cekilmez. Benim Ebru teknesinde istedigim kivami elde etmeyi ogrenmem on seneden fazla zamanimi aldi, halen yeni seyler buluyorum. Halen Ebru teknem bana soyluyor, ben kagida geciriyorum. Ben bu ise Istanbul'da askerlik yaparken basladim, ustam Uskudar'daydi. Istanbul'da Ebrucular aynidir, degismezler son otuz seneden beri ayni yerdeler. Anadolu'da bu sanati icra eden pek kimse yok. Ben bildiklerimi her sene iki kurs vererek ogretmenlere ogrettim, bir suru ogrencim oldu, simdi bazilari da benim gibi bu ise girismisler ama az sayilari".
Rafet usta Ebru teknesindeki suyun kivamini tutturmak icin od suyu kullaniyor. Bunun icin mezbahaya gidip sigirlarin odunu topluyor. Kis aylarinda kivamini tutturdugu teknesini daha uzun kullanabiliyor: od organik oldugu icin sicak havalarda cabuk bozuluyor.
Rafet usta, Ebrularinda kullandigi boyalarin cogunu kendi imal ediyor. Satin aldigi sentetik boyalarda var ama onlari pek sevmiyor.
Rafet usta hat sanati uzerine de calisiyor. Hazirladigi Ebrulari ve Hat yazilarini dukkaninda sergiliyor, isteyene siparis uzerine de hazirliyor.
Kendisine ulasmak isterseniz, iste ayrintilari.
Rafet Küllüoğlu
Munire Medresesi, El Sanatlari Carsisi, Kastamonu Telefon: 0505 276 4540.

Amasya


Amasya, Yesilirmak'in actigi dik bir vadi icine kurulu guzel bir sehir. Osmanlilar zamaninda Sehzadelerin yonetim tecrubesi kazanmalari icin ilk once Amasya valisi atanmasi gelenektenmis. Sehzade sehri olmasindan dolayi Osmanlilar daha bir ozen gostermisler Amasya'ya, bu ozenin izleri bugunde sehrin her yerinde var. Amasya'yi yonetip ya da burada dogup daha sonra padisah olan tam yedi Osmanli var. Bes sehzade ise Amasya'da valilik yapmis ancak tahta gecememis.

Amasya'ya guneyden geliyorsaniz sehirde ilk dikkatinizi cekecek eserler Kralkaya mezarlari ve hemen onun uzerindeki Amasya kalesi olacaktir. Kralkaya mezarlari uzaktan hos grounmesine ragmen yakindan oyle degil: tarihe adini kazimak isteyen vatandaslarimiz geriye pek bir sey birakmamis. Amasya kalesi bugunlere onarimda ve cikilamiyor. Daha once de yazdigim gibi bolgede bir cok eski yapi yenileniyor, Vakiflar Genel mudurlugu iyi calisiyor.

Kralkaya'nin altinda Yesilirmak boyunca uzanan Yaliboyu evleri Osmanli'nin zarif zevkini yansitan yapilar. Yaliboyu evlerinin ikinci katlari daha genis, “elibogrunde” adi verilen desteklerle disari dogru genisletilen evler songunlerde otel olarak hayat bulmaya baslamis. Osmanli zamaninda konak yasami nasildi diye merak edenler en azindan bir geceligine bu tecrubeyi yasayabilirler. Geceyi Amasya'da gecirmiyorsaniz Yaliboyundaki Hazeranlar konagi muze ev olarak acilmis eski konaklardan biri, guzel bir saat gecirip cay icmek icin ideal bir mekan. Yaliboyu evlerini tam karsisinda Yesilirmak'in diger yaninda Sehzadeler yolu var, halkin zaman gecirmesi icin duzenlenen bolge -yagmur yagmadigi zaman- genclerle dolu. Sehzadeler yolunda bu sehirde zaman geciren 12 sehzadenin bustleri var. Yolun sonunda sol tarafta II. Beyazid kulliyesi var. Icindeki medrese bugun halk kutuphanesi, caminin bahcesindeki binalardan biri “sohbet odasi” olarak ayrilmis. Genelde emeklilerin cay icip kitap okudugu bir mekan- evet kitap bile var, adi onun icin kahvehane degil-.

II.Beyazid kulliyesinin 50 metre ilerisinde Amasya Arkeoloji muzesi var. M.O 3 yy.dan gunumuze kadar Amasya bolgesinde bulunan arkeolojik eserlerin sergilendigi salonlarin yaninda bir de Osmanli ailesinin mumyalanmis kalintilari var.

Rastgele girdigim bir dukkanda esnafa Amasya uzerine bir kac soru sordum. Dukkan sahibi “ universitenin ve ordunun Amasya'yi bozdugunu” soyledi. Biraz aciklamasini isteyince “15 sene once burada hic bir kadin kot pantalonla dolasamazdi,ayip diye bir sey vardi. Universite acildi, subaylarin esleri sokaga cikti, simdi butun kizlar pantalonlu ahlak kalmadi” diye acikladi. Universitenin ve cagdas insanlarin etkisi bazilarini istemeseler de kucuk kucuk adimlarla herkesi 21.yuzyila getirecek gibi. Daha fazla universite acilmasini -ozellikle kucuk yerlesim birimleri icin- iste bunun icin iyi , bir de kaliteli akademik kadro bulunabilinse. Istenmeden 21.yuzyila getirme deyince, yakindaki bir baska sehir de stemeden birden 20.yuzyila getirilmisti: sapka devriminin aciklandigi Kastamonu'nda gorusmek uzere.

Tokat

Tokat kucuk ve hos bir kent. Sehirde ana yerlesim Behzat deresinin actigi vadi icinde ve yamaclarinda. Behzat deresi kendi adini tasiyan bulvarin ortasindan akiyor. Bulvarin girisinde 1901 yilinda insa edilmis ve Tokatlilarin cok sevdikleri saat kulesi var. Ayni zamanda cami minaresi de olan saat kulesinin yanindaki kucuk parkta her daim oturan birileri var. Aslinda Tokat'in hemen her yerinde dinlenen ve etrafi seyredenleri her zaman gorebilirsiniz: burasi sakin bir emekliler sehri. Tokat'ta Buyuk bir sanayi yok, gecim cogu zaman tarimla ilgili islerden ya da devlet memurlugundan. Emekli olanlar parklari, kahveleri ve yol kenarindaki banklari dolduruyorlar. Tokat hakkinda bir sey soracaksaniz, hepsinin vakti ve daha onemlisi anlatma istegi var, cekinmeyin sorun, Tokat'i daha iyi taniyacaksiniz.


Behzat bulvarinin sag ust kismindaki tepenin adi “Gijgij”. Sehrin sevilen mesire yerlerinden. Yuksekte oldugu icin kacinilmaz olarak manzaraya cep telefonu ve TV verici antenleri de katilmis. Bulvarin etrafindaki evler beton ve guzelliken yoksun yapilar. Yamaclara dogru ciktikca muteahhitlerin henuz ulasamadigi eski guzel yapilar ve konaklar sokaklari suslemeye basliyor. En ustteki eve kadar cikmak icin iyi nefes lazim, zaten onun icin simdilik burasi kiyimdan kurtulmus.


Behzat caddesinden iki dakika yuruyerek hemen paraleldeki Gazi Osman Pasa bulvarina gecelim. Tokat'taki guzel eserlerin cogu bu civarda. Vilayetin onundeki Ali Pasa camii (1572) onunde agac golgesindeki cay evinde emeklilerden ziyaret edilmesi gereken yerlerin tarifini aldiktan sonra, su anda muze olarak kullanilan sehrin en eski yapilarindan Gokmedrese ( 1277) onunden sola girerek once Osmanli zamaninda yapilmis Ulu Cami'yi ve hemen arkasindaki Tokat kalesini goruyoruz. Tokat kalesi Bizans zamanindan kalma, su an sehirdeki bircok eski yapi gibi o da onarimda. Kaleye ciktim ama sadece Tokat'i yukaridan gormus oldum, belki onarim bitince. Hemen ilerideki Yagbasan medresesi ( Selcuklu 1157) onarilmis, yolun karsisindaki Bedesten ise yakinda acilacak. Tokatlilar, ayni anda devam eden bu kadar cok onarimi 2 yil once Vakiflar Genel Mudurlugune atanan hemserilerine bagliyorlar, “ birisi de Tokat'a iyi bir sey yapsin artik” diyorlar. Bedesten'in yaninda ucretsiz yemek dagitan asevinde bir kalabalik bir gurultu. Yaklasinca Arapca-Kurtce karisimi konustuklarini duyuyorum. Ogreniyorum ki Irak savasindan kacan multecilerin bir kismi Tokat'ta Avrupa ulkelerine yaptiklari siginma basvurularinin kabulune kadar misafir kalacaklar. Simdiden iki seneyi doldurmuslar.


Gazi Osman Pasa bulvarindaki bir baska guzel bina ise Tashan. Asil ismi Voyvoda han (1631) olan bu yapida -evet dogru tahmin ettiniz- iki sene once onarilmis. Eskiden Tokat'in unlu yazmalari burada imal edilirmis, simdi sadece satisi burada yapiliyor. Imalat yakindaki sanayi sitesine kaydirilmis. Tashan'da simdi hediyelik esya, resim, el sanatlari alabilir ve ortadaki cay bahcesinde dinlenebilirsiniz, ortam guzel. Ikinci katta yazma satan Hudai amca dogma buyume Tokatli, Niksar ve Ballica'ya da gitmemi tavsiye ediyor. Tokat'taki yonetimden baslayip Turkiye siyasetine giren uzun bir sohbetin ardindan yemege gitmek ici ayaklaniyorum. En iyi Tokat kebabini nerede yiyebilecegimi soruyorum. Hudai amca cevapliyor “ Tokat kebabini guzel yapan Tokat sebzeleridir, simdi mevsimi degil. Sen simdi gidip yersin ama Antalya domatesi, Mersin patlicani ile tadi olmaz, Haziran'da gelirsen ye, yoksa bosver “ . Tokat kebabi nasildir diyenlere iste tarifi:” Taze kuzu eti, kuyruk yagi, patlican, domates, yesil biber, patates, sogan ve sarimsakla hazirlanir. Etler biber ve soganla terbiye edilir. Sebzeler + et + kuruk yagi + sarimsak sise sirayla dizilir. Sonra iki ayri ates yakilir. Sisler yere dikey olacak sekilde arka uclarindan asilir ve pisene dek beklenir. Pisen tavaya alinir, dizilir, uzerine biraz daha eritilmis kuyruk yagi konur, afiyetle yenir”.


Tokat kebabini yiyemedik, diger unlu yerel yiyeceklerini tatmadan ayrilmak bize yarasmaz, hemen bulvara cikip en fazla yerel yiyecegi bulunduran Cemre Gida'ya giriyorum. Beyaz uzum pekmezi, hashas ezmesi, cemen ve asma yapragi Tokat disinda da aranilan urunler. Cemre gida bakmis urunleri iyi satiyor, tutmus ihracata baslamis sonra Istanbul'a sube acmis, simdide dogal kozmetik urun imaline baslamislar. Yerli Body Shop Tokat'tan yola cikiyor anlayacaginiz. Kendilerine Tokat'in bir baska bilinen markasi Dimes meyve sularini da ornek almislar. “Alirdim ama tasiyacak yerim yok”, deyince “ kargolariz sorun degil” diyorlar.


Aksamustu is cikisinda butun Tokat GOP bulvarindan asagi yuruyor, Behzat nehrinin Yesilirmak'la bulustugu noktada 152 metre boyundaki Hidirlik koprusu (1250) var. Tokatlilar bu kopruye de Taskopru diyorlar. Yesilirmak kenarindaki bu yesil alanda gelen geceni seyreden emeklileri, piknik yapanlari, banklarda sevgilileri gecip ogle yemegimi gun batmadan yemek icin yesillikler icindeki Gunes Lokantasina oturuyorum, guzel bir gun batimi, sevdim ben Tokat'i.


Kayseri

Kayseri'ye gelmeden once aklimda en kisa haliyle pastirma, Cumhurbaskani, Erciyes ve Anadolu'da uretim merkezi sozcukleriyle cagrisim yapan bir yer vardi. Simdi onlara Selcuklu eserleri, gunluk hayatta kullanilan iyi durumdaki onlarca bina, ilginc mimarili yeni stadyum, ucuz alisveris, dinamik ve yerinde duramayan bir nufus sozcukleri de eklendi.

Kayseri'de kaldigim yer Hunat Hatun kulliyesinin heme arkasinda idi. Selcuklularin 1239'da yapimina basladiklari kulliyenin medrese bolumu bugun el sanatlari , hediyelik esya ve cay bahcesi olarak calisiyor. Oglen cay icerken dizustu bilgisayarindan ekonomi haberlerini takip eden genc tuccarlar ( cay bahcesinde WIFi var), turistler, koyden sehire mal satip-almaya gelen ciftciler, ogrenciler ve camiye namaza gelmis yasli dedelere ayni anda hizmet eden yasini gostermeyen bu yapi Kayseri yasamini anlamak icin iyi bir baslangic noktasi. Yolun hemen karsisinda Bizans zamanindan beri ayakta olan Kayseri surlari var. Surlarin icindeki canli pazar yerinde ortadirege yonelik ucuz mallar var. Surlarin hemen yanindaki Kapalicarsinin girisinde pastirmacilar dikkati cekiyor. Besyuzden fazla dukkani olan kapalicarsida esnaf satis yapabilmek icin oldukca istekli, tezgahlarina en ufak bir goz attiginizda “ abicim. gel, istedigin bizdedir, bak” diye basliyorlar.


Kapalicarsinin cikislarinda bir cok han insa edilmis. Pamuk, yun ve hali satilan Vezir Han gorulesi bir yer. Kapalicarsinin arkasindaki sokaklarda genelde tekstil saticilari var, arada bir pastirmacilar ve kuruyemisciler de siralanmis. Ucuza kalacak yer ariyorsaniz (20-35TL), ilk geleceginiz bolge burasi olmali, sehri ticaret yapmak icin ziyaret edenlere yonelik yirmiden fazla otel bu civarda. Dileyenler pansiyonlara da bakabilir (12-20 TL). Baslarini Hilton'un cektigi yildizli oteller Ataturk meydani civarinda. Pazarin yakininda iken Ulu Cami'yede bir goz atabilirsiniz. Kayseri'nin herhangi bir yerinde yururken onunuze birden 700-800 senelik kumbet ( anit-mezar) cikmasi cok normal. Kumbetler yikilmak yerine oldugu gibi korunmus, simdilerde bir otoparkta, yolun ortasinda trafik adasinda, is merkezinin girisinde, ya da kaldirimda birden onunuzde bitebilirler. Hemen her tarihi eserin uzerinde kisa bir aciklama notu asilmis, guzel bir uygulama. Kayseri'nin turizm bilgi burosu valiligin onunde kucuk bir binada yer aliyor. Tipik memur zihniyeti ile amaclari bilgi vermek degil masada bos oturmaya devam edebilmek, bu memurlari gorunce memur sendikalarina cok daha fazla karsi oluyorum, kovamadigim adama niye sendika hakki vereyim? Is yapmadigi icin kovulmayacagini bilen miskin calisir mi? Miskinlik Kayserili ozelligi degil, caddelerde hayat hizli: herkes bir yere yetismek istercesine hizla yuruyor, magazalarin vitrinleri en son indirimi haber veriyor, icerideki binbir maldan haberleri duyuruyor ( Fiyatlar givislamis ona gore, bkz asagidaki foto). Bu sehir devamli hareket halinde.

Anadolu'da yapilan uretiminin buyuk bir kisminin gectigi Kayseri'de 130 -160 metrekarelik bir daire yerine gore 35,000 TL il 80,000 TL arasi, doner-ekmek-ayran 1.5 TL, cay 0.25-1 TL arasi, giysilerde de indirimler var. Yani Kayseri'de yasam pahali degil – buyuk sehirlere gore- ama Kayseri'de buyuk sehirlerde ne ararsaniz var. Simdi gelelim hayati bir konuya: Kayseri pastirmasi.

Kayseri kapalicarsinin girisinde pastirma dukkaninda ortak olan kendi ifadesiyle 14 kusaktan beri Kayserili Seyit'e gore pastirma'nin asli “bastirma”dan gelir. Bastirma Orta Asya'da uzun mesafelere giden atlilar icin pratik bir yiyecek: ince bir bagirsak zar icine yerlestirilen etler at surucusunun bacaklari altina yerlestirilirmis, burada “basilan” et , at teriyle iyice tuzlaninca bozulmaz tam kivamini bulurmus. Bugun pastirma yapmak icin ata gerek duymuyorlar :) , ilk once pastirmalik ete delik acip buralari tuzla dolduruyorlar. Et suyunu salinca yikayip bir kez daha tuzla isleme sokuyorlar. Bu kez uzerine agirlik koyuyorlar, yani basiyorlar. Et suyunu iki uc gunde birakinca yine yikayip gunese asiyorlar. Sonrada cemen ile sariyorlar, pastirmaniz artik hazir. Seyit, Erciyes'ten gelen serin ve kuru havadan ve gece ile gunduz arasi sicaklik farkinin az olmasindan dolayi en iyi pastirma yapma yerinin Kayseri ve en iyi pastirma yapma zamaninin Ekim ortasindan Aralik basina kadar oldugunu vurguluyor.

Yirmiden fazla pastirma cinsi var, en iyisi sirttan yapilani. Kilosu 48 TL. Kusgomu pastirmasi 46TL ve o da cok iyi. Omuz, kenar, but, bohca ve sekerpare cinsleri de iyi olarak siniflandiriliyor. Geri kalanlar Seyit'e gore “evde yenir ama misafire cikarilmaz”.

Yine pastirmayi iyi bilenlere gore pastirma makinada kestirilmez, suyunu kaybeder, illa da elde cok keskin bir bicakla kesilmesi lazim. En cok ince ne cok kalin olacak ve ancak yiyecegin kadarini dilimleyeceksin, yoksa sertlesip lezzetini kaybedebiliyor.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...